30 / 09 / 2024

çevreciler Sit alanlarını korumak için ayaklandı!

çevreciler Sit alanlarını korumak için ayaklandı!

Hidroelektrik santral merkezi haline getirilmek istenen Rize İkizdere"nin doğal sit alanı ilan edilmesinin hemen ardından, var olan tüm sit alanı kararlarını ˜çöpe atabilecek" bir tasarının TBMM gündemine alınması, çevrecilerde şoke etkisi yarattı




TEMA, WWF-Türkiye Doğal Hayatı Koruma Vakfı, Doğa Derneği, Greenpeace Akdeniz, Sualtı Araştırmaları Derneği, Karadeniz Doğa Koruma Federasyonu, Kuş Araştırmacıları Derneği gibi 45 sivil toplum örgütü tarafından kurulan Tabiat Kanunu İzleme Girişimi, acil toplandı. İstanbul"da ise grup üyeleri salı günü toplanacak.

Girişim üyelerinden Doğa Derneği Başkanı Güven Eken, œYasalaşması halinde Türkiye"de bir tek korunan alan bile kalmayacaktır. Bu, doğanın gördüğü en karanlık kanun tasarısıdır derken, Derelerin Kardeşliği Platformu Dönem Sözcüsü Ömer şžan da œHES yapılmak istenen vadilerde yaşayan halk doğal yaşam alanlarına sahip çıkmışlardır ve bundan sonra da sürdüreceklerdir dedi.

˜Tabiatı ve Biyoçeşitliliği Koruma Kanunu" tasarısı kanunlaşırsa, Kültür ve Turizm Bakanlığı"nın bünyesindeki koruma kurullarının yerine çevre Bakanlığı"na bağlı ˜Ulusal Biyolojik çeşitlilik Kurulu" kurulacak. Kurulda 14 bürokrat, dört akademisyen ve iki sivil toplum temsilcisi yer alacak. Tüm sit alanı kararları ˜gözden geçirilecek".
Yani zaten sit alanı ilan edilmiş bir yerin sit olup olmadığına ağırlıklı olarak hükümete bağlı bürokratlardan oluşan bir kurul karar verecek. Halen var olan koruma kurulları ağırlıklı olarak üniversiteye bağlı akademisyenlerden oluşuyor.

˜Bu bir AB tasarısıdır"

çevre ve Orman Bakanlığı, tasarının İkizdere ile hiçbir ilgisi olmadığını ve tasarıyla ilgili hazırlıkların eskiye dayandığını savundu. Açıklamada œSöz konusu tasarı 2002 yılından bu yana üzerinde çalışılan bir konu. 21 Aralık 2009"da AB çevre Faslı"nın açılmasıyla süreç hızlandı. Tasarıya 6 Ekim"de nihai hali verildi denildi.

Tereddütlü bir bakan

Koruma kurullarının bağlı olduğu Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay tasarıya tereddütle yaklaşıyor: œTereddütlerimiz var. Bu yasama döneminde çıkması mümkün değil. Bence bu yasama döneminde çıkması da doğru değil. çünkü aceleye getirilerek çıkartılacak bir yasa değil. Ama yasa bizden bazı şeyleri almıyor sadece, bazı alanların yönetimini de bize veriyor. Yasa üzerinde biraz çalışılması gerekiyor.

Enerji Bakanı Taner Yıldız"e göre ise İkizdere kararı zaten yanlış: œKültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu"nun da er geç bu yanlışından (İkizidere kararı) döneceği kanaatindeyim. Bakanımız (Günay) benden daha az hassas bir insan değil. Benzer hassasiyeti yaşıyor ve taşıyoruz. O da gereğini yapacaktır.

Yaygaracılar!

çevre Bakanlığı, Radikal"de 27 Ekim günü yayımlanan ˜Anadolu Dere A.şž. sunar" başlıklı yazı için bir açıklama yaptı. Açıklamada şöyle denildi:

œÖzel sektörümüz 1600"e yakın HES projesi için başvurmuştur. Bu projeler tamamlandığında ülkemiz yılda 80 bin milyar kilovat/saat enerji üretecektir. HES projesine karşı çıkanlar işte bu yüzden yaygara koparmaktadır. Bu çevreler, ülkemizin enerjide dışa bağımlılığının devamından yanadır. Bütün engellemelere rağmen bu projeler hayata geçirilecektir.

31 davada çevreciler gülmüştü

çevre Bakanlığı yasa tasarısının son İkizdere kararıyla ilgisi olmadığını açıkladı. Ancak tasarının zamanlaması dikkat çekti. Tasarı pek çok HES yapılmak istenen İkizdere"nin sit alanı ilan edilmesinin üzerinden bir hafta bile geçmeden gündeme geldi. Son günlerde HES"lerle ilgili davalarda çevreciler lehine çıkan kararlar da cabası. Doğu Karadeniz"de bir kısmı yapılıp bitmiş, bir kısmı sadece kağıt üzerinde olan bu projelere 80"i aşkın dava açıldı. Bu davalardan 31"i çevrecilerin lehine sonuçlandı. Onlarca dava da sürüyor. çevre Bakanlığı"nın 2003"te yürürlüğe giren Su Kullanım Hakkı Anlaşması çerçevesinde tüm Türkiye"de 1600"e yakın HES projesi planlanıyor. Trabzon"da 228, Rize"de 66, Artvin"de 121, Ordu"da 65, Giresun"da 94 HES yapılması gündemde.

Bildiğin ˜sit"leri unut

çevre Bakanlığı"nca hazırlanan ve TBMM"ye sunulan yasa tasarısında şu değişiklikler var: Mevcut doğal sit ilan edilmiş alanların statüsü sona erdirilecek. Bu kararı çevre ve Orman Bakanlığı Müsteşarı"nın başkanlık edeceği ˜Ulusal Biyolojik çeşitlilik Kurulu" verecek. çevre Bakanlığı Müsteşarı"nın başkanlık edeceği 20 kişilik kurulda sadece dört akademisyen iki sivil toplum kuruluşu temsilcisi bulunacak. Kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi ve turizm merkezi olarak ilan edilecek yerler için çevre ve Orman Bakanlığı"nın uygun görüşünü almak zorunlu olacak. çevre ve Kültür bakanlıkları kararları çakışırsa çevre Bakanlığı"nın dediği olacak.
Radikal/SERKAN OCAK

Konuyla ilgili basında çıkan diğer haberler

Hukuk çiğnendiği için sit kararı alınıyordu

çamlıhemşin ilçesindeki Fırtına Vadisi"ni HES"lerden kurtaran œDerelerin avukatı ismiyle anılan Yakup Okumuşoğlu, yeni kanun tasarısını yorumladı: œZaten mahkeme kararları çiğneniyordu. Ancak sit alanı ilan ederek projeler durduruluyordu. Yasa çıkarsa yapacak pek bir şey kalmayacak.

Hükümet, HES projelerinin önünü kesen œbirtakım çevreci tipleri temizlemek için sert bir hamle yaptı. Yeni yasa tasarısıyla, sit alanı ilan etme yetkisi çevre Bakanlığı"na devrediliyor. Yani œBenim işim baraj yapmak diyen, DSİ"nin kontrolünü elinde bulunduran çevre Bakanı Veysel Eroğlu bu konuda da son sözü söyleyecek.
Ancak bu karar bir günde alınmadı. Sadece İkizdere"nin rövanşı da değil. Geçen hafta Tunceli-Munzur"da da iki baraj projesi durduruldu. Ülkenin en batısından en doğusuna, en çok da Karadeniz"e yoğunlaşan 2000"i aşkın HES projesinin önündeki en önemli engel, sit alanı ilan edilerek projelerin iptal edilmesiydi.    
Bu alandaki ilk örnek karar Fırtına Vadisi"nde alınmıştı. çamlıhemşin"deki altı yıllık hukuk mücadelesinin simge ismi avukat Yakup Okumuşoğlu"nu aradım. Karadeniz"de œDerelerin avukatı adıyla anılan Okumuşoğlu, yeni yasa tasarısı için œBeklediğimiz bir şeydi dedi: œBu mevzuat karşısında korumayı ancak sit alanı ilan ederek oluşturuyorduk. HES"lere karşı dava açarken köylülere, vadilerin sit alanı ilan edilmesi için çaba harcayın tavsiyesinde bulunduk. Bu projeleri durdurabilmek için sit alanı ilan etmekten daha iyi bir çözüm yoktu.

SON KOZ GİTTİ Mİ

Derelerin avukatı, Doğu Karadeniz"de 700 kottan sonra her yerin sit alanı olması gerektiğini söylüyor. Daha aşağısı zaten yerleşim alanı, fakat bu yükseklikten sonrası yayla ve mera. Karadeniz"in dağlarına özellik veren kotların tümü sit karakteri taşıyor.
Peki HES"lere karşı son koz sit alanı ilan etmek mi Okumuşoğlu, Milli Park ve sit alanı olmayan yerlerde dava açtıkları halde kazandıklarını belirtiyor. Ancak asıl sorun, her şeyde olduğu gibi uygulamada... Yani mahkemenin œçevreye zararı var, iptal edin kararına rağmen pek çok yerde inşaata devam ediliyor. Zaten mahkemenin aldığı kararlara uyulsaydı, sit alanı ilan etmeye de gerek duyulmayacaktı!
İdare, hukukun arkasından dolaşarak hareket ettiği için sit ve Milli Park"ı öne sürerek projeler durdurulmaya çalışıldı.  
œBundan sonra ne olacak diye sorduğumda Okumuşoğlu şu yanıtı veriyor: œKomisyon oluşturulacak. SİT ve Milli Park karakteri var mıdır, yok mudur diye karar verilecek. Başka bir statü verilecek ancak bu tanım ne olur, bilemiyoruz. Yasa çıkarsa yapacak pek bir şey kalmayacak. Anayasa Mahkemesi"ne gidilir ama oradan çıkacak karar ne olabilir

SOYUT İFADELER

Tabiatı ve biyolojik çeşitliliği koruma kanunu tasarısı, kara, kıyı, su gibi doğal değerlerin hem korunması, hem de kullanılmasına yol veriyor. Üstelik gayet soyut ifadeler kullanarak. Tıpkı HES projelerinde hazırlanan çED (çevre Etki Değerlendirme) raporları gibi. Okumuşoğlu"nun tabiriyle œkopyala yapıştır yöntemiyle, kelime oyunu yaparak.
Toplumun henüz algılayamadığı en önemli nokta şu: HES projeleri kısa vadede öyle karlı ki, hem devleti, hem de bankaları ayakta tutuyor. Doğrudur, ekonomiye ciddi bir getiri sağlıyor. Hatta Türkiye"nin krizi bu projelerle aştığı bile söyleniyor.
Ancak uzun vadede, sulak alanlar tamamen kontrolden çıkacak. Bu, uluslararası sözleşmelere de aykırı. En fenası, doğanın talanıyla birlikte söz konusu alanların insansızlaştırılması.
Kuşu, keçiyi, çiçeği takmayanlar, en azından insana değer vermeyi denese... O zaman bu korkunç talanı desteklemenin, gelecek kuşakların yaşamını yok etmek anlamına geldiğini kavrayabilir.  

Günay: Yetki devriyle ilgili tereddütlerimiz var  

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu"nun ˜sit alanı ilan etme yetkisinin" çevre ve Orman Bakanlığı"na bağlı yeni bir kuruma devredilmesiyle ilgili bazı tereddütleri olduğunu söyledi. Ordu Üniversitesi"nin açılış töreni için bu kentte bulunan Günay, œTabiat alanlarının varlıklarının çevre Bakanlığı tarafından yönetilmesi, Avrupa hukukuna, dünyadaki evrensel gelişmelere uygun bir davranış. Fakat Meclis"e sunulmuş bulunan yasayla ilgili bizim bazı tereddütlerimiz var. Bu aceleyle çıkacak bir yasa değil. Yasa üzerinde biraz daha çalışılması gerekiyor. Henüz komisyona bile gitmiş değil. Dikkatle takip ediyoruz dedi. Günay şöyle devam etti: œBu yasanın Meclis"e sevk edilme tarihi, şžu anda ˜sit kararları" ile ilgili, Koruma Kurulu kararlarıyla ilgili bazı tartışmalar olduğu için zamanlaması uygun olmadı.

çEVRE BAKANLIĞI SEVİNEMEDİ

œçevre ve Orman Bakanlığı kendi oluşturacağı bir komisyon ile ˜Ben yaptım oldu" anlayışı içerisinde çalışmaya hazırlanıyor. Bugüne kadar izlemiş olduğu sistematik yıkımı, kanuni zemini oluşturarak engellerden yoksun bir şekilde çalışmayı hedefliyor. Herkesin bildiği ve ortak görüşte birleştiği tek nokta, bugüne kadar alınmış olan sit kararlarının bile artık güvencede olamayacağı. Bunca yıldır mücadele eden vadiler kanun nezdinde elde ettikleri başarıyı yine kanunun kendi elleri ile kaybedecekler. Türkiye"de kanunlar belli çıkar gruplarının menfaatlerine göre yapılmaya başlandı. Hiç kimse hiç bir konuda güvenceye sahip değil. çevre Bakanlığı, Enerji Bakanlığı gibi davranıyor. Bir ülkenin çevre Bakanlığı elde edilen sit kararına sevinemiyorsa bu sorgulanması gereken büyük bir sorundur.
Milliyet

 


Geri Dön