Çatalhöyük kazıları 22'nci yılını tamamladı!
Yapı Kredi’nin ana sponsorlarından olduğu, 2012 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne giren Çatalhöyük kazıları 22. yılını tamamladı.
Yapı Kredi açıklamasına göre, Çatalhöyük kazılarının 22 yıllık tarihini ve elde edilen buluntuları paylaşmak üzere 5 Ağustos’ta Konya’da Kazı Başkanı Ian Hodder’ın ve Yapı Kredi Kurumsal Sosyal Sorumluluk ve Sürdürülebilirlik Yöneticisi Nurcan Erhan’ın ev sahipliğinde bir gezi düzenlendi.
Yapı Kredi Kurumsal Sosyal Sorumluluk ve Sürdürülebilirlik Yöneticisi Nurcan Erhan, Yapı Kredi olarak kurumsal sosyal sorumluluk yaklaşımlarının temelini kurumsal vatandaşlık bilinciyle sürdürdüklerini belirtti.
Ekonomik sorumluklarının yanı sıra doğal çevreyi koruma, toplumun refah düzeyini yükseltecek eğitim ve kültür-sanat projelerini de yürüttüklerini vurgulayan Erhan, "Çatalhöyük kazılarını 19 yıldır destekliyoruz. Çatalhöyük kazılarında her yıl insanlık tarihine ışık tutan bulgular ortaya çıkarılıyor. Uzun yıllardır destek verdiğimiz Çatalhöyük neolitik kentinin, 2012 Temmuz ayında UNESCO Dünya Miras Komitesi tarafından Dünya Mirası Listesine kaydedilmesi ise ülkemiz için ayrı bir gurur kaynağı. Bu kültür abidesinin ortaya çıkarılmasına, korunmasına ve geliştirilmesine katkıda bulunan bir kurum olmanın mutluluğunu yaşadığımızı belirtmek isteriz" ifadelerini kullandı.
Tüm Ortadoğu’da UNESCO Dünya Mirası listesine giren birkaç prehistorik merkezden biri olan Çatalhöyük kazılarını 1993 yılından bu yana yöneten Ian Hodder ise "Arkeolojik kazıların çok uzun soluklu ve zor bir çalışma olduğunu belirtmek isterim. Bu tür arkeolojik kazılara sponsorluk oldukça risklidir. Çünkü başlangıçta ne çıkacağını bilemezsiniz. Ama Yapı Kredi önemli bir risk aldı ve bir tarihi mirasa sahip çıktı. Sonunda Çatalhöyük UNESCO Dünya Mirası listesine kabul edildi. Yapı Kredi’ye kendi işimizi yapmamıza imkan tanıdığı için teşekkürü bir borç bilirim" açıklamasını yaptı.
Çatalhöyük’te bugüne kadar elde edilen bulgularla M.Ö. 7 bin 400 ile 5 bin 500 yılları arasındaki günlük ve sosyal yaşama dair birçok bilgi keşfettiklerini de belirten Hodder, M.Ö. 6 bin 500'lü yıllarda hastalıklar, kazalar ve çalışma temposunun nüfusa paralel olarak arttığını aktardı.
Genelllikle tarım, hayvancılık ve toplayıcılıkla geçinen toplumun eşitlikçi ve paylaşımcı olduğunu anlatan Hodder, toplum yapısında sınıfsal bir ayrımın söz konusu olmadığına dikkati çekti.
Hodder, Çatalhöyük toplumuna dair bulgularda ihtiyaç duyulan malzemelerin tedariki için Toroslar’a kadar giden halkın değiş-tokuş sistemini tercih ettiğini belirterek, 2013 yılında yapılan kazılarda bulunan ince dokunmuş keten kumaş parçasının Suriye’den geldiğini tahmin etiklerini, bunun da ne kadar geniş bir coğrafyayla ticari ilişkileri, alışverişleri olduğunu gösterdiğini kaydetti.
Öte yandan Çatalhöyük’te üç farklı inanç sisteminin yaygın olarak benimsendiğini vurgulayan Hodder, bunlardan ilkinin vahşi hayvanlara tapınma şeklinde olduğunu belirtti.
Buna dair de 2011 yılında bulunan etrafı kırmızı boyalı bir buzağı kafası ve bunun altında yer alan kısımda oldukça yoğun bir gömütü örnek gösteren Hodder, diğer iki inanç biçimini, "Evlerin altında bulduğumuz kafataslarından anladığımız üzere diğer bir inanç biçimi de evlerin taban altına gömülmüş ölü ataları ile ilgili. Üçüncü tip inanç ise büyüye dayalı. Diğer iki sisteminin aksine, bu inancın temelinde kötü ruhlara karşı insanları koruma amacı yatıyor" şeklinde açıkladı.
Açıklamaya göre, kazılar arasında çıkarılan önemli bulgular arasında 9 bin yıllık bir duvar resmi, bir obsidyen ayna, yer altının yapı planları, el izleri, nadir görülen dekoratif amaçlı kullanılan çakıl taşından yapılmış hançerler, çamurdan ya da taştan yapılan insan ya da hayvan figürleri dünyanın ilk kendirden dokunmuş kumaş parçalarından biri, alçılanmış kafatası, 2 insan 2 de boğa başı kazınmış demlik, yaşam döngüsünü temsil eden kafası olmayan kadın heykelciği bulunuyor.
Öte yandan Çatalhöyük’ü 1958 yılında keşfeden ve ilk kazı çalışmalarını 1961-1965 yıllarında başlatan James Melaart’ın bölgede bugün bile yoğurt yapımında maya olarak kullanılan meşe palamudu kapsüllerine rastlaması, ilk yoğurdun Çatalhöyük’te bulunduğu yönünde ihtimalleri güçlendiriyor.
AA