Can Elgiz, emlak vergisi ödeyenler listesinde üstlerde!
İstanbul'daki Giz Plazalar'ı yapan işadamı Dr. Mimar Can Elgiz tam bir tablo avcısı. Elgiz'in 15 yıl önce 8-10 bin dolara aldığı ünlü ABD'li ressam Andy Warhol'a ait iki tablonun tanesi şimdi milyon dolarlar ediyor
Aslında Türkiye'nin en pahalı gökdelenlerinin bulunduğu Büyükdere Caddesi'ndeki Giz Plazaları'nı yapan işadamı, Dr. Mimar Can Elgiz. Gayrimenkuldeki yatırımlarıyla İstanbul'da en çok emlak vergisi ödeyenler sıralamasında üstlerde yer alıyor. Ancak basında hakkında çıkan sınırlı sayıdaki yazı Türkiye'nin en önemli resim ve çağdaş sanat koleksiyonerleri arasında gösteriyor. Tabii, Proje 4 L isimli müzesiyle sanat çevresinde de oldukça tanınan ve saygı duyulan bir isim. O da böyle bilinmekten oldukça memnun. Proje 4 L müzesinde sorularıma yanıt alırken Elgiz'in sadece estetik değil, sanatın yatırım tarafından anladığını da görüyorum. Emlak yatırımıyla sanat yatırımını kıyaslamasını istediğimde gayrimenkulun uzun vadeli bir yatırım aracı olduğunu, buna karşın sanat eserlerindeki fiyat hareketlerinin artık daha hızlı gerçekleştiğini söylüyor. Resim piyasasını bir nevi borsaya benzetiyor yani. Kendisinin bu borsada nasıl hareket ettiğini öğrenmeye çalıştığımda ise Elgiz'den borsadaki değer avcıları gibi, yani "İyi ressamı erken keşfet, ucuzken al ve bekle" tarifini alıyorum.
WARHOL'U OLAN TEK TÜRK
Sıra geliyor bir şehir efsanesi gibi sanat piyasasında dolaşan dedikoduya, "Can Elgiz'de Andy Warhol tablosu var" iddiasına. Elgiz bugüne kadar Warhol'ları hakkında hiç açıklama yapmamış. Önce bir geçiştiriyor. Ardından tekrar soruyu yineleyince "Var. Bir değil iki tane. 15 yıl önce 8-10 bin dolara aldım tabloları. Londra'daki müzayededen aldım onları. Bir tanesi Candy Box, diğeri Oxidation serisinden. İkisi de tuval üzerine eserler" cevabını alıyorum. Tam bir bomba!.. Pop-art akımının öncüsü ve son müzayedelerde satılan eserleri dünyanın en pahalıları arasına giren Warhol'un, Türkiye'de iki ayrı tablosu var. Türkiye'de başka bir koleksiyonda Andy Warhol olduğunu hiç duymadım. Sanıyorum duyan bir başka sanatsever de yok. Röportajdan çıkınca yolda telefona sarılıyorum. Antik A.Ş'nin Yönetim Kurulu Üyesi Olgaç Artam karşımda. Artam dünya çağdaşlarıyla ilgili Türkiye'deki en bilgili müzayedecilerden. Artam'a Elgiz'in elindeki eserlerin bugünkü değeri hakkında bir yorum yapmasını isteyince "Milyon dolarları bulabilir. Ancak eserleri görmek lazım" diyor. Elgiz'in 15 yıl önce toplam 18 bin dolara aldığı iki tablo bugün milyon ediyor. Bravo doğrusu sanattan anlamak, yatırım yapmak buna denir sanıyorum.
Proje 4 L gençlere imkân tanıyor
Can Elgiz iyi bir koleksiyonerin 'erken keşfeden' olduğunun altını çiziyor sık sık. "Neden sadece çağdaş" soruma "Klasik ve modernlerin üretildiği dönemde koleksiyoner olsaydım onları da toplardım. Önemli olan koleksiyonerin sanatı herkesten önce toplaması. Ama klasikler artık koleksiyonerin ulaşması için çok pahalı," diyor. Sadece yerli çağdaşları değil Tracey Emin, Rebecca Horn, Sol Lewitt gibi uluslararası isimleri de topluyor. Müzesini daha çok yabancıların gezdiğine değinen Elgiz, yerli ve yabancı sanatçıları yan yana asma nedenini ise şu sözleriyle açıklıyor: "Müzeyi gezen yabancılar, Türk sanatçılarını çok fazla tanımıyor. Ama bildiği eserin yanında görünce inceliyor, mukayese etme şansı buluyor." Elgiz ayrıca çok genç çağdaşlara da Proje 4 L'nin kapılarını açıyor, onlara sergi yapma fırsatı tanıyor. Kâr amacı gütmeyen ve girişin ücretsiz olduğu Elgiz Müzesi çarşambadan cumaya 10.00- 17.00 saatleri arasında, salı günleri ise randevuyla gezilebiliyor.
Neden fazla parası olan koleksiyoner kötü
Elgiz'e daha önce katıldığı bir panelde kurduğu "En kötü koleksiyoner en fazla parası olandır" sözünü hatırlatıyorum. Çok parası olan bazı bilinçsiz koleksiyonerlerin eserlerin fiyatlarını gereksiz yükselttiğini söylüyor ve ekliyor: "Bilinçsiz sanat eseri alanlar, bilinçli alanların alma şansını da yok eder. Sizin alacağınız bir eseri gider, toptan alır ve ulaşmanızı engeller. Onların yükselttiği rakamlar yüzünden sanatçılar da muzdarip duruma düşebiliyor. Buna benzer örnekler Türkiye'de yaşandı. Halil Bezmen müzayedesinde birçok sanatçı, o günkü değerlerinin 10 misline satıldı."
Yatırım fonu kurup fiyatları yükseltiyorlar
Toplumlarda varlık seviyesi arttıkça sanata ilgi de artar. Elgiz'e göre bu olması gereken bir durum. Ama Elgiz, sanat tüccarlarının da fiyatların katlanmasında rolü olduğunu düşünüyor. Özellikle Amerika'da fon yapıp sanat eseri alanlar olduğunu söylüyor: "Bazı sanat danışmanları müşterilerinden para toplayıp havuz oluşturuyor. Ardından da tüm parayı bir esere yatırıyor. Ertesi yıl da satıp kârı paylaştırıyor. Bu 'toplu' sanat yatırımı nedeniyle de fiyatlar inanılmaz derecede yükseldi."
Hem maddi hem de manevi tatmin sağlıyor
Elgiz, sanatın yatırım tarafını önemsemeyenlerden. Onun için sanat bir tutku, bir yaşam biçimi. Ama "Sanat iyi bir yatırım enstrümanı mı sizce" soruma duraksamadan: "Akıllı bir yatırım tabii. Bir kere ruhunuzu besliyorsunuz. En büyük avantajı bu. Bir de doğru seçim yaparsanız hiçbir zaman değer kaybetmez. Hem manevi hem de maddi tatmin var anlayacağınız" yanıtını veriyor.
Tabloları görmeden alıp satıyorlar
Yurtdışında sanatı yatırım aracı olarak kullananlar ülkemizdekinden fazla. Elgiz de benimle hemfikir. Verdiği örnekle bu durumu netleştiriyor: "Bizde yok ama yurtdışında Sotheby's, Christie's gibi müzayede evlerinde artık saklama depoları var. Hisse senedi saklar gibi sanat eseri saklıyorlar. Düşünün! Alan kişi eseri evine bile götürmüyor. Ne eseri duvarına asıyor ne de inceliyor. Hatta kutusundan çıkarmıyor bile. Depoda saklayıp, fiyatı yükselince elden çıkarıyor. Ama onlar sanat tüccarları, koleksiyonerlikle yakından ilgileri yok. Maalesef sanat eseri artık hisse senedi gibi bir yatırım aracına dönüştü."
Video ve fotoğraf daha da değer kazanacak
Can Elgiz, işi gereği heykellere de ayrı bir ilgi duyuyor. Müzesinin girişinde ikisi Mehmet Aksoy olmak üzere dört heykel var. Ama heykellerin hem taşınması hem de saklanması zor olduğundan fazla talep görmediğini belirtiyor. Gelecekte çıkış yapacağını düşündüğü dalların ise video ve fotoğraf olduğunu öğreniyorum. "Tuval muhakkak ölmez ama fotoğraf ve video bugün olduğundan daha da değer kazanacak" diyor.
Sabah/Burcu Aldinç