23 / 12 / 2024

Cennetten Ateşi Çalmak sergisi 4 Haziran'da açılıyor!

Cennetten Ateşi Çalmak sergisi 4 Haziran'da açılıyor!

Kendell Geers’in yeni eserlerinden oluşan “Cennetten Ateşi Çalmak” isimli İstanbul’daki ilk kişisel sergisine 4 Haziran – 6 Temmuz 2013 tarihleri arasında evsahipliği yapıyor...




Galerist, Kendell Geers’in yeni eserlerinden oluşan “Cennetten Ateşi Çalmak” isimli İstanbul’daki ilk kişisel sergisine 4 Haziran – 6 Temmuz 2013 tarihleri arasında evsahipliği yapıyor. Sergide yaşamını Belçika’da sürdüren Güney Afrikalı sanatçının yeni tuval işlerinin yanı sıra, kağıt üzerine çalışmaları ve Geers ile özdeşleşen heykellerinden bir seçki sunuluyor. İstanbul için özel olarak üretilen serileri kapsayan sergi, sanatçının bir nevi ruhsal silahlanmasının temsilidir. 

Sanatçının, Bruce Nauman’ın “Gerçek Sanatçı, Dünyaya Mistik Gerçekleri Ortaya Koyarak Yardım Eder” sloganını düşünerek boya ile açığa çıkardığı eserleri, politik-erotik-mistik bir tefekkürü ortaya koyar.Kavramsal sanatın öncü isimlerinden Sol LeWitt’in manifestosunun ilk maddesi, “kavramsal sanatçılar birer rasyonalist değil mistiktir. Mantığın varamadığı sonuçlara ulaşırlar,” sözlerinden etkilenen Geers, tuval üzerine dikenli tel kontörlerinden oluşan resim ve desen serisinde LeWitt’in bir duvar çizimini başlangıç noktası olarak ele alır. Bu eserler, sınırlarla bölünmüş ve korku ile damgalanmış dünyanın, ruhların sembolik dünyasına bir dönüşümüdür. 

Soğuk çeliğin şiddeti; yaratım-yıkım ile düzen-kaosun narin ve tekinsiz bir dengede var oluşunun farkındalığını taşıyan totemsel bir ambleme dönüşür. Bu resim ve desenler, ruhun maddeleştiği ve maddenin ruhsallaştığı birer geçittirler.


Sanatçının çocukluğunun geçtiği Apartheid Güney Afrikası’nda geliştirilen, Razormesh veya Razorwire adıyla patentlenen dikenli tel, tüm sosyo-politik alanların hudut ve limitlerini işaretleyen, sessiz birer nöbetçi olarak uluslararası varlık kazanmıştır. Paris, Gare du Nord terminalindeki Eurostar platformundan, varlıklı ailelerin malikanelerinin bulunduğu sitelere, uluslararası politik merkez noktaları ve sınırlardan havaalanı, okul, hapishane ve hastanelere, Abu Ghraib’ten Guantanamo’ya bu dikenli teller günümüz global durumunun temel bir sembolü haline gelmiştir.


‘İstanbul’un barındırdığı yoğun ruhani gelenekler ve kadim kültürler beni her zaman kendine çekmiştir. Kahve telvelerindeki gizli mesajlardan tarot kartlarına, dökülen kurşunlardaki soyut şekillerden İncil ve Kuran’a, batıl inançların ve folklörün birleştirici gücüne, Göbekli Tepe’den Aya Sofya’ya, ruh, inanç, tasavvuf ve simya halen, bir zamanlar Constantinople olarak adlandırılan bu şehrin yaşayan gelenekleridir.


Kendimden ve sanattan şüphecilik, parodi ve pastişten daha fazlasını bekleyerek, değişim için cesaretli bir adım atmaya ve cennetten ateşi çalmaya karar verdim. Sol Lewitt’in sanatın birincil koşulu olarak sunduğu mistik unsurun arayışıyla kendi sanat çalışmamı sorgulamaya doğru yöneldim. dedi



Geri Dön