Sektörel

Çanakkale Köprüsü ve İGDAŞ’a sürpriz talip!

STFA’nın yurtiçi ve dışındaki taahhüt işlerinin tutarı 2 milyar dolara ulaştı. Enerji sektöründe büyümeye odaklanan grubun CEO’su Mehmet Ali Neyzi, “Grubumuz finansal güçlükler yaşadığı dönemde bile itibarını hiç kaybetmedi” diyor…

STFA, Türkiye’nin en köklü taahhüt gruplarından biri… Merhum Sezai Türkeş ve Fevzi Akkaya’nın 1938’de kurdukları STFA için 2000’li yıllar hiç iyi geçmedi. Finansal ve yönetimsel darboğaza giren grup, iflas ertelemelerle nefes aldı. 2010 yılında iflas ertelemeleri tümüyle kaldıran grup dönemin CEO’su İlker Keremoğlu’nun öncülüğünde adeta küllerinden yeniden doğdu. Grubun yönetim kurulu başkanlığını halen Keremoğlu yürütürken, üç yıl önce CEO’luk bayrağını Mehmet Ali Neyzi’ye devretti.


Koç Grubu’nda 28 yıl çalışan Neyzi, 2008 yılının başında Aygaz Genel Müdürü görevini bırakarak gruptan ayrıldığında çok ses getirmişti. Kariyerine STFA’da devam eden Neyzi, taahhüt sektöründe tecrübeli olan kurumu, enerjide de güçlü bir oyuncu haline getirmek üzere STFA’ya geldi. Şimdi hem inşaat hem de enerjide iddialı işler peşinde. İGDAŞ’a talip olan ve mevcut doğalgaz dağıtım şirketlerini de alabilmek için fırsat kollayan STFA, yurtiçinde de Çanakkale Köprüsü’nün inşasına göz dikmiş durumda. Yurtiçinde ve yurtdışında devam eden inşaat işlerinin tutarı 2 milyar doları bulan grupta, 6 bini inşaatta olmak üzere 7 bin kişi çalışıyor. 2014’te 1.4 milyar dolar ciro yapan STFA grubu bu yıl için yüzde 15 büyüme hedefi belirledi. STFA Holding CEO’su Mehmet Ali Neyzi ile grubun yeni hedeflerini konuştuk…


Koç Holding’in tepe yönetimine aday gösterilen profesyonel yöneticilerdendiniz. Nasıl oldu da Koç’tan ayrıldınız?


Ben Koç Grubu’nda 28 yıl çalıştım. En son Aygaz’ın genel müdürüydüm. Koç’tan ayrıldıktan sonra Zorlu Enerji’de bir yıllık bir çalışma dönemim var. Sonrasında markalı rüzgar türbinleri tedarikçisi Vestas Türkiye’de iki buçuk yıl çalıştım. Son üç yıldır da STFA’dayım. 


Sizi STFA’ya kim transfer etti?


(Gülüyor) Şerif Kaynar… Aslında STFA’yı tanıyordum. Kuruculardan Fevzi Akkaya’nın kitabını 1980’lerde satın almış ve okumuştum. Kurucuları Sezai Türkeş ve Fevzi Akkaya’yı da yaşarlarken mühendis olarak çok beğeniyor ve takip ediyordum. Şerif Bey teklif ettiğinde “Neden görüşmeyeyim?” dedim. O zaman İlker Keremoğlu CEO’ydu. Kendisiyle benzer taraflarımız var. İlker Bey de 28 sene Anadolu Grubu’nda çalışmış, sonra inşaatla alakası olmadığı halde bir inşaat grubuna CEO olmuş. Ben de inşaatçı değilim. İlker Bey bana “Sezai Bey’in kızı Tomris Hanım 70 yaşında. Ben 60 yaşındayım. Tomris Hanım’ın oğulları da 40 yaşında. Bize 50 yaşında biri lazım” demişti ve ben 50 yaşındaydım.


Geldiğinizde İlker Bey, STFA’yı kurtarma operasyonunu tamamlamış mıydı?


Evet şirket iyi durumdaydı, belli bir nakdi vardı. Bunu da enerjiye harcamak istiyorlardı. Ben de enerjiden geldiğim için kan uyuşması oldu. İflas ertelemeler kalkmıştı ve ellerinde üç haneli milyon dolar paraları vardı. Ben bunu enerjiye yatırma amacıyla geldim.


Geldikten sonra STFA’nın enerji işleri nasıl gelişti?


O zamanlar Enerya şirketimiz vardı ve bizim hissemiz yüzde 50’ydi. Kalanı Global Menkul Değerler’indi. Antalya, Konya, Karaman, Konya Ereğlisi, Erzincan, Denizli, Aydın, Aksaray, Çorum, Niğde ve Nevşehir illerinin doğalgaz dağıtım işini almıştı. Zaten ilk işim, Mehmet Kutman’ın (Globay Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı) yüzde 50 hissesini almak oldu. Paraların bir kısmını oraya harcadık. İki sene önce Enerya’nın yüzde 50 hissesini geri alıp, sonra yüzde 30’unu Partners Group’a sattık. 


Asıl işiniz olan taahhütte nasıl bir gelişim yaşandı?


Benim geldiğim dönem inşaat epey küçülmüştü. Ana iş inşaat olduğu için içeride inanılmaz bir ekip ve know-how var. Ayrıca inanılmaz bir isim var. Zaten Türkiye’de olanları Ortadoğu’da kimse duymamış ki… Marka orada halen çok güçlü. Onun üzerine ben de inşaatçı oldum diyebilirim. Suudi Arabistan, Katar, Umman’daki şantiyelere giderek bayağı bir uğraştım. Enerjiyi büyütürken inşaatı da büyütmeye karar verdik ve büyüttük. Hakikaten şimdi 2 milyar dolarlık devam eden işimiz var. Çok ciddi iş aldık. Ben geldiğimde 250 milyon dolarlık işimiz vardı ve ciromuz da tarihinin en düşük seviyesi olan 100 milyon dolara inmişti. 2014’te inşaatta ciromuz 500 milyon dolar oldu. 


Devam eden inşaat işleriniz hakkında bilgi verir misiniz?


En büyük işimiz Katar Metrosu… O bize bir yol açtı. Şimdi Suudi Arabistan ve Umman’da da metro işlerine bakıyoruz. Deniz işlerimiz devam ediyor. Fas ve Kuveyt’te her biri 500’er milyon dolarlık iki büyük liman işimiz var. Suudi Arabistan’da işlerimiz var. Umman’da altı şantiyemiz var. Orada yol ve üç balıkçı barınağı yapıyoruz. Umman Kasab’ta 110 milyon dolarlık yeni bir iş aldık. Burada deniz kenarında çok büyük bir yol işi var. Dağdaki taşların düşmemesi için de dağın kaplanması gerekiyor. 


Katar’da 2022’de yapılması muhtemel Dünya Kupası’na hazırlık açısından almak istediğiniz başka işler var mı?


Zaten metro da Dünya Kupası’na hazırlık için yapılıyor. Biz daha çok deniz ve metro işlerine bakıyoruz. Köprü de olabilir… Mesela Çanakkale Köprüsü çok heyecan duyduğumuz bir konu. Tekrar ihaleye çıkması söz konusu. Ona bakıyoruz. Körfez Geçişi’ni birlikte yaptığımız Japon IHI ile yine bu projede hareket edeceğiz. 


Yurtiçinde başka takip ettiğiniz ya da devam eden işleriniz neler?


Körfez Geçişi’nin deniz işleri bitti, teslim ettik. Karada birkaç aylık işimiz kaldı. Tüpraş’ın iskelesini yaptık; onu da bitirmek üzereyiz. Yine Yarımca’da Duabili DP World’un çok büyük bir konteyner limanını yapıyoruz. Yurtiçinde devam eden işlerimizin tutarı 300 milyon dolar. Sadece inşaat işlerimizde 6 bin kişi çalışıyor.


Sizin bir de makine alanında işleriniz var. Onlardan bahseder misiniz?


Makine grubunda üç işimiz var. İngilizlerin JCB iş makinelerin mümessilliğini 40 yıldır sürdürüyoruz. Hyundai’nin ekskavatörleri ağırlıklı bir mümessilliğimiz var. O da 20 yıllık bir iş. Ayrıca yedi yıl önce Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek forklift kiralama hizmetini başlattık. Dünyada kiralama işi gelişiyor ve bu iş makinelerine doğru da yayılıyor. Ciromuzun 250 milyon doları makine grubundan gelir. 


Peki yeni bir alana daha girecek misiniz?


Hayır biz enerjide büyüyeceğiz. Enerjide çok büyüyecek alanlar var.


Neler mesela?


Ankara doğalgaz dağıtımına teklif verdik ama alamadık. Şimdi İGDAŞ’ın özelleştirilmesi söz konusu. Ona hazırlanıyoruz. Ayrıca Türkiye’deki başka dağıtım şirketleriyle de ilgilenebiliriz. Sektörde bir konsolidasyon olacağını düşünüyoruz. Sekiz yıllık bir tarife dönemi vardı. O dönem bu sene bitiyor. Şirketler daha da değerleniyor. Biz bu alanda kalıcı olmaya karar verdik, başka şirketlerle ilgilenebiliriz.


Hangi bölgelerin dağıtımı ile ilgileniyorsunuz?


Bizim dağıtımı yaptığımız 11 vilayet var. İGDAŞ çok büyük bir iş. O zaman büyük alıcı oluyorsunuz. Bir gün piyasa liberalize olacak ve o zaman herkes serbest ithalat yapabilecek. Ayrıca LNG (sıvılaştırılmış doğalgaz) konusuna ciddi bakıyoruz. Türkiye’de ilk LNG terminalini STFA Marmara Ereğlisi’nde kurmuş. Türkiye’deki yapılacak yeni bir LNG terminalinin hem inşaatı hem de işletmesi ve ithalatına talibiz. Doğalgaz piyasası şu an çok monopolize. Serbestleşmesini bekliyoruz. 


Yenilenebilir enerjide de planlarınız vardı değil mi?


Kırklareli’nde 120 megavatlık bir rüzgar santrali kurmaya çalışıyoruz. Askeri talim sahası bizim arazi ile çakıştı. Bir senedir bununla uğraşıyoruz. Şu anda 93 megavat olarak lisansımız yenilenme aşamasında. Rüzgarda çok acele etmiyoruz; şu anda güneşe odaklandık. Güneşte çok potansiyel görüyoruz. Burada anahtar teslim santral de kuruyoruz. Eczacıbaşı’nın Muğla’daki madencilik şirketi Esan’a ve Gaziantep’teki Hasan Kalyon Üniversitesi’ne 500 kilovatlık güneş santrali kurduk. Şimdi çok büyük bir santral için imza aşamasındayız. Dört santral için de görüşmeler sürüyor. Zaten biliyorsunuz, Enerji Bakanı’nın yeni açıkladığı Konya’da 3 bin megavatlık (500’lük altı paket) bir güneş santrali kurma işi var, onu zorluyoruz. Bu 4-5 milyar dolarlık bir iş. Biz uluslararası finansman çevreleriyle bir fon kurup yatırımcı olarak işe girebiliriz. Bu konuyu Bakanımızla da konuştuk. 


STFA’nın finansal sıkıntı yaşadığı günlerde ismi de biraz yıprandı. Bu halen önünüze bir engel olarak çıkıyor mu?


Bu şirketin sevenleri çok fazla. Birçok insan “STFA’nın adını tekrar duyduğumuz için çok memnunuz” diyor. Bir kriz olmuş ama bu krizde hiçbir itibar kaybı olmamış. İlker Bey (Keremoğlu) bu işin yönetimi çok iyi yapmış. Bankalarla teker teker anlaşmış. İtibar kaybı olmamış ama yönetimsel ve mali zafiyet yaşanmış. Bunlar artık bitti.


Kurucuların çok ciddi gayrimenkulu olduğu söylenir. Halen var mı?


Biraz var. Zaten aile sıkıntılı zamanlarda, işleri yıllarca cebinden sübvanse etmiş. Bir kısım gayrimenkullerini de satmışlar. 


Zor günlerde STFA Holding’in bir kısmı Hong-Kong merkezli yatırım fonu Asian Debt Management’a (ADM) satılmıştı değil mi?


Zor dönemde holdingin yüzde 21’i satılmış. Ancak benim dönemimde iki yıl önce yüzde 6 hisseyi geri aldık. Şu an yüzde 15 ADM’nin, yüzde 80’i ailede, yüzde 5 de aile vakıflarında. 


Fevzi Türkeş Bey’in çocuğu yoktu. O vefat edince hisseleri ne oldu?


Bir düzenleme yapılmış. Şu anda bizim en önemli işimiz ve vizyonumuz halka açılmak. Halka açılma konusunda dönülmez bir noktadayız. Bu yıl ilk kez denetim raporumuzda Libya’daki hesaplar da şeffaf olarak yer alacak. Halka açılma konusunda önemli bir engeli de aşmış olacağız. 


2015’in ekonomi açısından nasıl bir olacağını düşünüyorsunuz?


Seçim olması bu seneyi biraz zorlaştırıyor. Ama ben iyimserim. Biz dinamik bir ülkeyiz. Müthiş bir yeni iş kurma, inovasyon hareketi başladı. 2014, etrafımızdaki savaşları da düşünürseniz oldukça zor bir seneydi. En kötüsünü yaşadık. İhracatın bu yıl artacağını düşünüyorum. En önemli ihracat pazarımız Avrupa toparlanmaya devam ediyor. Büyüme yüzde 3’ün altına düşmez; belki 4 bile olabilir. Biz de bütçelerimizi dolar bazında yüzde 15 büyüme hedefiyle yaptık.


Para Dergisi