Genel

Çatılara yeni standart geliyor!

Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği' ndeki değişikliğe göre, çatıların, civarındaki cadde ve sokakların mimari karakterine, yapılacak binanın nitelik ve ihtiyacına uygun olması gerekecek...

Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca yapılan yönetmelik değişikliği ile binaların çatılarına yeni standart getirildi.


Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği'ndeki değişikliğe göre, çatıların, civarındaki cadde ve sokakların mimari karakterine, yapılacak binanın nitelik ve ihtiyacına uygun olması gerekecek. 


Yönetmelikteki değişikliğe göre, çatı aralarının bağımsız bölüm olarak kullanılamayacağından, çatı eğilimine kadar, tavan arası döşemesinden çatı malzemelisine kadar bir dizi değişiklik bulunuyor. Yeni yönetmelik, denetim yetkisini ise belediyelere bırakıyor. Belediyeler, mahallin ve çevrenin özelliklerine göre yapılar arasında uyum sağlamak, güzel bir görünüm elde etmek amacıyla dış cephe boya ve kaplamaları ile çalının malzemesini ve rengini tayin etmeye yetkili olacak. 


Sektör temsilcileri, yeni yönetmeliğin, kent kimliğine vurgu yaparken, çatılarda denetimi sağlamadığını savunuyor. Yeni yönetmeliğin kent kimliğine, dolayısıyla çatı kültürünün oluşmasına ve gelişmesine çok büyük katkıları olacağını vurgulayan, oluşacak çatı kültürü ile görüntü kirliliğinin yakın ve orta vadede azalacağını belirten sektör temsilcileri, yönetmelikteki değişiklik ile çatı aralarının verimli olarak kullanılmasının önünün kapandığını ifade ediyor. Sektör temsilcileri, söz konusu maddenin Avrupa'daki örneklere bakılarak yeniden ele alınması ve çatı aralarının kullanıma açılmasının Türkiye ve şehirleri için çok faydalı olacağım vurguladılar. 


Çatı maliyetlerinde artış olmayacak 


ÇATIDER Yönetim Kurulu Başkanı Nazım Yavuz, ada/sokak bazındaki binalar arasında kot, yükseklik uyumları sağlanmadan, yapım kaliteleri iyileştirilmediği, daha sonra da İmar Yönetmeliği'nde yer almayan "çatı tasarımı", "malzeme seçimi" ve "çatı kaplama sistemleri uygulama usul ve teknikleri" gibi hususlara uyulmadığı takdirde görüntü kirliliğinin bir süre daha devam edeceğini söyledi. Çatı yapımı ve kaplanması konularının, binaların yapım safhalarında en az dikkat edilen ve en ucuza bitirilmesi istenen bölümler olduğunu belirten Yavuz, özellikle konut çatılarının birkaç yıl öncesine kadar ucuz, uygunsuz malzeme ve işçilik ile yapılmaya devam edildiği için uzun dönemde sıkıntılı ve devamlı bakım isteyen, dolayısıyla devamlı para harcanan yerler olduğunu anlattı. Yönetmelik değişikliği ile birlikte çatı maliyetlerinde bir artış olmadığını, olmayacağım beldiren Yavuz, çatıların doğru projelendirme, doğru malzeme seçimi, doğru yalıtım sistemleri ile çatı konusunda yetkin sertifikalı ustalara yaptırılmasının uzun vadede daha ekonomik ve daha düşük maliyetli bir çözüm olduğunun görüleceğini kaydetti. 


Yeni yönetmeliğe göre, çatı aralarının kullanımına izin verilmediğinin altını çizen Yavuz, "Türkiye, çatı aralarını göz ardı edebilecek kadar zengin değil. Ülkemizde nüfus genç ve konut ihtiyacı her geçen gün artıyor. Çatılar kullanıma açıldığında metrekare bazındaki konut ihtiyacı eksilecek. Ayrıca çatılar atıl olmaktan çıktığında daha özenli yapılacak, mutlaka kaliteli malzemeden ısı ve su yalıtımlı olacak ve daha uzun ömürlü olacak" diye konuştu. 


Mevzuat uyumu nasıl denetlenecek? 


Mevzuat uyumunun sağlanabilmesi için çatı projeleri ve detaylarının Mimarlar Odası'nın süzgecinden, onayından geçmesi ve yapı denetimi safhasında uygulamanın doğruluğunun tespit edilmesi gerektiğini vurgulayan Yavuz, yeni yönetmelikte sorumlulukların bir kısmının idarelere verildiğini anımsattı. Yönetmelikte yer alan çatı yapım şartlarının, çatıların da bir proje ile hazırlanması ve bu projenin yetkili merci tarafından onaylanması yoluyla denetlenebildiğini belirten Yavuz, "Yapılması gereken ve ciddi güvenilir projelerde yapılan budur. Çatılar da dahil olmak üzere yapıların her noktasının farklı ölçeklerde projeleri ve detay çizimleri olmalı, imalat ve yapım işleri projeye göre yapılarak yetkisiz ve yetersiz kişilerin kısıtlı bilgi ve insafına bırakılmamalı. Burada önemli konu; projelerin bilgisiz ve boş vermiş bir şekilde veya daha fazla kazanç amacı ile yapılmaması, yapılan projelerin nasıl bir titizlikle yapıldığının sorgulanması" diye konuştu. 


Kil sektörünü olumlu yönde etkileyecek 


TUKDER Yönetim Kurulu Başkanı Kadir Başoğlu, tuğla kiremit sanayinin, yüzlerce fabrika ile ülkenin dört bir tarafına yayılmış, inşaat sektörünü destekleyen sektörlerin önde gelenlerinden olduğunu hatırlatarak, Yeni Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği'nde, 'Yöresel malzeme kullanılması ve yöresel mimarinin dikkate alınması" ifadelerinin vurgulandığını belirtti. Başoğlu, bu ifadeler, sektörümüz açısından çok önemlidir. Çünkü kiremit, ülkenin dört bir tarafında kolaylıkla temini yapılabilen, ender çatı kaplama malzemeleri arasında yer almaktadır. Bu özelliği ile kiremit, yöresel bir malzeme olarak nitelendirilir. Ayrıca, geçmişten bugüne kullanılan kil kiremitler, yapılan itibariyle yöresel mimariye tam uyumludur. Yeni yönetmeliğe ayrıca bu açılardan bakılırsa, özellikle kil kiremit sektörünü olumlu yönde etkileyeceği düşünülebilir" şeklinde konuştu. 


Kent kimliğine büyük katkıları olacak


Kentlerin kendine özgü yapılarının olmasının, onları diğer kentlerden ayıran en önemli unsurlar arasında geldiğini, kent kimliğinin Türkiye'de de yavaş da olsa oluşmaya ve gelişmeye başladığını anlatan Başoğlu, kent kimliğinin oluşmasında, mimarinin çok önemli yeri bulunduğunu, bu mimaride çatıların estetiği, detayları ile birlikte bütünlüğü ve bütün bunları kapsayan çatı kültürünün, çok önemli yer tuttuğunu söyledi. Yeni yönetmelik ile özellikle çatıların, civarındaki cadde ve sokakların mimari karakterine, yapılacak binanın nitelik ve ihtiyacına uygun olması gerektiğinin vurgulandığını anımsatan Başoğlu, "Bu açılardan yeni yönetmeliğin kent kimliğine, dolayısıyla çatı kültürünün oluşmasına ve gelişmesine çok büyük katkıları olacaktır" görüşünü dile getirdi. 


Yeni yönetmelik ile belediyelerin denetlemeye yetkili kılındığını hatırlatan Başoğlu, çatının ilk inşaatı sırasında ve çatının sonraki yıllarda, özellikle çatı kaplamasının değiştirilmesinin, yeni yönetmelik ile önlendiğini, ancak çatı yapım şartlarının, çatıların da bir proje ile hazırlanması ve bu projenin yetkili merci tarafından onaylanması yoluyla denetlenmesinin yeterli olmayabileceğini vurguladı. Başoğlu, bununla birlikte, her yönetmelikte olduğu gibi bu yönetmeliğin de etkin bir şekilde çatı imalatlarında uygulanması ve çatı ömrü boyunca yönetmeliğe uygunluğunun, sürekli ve etkin bir şekilde denetlenmesi gerektiğine işaret etti. 


Yönetmelik değişikliği ile görüntü kirliliğinin bir anda ortadan kalkmasının söz konusu olmadığını vurgulayan Başoğlu, yeni yönetmeliğin, çatı proje ve uygulamalarına yansıtılması ile oluşacak çatı kültürü ile görüntü kirliliğini yakın ve orta vadede kesinlikle azaltacağını savundu. Yeni yönetmelik ile çatılara belli standartların getirilmesi sonucunda, çatıda kullanılan kaplama malzemesinden yalıtıma, çatı konstrüksiyonundan işçiliğe kadar birçok kalemde farklı oranlarda, çatı maliyetlerinde artışa sebebiyet vereceğini belirten Başoğlu, "Ancak bu maliyetler, detayları ile birlikte projesine uygun, doğru ve kaliteli malzemeler ile yapılan bir çatının uzun vadede yapıya, bu maliyetlerden çok daha fazla getirileri olacaktır. Konuya diğer bir açıdan bakılırsa, kentlerin kendine özgü kimliklerinin oluşturulmasında büyük önem taşıyan çatı kültürünün oluşturulması, bölgesel veya yerel mimarinin yeniden kazandırılması, görüntü kirliliğinin önlenmesi ve estetikliğin sağlanması açısından bakıldığında söz konusu maliyetler dikkate alınacak düzeyde olmayacaktır" diye konuştu. 


Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar: Çatı projesi yapılmadan, mimari proje ruhsat alamaz 


Yeni yönetmeliği değerlendiren ve çatı yönetmeliği hakkında Dünya'nın sorularını yanıtlayan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Çatı projelerinin mimari projenin eki olduğunu ve çatı projesi yapılmadan yapıya ruhsat verilmesinin mümkün olmadığının altını çizdi. Bayraktar, "Yapı kullanma izni verilirken de yapının ve malzemelerinin bu projeye uygunluğu denetlenmek durumu da olup, aykırı olana yapı kullanma izni verilmesi mümkün olamamaktadır. Aksi halde ilgililer hakkında İmar Kanununun 42 inci maddesine göre para cezası verilmesi zorunludur" diye konuştu. 


Çatıların Yapının en önemli unsurları arasında yer aldığını, yörenin koşuluna ve mimari karakterine uygun olarak projelendirilmesi konusunda ilgili idarelere yetki verildiğini söyleyen Bakan Bayraktar, çatıların kent kimliğine katkı sağlaması gerektiğinin altını çizdi. Bayraktar, şöyle dedi: "Yönetmelikte, uzman mimar, sanat ve mimarlık tarihçilerinden oluşan Mimari Estetik Komisyonları'nın kurulması sağlanarak, kentin geleneksel mimari dokusuna uygun olarak gelişmesine katkı verilmesini için bu komisyonlara çatıların projelendirilmesinde esasları belirleme konusunda, idarelere yardımcı olma yetkisi verilmiştir. Çatıların projelendirme ve inşa aşamaları gerek yapı denetim kuruluşları gerekse ruhsatı düzenleyen idarelerce denetlenmektedir. Yapının ayrılmaz parçası olan çatılarda bu kapsamda denetlenmek durumundadır. Mevzuata aykırı malzeme ile inşa edilen yapılara yapı kullanma izni verilmesi mümkün değildir." 


"Bu Avrupa'daki çatılar, yöresel mimariyi daha çok yansıtıyor 


TUKDER Yönetim Kurulu Başkanı Kadir Başoğlu, Türkiye'de yapılmış çatıların önemli bir bölümünün projesinin bulunmadığını, mühendislik ve mimarlık hizmeti almadığını, yerel veya bölgesel mimariyi yansıtmadığını ve görüntü kirliliğine sebebiyet verdiğini belirtirken, çatı konusunda Avrupa ile Türkiye'yi karşılaştırdığında, Avrupa'nın bu konuda daha iyi olduğunu vurguladı. Başoğlu, "Avrupa'da, doğallığı ve estetik yönleri ile öne çıkan kil kiremitlerin kullanımı son derece fazla ve yaygındır. Ülkemizin aksine, yoğun kar yağışının olduğu bölgelerde özellikle kil kiremitler kullanılmakta ve çatı eğimleri daha fazla dik yapılmaktadır. Avrupa'daki çatılar, yöresel ve bölgesel mimariyi daha çok yansıtmakta, daha çok mühendislik ve mimarlık hizmetleri almaktadır. Ayrıca çatı kültürünün son derece geliştiği Avrupa kentleri, görüntü kirliliği olmayan, bölgesel veya yerel mimari bütünlük içerisinde, daha estetik bir görünüme sahiptir" şeklinde konuştu. 


Yeni yönetmelik, kent kimliğine vurgu yaparken çatılarda denetim uygulaması net değil 


Kılıçoğlu Kiremit Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ali Osman Özaydemir, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının yayınladığı çatı yönetmeliğinde, kent kimliğine vurgu yapılarak çatıların kent estetiğine uygun olması koşulu getirildiğini belirtirken, çatı denetimi konusunda netlik olmadığını savundu. Özaydemir,"Çatı projelerinin denetlenmesi ve onaylanması konusu çok net olarak vurgulanmamış. Bu nedenle kent kimliği ile örtüşmeyen, sağlıksız ve tehlikeli çatıların yapımı yapılarda sıkça rastlanan bir konu haline gelmiştir. Yeni yönetmelikle çatı projelerinin onaylanmasına dikkat çekilse de böyle bir alışkanlığı olmayan sektörün çatı projelerini oluşturma ve onaylanması konusuna nasıl adapte olacağına şüpheyle yaklaşmaktayız. Bu şüphelerin kalkması için kanun koyucunun çok net bir şekilde çatı projelerinin uyması gereken kriterleri, denetim mekanizmalarını ve onay mercilerini ortaya koyup bu kurumların üzerine düşen görevleri yapmaları için gereken baskıyı kurması gerekmektedir" diye konuştu.


Yeni yönetmelikte "Çatıların, civarındaki cadde ve sokakların mimari karakterine, yapılacak binanın nitelik ve ihtiyacına uygun olması şarttır. Çatı eğimleri, kullanılacak çatı malzemesi ile yörenin mimari özelliği ve iklim şartları dikkate alınarak ilgili idarenin tasvibi ile tayin edilir. Çatı eğimi saçak ucundan hesaplanır. Çatılarda 1.20 m. parapet yapılabilir ve çatı döşemesi bu parapet üzerinden başlatılabilir" şeklinde maddenin yer aldığını hatırlatan Özaydemir, şunları kaydetti: 


"Bu da sadece çatıların estetiği ile ilgilenildiğini gösteriyor. Ancak 10. maddede ise 'ilgili idare, meclis kararı alarak uygun gördüğü yerlerde yapıların estetiği, rengi, çatı ve cephe kaplaması ile ilgili kurallar getirmeye, yapıların inşasında yöresel malzeme kullanılmasına ve yöresel mimarinin dikkate alınmasına ilişkin zorunluluk getirmeye yetkilidir' denilerek çatı denetimini idari yönetime bırakıyor. Burada da görüldüğü gibi idari yönetime, çatının güvenliğinden daha çok görünümüyle ilgili yetkilerin denetimi bırakılıyor." 


Yönetmelikte kent kimliğinden de bahsedildiğini ve bir kent kimliği oluşturulmasının öngörüldüğünü ifade eden Özaydemir, "Avrupa'daki önemli merkezlere baktığımızda yıllardan beri gelen bir kent kimliğinin oluştuğunu ve muhafaza edildiğini görüyoruz. Özellikle çatılarda kiremit bütünlük göze çarpıyor. Avrupa bunu sağlamışken Türkiye'deki örneklerine baktığımızda yerli üretilen, yıllardan beri çatıların büyük bir kısmında kullanılan kiremit yerine dışarıdan ithal edilen petrol ve kimyevi madde içeren ürünlerin çatılarda kullanıldığını görüyoruz. Eğer bir kent kimliği oluşturulacaksa bütünlüğün sağlanması gereklidir. Türkiye'deki şehirlerde kent kimliğinin gün geçtikçe yok olduğunu görüyoruz. Öyle ki bütünlük bozulurken insan sağlığına zararlı, emniyet açısından son derece güvensiz malzemeler kullanılmaktadır. Çatılarda herhangi bir denetimin olmayışı da bütünlük sağlayacak kent kimliğinin oluşmasını engelleyecektir" şeklinde konuştu. 


Bina yaparken ruhsat alma zorunluluğu bulunduğunu, ancak çatı için bir denetim mekanizması olmadığını belirten Özaydemir, çatı projelerinin oluşturularak ilgili mercilerin onayıyla çatıların yapılmasının gerekli olduğunu düşündüklerini kaydetti. Özaydemir, "Ancak bu şekilde hem insan sağlığına ve emniyetine uygun hem de kent kimliği açısından bütünlük sağlayacak binaların yapılması sağlanabilir. Günümüzde çatılarda sadece eğime bakılmaktadır ve onay verilmektedir. Çatının şekli, kullanılan malzeme gibi detaylar projelendirilmemekte, denetlenmemektedir" diye konuştu. 


Dünya Gazetesi