Dedenizin Kayıp Arazisi ve Kadastro Meseleleri
Kadastro Çalışmaları Esnasında Vatandaşların Arazileri Gerçekte Hak Sahibi Olmayan Kişiler Adına Tapuya Tescil Edilebilir Mi? İmar Ve Kadastro Çalışmaları Aynı Şeyler Mi? Kadastro Çalışmalarını Kim Yürütüyor? Kadastro Memurları Tarafından Yanlış Kişi Adın
Sitedeki yazılarıma yönelik okuyucu mailleri, telefonla yaptığım bazı görüşmeler ve mesleki faaliyetlerim nedeniyle en önemli g. menkul hukuku meselelerinin başında kadastro uygulamalarının geldiği belirtmem gerekiyor. Devletin mülkiyet hakkını tespit, bu hakka yönelik müdahaleleri çerçevesinde "imar"," kamulaştırma" ve "kadastro" uygulamaları önemli ve birbirinden farklı kurumlardır. Ancak bu kurumlar genellikle birbirine karıştırılmaktadır. Bu yazıda "kadastro" meselesini genel olarak anlatmak ve kafa karışıklığının giderilmesine katkı sağlamak istiyorum.
( "Dedenizin-babanızın kayıp arsası" meselesinde belki de üzüleceğiniz-canınızı sıkacak şeyler söyleyeceğim...)
1)Kadastro; gayri menkullerin geometrik-hukuki durumları ve niteliklerini belirlemeye yönelik kamusal nitelikli işlemdir.
Kadastro uygulamaları ile taşınmazın yeryüzündeki yeri, biçimi ve pozisyonu saptanmaktadır.(Pafta adı verilen haritalara çizim gerçekleştirilmektedir) Hukuksal yönden ise; taşınmazın cinsi, malikleri ve taşınmaz üzerindeki her türlü şahsi-ayni haklar belirlenmektedir.
2) Kadastro çalışmalarında amaç, taşınmaz malların sınırlarını belirlemek, hukuki durumları saptamak ve bu surette tapu sicil sistemini kurmaktır.
3) Kadastro çalışmalarını, Tapu Ve Kadastro Genel Müdürlüğü' ne bağlı birimler önceden saptanan program çerçevesinde yürütmektedir. İmar çalışmaları kural olarak belediyelere ait bir görev iken, kadastro çalışmaları merkezi devlet aygıtına ait bir idari kurum olan TKGM tarafından yürütülmektedir.
4) Kadastro çalışmaları 2 bölümden oluşur. "İdari aşama" denilen ilk bölüm, kadastro müdürlüğü bünyesindeki en 2 kadastro teknisyeni , çalışmanın yapılacağı yerin mahalle ve/veya köy muhtarı ile 3 yerel bilirkişiden oluşan kadastro ekibi tarafından yürütülmektedir.
İdari aşamayı yürüten bu kadro arazi üzerinde çalışmalarını tamamladıktan sonra bir tutanak düzenler. Bu tutanağa "tespit" veya "kadastro tespiti" denilmektedir. Anılan tutanak çok önemli hukuki sonuç doğurmaktadır. Bu tutanağın idari-hukuki kesinleşmesi söz konusu olduğunda, taşınmaz anılan tutanakta kim adına tespit edilmiş ise o kişi taşınmazın maliki olmaktadır. Kadastro tespiti sırasında eksik-yetersiz bilgi, kadastro ekibinin yanlış yönlendirilmesi gibi sebeplerle, bazı taşınmazların yanlış-ilgisiz kişiler adına tespitinin yapıldığı sık rastlanılan bir problemdir.
Kadastro çalışmaları sonucu oluşan tespite karşı; idari ve akabinde yargısal itiraz yapılabilmektedir. İdari itiraz; kadastro müdürlüğüne yapılır. Kadastro tespitinin ilanından sonra Kadastro Mahkemesinde dava açılmazsa yada açılan dava, davacı lehine sonuçlanmadığı takdirde kadastro ekibi tarafından yapılan tespit kesinleşir. Bu tespitin kesinleşmesi üzerine anılan tutanaklar tapu kütüğüne kaydedilir.
5) En genel hatları ile özetlediğim kadastro süreci dikkate alındığında, "dede veya babaya ait arazinin" nerede olduğu sorularının bir çoğunun cevabı zannedersem bulunmaktadır. Bir taşınmaz ile ilgili olarak bir sözleşmeye,-muhtarlık belgesine, zilyetliğe dayalı hak sahipliği iddiaları genellikle kadastro aşamasında çözümlenmektedir. Kadastro aşamasında lehine tespit yapılmayan şahıs ve ilgililer, bu tespite karşı yasal süreler içerisinde itiraz-dava haklarını kullanmamışlarsa, tespit sonrası oluşan tapulu taşınmazlar üzerinde herhangi bir şekilde mülkiyet hakkı sahibi olamamaktadır.
Bu nedenle, "dededen-babadan kalan taşınmaz" meselelerinde, taşınmazın bulunduğu mahaldeki kadastro uygulamaları dikkatle takip edilmeli, yasal süreler kaçırılmamışsa dava ve/veya itiraz hakları derhal kullanılmalıdır.
Av. Mehmet Parlak
[email protected]