Sektörel

Bursa'da inşaat dünyasının ilgiyle izlediği verimli bir panel gerçekleştirildi!

Bursa'da inşaat dünyasının ilgiyle izlediği verimli bir panel gerçekleştirildi. Ekonomist Dergisi Yayın Yönetmeni Talat Yeşiloğlu tarafından yönetilen panele, Hakan Günderen,Veysel Bakgör,Mustafa Barutçuoğlu,Necati Şahin katıldı...

Bursa'da inşaat dünyasının ilgiyle izlediği verimli bir panel gerçekleştirildi. Ekonomist Dergisi Yayın Yönetmeni Talat Yeşiloğlu tarafından yönetilen panele, Hakan Günderen (Elmor Genel Müdürü), Veysel Bakgör (Bak Yapı Yönetim Kurulu Başkanı), Mustafa Barutçuoğlu (Barutçuoğlu İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı), Mithat Kırayoğlu (Çekül Vakfı Başkan Yardımcısı), Alpaslan Taşyakan (Taşyakan İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı), Necati Şahin (TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı) katıldı. 


Yabancıya satış konusunda ne gibi çalışmalarınız var?


Veysel Bakgör: 14 bin civarında İstanbul'da yapılmış bir yabancı satışı var. Daha yolun başındayken 5 bin 500 yabancıya satış rakamı bizde var, bunun dışında bizim satışlarımız da var ve gerçekleşmemiş satışlarda var. Gerçi bu konu ile ilgili de gelişme var, bir parselde yabancı satışı başladıysa diğerleri hızlanarak devam ediyor. 


Bursa'da konut konusunda inanılmaz bir bilinçlenme var. Bu üretici tarafında da tüketici tarafında da hem depreme karşı, hem yaşam anlamında bu kentsel dönüşüm dediklerini sadeleştirmek istiyoruz. Grup olarak da görüşümüz şu; kentsel dönüşüm esasında, kentsel, kültürel, sosyal değişim gibi....Deprem anında riski olabildiğince minimize etmek. Buna dayalı olarak da kentsel dönüşüm esnasında gelir seviyesi yükselen bir toplum oluyoruz, eskiye oranla artık çok fazla kahvehaneler yok, bu demek oluyor ki en yüksek gelir grubundan en yakın dunımda olan gruba göre kendilerini çalışmak zorunda hissediyor. Herkes biryandan bir taraftan üretime katılıyor. Buna paralel olarak da sosyal gelir paylaşımında dengeler yavaş yavaş düzelmeye başlıyor. Gelir seviyeleri yükseliyor, çalışmanın semereleri de konut standartlannı yükseltmeye dayanıyor. Kentsel dönüşüm, ben inanıyorum ki Bursa için çok daha nitelikli projelerin gelişmesine vesile olacak ama bizim Bursa'nın yapı anlamında stokuna baktığımızda kaçınılmaz olan imarla ilgili bazı sorunlarımız var. 


Her ne kadar planlamalar yeterli görülse de imar zenginliğinin kentsel dönüşüm adı altında gelişmesi hem beklentilere cevap verecek olarak öngörüyorum hem de dengeleri yerine oturtacak kanaatindeyiz. Tahmin ediyorum şuanda hükümet politikasında da işin tamamen devlet kanalıyla yapılması gibi bir zihniyet yok. Her ne olursa olsun bu işin lokomotifi konumunda özel bir şirket var. Biz de istanbul'da çok büyük bir proje yapıyoruz ve bu satışların yaklaşık yüzde 10'unu yurt dışına yaptık. Yani fiyat farklılığı da farkında olmadan bize artı değer olarak geri döndü, inşaat sektörü ile ilgili olarak Bursa gerçekten odaklanmış durumda. Sadece altyapı ile ilgili bazı firmaların eksiklikleri var. Bunlarda hızlıca gideriliyor. 



İnsanların konut anlayışında ne gibi bir değişim oldu? 


Mustafa Barutçuoğlu: Yeni bir inşaatçıyım, eskiden yapardık ama Endülüs park ile geri döndük. 

Bildiğiniz gibi insanoğlunun beslenme, bannma ve giyinme ihtiyacı vardır. Bannma ihtiyacımızı 80'Ii yıllara kadar başımızı sokacağımız bir delik olarak algılamışız. 80'Ii yıllardan sonra Türk insanındaki gelir seviyesi artışı bu konudaki beklentileri barınma yeri olmaktan çıkarmış, daha modern ve yüksek ihtiyaçlara cevap verecek duruma gelmiştir. Artık bir evden, fabrikadan, ofisten beklentimiz değişti ve arttı. Biz ilk yaptığımız farika ve evlerle şimdi yaptıklarımız bir değil. Daha sosyal yönü olan, aile fertlerinin her birinin ihtiyaçlarına ayn ayn cevap verecek mekanların oluştuğu daha çağdaş daha güzel yerler haline gelmiştir. Yapıların yenilenmesi deprem riskleri açısından ve yeni oluşan nüfusun bannma ihtiyaçlannın karşılanması açından irdeleniyor. Türkiye'de bir mevzuat kargaşası olduğunu görüyoruz. Bir ilde bile değişik ilçe belediyelerinin uygulamada faklı şeyler yaptığını görüyoruz. Bunların hepsi tamamen bir potada düzenlenip çağdaş reformlar yapılmalı. Bu kargaşanın giderilmemesi demek çarpık kentleşmenin daha önceden olduğu gibi devam etmesini sağlayacaktır. Bu bakımdan hükümet yeni bir bakanlık kurdu ve bu bakanlık Türkiye genelinde planlama yapıyor. 



Bunlar yapılırken sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınarak, inşaat mühendisleri odası, ticaret ve sanayi odası daha etkin hale gelmesi lazım. Bunlar hep birlikte altyapının oluşması için çaba sarf ederek, tek bir merkezden koordine edilmiş ve birbirlerine çelişmeden mevzuat altyapısının oluşturulması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü bu bizim dışan açılmamızdaki çok önemli bir etkendir. Yatırımcılar kanunlar nezdinde korunmalı. 



Bursa genelinde konut sektörünün durumu nedir? 


Alpaslan Taşyakan: Türkiye'de inşaat sektörü Bursa özelinde de zor bir sektör. Biz burada kendi meslektaşlanmızla bir rekabet içindeyiz ama rekabetimizi bir türlü kalite üzerine yapamıyoruz. Genel olarak fiyat üzerine yapıyoruz. Kentsel dönüşüme biz başlıyoruz bu kanundaki dertler problemler aynı anda başlıyor. Kentsel dönüşüm için verilen yerler gerçekten çok iyi yerler ama başladığınız anda problemlerle birlikte başlıyorsunuz. Bizim kentsel dönüşüme başladığımız bir alanda 329 tane arsa sahibi var. 2-3 kişiyle zar zor anlaşırken 329 kişi ile anlaşabilmek inanılmaz bir problem. Buna başladığınız anda yerel yönetimler sizin istediğiniz kadar sizin yanınızda olmuyorlar. Kentsel dönüşüm çalışmalan bir zaman alıyor. Bu zamanı iyi kullanabilmek çok önemli. Biz kentsel dönüşüm projelerinde hem fiyat olarak hem de arsa sahipleri nezdinde büyük problemlerle karşılaşıyoruz. Bu problemleri ancak ve ancak kaliteleri yükselterek, projelerimizi daha farklı yerlere getirerek, daha ekstra işler yaparak belli noktalara getirebiliyor. 


Bursa'da 12 tane alan ilan edildi ki bununla birlikte 500 binlik bir konut alam üretilmesi planlanıyor. İlk etapta başlanacak 1-2 bölge var ki bunların hepsini hepimiz biliyoruz, Sıcaksu ve intanlar dönüşüm alanlan bunlar. Buralarda belediyelerin bu işe bakış açılan iyi ve pratik değil. 



Daha çok teoride yaklaştıklan için biz bu çalışmaları ilerletemiyoruz. Bursa'nın konut alanı olarak ve konut satışlan olarak olarak baktığımız zaman 2013 yılı vasat bir yıl olarak geçti. 2014 için bizim ve diğer firmalarında hedefleri büyük, anladığım kadanyla farklı projeler üretmeyi planlıyoruz. 2014 yılı ile alakalı daha büyük projelere girmeyi planlıyoruz çünkü 2014 diğer yıllara göre daha büyük beklentilerdeyiz. 


Kentleşme, yapılaşma ve planlama halamından Bursa'yı değerlendirebilir misiniz? 


Mithat Kırayoğhi: Sanayi şehridir denildiğinde herkes çok sevindi Bursa'da. Ama bunun maliyetinin ne olacağını kimse hesaplamadı. Ve kent 60'lı yılların sonu 70'li yılların başından itibaren buradaki işadamlarının babalan dedeleri tarafından, merkezden bir disiplin altına alınmadan Bursa'yı inşa etmeye başladılar. 50 yıl içinde bu hale geldi. Sanayinin ihtiyacı olan işgücünün gelip kaçak bir şekilde ovaya dağa her yere yerleşmesi. 


Bugün Bursa'nın yansı kaçak ve depremde yıkılacak yapılar ki bunu herkes biliyor. Plan olmadığı için eski muhteşem sokaklarımızı mahvettik. Planlı alanlanmızda bir şeye benzemiyor. Bursa'nın dününde anlatmaya çalıştığım ne kadar güzellik varsa onu yok eden, onun yerine koyduğu kaçak yapılar, planlı yapılar ile birlikte bizim sorumlu ve suçlu bir kuşak olduğumuzu düşünüyorum. 


inşaat sektöründe yetişmiş iş gücü konusunda ne gibi sıkıntılar var? 


Necati Şahin; Sektörümüzün geçmişine baktığımızda temelimizin olmadığını görüyoruz. Bu gün en önemli sektör olan inşaat sektörü aynı zamanda da en başıboş sektördür. Tamamen teknik olması gereken bir sektör maalesef el yordamı ile yönetiliyor. Mühendisliğin, mimarlığın ve planlamanın en çok olması gereken bir sektör ama mühendisliğin göz ardı edildiği bir sektör. Eğer bugün 600 binlik Bursa yapı stokumuzun 260 bin tanesi kaçak ise ve bunlann yüzde 70'e yakını depreme güvenli değil ise burada mühendislik ve planlama hizmetlerinden ve kent yönetiminden bahsetmek mümkün değildir. Böyle gelmiş böyle mi gitmeli? Biz illahaki teknik insanlar müteahhit olsun demiyoruz, fakat nasıl ki bir hastaneyi alacak olan bir sermayedar o hastanedeki her türlü teknik imkanlan sağlıyorsa aynı şekilde müteahhitlik sektöründe Bursa Sanayi ve Ticaret Odası'na gidip kaydolup müteahit oluyorsunuz aynı zamanda çevre şehircilik il müdürlüğüne gidiyorsunuz size ustalık belgesi veriyor. İşte böyle bir sektör. Eğitimi olmayan bir sektör. 

20 milyona yaklaşan Türkiye yapı stokunun yaklaşık 12 milyonu güvensizse, inşaat sektörü ara elemanı konusunda hiçbir çalışma yoksa, imam hatipleri kapatacağım diye meslek liselerini kapattılar, gidin yapı bölümüne maalesef öğrenci bulamıyorlar. Buradaki arkadaşların hangisinin kalfası endüstri meslek lisesi çıkışlı. Ara eleman konusunda çok sıkıntılarımız var. 


Bugün 1938 yılında yapılan bir mühendislik yasası ile yönetiliyoruz. Mühendislerin mimarlann yasası 1954 model, doktor olabilmek için bir sürü prosedürden geçiyorsunuz ama müteahhit olmak için hiçbir yeterlilik yok. Doktorlann, mali müşavirlerin, avukatlann çok ciddi eğitimleri varken bizim sektörümüzde böyle bir eğitim maalesef yok. 

Mutlak suretle çok fazla yasal altyapı değiştirilmeli ve yenileri yapılmalı. İnşaat proje yönetimi konusunda çok farklı konular yapılması gerekiyor. 



Kentsel dönüşümde nasıl yol alınmalı? 


Hakan Günderen: Olan ve ölenle yaşamak mükiin değil. Bundan sonra neler yapmamız gerekiyor burılan kontrol etmeliyiz. Tarihi ve kültürel dokudaki kayıplar çok önemli hususlardır. Çevresel koşuların iyileşmesi gerekirken kötüleşmesi çok sıkıntı verici. Tabi ki bu konuşulanlann düzeltilmesi üst yapı ile olmuyor. 

Kötü yaptıklarımızı sıralarsak ümitsiz oluruz. Sektörün içinde çok farklı alanlar var. İngiltere'de yapılan bir araştırmaya göre bir konutun ev niteliği kazanması için içerisine 23 bin ürünün girmesi gerekiyor. Toplu iğneden kapı tokmağına kadar. 


Dolayısıyla inşaat sektörünün ortaya koymuş olduğu bir konutun nekadar çok büyük bir pazar olduğunu da görmemiz gerekiyor. Bu 23 bin ürün ekonomik anlamda karşımıza koskocaman bir dev olarak çıkıyor. Bu şekilde baktığımızda işimizin sadece ev konut arsa üretmekle ve ya şehirlerimizin yapmaktan daha farklı alanlara geldiğini de görebiliriz. Tüm bunlan yaparken yuva denilen hanenin içerisinde yaşayan birkaç kişinin huzurlu, mutlu ve çağdaş bir şekilde yaşayabilmesi için gereklilikleri unutmamak gerekir. Bunun için Türkiye genelinde ciddi bir fırsat var aslında. Biz ekonomik yetersizliğin, bilinçsizliğin, geçim kaygılarının dolayı ciddi ve hızlı göçe neden olduğu bir ülkede 20-25 yıl geçirdik. Bugün göç biraz olsun durmuştur. Artık nüfusun neredeyse yüzde 80'i kentlerin kırsal alanlarında yaşamamaktadır. Bunlar kentlerde çok ciddi altyapı sıkıntılan oluşturmuş aynı zamanda da bu kayma kentlerde konut taleplerini artırmıştır. Bunlar bize plansızlıklarla birlikte çok ciddi sorunlar doğurmuştur. 


Bizim önümüzde bu acı deneyimleri geride bırakmak için ciddi fırsatlar var. 1999 yılında da çok acı bir şekliyle karşılaştığımız afetlerle karşı karşıyayız. Bu olanlar unutulmamışken buradan gelen sosyal sorumluluğun realitesinide ortaya koyarak aslına bakarsanız çok büyük bir proje olması gerekirken sadece ekonominin lokomotifi olan bir unsur olarak değerlendiriliyor. Hâlbuki bu çok sosyal bir değişimdir. Kentsel dönüşüm demek yıkılan binaların yerine yenisini yapmak değildir. 



Kentsel dönüşüm demek o kentin halkının daha ferah yaşamasının sağlanması için gerekli binaların ve çevrenin sağlanması demektir. Bu planı yapmakla ilgili bir ekip ve ya başka unsurlan da ortaya koymak lazım. Bu proje ile ilgili çok zamanlar kaybedildi. Altyapı ve yasal problemlerle başbaşayız. Eğer bu süreç yaşanacaksa mükemmeli değil ama maksimum bilinçlenmiş şekilde yapmalıyız. Bizde bu alanlara destek veren üretici olarak bizim için gerekli kaynakların neler olduğunu belirlemek için aslında buradayız. 



Bursa'nın yapılaşma konusundaki potansiyelini özetleyebilir misiniz? 


Veysel Bakgör: Bizim de grup şirketlerimiz var. 1990'dan beri Bursa'da inşaat sektörünün içindeyiz. 

Biz başladığımız günden beri bir tane imarsız yapıtımız yok. Kullanım izinsiz yapımız yok. İşin bilinci ve sorumluluğu yönünden kendi kendimizi eleştirecek hiçbir tarafımız yok. Emin adımlarla da devam ediyoruz. Geçmişin biriken dertlerini temizlemek için mücadele edip bardağın dolu tarafından bakmamız lazım. Sektörde gerçekten iyi donanımlı insanlar yok. Bugün bir teknik liseye giden elemanı bile bir an önce sahaya sürüp bir anlamda staj yaptırıyorlar. Uygulamalardan kaynaklı çok tecrübeli bir ekip oluşuyor. Türk insanı çok hızlı hareket edebiliyor. Bursa'da 12-14 ya da konut teslimleri yapıyoruz. Birçok firma bunu yapıyor. Bu bağlamda öncülerdeniz. Standartlar yükselmeye başladı. Konut satınalanlar daha bilinçli, kanunlan hukuki alt yapıyı biliyorlar. Sistem kendi kendine bir İranda oturdu. Doğru iş yapmayan bir sonrakinde iletişimin ve teknolojinin verdiği imkanlan dezavantaja çeviriyor ve diğer projesinde verimli işler yapamıyor, piyasadan silinebiliyor. Arsasından anahtar teslimine kadar sisteme entegre olabilecek bir şirket çok başarılı projelere imza atabiliyor Bursa'da. Bursa'nın ivedi bir şekilde biriken sorunlannı çok hızlı bir şekilde neyi kurtarabiliriz mantığıyla revize etmeliyiz. Türk girişimcisi çok farklı, hangi sektöre kanalize olursak orada hemen alıyoruz hemen toparlıyoruz işin gereğine göre çok hızlı hareket ediyoruz ve neticeye ulaştınyoruz. Burada tabi mutlaka birçok sıkıntı da oluyor. Dünya'da da rekabette çok rahat bir ortam yok. Gerçek olan şu Bursa için. Bursa sanayi şehri. GSMH'ya çok büyük bir katkı sağlayan şehir. Ötesinde de insanlannın yatırım olarak düşündüğü, kendi konutunu veya inşaat sektörünün diğer ürünlerini kullanmak istiyor buna dayalı olarak da habire satın almalar yapıyorlar. Biz sektörümüzde karamsar bir tablo görmüyoruz Bursa için. Yeni ulaşım yollarının da kısa bir süre içerisinde hayata geçiriliyor olması Bursa'ya çok ciddi anlamda bir teveccüh getirecek. 


2023 öngörüsü 3 milyon ama loence bu çok daha fazla olacak gibi gözüküyor. Yenilenmenin artılan inşaat sektörü ile ilgili değil de farklı açılımlarda getiriyor. Yabancı yatırımcı diyoruz, biz bunu son bir yılda çok ciddi anlamda yaşıyoruz, yabancılar ya İstanbul ya Bursa diyorlar. Bursa'nın da kendine göre bir ahenki var Ortadoğulu bir yatırımcı gözüyle bakıldığında. Ben bunların Bursa için çok büyük şanslar olduğunu düşünüyorum. Gelecekteki talepler ve ona karşı projelerin görsel anlamda da çok ciddi taleplerinin olabileceğini düşünüyorum. 


20 gün önce Dubai'deki bir fuara katıldık orada baktık ki İstanbul'da markalaşmış firmalar inanılmaz güzel projelerle gitmişler oraya. Biz de proje ile gittik oraya. Bursa'nın şuan fiyat olarak 1 milyon TL civannda satılan konut sayısı da çok az. Halbuki onlar çok daha nitelikli yerlere yatınm yapmanın heyecanını yaşıyorlar. Bursa'nın yer olarak değerini bilmek lazım. Yatınmlan iyi planlayarak Bursa için gelecek yaratabiliriz. 


2023te Bursa nasıl bir kent olacak? 


Mustafa Banıtçuoğlu: Bursa'nın 2023 vizyonunu ortaya koymalıyız gelişmeyle ilgili. Bursa nüfusu 2023'te ikinci ve ya üçüncü büyük şehir olarak 6 milyon civannda olacak. Bursa bugüne kadar Anadolu'nun diğer şehirlerine nazaran ulaşım konusunda sıkınülı olan bir şehirdi. Havayolu olmaması bakımından bu böyleydi. Konya veya Mardin'e gitmekten daha zor Bursaya gitmek. 


2023'e kadar bitecek projelerle bunlar bertaraf edilecek. Bursa'nın sanayi yapısı, doğal zenginlikleri insan yapısı, tarihi zenginliklerinin yanı sıra ulaşımın kolaylaşmasıyla yeni katma değerlerimiz olacak. Nedir bu ulaşım projeleri, 2014'de bitecek İzmir Otobanı, hızlı tren, belediyenin imkanlanyla uçak havayolu taşımacılığı. Bunlar Bursa nüfusunun artmasını sağlayacağını düşünüyorum. Hukuki altyapının giderilmesi ve koordinasyonun sağlanması gerekiyor. Bunlar olmazsa yabancıya konut satışında ilerleme olmaz hem de güzel yeni konut projelerinin üretiminde sekteye uğranz. Biz havayı kullanmıyoruz. 


Binalardaki uzunluk sınırlandırması nedendir? 


Neden 4 metre olmaz da 3 metre olur binalann yükseklikleri? Hava parayla değil neden havayı kullanmıyoruz? Neden yükseklikleri serbest bırakmıyoruz? Emsal değiştirmeden yükseklikleri arttırarak üretemediğimiz kıymetli bir mal olan toprağı daha verimli kullanabiliriz. Arsayı emsal değiştirilmeden serbest bırakırsın yüksekliği. Bu yükseklik kalitenin de arünlmasını sağlayacaktır. Yüksek binalan yapmak herkesin harcı değil. 


Tekneloji gerektirecek işlerdir. Bırakın yüksekliği serbest teknoloji gelsin. 4 katlı binayı yapmakta gerekli olan teknoloji ile 30-40 katlı bina için gerekli teknoloji aynımıdır. Dolayısıyla bu şekilde bir gelişme olursa inşaata kalite gelecek ve firmalarda da kalite değişimi olacaktır. Bu şekilde binalan yapmak için sermaye gerekecektir ve otokontrol gelecektir. Buna bağlı olarak insan gücü, bakın inşaat sektöründe kalıpçının ve amelenin çalıştığı şartlarda tahsilli insanları götürmeniz çok zor. Her türlü koşulla karşı karşıya kalman çalışma koşullan var orada. Onu daha korunaklı güzel bir hale getirmezseniz kaliteyi artıramazsınız. Ben eski öğretmenim, görev yaptığım zamanlarda her bölüme ilgi vardı. Eğitime mutlaka ağırlık verilmesi şart. Bunlarda kanunlar düzenlenirken, başta Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, diğer destek sağlayan bakanlıklar el birliği yaparak sağlam bir altyapı oluşturmak zorundalar. Artık bu milli bir konu oldu. 

Alpaslan Taşyakan: 2023'de Bursa'da ne var diye batığımızda 2023'de Türkiye'de ne olacak diye bakmamız gerekiyor. Bursa her anlamda Türkiye'nin önemli aktörlerinden bir tanesi. 


Türkiye'nin 2023'de geleceği ekonomik gelişmeyi, arkamıza bakarak biraz daha iyi anlayabiliriz. 2011 ve 2012'de dünyada kriz oldu ve bazı ülkeler de iflasın eşiğine geldiler. Türkiye'de siyasi görüşü aynı olsun olmasın ekonomik olarak başanlı bir yönetim süreci oluştu. Dünyanın krize girdiği dönemde biz hala büyüyebilip yükselebiliyorsak, biz önümüzdeki 10 seneye hatta 20 seneye çok daha özgüvenle bakabiliriz. 


Bursa'nın geleceği dediğimizde inşaat anlamında Bursa'nın fiziki yapısı bizim Çin ön plana çıkıyor. Çünkü inşaat sektörü sürdürülebilir bir sektör değil. Arsa bulduğumuz zaman yapabiliyoruz, üretebiliyoruz, bulamadığımız zaman da arayışlar içine giriyoruz. Bursa bir yol üzerinde uzayan şehir. Bursa'da biz daha yeni 10 sene içinde bir anda büyüdük. Büyük şehirleşmenin ne olduğunu bilmiyorduk. Yakın zamanda yapılaşmanın olduğu bölgeler için uzak kavramı varken artık oralar bile yakın olmaya başladı. Bu yüzden daha uzak bölgelere yayılabilmemiz için insanların kafa yapılarının değişmesi lazım. Kafa yapısı bizim ürettiğimiz projelerle de değişiyor aynı zamanda kalite ile de değişiyor. 5 sene önce 100 TL limitli ev bakan müşterilerimiz varken artık kapalı otopark, yüzme havuzu var mı sorulan soruluyor. 

Bu aslında şehrimizin değişmesi ile alakalı birşey ve geleceğe olan güvenimizi artınyor. Yabancıya satışlar konusunda bizim şirketimiz için de çok önemli. Gerçekten Bursa'ya karşı bir sıcaklık var. 


Yeşilimize dağımıza denizimize yönelik bir ilgileri var. Burada daha agresif olmak gerekiyor, oralara gitmek gerekiyor. Biz yurtdışına açılabilirsek, buradaki fiyat dengemizi de koruyabiliriz. Burada satış marjlarını yüzde 10'lara çıkardığımızda en azından fiyatlarımızı koruyabilme şansına sahip oluyoruz. Öz sermaye kullanmadan elin taşı ile çarkımızı çevirebiliyorsak bu bizim ve inşaat sektörü için çok önemli bir nokta. 


Diğer bir konu kentsel dönüşüm. Bu yapılırken önemli olan şeyin mimari yani reklam olduğunu düşünüyorum. Bende bir mimarım ve üretilenleri iyi paketlersek sonucunun iyi alınabilecğini düşünüyorum. Ülker'den örnek vermek gerekirse Ülker'in normal çikolatası da vardır bir de Gopa vardır. Gopa daha özenle paketlenir, süslenir ama diğerinden 10 kat daha pahalıya satar. Bursa olarak biz de İstanbul seviyesine çıkabilirsek, bizde karlılığımızı artıracağız. Bursa'da yine eski günlerde olduğu gibi yeşil ve doğal güzelliğini geri kazanacaktır. 



Türkiye'deki kentsel dönüşüm ile dünyadaki arasındaki fark nedir? 


Mithat Kırayoğlu: Benim geçmişe bakışım pek güzel karşılanmadı ama gerçekleri göz ardı edemeyiz. Kentsel dönüşümde hangi binalan yıkıp tekrar yapacağız, işte belirttiğim son 50 yılda yapılan çarpık, kontrolsüz binalan. Bu ülkenin 50 yıl bir herşeyi tekrar yıkıp yapacak kadar parası var mı? Doğanbey mahallesi kimsenin hoşuna gitmiyor, buranında kentsel dönüşüm olması gerekiyor deniliyor ki buralar daha yeni yapıldı. Bu kadar göz göre göre hataların yapıldığı bir ülkedeyiz, bunlan unutmayalım. Bardağın dolu tarafında kentsel dönüşüm var. Bu kentleşmenin, şehirleşmenin en güzel örnekleri. Bütün dünya bunu en güzel örnekleriyle yaptı. Çünkü kentsel dönüşüm sadece kötü niteliksiz yapılann dönüştürülmesi değil, aslında bir kentin dönüşmesidir geleceğe gidişatıdır. 


Kentsel dönüşümde kente göç etmiş birisi o dönüşüm içerisinde olabilirse kentli olabilir. Çünkü o dayanışmayı, o paylaşımı, katılımı öğrenir ve o kentin bir parçası olduğunu anlar. Tüm dünyada kentsel dönüşümde insan vardır, sivil toplum vardır, yerel yönetimler vardır, proje planlaması vardır, bütün bir ülkenin geleceği vardır. Kentin yeniden geleceğe taşınması vardır. Kentsel dönüşümde şuan böyle bir vizyon yok. Bu Bursa için büyük bir fırsattır. Şuan gördüğümüz kadanyla bir devlet var bir de müteahhitler var. Müteahhitler de TOKİ'nin yap satçılan. O yüzden ben kaygılan söyleyeceğim. 


Kentsel dönüşüm güze bir şeydir ama biz onu yapmıyoruz. Niyetimiz bir konut piyasası oluşturmak ve onu rant yükselterek bu vasıfsız yapılann yenilenmesini sağlamak. Şimdi bu neden olmuyor olmayacak, bir kere tasarım boyutu sıfır. Yani yeni yapılan konutlara bakın, Doğanbey'i yine örnek vereyim, burada mimari bir tasarım var mı, bir kentsel bütünlük var mı, kent mobilyası, insanı boyut, tarihe bir uyum var mı. Buradaki yanlış görünen o ki diğerlerinde de devam edecek. 


Tasanmcılara kimse para vermiyor. Tasarımcı istenmiyor. Bu meslek örgütleri dışlandı yasalarla, ben bilirim ben yaparım anlayışı var. Kentsel dönüşüm ile ilgili çoğulcu bir politika yok. Finansman boyutunda normalde devlet bir kaynak koyar kentinin geleceği için. Bu konunun görevlisi olarak Çevre Şehircilik Bakanlığı şehirlerde imar artışı olacak diyor. İman artıralım müteahhit gelsin şu kadannı yapsın, bir hasılat paylaşımıyla yükselsin rakamlar yukarı. Nasıl ki para bittiyse devlette para basarak ekonomiye katkıda bulunamıyorsanız, şehirlerdeki imar haklarını artırarak da bir şeyi düzeltemezsiniz aksine bozarsınız. Kötü sonuçlar ortaya çıktı, Sayın Başbakan Doğanbey mahallesini gördü ve bir mitingde dedi ki betonlaşma istemiyorum 5 kattan fazla olmasın. Bu üst düzeyde, bir başbakan seviyesinde konuşulacak konumudur. Nasrettin Hoca leyleği yakalamış, gagasını ve ayaklarını kesmiş, şimdi kuşa benzedin demiş. Bana bunu hatırlatıyor. 5 kata indirildi de oraya yerleşecek 15 bin kişiyi de 5 bine mi indirdin. Yoksa bunu alana mı yaydın. Bu işle ilgili bir sürü mesleki yer varken bu iş bir mitingde yapılacak iş değil. Yaklaşım değişmeli. Arsaların elde edilmesine bakalım. 



Serbest piyasa ekonomisi var. Hazine arsalan, sit alanlan, 25 kuruşa alınan büyük arsalar, yetkiler belediyelerden alınarak bakanlık tarafından düzenleniyor, emsal 3, normalde emsal 5'tir. Sonra da serbest ekonomi pazan diyoruz. Diğerlerinin haklan silinip atılıyor. Sit alanlannı imara açarsanız, sonra da müteahhitleri taşeronlaştınsanız, gelin hasılat paylaşımıyla size verelim. Hiçbir şey yapmadan kentleri satarak kentsel dönüşüm olur mu. 


Türkiye'deki inşaat sektörünü değerlendirebilir misiniz? 


Necati Şahin; İnşaat sektörü 2012'den sonra değişti. İnşaata dayalı bir kalkınma modeli belirlendi ve bu bizim için de çok önemliydi. Çok büyük projeler yapılıyor. Ben farklı şeyler söyleyeceğim. Bizim sektörümüz de bilim ve teknolojiye çok hızlı ayak uydurmalı. Gelişmeleri çok yakından takip etmeli. Mühendislerimiz de bizler de kendimizi hergün yenilemeliyiz. Bilginin ve teknolojinin kendini her an yenilediği bir çağda yaşıyoruz. Modern ve rekabet edilebilir standartlara erişebilmek için her çalışan kişi zamanının yüzde 15'ini bilgisini yenilemeye ayırmalıdır. İnşaat sektörünün gelişmiş olduğu diğer ülkelerde olduğu gibi, gelişen teknoloji ve zamana karşı yanşın bir sonucu olarak inşaat proje yönetimi önemini gittikçe artırmaktadır. Mühendislik yanı sıra inşaat proje yönetimi çağın gereksinimlerini karşılamak amacını taşımaktadır. Profesyonel bir yaklaşım olan inşaat proje yönetimi işin mal sahibine teslim edene kadarki süresinde zaman, maliyet ve kalite kontrolü için hazırlanan prosedürler bütünü olarak tanımlanır. İnşaat proje yöneümi; proje yönetimi, süresel planlama ve yönetimi, maliyet planlama ve yönetimi, sözleşme yürütücülüğü, kalite yönetimi, iş güvenliği ve işçi sağlığı gibi konulan kapsar. İnşaat proje yönetimi özellikle inşaat proje yönetim planı ve onu oluşturan başlıca unsurlan nasıl geliştirileceği sergilenmektedir. Doğru planlama, programlama ve koordinasyon, projenin istenilen bütçe içerisinde ve zamanda bitirilmesi gereklidir. Proje yöneticisinin temel kalemleri olan çizelgelerin geliştirilmesi, izlenmesi ve uygulanması ile ilgili zorluklar bu bölümde açıklanmıştır. Maliyet yönetimi ise proje bütçesinin oluşturulması, izlenmesi ve ödemeler dengesini kontrol almayı hedefler. Sözleşme idaresi etkin bir idarenin oluşturulması, tüm yazışmalar, yüklenici mal sahibi arasındaki tüm yasal yaptınmlan takip etmektedir. Kalite yönetimi, ürünü istenilen standartlarda olması için çaba sarf ederken, iş güvenliği şantiyenin içinde çalışanların güvenlik prosedürlerini oluşturma çabasındadır. 


Bunların organize sonucu işe hakim olabilmek ve zaman sahip çıkmaktır. İnşaat proje yönetimi baştan sona kadar çok profesyonel bir yaklaşım olarak anılmaktadır. Bu sistemler küçük şantiyelerde de uygulanabilir. Mutlak suretle inşaat proje yönetimi uygulanmalı. İnşaat sektörü krizden en önce etkilenen ve en son çıkan bir sektördür. Sektörün bir anda harekete geçmesi mümkün değil. Ciddi çalışma ve hazırlıklan vardır. İnşaat sektörü fırmalannın A,B,C planlan olmalıdır. Suyun akışına bırakılmamalıdır. Şu an çok iyi gidiyor. Plansız gidiyoruz. Geçmiş krizlere bazı çok iyi fırmalann dahi yok olduğunu görüyoruz. Bahar yaşıyor olabilir ama kriz zamanı hesaplamalan mutlaka olmalı. Kriz döneminde mutlak suretle kamu yatırımlannı artırmalı devlet. 


Kriz döneminde katma değerli işler yapılmalı ve yurtdışına açılmalı. Gelirden fazla harcama yapılmalı. Küresel krizler en çok borçlu olanlan etkiler. Özellikle uzun vadeli borçlanmalarda dikkatli olunmalı. Burası Türkiye burada her şey her an olabilir. Sermayeler güçlenmeli. Krizlerde sermayesiz sermayedarlar etkilenir. Şimdiden kriz dönemine göre sığınaklar yapılmalı. Hava raporuna göre yeni vaziyet alınmalı. Teröre varıncaya kadar etkili. Bölgeler arası iklim farklılıklanndan dolayı Karadeniz'den Doğu Anadolu'dan gelenlerin istihdam edilmesi, tarımdan sonraki en büyük sektör, 2011 yılında 2 milyona yakın sigortalı çalışan vardı aynı zamanda sigortasızlarda vardı. Bu para aktanmı demek. Diğer bölgelerdeki işsizliğe katkı yapıyor. Bugün İstanbul'da 70 bin Bursa'da 10 bine varan arz fazlası konut var. Bunlar büyüdükçe fırmalan ciddi krizler olabilir. 


Bursayı dışandan bakan biri olarak nasıl görüyorsunuz? 


Hakan Gönderen: Aslında bakarsanız kentsel dönüşümde mükemmele ulaşmak ebetteki bir özlemdir. Unutulmamalı ki yapılabilecekler kaynaklarla sınırlıdır. Bu bakımdan kaynaklan düşünerek yapılabileceğinin en iyisini yapmakla başlamak gerekir. Bu anlamda bakıldığında hayata geçirilen her şeyin de hayata geçirenlerin niteliği ve toplumun niteliğiyle de sınırlı olduğunu bilmek gerekir. Bu toplum ve ya bu bireyler, bu niteliklerle donanmış mıdır. Bu yetkinliklerin neler olduğu tesiti bile çok ciddi süreçler gerektirir. Bir konut stoğundan bahsediliyor. Tabiki inşaat sektörü ilk defa stok kavramıyla karşılaştı. Ancak biz sanayiciler senelerdir bu kavramlarla yaşıyoruz. Biliyoruz ki bir lokasyonda bir hizmeti gerçekleştirebilmek için onlan tedarik edip bir yerde buluşturmalıyız ki talep geldiğinde hızlı bir şekilde cevap verebilelim Stokun tabi ki bir optimum sevşyesi vardır. Bu da o üreticinin kendi olanaklan ve kendi seçimleriyle alakalıdır. Bu sektör stokla tanışacak hatta belli bir stoğu bünyesinde barındıracaktır. Bunu taşımak için de yeterli sermaye derinliğine de sahip oluyor olması gerekecek. 


Eğer bu yoksa bu sermayeye ulaşmak için gerekli arayışlar içerisine de girilecektir. Bugüne kadar talep hep arzın önünde gittiği için böyle bir arz fazlası oluşmamıştı. Bundan sonra bu bir realite olacaktır. Bu işin gerekliliği olarak görmek ve kenara gerekli kaynak koyulmalı. Bizden de talep geldiğinde anında karşılanması talep ediliyor. Bunu yapabiliyorsanız eğer sürdürülebilir şekilde varsınız demektir. Bunu yapamıyorsanız, rekabette bunu yapabilene göre geri kalırsınız. Dolayısıyla bu zincirin halkalıdır. Ahenk olmalıdır. Tedarikçide ara üreticide stok var ise nihai ürünü oluşturanda da bir stok olması normal sonuçtur. Türkiye'nin kentsel dönüşüm vizyonunda gönül mükemmeli yapmak istiyor ve Türk halkıda buna layık. Ancak tabi ki olanaklarımız, kaynaklarımız ve bilgi yeterliliğimiz de yeterli değil. Yetedi değil diye bunu yapmayacak Capital mıyız. Sorun burada başlıyor. Yapmamak bir seçimdir ama daha cesaretli bir seçimdir. Bunu yaparken iyi niyetli olmak çok önemli bir unsurdur bir erdemdir. Bu sektörün bunu bu işin içinden asla ve asla çıkarmaması gereklidir. Aksi taktirde çok ciddi ahlar ve vahlar olacaktır. 



Bursa özelinde ise dışardan bakan biri olarak nasıl görüyoruz Bursa'yı. Bursa 4. Büyük ekonomiye sahip bir şehir. İstanbul, Kocaeli ve İzmir'den sonra geliyor. Yaklaşık 39 milyar dolar civannda bir ciro üretiyor Bursa. Bakıldığında Türkiye'de kişi başı gelir 10 bin 500 dolar iken Bursa'da 11 bin 740 dolar. Türkiye ortalamasının üstünde. Dolayısıyla diğer Anadolu şehirlerine nazaran inanılmaz bir gelir üstünlüğü var. Bu gelir üstünlüğü ile yaşayanlann burada daha nitelikli konut talep etme hakkı var. 


İstanbul'dan sonra en fazla yabana şirketin olduğu şehir, yaklaşık 700 tane. Bunlann bir çoğu üretici. Bu yabancı şirketlerin burada yabancı çalışanlan var ve konut ihtiyaçlan var. Bursa özellikle sağlık turizminde ilerlemiş durumda. Sanayi şehri olarak gözüksede aslına bakılırsa kış turizmi de olan nadir şehirlerimizden biri. Bu anlamda bakıldığında Bursa çok ciddi bir potansiyel havuza sahip. Bu potansiyeli doğru söylemler ve doğru stratejiler ortaya çıkaracaktır. İşte buradaki akil insanlannda kendi alanlannda fikir üretiyor ve senteze ulaşıyor olması gerekiyor ki iş çıksın. 

Biz inşaat sektörüne ara ürün sağlayan bir topluluğun temsilcileri olarak, Türkiye'nin gelişim süreci içinde üretilen konutlara, insanın hayatını daha kolay ve konforlu olacak ve kullanılan ürünün faydasını artıracak bir misyon üstlenmiş durumdayız. 


Bu misyonu pazarın gelişimine göre oluşturma zonınluluğumuz var. En basit çıkarımımızla bizim bundan sonra konut üreticilerinin ihtiyaçlarını en iyi şekilde anlamak ve ona göre kaynaklanmızı boşa harcamamak zorundayız. Bunu belirlemek adına da buradayız. Son yıllarda yaptığımız tespitlerde de özellikle proje üretici firmaların arasındaki rekabetten dolayı montaj malzemelerinde niteliklerin ciddi bir şekilde arttığını görüyoruz. Bu bizi sevindiriyor. 

Gerçekten kullanılan niteliksiz ürünler çok ciddi değiştinne maliyeti oluşturuyor. Konutu alan kişi bunlan birkaç ay içinde söküp atıyor ve yerine yenisini alıyor. Türkiye bu kadar zengin bir ülke değil. Bunlar çok ciddi kaynak israfıdır. Bunlann bir çoğunda dövizle Türkiye'ye giriyor. Kendi dinamiklerini kullanmak ve bunlarla sorunlara çözüm getirmek zorundadırlar firmalarımız. Bu dinamikler dışında çözüm arasak belli bir süre sonra tamamen dışa bağımlı hale gelir ve bu anlamdaki büyün bir ülke olan fonksiyonumuz kaybederiz. 



EKONOMİSTBursa'