28 / 11 / 2024

Deprem İstanbul'u yeniden inşa edecek!

Deprem İstanbul'u yeniden inşa edecek!

Kamu binalarının, yol viyadük ve köprülerin güçlendirme çalışmaları olumlu noktada




Güçlendirilmesi tamamlanamayan hastaneler ise risk altında. Jeoloji haritaları, Deprem Master Planı ve bina envanterleri başta olmak üzere birçok plan hazır. Ancak uygulamada sıkıntı yaşanıyor. Bunun sebebi, kurumlar arası işbirliğinin olmaması. Ayrıca halkı iknada da zorluk çekiliyor.

Kamu binalarının, yol viyadük ve köprülerin güçlendirme çalışmaları olumlu noktada. Güçlendirilmesi tamamlanamayan hastaneler ise risk altında. Jeoloji haritaları, Deprem Master Planı ve bina envanterleri başta olmak üzere birçok plan hazır. Ancak uygulamada sıkıntı yaşanıyor. Bunun sebebi, kurumlar arası işbirliğinin olmaması. Ayrıca halkı iknada da zorluk çekiliyor.

Gerçek bir denetim olmazsa binaları yapar yapar yıkarız
Ayhan Paksoy (Türkiye Hazır Beton Birliği Başkanı): Kentsel dönüşüm projeleri tabii ki önümüze gelecek olan depremden insanların canlarını, mallarını korumak için düşünülen güzel bir proje. Bu proje yüzde 100 gerçekleşecek. Çünkü biz kentsel dönüşümü gerçekleştiremezsek deprem zaten gerçekleştiriyor. Yeni yaptığımız binalar sağlıklı mı? Depreme sağlıklı bir bina yapmanın üç ana unsuru var: Proje, malzeme, uygulama. Bunların da hepsinin uygun yapılıp yapılmadığını kontrol eden denetim. Eğer denetiminiz yoksa yaptıklarınızın hiçbirinin bir manası yok. Ruhsatsız bir bina zaten komple denetimsizdir. Uygulama ayağındaki denetimi biliyorum. 'Gel beni denetle' diye birine para verdiğiniz zaman denetimin denetim olmaktan çıktığını herkes bilir. Malzeme denetiminde otoritenin kafası karışık. Bazı illerde yapı denetim kanunu geçerli. Bazı kamu kuruluşlarında bunun dışında kalıyor. Böyle karma bir denetim anlayışımız var. Biz gerçek bir denetimi hakim kılmadıkça bu binaları yapar yapar yıkarız.


DASK havuzunda biriken kaynak niye kullanılmıyor?
Prof. Dr. Haluk Eyidoğan (Türkiye Deprem Vakfı Genel Sekreteri, Ulusal Deprem Konseyi Başkanı): Vatandaşımız depremle ilgili az, çok ya da deprem hiç olmayacak şeklinde bir tartışmanın arasında kalmış durumda. O hale geldi ki; beklenti şuna dönüştü halkımızda: 'Bir Mesih çıkacak, vatandaşa deprem olmayacak ya da deprem şu gün şu saatte şu büyüklükte olacak' diyecek. Halkı böyle bir beklentiye sokmaya kimsenin hakkı yok. Fay tartışmalarından dönüşümü konuşmaya vakit bulamadık.

Türkiye'de 1999 yılından beri hâlâ ödediğimiz deprem vergileri var. Bu vergilerle ilgili dedikodular var. Mevcut havuz var ise neden kullanılmıyor? Bundan daha büyük bir hâsılat olabilir mi? Biz Ulusal Deprem Konseyi raporunda, DASK havuzunda biriken meblağın her sene yüzde 15-20'sinin Türkiye'de deprem risklerinin azaltılması için ilgili fonlara kullanımı konusunda bir öneride bulunduk. Aslında hiç kimse kentsel dönüşümden sonra oluşacak ranta karşı değil. Rantın bölüşülmesindeki tereddütleri ifade etmek istiyoruz.

İBB, önemli bir çalışma yaptırdı. Avrupa ve Anadolu yakası sismik mikro bölgeleme çalışması. Her yakanın jeofizik, jeoteknik ve jeofizik haritası çıkarılan ve deprem sırasında o noktalarda ne tür hareketler olacağını ortaya çıkaran çok değerli bir çalışma. Çalışmalar bitti. Belediyelere dağıtılıyor. Bunun resmileştirilmesi lazım.

Deprem Master Planı uygulansaydı kentsel dönüşüm hayat bulacaktı
"Bir kentin riski sadece yapılarının yıkılması değildir. Çok sayıda risk konusu bulunmaktadır. Bunlar özel bir şekilde planlanmalıdır. 2003 yılında hazırladığımız İstanbul Deprem Master Planı'nda tüm bunları izah ettik. 4 üniversite ve 20 disiplinin hazırladığı raporun özünde İstanbul'un afete, depreme nasıl hazırlanacağına dair anahtar ipuçları bulunuyor."

- Prof. Dr. Murat Balamir (OrtaDoğu Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi): Bugüne kadar İstanbul'da dönüşüm için çok büyük kaynaklar harcandı. Anayasanın temel anlayışı vatandaşını korumak ve kollamaktır. Dönüşüm, bir kamu sorumluluğudur. Belli bir tehlike alanında oluşturulacak dönüşüm için belirli bir yasal zorunluluk gerekiyor.

Bir kentin riski sadece yapılarının yıkılması değildir. Çok sayıda risk konusu bulunmaktadır. Bunlar özel bir şekilde planlanmalıdır. 2003 yılında hazırladığımız İstanbul Deprem Master Planı'nda tüm bunları izah ettik. Bu plan 4 üniversite ve 20 disiplinin bir araya gelmesi ile hazırlandı. Toplam 1.300 sayfalık bir rapor. Bu planda özünde İstanbul'un afete, depreme nasıl hazırlanacağına dair anahtar ipuçları bulunuyor. Yönetimler, bu planı faaliyete geçirseydi dönüşüm hayat bulacaktı. Bu konuda önce bir uzmanlar grubunun çalışma yapması gerekiyor. Hukukçular, iktisatçılar, plancılar, mühendisler, sosyologlardan oluşan uzman grubu neler yapılmalı, yasalara nasıl işlenmeli bunu irdelemeli.

Türkiye, Hint Okyanu-su'ndaki tsunamide büyük bir kampanya ile bağışta bulundu. İstanbul için böyle bir kampanya yapılsa İstanbul'un ihtiyaç duyduğu bu tür dönüşüm alanları ile ilgili kaynak rahatlıkla bulunur. Bu kaynak sayesinde vatandaştan alınacak aylık geri ödeme planları da 100 liranın altına düşüyor. Maliyetleri bireysel borçlanma ile çözebiliriz. Aidat öder gibi bu proje yapılabilir. Yasal birtakım düzenlemeler ile bu sağlanabilir.

Kentsel yenileme ve dönüşümün katılımlı yapılması önemli. Yerel topluluk, bu dönüşümde aktif rol almalı. Platformlar kurulmalı. Kimler ilgili ise kimlerin çıkar ve sorunu var ise bu platformda yer almalı. TOKİ'nin ciddi bir sorunu var. Yapılarında tasarım diye bir şey yok, çok çirkin. Bu yapıları 20 yıl sonra nasıl dönüştüreceğiz? Avrupa bunun yöntemini buldu. Maliyet çıkarmadan yarışmaya çıkarak yapıları daha güzel inşa edebilirler.

Tsunami tehlikesi korkulacak boyutta değil
Büyük bir depremden sonra İstanbul için de tsunami tehlikesinin söz konusu olduğu yönünde açıklamalar yapıldı. Ancak İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin yaptığı çalışmalar sonucunda oluşturulan tsunami tehlike haritasında durumun o kadar da korkulacak düzeyde olmadığı ortaya çıktı. Haritada, kıyılarda oluşması muhtemel dalga yüksekliği 5,56 metre olarak öngörülürken, tsunaminin kıyılara erişme zamanının 8 dakikayı alacağı belirtiliyor. Dalganın kıyılarda ilerleme mesafesinin ise 150 metreden az olacağı ifade ediliyor.

Yerleşime uygun alanların haritası çıkarıldı
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı (JİCA) işbirliği ile 2005'te başlatılan çalışmalar sonucunda İstanbul genelinde yerleşime uygunluk haritaları çıkarıldı. Avrupa ve Anadolu yakasında yaklaşık 700 kilometrekarelik bir alanı kapsayan mikro bölgeleme projesi, farklı heyelan potansiyellerine sahip alanların belirlenmesi ve arazi kullanımında riskleri azaltmaya yönelik etkin bir araç olarak tanımlanıyor. Bu harita bölge ile ilgili karar vericilere, müteahhitlere ve vatandaşa yol gösterecek.

Dönüşüm alanları tasarısı 3 yıldır neden bekliyor?
-Semih Turhan (İBB Deprem Risk Yönetim ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanı): Depremin sahibi herkes. 10 yıldır hep bunu söylüyoruz. Bugüne kadar yapılan birtakım çalışmalar var. Yalnız bu işin bir hapı yok. Bu işin hapını bugüne kadar kimse icat edemedi ve edemez de. İstanbul Deprem Master Planı'nda bu işin teşhisi konuldu. Bu işin tedavi yöntemleri ve tedavi seti vardır.

İstanbul'daki hastanelerin haricindeki kamu binalarında iyileştirmeler büyük ölçüde tamamlandı. Okulların büyük kısmı tamamlandı. Karayolları Genel Müdürlüğü ulaşım yapılarıyla alakalı çalışmalar yaptı. Büyükşehir, kendine ait tüm kamu kurumlarını güçlendirdi. Özel mülkiyet yapı stokunun durumu asıl meselemizdir. Büyükşehir olarak hedefimiz enkaz altından insanı kurtarmak değil, enkaz altında insanın kalmamasını sağlamak. Kriz yönetimi değil, risk yönetimi yapmak gerek. 2002 yılında depremin anayasası 'Deprem Master Planı' hazırlandı. Bu planın içerisinde İstanbul'daki tedavi seti belirlendi bu setin içinde güçlendirme, dönüştürme ve yeni düzenleme bölgeleri var. Belediye olarak afet önleme ve eğitim merkezi kuracağız. Japonya'da birçok kentte bulunuyor. Bu merkezde vatandaşa deprem konusunda eğitimler verilecek.

5366 sayılı bir yasa çıktı. Sulukule ve Tarlabaşı dönüşüm projeleri olumsuz bir şekilde yansıtıldı. Buradaki tablo kamuoyunda kentsel dönüşüm olarak algılandı. Dolayısıyla kentsel dönüşüm kavramı daha Türkiye'de başlamadan 5-0 mağlup maça başladı.

Gerçekleştirdiğimiz Zeytinburnu ve Küçükçekmece dönüşüm çalışmalarında birçok konuyu araştırdık. Sosyal anketler yaptık. Küçükçekmece'de görüşülenlerin yüzde 75'i 1999 yılında yaşandığı gibi İstanbul'da bir deprem olacağına inanıyor. Katılımcıların yüzde 18'i de yıkıcı bir deprem olmayacağına inanıyor. 'Oturduğunuz yer sizce depreme dayanıklı mı?' diye sorduk, yüzde 75'i 'Benim evim depreme dayanıklı' diyor. Biz deneyim ve birimlerimizi araziye yansıttığımız Bayrampaşa'da bir proje gerçekleştirdik. Hep konuştuğumuz dönüşümün sosyal boyutundan tutun uygulama modeline kadar, arazideki rantın bölüşülmesinin nasıl olmasına ve örgütlenme yapısına kadar bunların hepsini inceleyerek bir paket olarak ortaya koyduk. Maalesef Başkent'in gündemi bir türlü rahatlamadığından sanırım 3 yıldır dönüşüm alanları yasa tasarısı çıkarılamadı. İşin bu kısmını da kaçırmak doğru olmaz.


'Ortak Akıl'dan çıkan 15 maddelik reçete
Kentsel dönüşümün gerçekleştirileceği bölgedeki halkın sürekli bilgilendirilip sürece dâhil edilmesi şart. Yoksa dönüşümü başarmak mümkün değil.

YEREL YÖNETİMLER ve kurumlar arasında fikir birliği olmaması ciddi zaman kayıplarına sebep oldu. Kurumlar birbiriyle anlaşmaya artık mecbur.

özel sektör devreye sokulmalı, bu bölgelerde ruhsat harç muafiyeti, KDV'nin iadesi, imar hakkını artırma gibi kolaylıklarla inşaat maliyetleri düşürülmeli.

Kentsel dönüşüm yapılacak yerlerin değerinin artırılması lazım. Arsalar değerli hale getirilirse çürük binalar rahatlıkla yıkılıp yenisi yapılır.

Türkiye'de ilgili yerlerde deprem risklerinin azaltılması; hassaten İstanbul'daki çalışmalara mutlaka Devlet Planlama Teşkilatı, Sanayi ve Ticaret Odası ve TOBB'un katılması gerekiyor.

Yurtdışından kredi bulmak yerine Türkiye kendi kaynaklarını kullanarak depreme hazırlanmalı. Bunun için 1999 yılından bu yana ödenen deprem vergileriyle DASK havuzunda biriken meblağın her sene yüzde 15-20'si deprem risklerinin azaltılması için ilgili fonlara aktarılmalı.

İnşaatlarda kullanılan beton kalitesi, malzeme ve yapı denetiminde kafa karışıklığı var. Denetim tüm Türkiye'ye yayılmalı.

Hukukçular, iktisatçılar, plancılar, mühendisler, sosyologlardan oluşan uzman grubu, 'neler yapılmalı, yasalara nasıl işlenmeli' bunu irdelemeli.

Japon bilim adamlarının katkısıyla hazırlanan İstanbul deprem mikro bölgelendirme haritaları resmiyet kazanmalı. Deprem ana haritalarından daha etkili şekilde inşaat denetimi kentsel dönüşüm gerçekleştirme fırsatı çıkar.

Afet sonrası yara sarma konusunda başarılıyız. Ancak afet öncesi riski azaltmak için başka ülkelerde neler yapıldığı incelenmeli. Bulgaristan, Ermenistan gibi 60'a yakın ülke uluslararası çalışmalara ayak uydurmuş durumda; Türkiye hâlâ gerilerde.

Halkı ikna eden yerel yönetimler kentsel dönüşümde başarılı oluyor. Gerekirse sosyolog, psikolog ve halkla ilişkiler uzmanlarından yardım alınarak vatandaş, kendisi için iyi bir şey yapıldığı hususunda bilinçlendirilmeli.

Kentsel dönüşüm siyasi malzeme olarak kullanılmamalı. Siyasi partiler evleri yıkılıp yeniden yapılacak vatandaşlara 'Sizi yerinizden edecekler' diye propaganda yapmamalı.

deprem master planı hemen hayata geçirilmeli. Plan şimdiye kadar uygulanabilseydi dönüşümde önemli mesafe alınırdı.

Türkiye, Hint Okyanusu'ndaki tsunamide büyük bir kampanyayla bağışta bulundu. İstanbul için böyle bir kampanya yapılsa kentsel dönüşümle ilgili kaynak rahatlıkla bulunur.

Halkı bilinçlendirme adına önemli bir görev de medyaya düşüyor. Fay haberleri yerine İstanbul'un deprem dönüşümü gündem yapılmalı.
Yasin Kılıç - Hüseyin Keleş - Muzaffer Salcıoğlu / Zaman


Geri Dön