Genel

Çamlıca Cami projesi taşeron firma mantığı ile yapılmamalı!

Posta Gazete Yazarı Yazgülü aldoğan, Çamlıca cami ve Taksim'e yapılan olan cami projeleri ile ilgili düşüncelerini kaleme aldı. İşte o yazı!



İstanbul’da, son rakamı bilmiyorum ama çoğu sadece bayram namazlarında dolan,

en az üç bin iki yüz cami var. Türkiye’de ise 80 bin! 


Tunus’ta dünyanın en büyük ikinci camiisi diye adlandırılan Okaba Camii'ni gezmeye gitmek için bir araç kiralıyoruz. Tunuslu şöför Türk ve İstanbullu olduğumuzu duyunca “Sizde hiç akıl yok”, diyor. “Dünyanın en güzel camileri İstanbul'da. Hem de o kadar çok ki. Burayı görseniz ne olacak, görmeseniz ne olacak.” Bir Süleymaniye, bir Sultanahmet yanında burası hikaye, şoför haklıymış. 


Şimdi Başbakanın isteği üzerine İstanbul’a yeni bir camii yapılması gündemde. Maksadın ibadet yeri yapmak olmadığı açık. Maksat Paris’teki Sacre Coeur gibi her yerden görünen bir anıt mabet yapmak. Yani bir felaketin ardından şehrin şükran duygularını ifade etmek gibi bir nedeni olabilir.


Onun için belki de meşhur depremin olup bitmesini beklemek daha akılcı. Asıl amaç, Osmanlı padişahlarının yaptığı gibi adına bir eser bırakmak.


Neden olmasın. O zaman neden TOKİ? 


Başbakanın böyle bir arzusu varsa yerine İl Genel Meclisi, Büyükşehir Belediyesi karar vermeli, mimarı ve eserin projesi de uluslararası bir konkurla belli olmalı ki gerçekten de İstanbul’un adına ve şanına layık olsun. Yüzyıl sonra da insanlar başka ülkelerden ziyarete gelsin. Sıradan bir mimar, emir ve görevle, “Altı ayda toparlarım ben o işi” diye taşeron zihniyetiyle çalışmasın. 


Şehrin orta yerine, Taksim’in göbeğine yapılmak istenen camiye gelince, etrafıyla birlikte herhalde yeni bir rant yeri. Haa bu arada, söylemek abesle iştigal biliyorum ama koskoca İstanbul’da BİR TANE bile konser salonu yok, konserler kongre merkezlerinde veriliyor. 


Dünyanın en ünlü orkestralan geldiği zaman, “Hani sizin konser salonunuz?” diyor. Tamam, sözümü geri aldım, saçmaydı zaten!


Yazgülü Aldoğan/Posta