Deprem 7.2 olursa hangi semti, neler bekliyor?
İstanbul'da 6 ilçede toplam 125 bin bina incelendi. Depremde neler olacak?
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve ODTÜ Deprem Mühendisliği Araştırma Merkezi, İstanbul Avrupa yakasında deprem riski yüksek Zeytinburnu, Fatih, Küçükçekmece, Bahçelievler, Bayrampaşa ve Güngören ilçelerinde "bina inceleme" çalışması gerçekleştirdi. 5 yılda tamamlanan çalışma kapsamında 6 ilçede toplam sayısı 125 bini bulan tüm konut ve işyeri binaları tek tek incelendi.
5 yılda tamamlanan çalışma kapsamında 6 ilçede toplam sayısı 125 bini bulan tüm konut ve işyeri binaları tek tek incelendi. Çalışmanın koordinatörlüğünü üstlenen Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu'nun çalışmayla, İstanbul depreminde yıkılması veya önemli derecede hasar görmesi beklenen binaların tespiti amaçlandı.
Söz konusu 125 bin binanın depremin doğrudan etkisi (yer sarsıntısı) altındaki durumu incelendi. Sıvılaşma, heyelan, tsunami gibi depremin dolaylı etkileri göz önüne alınmadı. İki ayrı senaryo belirlendi. "En kötü senaryo"da, Kuzey Anadolu Fayı'nın Marmara Denizi içinde kalan ve 1766'dan beri kırılmayan kısmının tamamen kırılması ve 7,5 büyüklüğünde deprem yaratması hesaplandı. İkinci senaryoda ise kısmi kırılma olması ve deprem büyüklüğünün 7,2'de kalması esas alındı.
İncelenen yapıların 101 bin adedi betonarme, 24 bin adedi de yığma taşıyıcı sisteme sahip binalardan oluştu.
Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu, inceleme sonuçlarına ilişkin bilgi verirken, yığma binalarda önemli bir tehlike bulunmadığını ifade ederek, 7,5 büyüklüğündeki deprem senaryosuna göre önemli derecede hasar beklenen yığma bina sayısının sadece 1.500 olduğunu belirtti. Sucuoğlu, "Kaldı ki çoğunluğu 2-3 katlı bu binaların yıkılması durumunda bile can kaybına neden olma olasılığı düşük" dedi.
Kentteki esas tehlikenin beklendiği gibi "5-8 katlı betonarme binalar" olduğunu belirten Sucuoğlu, İstanbul'da 7,2 büyüklüğünde deprem olması durumunda incelenen 100.665 betonarme binanın 24.190'ının çökmesi veya ağır hasar görmesinin beklendiğini,
7,5 büyüklüğündeki deprem senaryosuna göre ise sayısının 43 bin 270'i bulduğunu bildirdi.
Sucuoğlu, çalışma sonuçlarına ilişkin şu önemli tespitlerde bulundu:
- Bu sayılar evvelce yaklaşık tahmin yöntemleri kullanarak ve binaları yerinde incelemeden, kayıtlı belgeler üzerinde yapılan çalışmaların sonuçlarına göre, oran olarak çok daha yüksek.
- Normal bir yapı kalitesi dağılımı olsa, birinci derecedeki bir deprem bölgesinde diyelim 100 bina taradınız, bunun 50'sinin az hasar, 40'ının orta hasar, 10'unun ağır hasar görmesini beklersiniz. Bizde tersine gidiyor işler. Ağır hasar çok büyük, orta ve az hasar bunun altında kalıyor.
- Tehlikeli binaların arazi üzerindeki dağılımları da beklentilerden oldukça farklı. Öncelikle, zemin özellikleri tehlikeli binaların belirleyici unsuru değil. Tehlikeli binaların neredeyse tamamı yapılaşma açısından uygun özellikte zeminler üzerinde.
"ZEMİN TARTIŞMASI, SADECE ŞEHİR EFSANESİ"
- Çürük zemin-sağlam zemin tartışması İstanbul için sadece bir şehir efsanesi. Avrupa yakasında zeminin çok zayıf veya çürük olduğu bölgeler, dere yatakları ve kıyılardaki kısmen dar alanlarda yer alıyor ve zaten bu alanlarda yapılaşma yoğunluğu çok düşük.
- Bir başka yanlış beklenti ise depremin en fazla kıyı bölgelerini vuracağı. Yer sarsıntısı açısından depremin şiddeti en fazla kıyıda hissedilecek belki ama kıyının faya en yakın noktası Zeytinburnu'nda 11 kilometre iken içerideki Bayrampaşa'da 15 kilometre mesafede. Bu fark deprem etkisinin faydan uzaklaştıkça azalımı açısından önemsiz. Depremin iç kısımlardaki etkisi kıyıdan farklı değil.
"ORTAK ÖZELLİK; BİNALARIN YAPISAL ZAYIFLIĞI"
- İstanbul depreminin gerek 7,2 gerekse 7,5 olması durumlarında ağır hasar görecek veya yıkılacak binaların sadece bir tane belirgin ortak özelliği var; 'binaların kendi yapısal zayıflıkları'.
- Yıkılma riski çok yüksek olan betonarme binaların neredeyse tamamı 5-8 katlı, hiç perde duvarı olmayan ve zemin katlarını 'yumuşak kat' olarak tanımladığımız yapım kalitesi düşük betonarme binalar.
"TEHLİKELİ BİNALAR SAÇILMIŞ DURUMDA, KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇÖZÜM DEĞİL"
- Yumuşak zemin katı oluşmasının temel nedeni; bu katların ticari kullanım amacıyla daha yüksek, çoğunlukla ara katlı yapılması ve vitrin gibi faktörler nedeniyle dış cephelerinde hiç yatay deprem yükü taşıyan eleman bulunmaması. Deprem sırasında yatay kuvvetlerin en fazla bu katlarda oluşması nedeniyle yıkılma ve çökme kaçınılmaz oluyor.
- Sekiz kattan yüksek binalar genellikle daha iyi mühendislik görmüş, göreceli daha kaliteli binalar. Bu nedenle çoğunlukla yüksek riskli bina grubuna girmiyor.
- Tehlikeli olduğu belirlenen binalar incelenen ilçelerin her tarafına saçılmış durumda. Bu durum, sadece belirli bölgelerde yapılacak kentsel dönüşüm çalışmalarıyla İstanbul genelinde deprem riskini azaltma hedeflerini neredeyse imkansız kılıyor. Tehlikeli binaların yıkılması veya güçlendirilmesi gerekiyor. Güçlendirme için binanın sadece yıkılmamasını hedefleyen basit ve ekonomik yöntemlere ihtiyaç var.
"HER BİNANIN DOSYASI VAR, İSTEYEN ULAŞABİLİR"
Sucuoğlu, çalışma sonucunda depremde ağır hasar görmesi veya yıkılması beklenen binaların adres olarak teker teker belirlendiğine vurgu yaparak, "Her bina için ayrı bir dosya hazırlandı ve ilgili ilçe belediyelerine teslim edildi. İsteyen bina sahibi veya kat maliki bu dosyaya ulaşabilir" dedi.
"Peki vatandaş bu bilgiye sahip olduktan sonra ne yapabilecek?" sorusuna karşılık Sucuoğlu, vatandaşın tek başına bir şey yapabilmesinin pek mümkün olmadığını, "organize edilmesi" gerektiğini vurguladı.
"HALKIN ORGANİZASYONA İHTİYACI VAR"
Sucuoğlu, organizasyon için bir risk azaltma stratejisi ve bunun altyapısını oluşturacak mevzuat değişikliklerine ihtiyaç olduğunu kaydederek, vatandaşın önüne şöyle bir tablo koymak gerektiğini ifade etti:
"Senin binan tehlikeli, ben belirli yasal mevzuat ürettim, sen bu mevzuata göre diğer kat malikleriyle anlaşacaksın, sana krediyi vereceğim, projelendirmeyi de şu şekilde yapacaksın, şu kuruluşlara gidip bunları projelendireceksin ve binanı güçlendireceksin, denetleteceksin. Eğer güçlendirmezsen 'yıkarım'. Ancak böyle bir mevzuatı geçirdiği takdirde bu işler yapılabilir."
"TEDAVİ YAPILMAZSA HASTA ÖLECEK"
"Böyle bir süreç oluşmadan insanlar harekete geçmiyor değil mi?" sorusuna da Sucuoğlu, "Geçmedi kimse şimdiye kadar, çok az, çok daha tuzu kuru insanlar yapabildi" karşılığını verdi. Tüm sürecin kaynak ihtiyacına dayandığına dikkati çeken Sucuoğlu, Doğal Afet Sigortasında (DASK) biriken paranın ve 1999 depremi sonrasında toplanan vergilerin bu amaçla kullanılabileceğine vurgu yaptı.
Sucuoğlu, "İş biraz daha yatırım planlamasına gelmeye başlıyor, yani biz noktasal teşhisi yapıyoruz, tedaviyi yapmak başka bir doktorun işi. Tedavi için öncelikle yeterli ortamın sağlanması lazım ama bu tedavi yapılmazsa da hasta ölecek, o da belli" dedi.
TEHLİKELİ BİNALARIN DAĞILIMI
Çalışma kapsamında incelenen birinci derece deprem bölgesindeki 125 bin binanın 16 binini Zeytinburnu, 27 binini Fatih, 35 binini Küçükçekmece ve 47 binini Bahçelievler-Bayrampaşa-Güngören ilçelerindeki konut ve işyerleri oluşturdu.
Depremin 7,5 büyüklüğünde olması durumunda ağır hasar görecek ve yıkılacak binaların oranı kıyıdaki Zeytinburnu'nda yüzde 57 (8 bin), iç kesimdeki Bayrampaşa-Bahçelievler-Güngören ilçelerinde de yüzde 51 (22 bin 540). Fatih ve Küçükçekmece ilçelerinde bu oran yüzde 30. Fatih'teki 17 bin betonarme binanın 4 bin 700'ünün, Küçükçekmece'de 1. derece deprem bölgesindeki 25 bin betonarme binanın da 8 bin 50'sinin 7,5 büyüklüğünde deprem olması durumunda ağır hasar görmesi veya yıkılması bekleniyor.
Depremin 7,2 olması durumunda bu sayılar Zeytinburnu'nda 5 bin 130, Bayrampaşa-Bahçelievler-Güngören ilçelerinde 13 bin 560, Fatih'te 1.710 ve Küçükçekmece'de 3 bin 780 bina'ya geriliyor.
Çalışma hedefleri çerçevesinde, İstanbul'da yapılacak güçlendirme çalışmalarının bu binalardan başlaması gerekiyor.
2004-2009 dönemini kapsayan çalışma için İstanbul Büyükşehir Belediyesi özkaynaklarından 29 milyon lira harcama yapıldı. 300 teknik personelin görev aldığı çalışmada ODTÜ ekibinde, Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu (koordinatör), Doç. Dr. Ahmet Yakut, Prof. Dr. Güney Özcebe, Doç. Dr. Altuğ Erberik, Doç. Dr. Sinan Akkar, Prof. Dr. Sadık Bakır ve Y. Doç. Dr. Tolga Yılmaz yer aldı.
Akşam
Adres adres felaket senaryosu
İstanbul'da 125 bin bina tek tek incelendi. Ağır hasar oranı 'normal'de yüzde 10'ken kentte durum tersi: 100 bin betonarme binadan 24-43 bini yıkılır! * Ağır hasar alması beklenen binaların adresi belli, isteyen öğrenebilecek. 'Çürük zemin' ve 'kıyıların daha riskli olması' ise sadece şehir efsanesi çıktı
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve ODTÜ Deprem Mühendisliği Araştırma Merkezi beş yılda riskli altı ilçedeki 125 bin binayı tek tek inceledi. Ortaya şimdiye kadar yapılan tüm araştırmalardan çok daha yüksek bir yıkım tablosu çıktı. Normalde 100 binadan 50'sinde az hasar, 10'unda ağır hasar beklenirken İstanbul'da durum tam tersi. 7.2'lik bir depremde 100 bin betonarme binadan 24 bininin, 7.5'lik bir depremde 43 bininin ağır hasar alacağı ya da yıkılacağı öngörüldü. Bu binalar adres adres belirlendi...
`Bina inceleme çalışması' İstanbul Avrupa yakasında deprem riski yüksek Zeytinburnu, Fatih, Küçükçekmece, Bahçelievler, Bayrampaşa ve Güngören ilçelerinde gerçekleştirdi. Koordinatörlüğünü Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu'nun üstlendiği çalışmada iki ayrı senaryo belirlendi. `En kötü senaryo'da, Kuzey Anadolu Fayı'nın Marmara Denizi içinde kalan ve 1766'dan beri kırılmayan kısmının tamamen kırılması ve 7.5 büyüklüğünde deprem yaratması hesaplandı. İkinci senaryoda ise kısmi kırılma ve deprem büyüklüğünün 7.2'de kalması esas alındı.
Yığma yapılar daha iyi
İncelenen yapıların 101 bini betonarme, 24 bin adedi de yığma taşıyıcı sisteme sahip binalardan oluştu. 7.5 büyüklüğündeki deprem senaryosuna göre önemli derecede hasar beklenen yığma bina sayısı sadece 1500. Üstelik çoğu iki -üç katlı bu binaların yıkılması durumunda bile can kaybı düşük.
Kentteki esas tehlikenin beklendiği gibi `beş-sekiz katlı betonarme binalar' olduğunu belirten Sucuoğlu, İstanbul'da 7.2 büyüklüğünde bir deprem halinde, incelenen 100 bin 665 betonarme binanın 24 bin 190'ının çökmesi veya ağır hasar görmesinin beklendiğini, 7.5 büyüklüğündeki deprem senaryosuna göre ise sayısının 43 bin 270'i bulduğunu söyledi. Sucuoğlu, çalışma sonuçlarına ilişkin şu önemli tespitlerde bulundu:
* Bu sayılar evvelce yaklaşık tahmin yöntemleri kullanarak ve binaları yerinde incelemeden, belgeler üzerinde yapılan çalışmaların sonuçlarına göre, oran olarak çok daha yüksek.
* Normal bir yapı kalitesi dağılımı olsa, birinci derecedeki bir deprem bölgesinde diyelim 100 bina taradınız, bunun 50'sinin az hasar, 40'ının orta hasar, 10'unun ağır hasar görmesini beklersiniz. Bizde tersine gidiyor işler. Ağır hasar çok büyük, orta ve az hasar az.
* Zemin özellikleri tehlikeli binaların belirleyici unsuru değil. Tehlikeli binaların neredeyse tamamı yapılaşma açısından uygun zeminler üzerinde.
* Çürük zemin-sağlam zemin tartışması İstanbul için sadece bir şehir efsanesi. Avrupa yakasında zeminin çok zayıf veya çürük olduğu bölgeler, dere yatakları ve kıyılardaki kısmen dar alanlarda yer alıyor ve zaten bu alanlarda yapılaşma yoğunluğu düşük.
* Bir başka yanlış beklenti ise depremin en fazla kıyı bölgelerini vuracağı. Depremin şiddeti en fazla kıyıda hissedilecek belki ama kıyının faya en yakın noktası Zeytinburnu'nda 11 kilometre iken içerideki Bayrampaşa'da 15 kilometre mesafede. Bu fark deprem etkisinin faydan uzaklaştıkça azalımı açısından önemsiz. Depremin iç kısımlardaki etkisi kıyıdan farklı değil.
* İki senaryoda da yıkılacak binaların sadece bir belirgin ortak özelliği var; `binaların kendi yapısal zayıflıkları'.
* Yıkım riski çok yüksek betonarme binaların neredeyse tamamı beş-sekiz katlı, hiç perde duvarı olmayan ve zemin katlarına 'yumuşak kat' denilen yapım kalitesi düşük betonarme binalar.
* Yumuşak zemin katı oluşmasının temel nedeni; bu katların ticari kullanım için çoğunlukla ara katlı yapılması ve vitrin gibi faktörler nedeniyle dış cephelerinde hiç yatay deprem yükü taşıyan eleman bulunmaması.
* Sekiz kattan yüksek binalar genellikle daha iyi mühendislik görmüş, daha kaliteli binalar. Çoğunlukla yüksek riskli bina grubuna girmiyorlar.
* İncelenen 125 bin binanın 16 binini Zeytinburnu, 27 binini Fatih, 35 binini Küçükçekmece ve 47 binini Bahçelievler-Bayrampaşa-Güngören ilçelerindeki ev ve işyerleri oluşturdu.
Fatih'te 4 bin 700 bina
* Depremin 7.5 büyüklüğünde olursa ağır hasar görecek ve yıkılacak binaların oranı kıyıdaki Zeytinburnu'nda yüzde 57 (8 bin), iç kesimdeki Bayrampaşa-Bahçelievler-Güngören'de de yüzde 51 (22 bin 540). Fatih ve Küçükçekmece'de bu oran yüzde 30. Fatih'teki 17 bin betonarme binanın 4 bin 700'ünün, Küçükçekmece'de 1. derece deprem bölgesindeki 25 bin betonarme binanın da 8 bin 50'sinin 7.5 büyüklüğünde deprem olması durumunda ağır hasar görmesi veya yıkılması bekleniyor.
* Deprem 7.2 olursa bu sayılar Zeytinburnu'nda 5 bin 130, Bayrampaşa-Bahçelievler-Güngören'de 13 bin 560, Fatih'te 1.710 ve Küçükçekmece'de 3 bin 780 binaya iniyor.
* Tehlikeli binalar ilçelerin her tarafına saçılmış durumda. Bu durum, sadece belirli bölgelerde yapılacak kentsel dönüşümle riski azaltma hedeflerini neredeyse imkansız kılıyor. Tehlikeli binalar yıkılmalı veya güçlendirilmeli.
* 2004-2009'daki çalışma için İstanbul Büyükşehir Belediyesi 29 milyon lira harcadı. 300 teknik personelin görev aldığı çalışmada ODTÜ ekibinde, Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu (koordinatör), Doç. Dr. Ahmet Yakut, Prof. Dr. Güney Özcebe, Doç. Dr. Altuğ Erberik, Doç. Dr. Sinan Akkar, Prof. Dr. Sadık Bakır ve Y. Doç. Dr. Tolga Yılmaz yer aldı.
Eviniz yıkılır demek çözüm mü?
Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu, çalışma sonucunda depremde ağır hasar görmesi veya yıkılması beklenen binaların adres olarak teker teker belirlendiğine vurgu yaparak, "Her bina için ayrı bir dosya hazırlandı ve ilgili ilçe belediyelerine teslim edildi. İsteyen bina sahibi veya kat maliki bu dosyaya ulaşabilir" dedi.
"Peki vatandaş bu bilgiye sahip olduktan sonra ne yapabilecek?" sorusuna karşılık Sucuoğlu, vatandaşın tek başına bir şey yapamayacağını, `organize edilmesi' gerektiğini vurguladı. Organizasyon için bir risk azaltma stratejisi ve altyapısını oluşturacak mevzuat değişikliklerine ihtiyaç olduğunu kaydederek, şöyle devam etti:
"Senin binan tehlikeli, ben belirli yasal mevzuat ürettim, sen bu mevzuata göre diğer kat malikleriyle anlaşacaksın, sana krediyi vereceğim, projelendirmeyi de şu şekilde yapacaksın, şu kuruluşlara gidip bunları projelendireceksin ve binanı güçlendireceksin, denetleteceksin. Eğer güçlendirmezsen 'yıkarım'. Ancak böyle bir mevzuatı geçirdiği takdirde bu işler yapılabilir. Doğal Afet Sigortası'nda (DASK) biriken paranın ve 1999 depremi sonrasında toplanan vergiler bu amaçla kullanılabilir."
Radikal
125 bin binadan 44 bini 7.5'e dayanamaz
İstanbul'un riskli ilçelerinde yapılan ve 5 yıl süren araştırma `Deprem değil binalar öldürür' gerçeğini bir kez daha hatırlattı. En çok can kaybı alt katı dükkan olan ve 8 katlı apartmanlarda yaşanacak
Tarihin en büyük deprem bina taraması yapılan İstanbul'da, birinci derecede riskli ilçelerden Zeytinburnu, Fatih, Küçükçekmece, Bahçelievler, Bayrampaşa ve Güngören'deki tüm binalar incelendi ve bölgede olası bir depremde hangi bina yıkılacak, hangi bina ayakta kalacak tek tek tespit edildi. Sonuç, Japon JICA'nın 1999 depreminden sonra yaptığı `tahmini' rakamlardan çok daha kötü. 5 yılda tamamlanan ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile ODTÜ işbirliğiyle yapılan taramaya göre 125 bin binadan 44 bin 770'i olası 7.5 şiddetindeki bir depremde `çökecek' ya da ağır hasar görecek. Deprem 7.2 olursa, yıkılacak bina sayısı 24.190 olarak öngörülüyor.
HALKA `YIK YA DA YIKARIM' DENMELİ
Riskli binalar için model geliştirilmesi gerektiğine dikkat çeken proje sorumlusu Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu, "İncelemeler sonrası vatandaşlara bilgilendirme yapıldı. Ama başarı sağlanamadı. Çünkü insan psikolojisinin bir getirisi olarak, özellikle bina sahipleri, `Bana hasta olduğumu söylemeyin' hissine kapıldılar. Yani halk hala durumun bilincinde değil. Vatandaşlara yeni mevzuata göre diğer kat malikleriyle anlaşacaksın, sana kredi vereceğim, projelendirmeyi de şu şekilde yaptıracaksın. Eğer binanı güçlendirmezsen `Yıkarım' denmeli'' diye konuştu. Prof. Sucuoğlu, araştırma sonuçlarına ilişkin şu bilgileri verdi:
ÇÜRÜK ZEMİN BİR ŞEHİR EFSANESİ
Can kaybı gecekondu veya yığma yapılarda değil 5-8 katlı betonarme yapılarda olacak.
Çürük zemin-sağlam zemin tartışması İstanbul için sadece bir şehir efsanesi. Avrupa yakasında zeminin çok zayıf veya çürük olduğu bölgeler, dere yatakları ve kıyılardaki kısmen dar alanlarda yer alıyor ve zaten bu alanlarda yapılaşma yoğunluğu çok düşük.
Riskli yapılar genele dağıldığı için, lokal kentsel dönüşüm olasılığı düşük.
Zemininde dükkan olan binalar riskli
Yumuşak zemin katı oluşmasının temel nedeni; bu katların ticari kullanım amacıyla daha yüksek ve vitrinleri olması nedeniyle dış cephelerinde hiç yatay deprem yükü taşıyan eleman bulunmaması. Depremde yatay kuvvetlerin en fazla bu katlarda oluşması nedeniyle yıkılma ve çökme kaçınılmaz oluyor. 8 kattan yüksek binalar genellikle daha iyi mühendislik görmüş, göreceli daha kaliteli binalar. Öte yandan Bakırköy Belediyesi'nin de Dünya Bankası ile ortaklaşa yaptığı proje kapsamında ilçelerindeki 11 bin binanın deprem riskini inceledi. Buna göre binalardan 443'ünde çok yüksek risk var. Küçük bir sarsıntıya maruz kalarak çökebilirler.
Kentin kuzeyinde rant var
İstanbul'da korku depremi yaratıldığını ve bundan rant elde edildiğini savunan İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, `"Deprem İstanbul'un kuzeyini daha az etkileyecek" teziyle kentin kuzeyine yapılaşmaya gidildiğini ve büyük rant elde edildiğini söyledi. Binaların yıkılmamasının sağlam olmasına bağlı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Şener Üşümezsoy "Binaların yapısı sağlam ise semtine bakılmaksızın ayakta kalacak. Vatandaşlar bu deprem tahminlerini göz önünde tutarak binalarını mutlaka sağlamlaştırmalı. Çünkü İstanbul'da birçok bina 6.0 şiddetine bile dayanamayacak yapıda" diye konuştu. "Marmara'da 110 kilometrelik fay var, 7.5'lik deprem olur" açıklamalarına itiraz ettiğini söyleyen Prof. Dr. Üşümezsoy şöyle konuştu:
MARMARA'DA STRES YOK
"İstanbul'da 7.0'lik deprem yok. Marmara'da 7.8'lik fay yok. Adı geçen 110 kilometrelik fayın 60 kilometresinin batı kesimi 1912 yılında kırılmış. Kırılmayan 50 kilometrelik fay, Yeşilköy'den Silvri Çukuru'na kadar. Ama Yeşilköy ile Çekmece arasında kalan İstanbul'a en yakın 30 kilometrelik bölümde stres yok. Geriye kalan 35 kilometrelik Silivri açıklarında en fazla 6.5'lik deprem oluştururabilir. Ama Çınarcık Çukurluğu'nda 50 kilometrelik kesim de 1894 yılında yırtılmış. 1912 yılında Silivri ve Tekirdağ çukurlarındaki fay yırtıldı.
Kıyı da aynı iç kesimler de
Bir başka yanlış ise depremin en çok kıyıları vuracağı. Depremin şiddeti en çok kıyıda hissedilecek belki ama kıyının faya en yakın noktası Zeytinburnu'nda 11 kilometre iken, Bayrampaşa'da 15 kilometre mesafede. Depremin iç kısımlardaki etkisi kıyıdan farklı değil.
Her bina için ayrı dosya
Her bina için ayrı dosya hazırlandı ve ilgili ilçe belediyelerine teslim edildi. İsteyen bina sahibi veya kat maliki bu dosyaya ulaşabilir.
Güçlendirme maliyeti ne kadar?
Hasarlı binaların ne kadarının güçlendirmeyle kurtarılabileceği, ya da yıkılmak zorunda olduğunun kararı şöyle veriliyor: Eğer binanı güçlendirme maliyeti binanın toplam maliyetinin yüzde 45'ini geçiyorsa o binanın yıkılması gerekiyor. 5 katı, 10 daireli, her dairesi 100 metrekare olan bir binayı ele alırsak. Bu binanın ortalama maliyeti 600 bin TL, güçlendirme maliyeti değerinin yüzde 10-45'u kadar yani 60-250 bin TL arasında olacaktır.
Ebru Baran / Star