İhale

Büyük Türk palavraları: İstanbul finans merkezi

Bu başlık Milliyet Yazarı Metin Münir'e ait. Münir, İstanbul'un finas merkezi olması fikrini büyük Türk palavrası olarak nitelendiriyor.

Bankalar Birliği Başkanı, Başbakanı ziyaretinde, İstanbul'un finans merkezi olması konusunu gündeme getirmiş.
Başbakan, "Bana bu konuda bir çalışma getirin" demiş.
Bankalar Birliği dünyanın önde gelen müşavirlik şirketlerinden Deloitte Touch'a bir çalışma hazırlatmış. Deloitte Touch, "İstanbul 10 yıl içinde bölgeye hâkim konuma ulaşabilir, 30 yıl içinde New York, Londra ve Tokyo ile birlikte dünyanın en önde gelen beş finans merkezinden bir olabilir" sonucuna varmış.


Wow!!! Ne kadar iyi olurduuuh!
Ama İstanbul'un önümüzdeki 10 veya 30 yıl içinde dünyanın önde gelen beş finans merkezinden biri olma şansı yok.
Çünkü İstanbul yatırım ortamı, ekonomik gelişmişlik, finansal derinlik, finansal enstrüman knowhow'ı, vergi, altyapı, yaşam kalitesi, İngilizce bilen eleman gibi konularda dünyanın önde gelen finans merkezlerinden biri olmaya aday diğer kentlerle rekabet edecek düzeyde olmaktan çok uzaktır.
Türkiye'de çalışmak isteyen bir yabancının emniyetten ikamet izni alması aylar sürebilir.
İstanbul'da konut alacaksa Genelkurmay'dan izin almak zorundadır.
Araba satın aldığında kendisine MA serisinden bir plaka verilir. Aracı kendisinden ve karısından başka kimsenin kullanması yasaktır. Tuttuğu şoför birisine çarparsa kendisi de şoförle birlikte hapse girer.
Kullandığı broadband (geniş bant internet hizmeti) bahçe salyangozu kadar yavaş, Swarovski salyangoz kadar pahalıdır.
Atatük Havalimanı'ndan Maslak'a gitmek günün belli saatlerinde Roma'dan İstanbul'a uçmaktan uzun zaman alır.
Çocuklarını okutmak için doğru dürüst okul yoktur.
Yatırım yapacaksa karşısında iki tane kurum bulur: Hazine'deki Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü ve yeni kurulmuş olan Türkiye Kalkınma Ajansı.
Bir şirkette azınlık durumundaysa kontrolü elinde tutan hissedara karşı korumasızdır. Kurduğu şirketi tasfiye etmeye kalkarsa bu neredeyse imkânsızdır.
Böyle borsaların peynir ekmeği olan özel sektör tahvil ihracı, birkaç istisna hariç, 1980'lerden beri yapılmadı.
Devam edeyim mi?
İkincisi, bu yıl yayımlanan Global Finans Merkezleri Endeksi* finansal merkezlerin birbirleriyle rekabet etme yeteneğinin derecesini ölçüyor. Listedeki 50 kent arasında İstanbul yoktur bile.
İlk iki pozisyonda Londra ve New York var. Ardından Hong Kong, Singapur, Zürich ve Frankfurt geliyor. Onların ardından da Cenevre, Paris, Şikago, Sidney, Tokyo gibi kentler sıralanıyor. "Dikkatle izlenmesi gereken" merkezler ise Dubai, Mumbai, Şanghay ve Beijing'dir.
İstanbul dünya çapında bir finans merkezi olacak özelliklere sahip olmadığı için listede yok. Şehrin, ve genellikle ekonominin, eksikliklerini gidermek için bir plan yapmak, çalışmak ve ter dökmek varken "Hey, biz dünya finans merkezi oluyoruz" diye ortaya atılmak kağnıyla Formula One yarışlarına katılmaya benzer. Sadece gülünç oluruz.
Bankalar Birliği ve Deloitte Touch gibi ciddi olması gereken iki kuruluşun böyle bir aldatmacaya alet olması...
İster gülün, ister ağlayın. Ben karar veremedim.
http://www.zyen.co.uk/Knowledge/Research/GFCI%202%20September%202-007.pdf Kentlerin sıralanması sayfa 60.


METİN MÜNİR