Genel

Chatham House 2010 Ödülü Abdullah Güle verilecek!

Chatham House 2010 Ödülü'nü Türkiye Cumhurbaşkanı, Fransa Ekonomi Bakanı ve Eski Hırvatistan Cumhurbaşkanı arasından  Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e verilecek...

 KISA süre önce Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) bünyesindeki Türk-İngiliz İş Konseyi Başkanlığına seçilen Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer, iki yıl önce 16 kişilik mütevelli heyetine girdiği Chatham House’un geçen yılki ödül töreni sırasında şunu düşündü:
- Brezilya Cumhurbaşkanı Lula da Silva bu ödülü alıyorsa, Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül de bu ödülü rahatlıkla alabilir.
O sırada düşündüğünü hemen gündeme getirdi. Chatham House’un (Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü) bu yılki ödülü için adaylar belirlenirken hemen devreye girdi:
- Cumhurbaşkanımız Gül’ü öneriyorum.
Chatham House’un 150 dolayındaki üyesi, kurulan komiteler sıralanan adayları tek tek araştırdı. Sonunda 3 kişilik kısa liste oluştu:
- Abdullah Gül: Türkiye Cumhurbaşkanı.
- Christine Lagarde: Fransa Ekonomi Bakanı.
- Stjepan Mesiç: Eski Hırvatistan Cumhurbaşkanı.
Suzan Sabancı Dinçer’in de içinde bulunduğu 16 kişilik mütevelli heyeti üç isim üzerinde titiz tartışma yaptı. Yapılan oylamadan sonuç çıktı:
- Chatham House 2010 Ödülü Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e verilecek.
Türk-İngiliz İş Konseyi Başkanı Suzan Sabancı Dinçer, Başkan Yardımcıları Şerif Egeli, Remzi Gür, Serpil Timuray ve Finans Komitesi Üyesi Çağlan Yazıcı Mursaloğlu ile önceki akşam Londra’da Mandarin Oriental Hyde Park Oteli’nde buluştuk.

Öğlen saatlerinde Cumhurbaşkanı Gül’ü Chatham House’da dinlemişler, heyecanla dün akşam Britanya Kraliçesi Elizabeth’in verdiği ödüle odaklanmışlardı. Suzan Sabancı Dinçer söze girdi:
- Chatham House bu yıl 90’ıncı kuruluş yıldönümünü kutluyor. Böyle bir yıldönümünde ödülü Kraliçe Elizabeth’in vermesi rica edildi. Böylesine önemli bir döneme denk gelen ödülü Sayın Gül’ün alması bana gurur verdi.
Ardından ekledi:
- Sayın Cumhurbaşkanımızı ben aday göstermiştim. Daha aday gösterirken ödülün bu yıl Sayın Gül’e verilmesinin koşullarının oluştuğunu düşünmüştüm. Nitekim bu sonuç çıktı. Ödül, ülkemiz için de gurur verici.
- Cumhurbaşkanı Gül’ün ödülü almasında sizin Chatham House Mütevelli Heyeti’nde bulunmanız rol oynadı mı
- Benim yaptığım şey Sayın Cumhurbaşkanımızı önermek oldu. Elbette son 3 kişilik liste önümüze geldiğinde kendi tezimi savundum. Ama kararda benim tek başıma etkili olmam mümkün değil.
Şerif Egeli araya girdi:
- Suzan Hanım’ın mütevelli heyetinde bulunması, Sayın Gül’ün aday göstermesi de bizce önemli.
Suzan Sabancı Dinçer, konuyu noktalarken tekrarladı:
- Chatham House Ödülü’nü Cumhurbaşkanımız Gül’ün alması gurur verici. Çünkü, bu ödülün dünyada da büyük ağırlığı var...

İngiltere ile ilişkiler altın dönemini yaşıyor

TÜRK-İngiliz İş Konseyi (TİİK) Başkanı Suzan Sabancı Dinçer, yeni dönem çalışmalarını özetlerken, öncelikle şu mesajı verdi:
- Türkiye - İngiltere arasındaki ilişkiler “altın dönemi”ni yaşıyor. Ekonomide, siyasette, her açıdan durum böyle.
Yanındaki Vodafone Türkiye CEO’su ve Başkan Yardımcısı Serpil Timuray’a döndü:
- Türkiye’deki İngiliz yatırımları da önemli noktalara geldi. İngiltere merkezli Vodafone, bunun en önemli örneklerinden biri.
Ardından hedeflerinin altını çizdi:
- Biz Konsey olarak, İngiltere’yle ekonomik ilişkilerimizin daha da gelişmesi, İngiltere’den Türkiye’ye daha çok yatırım gelmesi için çalışmalar yapacağız. Bu çalışmalar arasında Serpil Timuray’ın koordine edeceği bir de “Road Show” olacak. 2011 Mart ayında İngiliz yatırımcılara, Türkiye’deki yatırım ortamını anlatacağız.

İstanbul’un finans merkezi olması için işbirliği planı

SUZAN Sabancı Dinçer, İstanbul’un finans merkezine dönüşmesi için gündemde olan çalışmaları anımsatıp, ekledi:
- Londra, dünyanın iki önemli finans merkezinden biri. İstanbul için yapılacak çalışmalarda Londra’nın bu yönü bize katkı yapabilir. İngiltere’de kaynak, Türkiye’de girişimci ruh var.
- İngilizler İstanbul’u finans merezine dönüştürmek için bize neden yardım etsin
Şerif Egeli yanıtladı:
- Dünyadaki iki büyük finans merkezi Londra ve New York’tur. Dubai, Hong-Kong ve Singapur daha küçük ama özellikli piyasalardır. İstanbul da onlar gibi “niş” bir merkez olabilir. Uluslararası finans kuruluşları İstanbul üzerinde Rusya, Balkanlar ve Kafkaslar’a açılabilir.
Çağlan Yazıcı Mursaloğlu, İş Yatırım Genel Müdür Yardımcısı olarak kendilerine gelen tekliflerden örnek verdi:
- Birçok yabancı fon Londra üzerinden İstanbul’a gelip, Türkiye’deki tasarruflardan pay almak istiyor. Ancak, yasal alt yapımız buna uygun değil. Başta vergi olmak üzere mevzuatta düzenlemeler gerçekleşirse İstanbul’a gelen çok olacak.

‘İslamofobi’ye ilk itiraz İngiltere’den gelmişti

RAMSEY markasını İngiltere’de yaratıp Türkiye’ye dönen Gürmen Giyim’in patronu Remzi Gür, İngitere’nin İslam ülkelerine bakıına dikkat çekti:
- İslamofobiye ilk karşı çıkan İngiltere oldu. Arap ülkelerinden para çekebilmek için İslam bankacılığına kapılarını açtı. Arap sermayesi İsviçre gibi “donuk merkez”de bulunmak istemiyor.
Ardından Türkiye’nin konumuna değindi:
- Türkiye artık bölgede “atlama taşı” değil. Türkiye artık “olmazsa olmazlardan biri” konumunda. Türkiye, cazibe merkezine dönüştü.
Sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın sıklıkla yaptığı vurgunun benzerine odaklandı:
- Türkiye, artık dünyada “yön veren” ülkelerden biri.

İngiltere’de 11 bin Türk işadamı var

REMZİ Gür, İngiltere’deki fast food ve restoranlarla ilgili şu rakamı verdi:
- Türkler’in burada 6 bin işletmesi var. İngiltere’deki Türk işadamlarının sayısı 11 bini buluyor.
Şerif Egeli, İngiltere’yle aramızdaki ticarete vurgu yaptı:
- Ben 20 yıldır Türk-İngiliz İş Konseyi’ndeyim. Biz başladığımızda toplam ticaret hacmi 2 milyar dolar bile yoktu.
- Şimdi nasıl
- 2007’de 14.1 milyar dolarlık zirve yaptı. Üstelik 3.1 milyar dolarla biz artıdaydık.
- Bu yıl nasıl gidiyor
- Yılın ilk 8 ayındaki toplam ticaret 7.2 milyar dolar. İhracatımız, ithalatı 1.5 milyar dolar aşmış durumda.
Hürriyet/Vahap Munyar