Cittaslow ağının simgesi salyangozlar İstanbul 'da!
Metropollerin hızlı yaşamının verdiği zararı anlatmak için kurulan Cittaslow ağının simgesi salyangozlar İstanbul 'da. Kentin farklı noktalarındaki bu salyangozlar hız kesmemiz gerektiğini hatırlatırken yavaş yaşamanın mümkün olduğu yeni projelere de dikk
BEşİKTAş 'IN göbeğinde, dört metrekarelik bir alana sıkışmış bütün partilerin seçim standları. Herbirinden ayrı bir ses geliyor. Öyle gürültülü bir ortam ki hangi partinin ne dediğini anlamıyorsunuz bile. Marşlar, türküler birbirine giriyor, dev kolonlardan hepimize güzel bir hayat, gelecek vadediyor sesler. Temiz bir dünyanın müjdesini verirken gürültü kirliliğine neden olduklarını bilmiyorlar. Sonra sıkış tepiş trafiğe dalıp gidiyorsunuz. Dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar kornaya basıyor bu kentin sürücüleri. İstanbul bazen insanın üzerine üzerine geliyor. Her şey hızlı olmalı bu şehirde. Bir an önce yola çıkman, bir an önce varman, bir an önce yemek yemen, bir an önce uyuman gerekiyor. Hızdan şikayet ediyor ama bunu sona erdirebileceğimizi bilmiyoruz sanki.
Bizden epey önce yavaşlamanın şart olduğunu fark edenler, bu konuda yaklaşık 10 yıldır çeşitli adımlar atıyor. Cittaslow bunlardan belki de en önemlisi. İtalyanca citta (şehir), İngilizce slow (yavaş) kelimelerinden türetilen Cittaslow ağı, küreselleşmenin şehirlerin dokusunu, sakinlerini ve yaşam tarzını standartlaştırmasını engellemek üzere kuruldu. Bu aynı zamanda yerel özelliklerin ortadan kaldırılmasına da mani olan bir hareket. Birbirine benzer kentler olmasın diye Slow Food ' hareketinden ortaya çıkan Cittaslow ağına dahil olan yerleşim yerleri günümüzde ayrıcalıklı sayılıyor. çünkü yavaşlayan ' bu kentlerde, kasabalarda yerel kimlikler ve özellikler korunuyor. Oranın rengi, müziği, hikayesi bozulmuyor. Yerel zanaatlar, tatlar ve eski ' eskimiyor! İnsanları sağlıklı besleniyor. Hava, gürültü, ışık, elektromanyetik kirlilik sürekli kontrol ediliyor. çöp toplama saatlerinden ilaçlamaya kadar birçok önlem alınıyor. çevreye ve insana zararlı olmayan yenilenebilir enerji kaynakları tercih ediliyor. Bütün bunları yaptığınız taktirde Cittaslow bayrağını almaya hak kazanıyorsunuz. Türkiye 'de bunu almayı başaran tek yer Seferihisar.
çocuklar artık evde büyüyor
Cittaslow 'un logosu bir salyangoz. Varlığı yavaşlığı, antenleri iletişimi temsil ediyor. şu aralar İstanbul 'da da bir yavaş yaşam ' hareketi doğuyor. Cittaslow 'a benzese de tam karşılığı değil bu yavaşlık. Dünyaca ünlü gayrimenkul şirketi Emaar Türkiye, Büyükçekmece 'de Toskana Vadisi adını verdiği bir projeyi hayata geçirmeye hazırlanıyor. Bahsettiğimiz pembe salyangozlar da bu işin bir parçası. Beş hafta boyunca değişik noktalarda sergilenecek olan salyangozlar, onlara bakanlara yavaşlayın ' mesajı verecek. Bir de tabii Toskana Vadisi 'nden ev bakmanız için size göz kırpacak.
Serginin tanıtımı için lüks bir mekandayız. Emaar Türkiye CEO 'su Ozan Balaban, şirketin diğer yöneticileri, gazeteciler hilal biçiminde dizilmiş vaziyetteyiz. Ortadaki eğitmen gözlerini kapatan gruba, doğru nefes almanın inceliklerini gösteriyor. Salyangozlarla ilgili değil bu nefes egzersizleri. Yine ince bir mesaj içeriyor; doğa içinde yaşadığınız taktirde ciğerlerinize daha çok oksijen gider.
Emaar Türkiye CEO 'su Ozan Balaban İzmir 'in ara sokaklarında, mahalle kültürünün olduğu bir ortamda yetiştiğini söylüyor: Okuldan döndükten sonra mahalle aralarında boş arsa bakardık, orada oyunlar oynardık. Yola kaleler kurup maçlar yapardık, arabalar geçerdi ama yine de tehlikeli değildi.
Gelişirken bazı değerleri kaybettiğimizi düşünüyor Balaban. Bunları ne kadar minimuma indirirsek gelecek nesillere daha güzel şeyler bırakabileceğimizi anlatıyor. çocuklarımı akşam saatinde top oynamaya bırakır mıyım Bunu soruyorum kendime. Veya onlara arkadaşlarıyla birlikte düşecek, dizini sıyıracak bir ortam yaratabiliyor muyum İstanbul çok güzel bir şehir. Milano 'dan, New York 'tan daha güzel. Yeni projelere baktığımızda, o eskinin mahallelerinden uzaklaşıyoruz. Biz, eski günlere nasıl döneriz mantığıyla hareket edip bu projeyi hayata geçirdik.
İtalya 'dan 90 bin ağaç getirtildi
Emaar Türkiye CEO 'su Ozan Balaban projenin bir mahalle tadında olacağının sinyallerini verse de Toskana Vadisi, bir hayli ilginç ayrıntılarla bezeli. Oturanlara golf arabalarıyla servis yapılacak. çöpler ATV 'lerle alınacak. şehrin içinde ama şehir dışında yaşayacaklar. Villa tipi evler, Akdeniz mimarisi çizgisinde olacak. 400 metrekareyle 900 metrekare arasında değişecek büyüklükleri. Kullanılan malzemelerden, projenin konumunun zengin içeriğinden bahsetmemize bile gerek yok. Bu proje için İtalya 'dan 90 bin ağaç getirtilmiş. 41 bitki türü, özel kalem selviler, Toskana fıstıkları, palmiyeleri dikilecek. Toplam ana parselin yüzde 75 'i ortak alanlar ve yeşil alanlar olacak. Projenin başladığı noktadan bittiği yere kadar büyük bir yürüyüş yolu yapılacak. Bisiklet parkuru, dört mevsim çiçek açan çiçekler de cabası... Bu yol üzerinde parklar yer alacak, çocuklar bu alanlarda ortak anılar biriktirecekler.
Toskana Vadisi sakinleri bahçelerinde organik tarımla uğraşabilecek. Bahçelerde kendi patlıcanını, biberini yetiştirecek. İleride organik zeytin ormanına da sahip olacaklar. Kendi yağlarını, zeytinlerini üretecekler. Bunun yanında üzüm bağları olacak. İsteyen üzüm yetiştirebilecek. Toskana Vadisi 'ne yereli korumaya dönük bir proje denilse de sahip olduğu mahallelere Siena, Floransa gibi yabancı isimler verilmiş.
Hayatımıza küçük molalar vermek gerekiyor diyor Ozan Balaban. Öbür türlü yaşam, ömür törpüsü oluyor. İstanbul 'dan çıkınca, küçük kasabalarda insanların daha mutlu olduğunu hemen fark edersiniz. İstanbul 'da yaşam mücadelesi var. Arada mola verip üzüm toplamak, bunu yaparken bile dinlenmek gerekiyor. İnsani duyguyla doğayı birleştirmek lazım .
Yavaş yaşamın ' da bir bedeli var elbette; evlerin satış fiyatı 800 bin ila 3 milyon dolar arasında değişiyor. Vadinin bir bölümünde ise fiyatlar 470 bin dolardan başlıyor.
Star/ÖZKAN GÜVEN