Daniel Libeskind: Kentsel dönüşümde tarihi doku korunmalı!
Dünyanın en ünlü 3 mimarından biri olan Daniel Libeskind, Metsan İnşaat’ın İstanbul Kartal projesine imza attı. İstanbul’u çok sevdiğini söyleyen ünlü mimar: "Kentsel dönüşümde tarihi doku korunmalı" dedi...
Dünyanın en ünlü 3 mimarından biri olan Daniel Libeskind, Metsan İnşaat’ın İstanbul Kartal projesine imza attı. İstanbul’u çok sevdiğini söyleyen ünlü mimar, “Sürekli gelişen güzel ve farklı bir şehir. Kentsel dönüşüm yapılırken şehirdeki tarihî doku mutlaka korunmalı” dedi.
Metsan İnşaat 55. yaşını, geçtiğimiz aylarda dünyanın en önemli mimarları arasında yer alan Daniel Libeskind’in tasarladığı Kartal’daki Metsan Nexus projesi ile kutlamıştı. 36 katlı iki bina ve ortasında 19 katlı dairesel bir kuleden olusan projenin birinci etabı bitmek üzere. Daniel Libeskind, “İstanbul, en sevdiğim 3 şehirden birisi. Burası çok hızlı değişen, modernleşen bir şehir. Mimari bir proje ile bu 21. yüzyıl şehrini daha da yukarı çekmek heyecan verici” dedi. Ünlü mimar, İstanbul ve kentsel dönüşüm ile ilgili sorularımızı cevaplandırdı:
İstanbul’daki binaları mimarî açıdan nasıl buluyorsunuz?
Değişik değerleri var İstanbul’un. Sürekli gelişiyor. Güzel ve farklı bir şehir. Özellikli ve nitelikli binalar var. Bir tarafta da eski tarihî yapılar var. Örneğin Haliç bölgesi gibi. Bir yandan da Kartal gibi yeni bölgeler gelişmekte. Şehirde çok büyük bir dinamik var. Türkiye’nin gelişimi ile orantılı olarak şehirde kentsel bir gelişim gözleniyor.
MODERN ŞEHİRLERİ HAYATA GEÇİRELİM
Kentsel dönüşüm için 20 yıllık bir süre düşünülüyor. Bu zaman dilimi içinde bu dönüşüm mümkün olabilir mi?
Mümkün ve olmak zorunda. Tarihî dokuyu korumak için bunu yapmak zorundayız. Aynı zamanda da 21. yüzyılın modern şehrini hayata geçirmek gerekir. Bu bir balans gibi. Farklı bir şekilde düşünüp, sürdürülebilir bir çevreyi nasıl hayata geçirebiliriz ve daha önce bu şehirde yaşayanlar için nasıl bir şehir dizayn edebiliriz. Bunlar düşünülmeli. Aileler için, çalışanlar için, herkes için. Daha önce İstanbul’un karakteri de böyleydi. Birçok farklı kesimi barındırıyordu. Gelecekte de böyle olacak. Onu yapmamız lâzım.
ŞEHRİN HER TARAFINA BİNA YAPILMAZ
Bazı bölgelerde çok katlı binalar yadırganıyor. Tarihî dokuyu bozan projeler var. Mimarlar bu konulara dikkat ediyor mu?
Yüksek binaları yapabilirsiniz. Ama nerede yaptığınız önemli. Bunlar yeri geldiği zaman mecburiyet oluyor. O yaptığınız binanın oradaki tarihî dokuyu bozmaması lâzım. Çünkü, bütün binaları küçük katlı yaparsanız bu sefer bütün alana binalar yerleştirmiş olursunuz ve böylece hiçbir zaman da yer kalmamış olur. Yani, nereye yapılacak, hangi karakterle yapılacak o önemli. Çünkü, yüksek binaların olduğu yerde küçük bir şehir inşa ediliyor. O şehrin etrafında bir hayat başlıyor. O hayat plânlı ve düzenli bir hayat. Sonuçta bir şehrin her tarafına bina yapılmasına, her noktasına yapılmasından ziyade bazı noktalarda yüksek yapılması uygundur.
GÖÇ ALAN NÜFUSA GÖRE PLAN YAPMALI
İstanbul sürekli göç alan bir şehir. Yeni yapılacak projelerde trafik sorununa çözüm getirecek plânlamalara yer veriliyor mu?
Yeni projeler yapılıyorsa bu aynı zamanda eşgüdümlü olarak toplu taşımanın, insanların yaya alanlarının, yolların hepsinin aynı plân ve perspektif içinde yapılması gerekir. Şehrin herkes için ulaşılabilir bir hale getirilmesi lâzım. Şehrin birbiriyle birleşebiliyor olması çok önemli. Bu bir anahtardır. Sadece şehirde yaşayanlar değil, şehre gelenlerle gidenlerin de yüksek standartta o şehirde hizmet alması lâzım. Nüfus bu şekilde yükseldikçe, bunun çözümü de bu şekilde olur.
İSTANBUL DÜNYANIN EN GÜZEL ŞEHRİ
İstanbul dışarıdan nasıl görünüyor? İlgi çekici, yaşanılabilir bir şehir mi?
Bence mükemmel bir şehir. İstanbul her zaman çok iyi. Kiminle konuşsam bu şehirden çok etkileniyor, çok beğeniyorlar. Dünyanın en iyi şehirlerinden biri diyorlar.
Şehirdeki zıtlıkları da görebiliyor musunuz?
Tabiî ki görebiliyorum. Hızlı bir gelişim var. Bu da bazı sorunları beraberinde getiriyor. Açık alanlar azalıyor. Ama şehirler bir şekilde, bu şekilde gelişir. Şehir herkese ait, bir kişiye değil.
İstanbul hoşgörü şehri. Bütün dinlerin temsilcilerini birarada tutuyor. Siz bunu hissedebildiniz mi?
Bence insanlar İstanbul’u bu yüzden seviyor. Tek yönlü bir şehir değil. Dünyanın bir örneği gibi. Bir dünya gibi. Her türlü inanca açık. Şu anda bulunduğumuz yer de öyle. Asya ile Avrupa arası. Dünyanın geleceği gibi. İstanbul’da insanların dinî ve kültürel ortamda birlikte yaşaması herkese esinlenme kaynağı sağlıyor.
Erol Doyuran-Yeni Asya