Sektörel

Çağdaş Kaya: 7 milyon yapı stoku yenilenmeli!

İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı H. Çağdaş Kaya, yapılaşma hakkında önemli açıklamalar yaptı. Kaya, yaklaşık 20 milyon yapı stokunun yaklaşık 7 milyonunun yenilenmesi gerektiğini belirtti.

Türkiye, başta deprem olmak üzere çeşitli doğa olaylarından sıkça etkilenen bir coğrafyada bulunmaktadır. Ayrıca yaşadığımız topraklar tarih boyunca yıkıcı depremlere tanıklık etmiştir. Yakın dönemlerde de depremlerin acı etkileriyle karşılaştık. 17 Ağustos 1999 Gölcük ve 2011 yılının Ekim ve Kasım aylarında yaşanan Van depremlerinin acı bilançosuyla yapı stokunun durumunu tekrar ortaya koymuştur.


İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı H. Çağdaş Kaya, ülkemizdeki yapılaşma hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye’deki mevcut yapı stokunun durumunun, can ve mal güvenliği açısından büyük bir sorun olarak karşımıza çıktığının söyledi.


Modern kentlerin, gelişmişliğin göze çarpan ilk yansımaları olduğuna vurgu yapan H. Çağdaş Kaya açıklamalarına şöyle devam etti;


‘’Ülkemizdeki mevcut yapı stokunun durumu, can ve mal güvenliği açısından büyük bir sorun olarak karşımıza çıktığını görmekteyiz. Bu durumu ortaya çıkaran da, ülkemizin kentleşmesinde yaşanan sancılı süreç göze çarpmaktadır.


Yakın dönemlerde yaşadığımız Gölcük ve Van depremlerinin etkisini hepimiz biliyoruz. Bu depremler ile de mevcut yapı dokumuzun durumun görmüş ve acil önlemler almamız gerektiği ortaya çıkmıştır.


Türkiye’de 1950 sonrası yaşanan hızlı kentleşme ve sanayileşme süreciyle birlikte, özellikle büyük kentlerimizde bulunan yapıların yüzde 60’ı imar yasası dışında kaçak olarak üretilmiştir. 1980’li yıllara kadar büyük kentlerde, daha çok barınma amaçlı fakat yasadışı olarak yapılan gecekondulara, 1980 sonrası dönemde rant odaklı olarak üretilenler eklenmiştir.


Kaçak yapılaşma nitelik değiştirmiş, tek katlı gecekondu yapıları çok katlı yapılara dönüşmüştür. Kentlerimizde afet ve deprem açısından riskli yapı stokunun bulunduğu alanlar yaratmıştır. Bunların önemli bir kısmının yenilenmesi kalanların da güçlendirilmesi gerekmektedir.


ÜLKEMİZDE 7 MİLYON YAPININ YENİLENMESİ GEREKMEKTEDİR


Yetkililer de ülkemizdeki yaklaşık 20 milyon yapı stokunun yaklaşık 7 milyonunun yenilenmesi gerektiğini beyan etmektedir. Bu beyanatlara sayısı giderek artan kentsel dönüşüm projeleri açıklamaları eklenmiştir.


Kentsel dönüşüm, yıkılıp yenileneceği söylenen 7 milyonluk konut sayısıyla, kapsamı ve gerektirdiği kaynak itibarıyla çok büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamdaki bir proje özenle planlanmadığı, projeden etkilenenlerin katılımı sağlanmadığı takdirde, ülke kaynaklarının kötü kullanımı, çevrenin olumsuz etkilenmesi ve hak sahipleri için ise adaletsizlik anlamına gelmektedir.


Ülkemizde kentsel dönüşüm projeleri bütünlüklü bir planlama ile ele alınmayarak bir imar faaliyetine dönüştürülmüş durumdadır. Kentsel dönüşümde kentin donatı alanları dikkate alınmayıp, tüm boş alanlar yapılaşmaya açılır ise, kent belleği ve kent kimliği yok edilir. Bir yandan yeni imar hakkı artışı kararlarıyla diğer yandan konut alanlarının küçülmesi ve sayılarının artmasıyla fiziksel eşikler aşılarak demografik yapı bozulmaktadır. Bu durum kentlerde bulunan kültürel ve doğal mirasın yok edilmesine, eko sistemin bozulmasına, yeni sosyal ve toplumsal sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.


Özel sektör için yeni sermaye birikim kanalları açan kentsel dönüşüm süreçleri, düşük gelirli kesim açısından çoğunlukla mağduriyetlere ve daha güvencesiz bir yaşam seçeneğine maruz kalmak anlamını taşımaktadır.


ADANA’DA 35 KENTSEL DÖNÜŞÜM ALANI VAR


Adana’da kentsel dönüşümle ilgili olarak 35 proje alanı bulunmaktadır. Ancak üçünün iptali söz konusudur. Bu 35 proje alanının bir kısmı oldukça eski tarihli ilan edilen alanlardır. Örneğin, Sinanpaşa mahallesinde yaşayanlar 11 yıldır mahallelerinde ne olacağını bilememenin sıkıntısını yaşamaktadır. Aslında bu neredeyse tüm bölgeler için geçerlidir. Vatandaşlardan bölgelerine ait projeler gizlenmektedir. Bu bile başlı başına yürütülen projelerin ne denli vatandaş lehine olduğunu açığa sermektedir.


Bu nedenle kentsel dönüşüm süreçlerinde açık ve adil dönüşüm seçeneklerinin geliştirilmesi çok önemlidir. Bunun olabilmesi için de planlamalarda katılımcı süreçler izlenmelidir. Önerilen dönüşüm modeliyle mahalle halkının olanaklarının tutarlılığının sağlanması gerektiği gibi, halka güvenli olduğu kadar, sosyal ve kültürel yaşamlarının niteliğini artıran, çevre koşullarına sahip konutlar sunulmalıdır. Açıkçası kentsel dönüşüm müzakereci bir demokrasi anlayışını gerekli kılmaktadır.


Adana’nın yıllara dayanan pek çok sorunu var. Bunların sihirli bir değnekle bir anda çözülmesi elbette mümkün değildir. Bu sorunların çözülmesi yönünde sağlıklı adımların atılması, bu sorunlara yenilerini ekleyecek, telafisi zor kararlardan ve uygulamalardan vazgeçilmesi gerekmektedir.


Kentsel dönüşüm kapsamına alınmayan bölgelerde parsel bazında yapılan ‘riskli bina’ çalışmaları da yürütülmektedir. Tespiti, yıkımı ve inşa süreci dâhil, ciddi bir düzensizlik içeren bu çalışmalar, çok önemli sorunları da beraberinde getirmektedir.


BİR SORUNU ÇÖZERKEN, BAŞKA SORUNLAR YARATMAYALIM


Özellikle kentin merkezi noktalarında, iki-üç katlı binaların yıkılarak, hâlihazırda düşük yoğunluklu binalara dahi yetersiz gelen alt yapı sistemleri, yol, kaldırım ve otopark ihtiyaçları geliştirilmeden, yerine yoğunluğu yüksek çok katlı binaların ‘kentsel dönüşüm’ olarak kamuoyuna sunulması, zaten çekilmez hale gelen sorunları giderek artırmaktadır. Binaların büyüklükleri ve nüfus artmakta, dolayısıyla ihtiyaçlar katlanmakta, buna karşın zaten yetersiz olan kanalizasyon, yol, kaldırım, yeşil alan ve sosyal donatı alanları giderek daha da yetersiz hale gelmektedir. Bir yönüyle bir sorunu giderilmek istenirken diğer yandan yeni sorunlar yumağı oluşturulmaktadır.


Bu süreçlerdeki bir diğer sorun da riskli binaların gelişigüzel yıkılıyor olmasıdır. Binaların ‘riskli bina’ olarak resmileştikten sonra, yıkımlarında hassasiyet gösterilmediği, can ve mal güvenliğini tehlikeye atacak şekilde binaların yıkıldığı ve çoğu yıkımın başında mühendis bulundurulmadan yapıldığı gözlemlenmektedir.


Yıkım süreçleri can ve mal güvenliği açısından plan dahilinde, dikkat ve özenle yürütülmelidir. Öncelikle yıkım yapılacak binanın inşa edildiği alan, yapım yöntemi, çevresel ve fiziki faktörler, yapımda kullanılan materyaller ve binanın kullanım şekline göre yıkım tekniği belirlenmelidir. Ayrıca yıkım yapılmadan önce risk değerlendirmeleri yapılıp, gerekli önlemler alınarak acil eylem planları da hazırlanmalıdır. Yıkım işlemlerinin denetimini ve yıkım yapacak şirketin yeterliliğini düzenleyen bir mevzuat bulunmaması, sürece ilişkin önemli bir eksikliktir. Kentsel dönüşüm sürecinin hız kazandığı ülkemizde, yıkım konusuyla ilgili bir mevzuatın oluşturulması elzemdir.


ULAŞIM ADANA’NIN EN BÜYÜK SORUNLARININ BAŞINDA GELİYOR


Adana’da “ulaşım ve trafik” olgusu, yıllardır kent yaşamında önemli bir sorun olarak karşımız çıkmakta ve her geçen gün giderek büyümektedir. Ancak yıllardır meslek odalarımızın bu sorunları dile getirmesine karşın, Adana için ulaşım ana planı hazırlama çalışmaları henüz başlatılmamıştır.


Adana’da ulaşım ana planı için yapılan tek çalışma 1992 yılında gerçekleştirilen ulaşım ana planı etüt çalışmalarıdır. Maalesef geçen bunca süreye rağmen, yani 25 yıldır yerel yöneticilerimiz ulaşım planlamasına ihtiyaç duymamıştır. Mevcut uygulamada yeni planlanan ulaşım faaliyetleri, kentin tümünü ve diğer ulaştırma türlerini gözeten bir ulaşım ana planına dayanmadan, hayata geçirilmekte, bu da ulaşım sorununun giderek içinden çıkılmaz hale gelmesine neden olmaktadır.


Kent nüfusumuzun artışı ile birlikte, yerleşim alanlarının plansız bir şekilde gelişmesi sonucu, sayıları artan ulaşım araçları, toplu taşımacılığın plansızlığı ve trafik yönetiminin yetersizliği, kent içi ulaşımı olumsuz yönde etkilemiştir. Bugün Adana’da, yolların birçoğu otoparka dönüşmüştür. Kaldırımlarımız, yayalar tarafından kullanılamamakta; araçlar, lokanta ile kafelerin uzantılarıyla ya da esnafın malları ile işgal altında bulunmaktadır.


Bütün bu sorunlara rağmen, kent içi ulaşımında izlenen politika ve günü kurtarmaya dönük yatırımlar, geçici lokal çözümlerle sınırlıdır. Yani Adana’nın kent içi ulaşımını düzeltilmek bir yana, daha da sorunlu hale getirildiğini söyleyebiliriz. Adana’nın sırtında bir kambur olan ve Adanalıları borç yükü altında bırakan Hafif Raylı Sistem ile bazı alt – üst geçitlere proje aşamalarında defalarca karşı çıktık. Bugün haklılığımız ve kamunun uğradığı zarar ortadadır.


KAYNAKLAR, İŞLEVSEL YATIRIMLAR İLE HEBA EDİLMEMELİDİR


Şurası açıktır ki kentin kaderini etkileyecek, bu tür projelerde geri dönülmez yanlışların yapılmaması için, soruna bütüncül yaklaşmak, çakılacak tek bir çiviyi bile kentsel planlamaya dahil etmek, 20-30 yıl sonraki nüfus ve ihtiyaçların hesaba katıldığı plan ve projeler geliştirmek gerekmektedir. Kentsel kaynaklar yanlış ve işlevsiz yatırımlar yolunda heba edilmemelidir.


MODERN KENTLER İNŞA ETMELİYİZ


Bu önemli sorunun giderek daha da karmaşık bir yapıya dönüşmemesi için, gelişen bilim ve teknolojinin ışığında etkin bir şekilde çözüm yolları tartışılmalı, bu konudaki çağdaş uygulamalar ve teknolojik gelişmeler incelenerek hayata geçirilmelidir. Gelişmiş toplumlara baktığımızda ilk göze çarpan etkilerini modern kentlerinde görebiliriz. Daha ferah, daha sağlıklı yaşam için modern kentler inşa etmeliyiz.


Adana ilimizde kentsel dönüşüm alanlarını şöyle sıralayabiliriz;


Adana’da Büyükşehir Belediyesi tarafından Göl, Sinanpaşa, Fatih, Köprülü, İkibineveler, Ziyapaşa ve Buruk-Göztepe mahallelerinde yedi alan, Yüreğir Belediyesi tarafından Kışla Mahallesi’nde 3, Cumhuriyet Mahallesi’nde 3, Başak, Akıncılar, Yavuzlar, Serinevler, Karacaoğlan ve Karşıyaka mahallelerinde de birer olmak üzere toplam on iki alan, Seyhan Belediyesi tarafından İsmet Paşa, Barış, Barbaros, Bey, Döşeme, Şehitduran, Yenibey, Mestanzade, Sucuzade, İsmetpaşa, Hürriyet, Barbaros, Yenibey, Bey ve Ahmet Remzi Yüreğir mahallelerinde 9 alan, Çukurova Belediyesi tarafından Belediye Evleri ve Yüzüncü Yıl mahallelerinde 2 alan, Sarıçam Belediyesi tarafından Mehmet Akif Ersoy mahallesinde 1 alan, Ceyhan Belediyesi tarafından 3 alan ve Kozan Belediyesi tarafından yürütülen 1 alan olmak üzere 35 proje alanı yer almaktadır.


Bunlardan Sarıçam Belediyesinin mevcut bir alanı ve Ceyhan Belediyesinin iki alanı iptal sürecindedir.


İnşaat Mühendisleri Adana Şubesi olarak mesleğimiz ve meslektaşlarımızın sorunlarının çözümüne, gelişimine ilişkin çalışmalar yürütürken, bu çalışmalarımızın ayrılmaz bir parçası olarak gördüğümüz toplumsal sorunlar karşısında da yaşadığımız topluma olan sorumluluğumuz gereği bu yönde de çalışmalar yürütmekteyiz. Çalışmalarımızı, birikimimizi ve araştırmalarımızı kamu yararına sunmaya, Adana Büyükşehir ve ilçe belediyeleriyle ortak çalışma yapmaya her zaman hazırız.’’



Adana İlk Haber