Kent Haberleri

Çeşme Projesi İzmir’in Kanal İstanbul’u!

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Yatırım İşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılması planlanan Çeşme Turizm Projesi ile ilgili süreç devam ederken, projeyle ilgili tartışmalar da sürüyor.

Geçtiğimiz günlerde Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, İzmir Ticaret Odası’nda düzenlenen toplantı sonrasında yaptığı açıklamada, Çeşme Projesi'nin plan aşamasına geldiğini belirterek, 10 aylık süreçte projenin sonuçlanacağını açıkladı. Gazete Duvar'dan Nuray Pehlivan'ın haberine göre; İzmir, Urla ve Çeşme’deki sivil toplum kuruluşları ise proje ile özgün coğrafyası, tarihi, kültürel, arkeolojik ve doğal nitelikleriyle çok çeşitli bir yapıya sahip olan Yarımada’nın doğal dengesinin tamamen tehlike atına gireceği endişesinde olduklarını belirtiyor.

Türkiye’de, kamuoyunun 25 Ocak’ta Resmi Gazete’de yayımlanan acele kamulaştırma kararıyla haberdar olduğu ve Bakan Ersoy’un “Dünya’da örnek gösterilecek bir proje” şeklinde nitelendirdiği Çeşme Turizm Projesi’ni, İzmir'de Ahmet Priştina ve Aziz Kocaoğlu dönemlerinde başkan danışmanlığı görevini sürdüren Şehir Plancısı ve siyasal iletişimci Ali Sabuktay anlattı. 

İsterseniz öncelikle kısaca “projenin” kendisinden bahsedelim...

Ağustos 2019’da bir Cumhurbaşkanlığı kararıyla “Çeşme Kültür ve Turizm Gelişim Bölgesi” ilan edildi. Şubat 2020’de yeni bir kararla bölge sınırları genişletildi. Kültür ve Turizm Bakanı’nın İzmir’de düzenlediği ikna toplantılarından basına yansıyanlar dışında proje hakkında doğru dürüst bir bilgi yok. Yani aslında ortada bir proje filan yok, merkezi iktidarın turizm potansiyeli yüksek bir bölgedeki topraklar üzerinden kaynak yaratma ve servet transfer etme kararlılığı var. Bu anlamda örneklerini Karadeniz yaylalarından Muğla’ya kadar gördüğümüz çok tipik bir uygulama. Bir arkadaşımın deyimiyle, “Çeşme Projesi, İzmir’in Kanal İstanbul’u”.

‘BAKANIN EN BÜYÜK VAADİ YATIRIM VE İSTİHDAM’

Peki, projenin vaatleri neler?

Bakan Ersoy’un dediklerinden projenin temel “vaatlerini” şöyle sıralayabilirim: Bölge çok sayıda parsele bölünerek, parsel bazında turizm yatırımcılarına tahsis edilecek. Bir milyar doları bulacağı varsayılan tahsis geliriyle, içme-kullanma suyu temini de dâhil olmak üzere, bölgenin altyapısı yapılacak. Başka bir deyişle, altyapı bedeli karşılığında son derece değerli kamu alanları sermayeye aktarılacak. Bakanın en büyük vaadi yatırım ve istihdam. Bölgede en az 100 bin kişi istihdam edileceği dillendiriliyor. Projenin ana gövdesini 20 adet golf sahası oluşturuyor. Çoğu Belek’te olmak üzere Türkiye’de toplam 24 adet golf sahası var. Bu bölgeyi uluslararası golf destinasyonu haline getirmek istiyorlar. Örnekleri incelediğimizde 27 delikli standartları karşılayan bir golf sahası ortalama 150 hektar alan üzerine kuruluyor. Yani projenin 3000 hektarlık bölümü golf sahalarına ayrılacak. Bu rakam alanın yaklaşık beşte birine denk düşüyor. Destinasyon olabilmek için en az üç saha olması ve bir sürü koşulu yerine getirmek lazım. Bu turizm türünde yapım maliyeti görece düşük, asıl zor olan uygun yer bulabilmek ve arsa maliyetini karşılayabilmek. Bakan, bu bölgeyi her açıdan ‘uygun’ arazi haline getirmeyi amaçlıyor. Ayrıca, sağlık turizmi, kongre merkezi, temapark, film platosu, yat limanı, oteller, motorsport pisti gibi birçok tamamlayıcı fonksiyondan söz ediliyor.

‘YÜZDE 97’Sİ KAMUYA AİT OLAN BİR BÖLGE BURASI’

Yarımada hakkında bize bilgi verir misiniz? Proje Yarımada’nın ne kadarını kapsıyor?

“Çeşme Kültür ve Turizm Gelişim Bölgesi” 16 bin 624 hektarlık bir alanı kapsıyor. Bu alan, Çeşme Yarımadası’nın yüzde 55’ini oluşturuyor. Alaçatı ile Zeytineli arasındaki alanı ve Ildır civarını içeren, yüzde 97’si kamuya ait olan bir bölge burası. İsterseniz okurların zihninde bölgenin öneminin netleşmesi için biraz da proje alanının niteliğine ilişkin bazı sayılar vereyim: Bölgenin neredeyse yarısı, 2017 öncesinde 1. Derece Doğal Sit olarak tanımlanmış. Bu karar 2017’de değiştirilmiş. Şu anda nitelikli doğal koruma alanı 2157 hektar, sürdürülebilir koruma alanı 2116 hektar. Arkeolojik alan büyüklüğü de 316 hektar. Ayrıca proje alanının dörtte birinden fazlası orman ve çoğunluğu bölgenin karakteristik bitkisi zeytinliklerden oluşan önemli bir tarım rezervi bulunuyor. Proje karayla da yetinmiyor, Alaçatı ve Ildır bölgesinde 47 km’lik kıyıyı ve 2000 hektara yakın deniz alanını da kapsıyor.