Mimarlık

Büyükçekmece'deki Çınar Koleji, AVM binasında eğitim veriyor!

Binaları yıkmak yerine başka bir fonksiyona uygun hale getirmek çoktandır uygulanan bir çözüm. Genelde konutları otele dönüştürülmesi şeklinde karşımıza çıkan “geri dönüşümlü” projeler, aslında her türlü binada uygulanabiliyor. Örneğin AVM olarak tasarlan

Kentsel dönüşümden sonra şimdi de geri dönüşüm uygulamaları yayılıyor. Bir binayı yıkıp yeniden yapmaktan çok daha karlı olan bu yöntemde, bina farklı bir amaca uygun olarak yenileniyor ve tekrar kullanıma açılıyor.

Geri dönüşüme uğrayan yapının her şeyi değiştirilebiliyor. Pencereler açılabiliyor, binanın rengi değiştirilebiliyor. Binanın genel taşıyıcılarıyla genel özellikleri yine kalıyor, ama kabuğu değişebiliyor. Sonuç olarak da, yapılış amacından farklı bir kullanıma açılıyor.
GC Mimarlık kurucusu, İç Mimar Şebnem Gürcün, sürecin nasıl işlediğini şöyle anlatıyor: "Semtlerdeki en gerekli yapılar arasında hastaneler, okullar, AVM'ler ve konutlar geliyor. Yatırımcılar, o semtte bunlardan hangisinin gerekli olduğunu araştırıp, fizibilite raporlarını çıkardıktan sonra, bize başvuruyorlar. Biz de nasıl bir şekillendirme olabilir diye beraber karar veriyoruz. Ama tabi bazen de ticari amaçlı bakılıyor. Müşteri direk 'ben bu yapının şu amaçlı kullanılmasını istiyorum' diye gelebiliyor. O durumda bize sadece şekillendirmek kalıyor. Onu nasıl daha iyi bir yapı haline getirebiliriz, içeriyi nasıl genişletebilir ve kullanım alanlarım geliştirebiliriz, biz daha çok ona bakıyoruz. Ama aslında doğru olanı, çevrenin ihtiyacına göre orayı yapmak."

Gürcün, geri dönüşüm yönteminin kentsel dönüşüm projelerinde de kullanılabileceğini belirtiyor. Kentsel dönüşümde binaları yıkıp yeni bir şey inşa etmenin kolaya kaçmak olduğunu söyleyen Gürcün, "Önemli olan kentsel dönüşümde oradaki mahalleyi biraz daha koruyarak daha iyi bir şekilde ele almaktır. Benim düşüncem bu. Genelde öyle yapılmıyor. Bunu değerlendirmek amacıyla, yapının değerini koruyup ona göre ilerlemek daha zorlu bir iş. Kolaya kaçılıyor o yüzden. Tamamen yıkılıp yeniden yapılıyor" diyor.

Hangi binalar yıkılıp hangileri korunmalı
Geri dönüşüm her zaman için iyi bir çözüm olmayabilir. Gürcün, bir binanın geri dönüşüme tabi tutulmasının öncesinde statiğine bakılması gerektiğini belirtiyor. Gürcün bu noktada "Gerçekten iyi bir yapı mı, değerlendirebilir mi, yoksa yepyeni bir tasarıma mı ihtiyacı mı var Yapının genel görünümü de önemli; gerçekten düz bir yapı mı, yoksa süslü bir tarihi yapı mı" diye sorulması gerektiğini belirtiyor ve ekliyor: "Binalara yeni bir nitelik kazandırarak, statiği uygunsa ya da statik güçlendirilerek, yapı daha değerli bir yapıysa onu kullanarak, çok da güzel dönüşüm projeleri yapılabilir."

Pek çok mimar gibi, Gürcün de Cihangir, Kuzguncuk, Fener, Balat gibi eski semtlerin mutlaka elden geçirilmesi gerektiğini belirtiyor. "Bu semtlerde çok güzel eski kent dokusu var. İlk başta bence onların değerlendirilmesi gerek. Zaten çok merkezi yerlerdeler. Ki orda da yavaş yavaş projelendirmeler başladı. Yatırımcılar bir yapıyı alıyorlar, ama yanındaki binalar da kötü durumda olduğu için yapılan proje bir işe yaramıyor. O yüzden etraftaki tüm binaları yapmak lazım. Mesela Tarlabaşı'nda yapılabilecek güzel yerler var, ama orayı kimseye satamıyorsunuz. Satarsanız da çok ucuza gidiyor. Bu yüzden buralarda Belediye'nin yürüttüğü, bütüncül projeler olmalı. Ya da GYO'ların bunları dikkate alması ve geri dönüşüm projelerine yatırım yapması lazım. Önemli olan kentin içinde var olan yerleri değerlendirmek. Bir kişinin tek tek alıp yapması zor."

Türkiye'de böyle bir ihtiyacın ve talebin olduğunu belirten Gürcün, geri dönüşüm projelerine devam edeceklerini belirtiyor. "Türkiye'nin genelinde de böyle atıl durumda kalan yapıları daha verimli bir şekilde kullanıma açmak gerekiyor. Kentin içinde böyle yerler daha çok olduğu için, yavaş yavaş alanlar da azaldığı için, bu tip projelere yönelmeyi tercih ederiz. Ama bu yatırımcıların talepleriyle olabilecek bir şey. Bizim kararımızda değil. Mevcut binaları iyileştirmek, daha iyi ve temiz hale getirmek istiyoruz. İnsanların hayatını da şekillendirdiğimiz için çok önemli" diyor ve ekliyor: "Biraz daha kentin içine önem verilmeli. İstanbul'u genişletmek mi önemli, var olanı korumak mı Buna karar verilmesi lazım."

AVM'den okula dönüştü
GC Mimarlık'ın en büyük ve iddialı projelerinden bir tanesi, Büyükçekmece'deki Çınar Koleji. Dikdörtgen prizma şeklinde, kutu gibi bir yapısı olan bina, orjinalinde bir AVM olarak tasarlanmış. Büyükçekmece'deki yapı 5-6 yıl boş durduktan sonra, Çınar Koleji yetkilileri orayı okul olarak kiralamaya karar vermişler. Okul yetkililerinin açtığı ihaleyi GC Mimarlık kazanmış. Binadaki çalışmalar, 201l'de 6 ay içinde bitirilmiş. Toplamda 33 bin metrekarelik bir inşaat alanı bulunuyor.

Gürcün, binada yaptıkları değişiklikleri şöyle anlatıyor. "Milli Eğitim'in belirlediği kurallar var; bir sınıf ne kadar aydınlık olmalı, ne kadar hava almalı, gibi... Bunların hepsinin belli hesapları ve sistemleri var. Kabuk dediğimiz mimari yapının daha dinamik olması için, farklı ebatlarda ve farklı renklerde pencereler kullandık. Monoton olmayan, daha dinamik bir cephe yaratmaya çalıştık. AVM olduğu için koridorları da geniş. Bu alanları hep onlar için eğlenceli alanlara çevirdik. Tribün yaptık mesela binanın içine. Okulda okçuluk, bilardo, buz pateni gibi çok güzel aktivite alanları var. Mekanın en üst katı seminer, fuaye ve restoran için ayrıldı. Alt kısmı daha çok aktivite, laboratuarlar ve spor olarak düşündük. Sınıflar da orta alanda.

Butik tasarımlara önem veriyorum
2001'den beri sektörde olan Gürcün, Bilkent Üniversitesi Kentsel Tasarım bölümünden mezun olduktan sonra Londra'da peyzaj eğitimi almış. Londra'da ve İstanbul'da mimarlık firmalarıyla çalışan Gürcün, 2006'da kendi firmasını açmış. Yaptığı projeler arasında peyzaj tasarımlarıyla ve otel, ofis ve mağazaların iç mimari tasarımları da var. "Butik olarak kişiye özel tasarımlar yapmaya dikkat ediyorum. Örneğin aydınlatma armatürlerini ortama özel tasarlamayı tercih ediyoruz. Kişiye özel tasarım yapmak o mekanı kişiler için daha değerli kılıyor."

Eda Utku/Hürriyet