Genel

Deprem mağdurları: Çürük binaya izin veren de ceza alsın!

AİHM, 17 Ağustos depreminde Yalova'da yakınlarını kaybeden 8 kişiye 124’er bin euro maddi tazminat ödenmesine hükmetti. Mağdurlar, ‘Çöken binalara izin veren görevliler de yargılanmalı’ dedi.

AİHM, Yalova depreminde yakınlarını kaybeden 8 kişiye 124’er bin euro maddi tazminat ödenmesine hükmetti. Mağdurlar, ‘Çöken binalara izin veren görevliler de yargılanmalı’ dedi.


17 Ağustos deprem felaketinin ardından yakınlarını kaybeden 8 kişinin AİHM’deki adalet arayışından emsal olacak bir karar çıktı. Deprem sırasında çöken binalarda hayatını kaybedenlerin yakınları tarafından 2005 yılında yapılan başvuruyu karara bağlayan AİHM, “Türkiye’nin sorumlularla ilgili etkili soruşturma yürütmediğine” hükmederek, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yaşam hakkıyla ilgili 2. maddesinin ihlal edildiği” görüşüne vardı.


Türkiye’yi haksız bulan AİHM, Türkiye’deki başvuru sahiplerine mahkeme masrafları dahil 124’er bin euro maddi tazminat ödenmesine hükmetti. Yakınlarını kaybedenler ise çürük binalara izin veren kamu yöneticilerinin ceza alması gerektiğini söylediler. Mağdurların avukatı Filiz Saraç da, “Verilen kararla birlikte yargılamamın iadesi durumu oluşmuştur. Kamu görevlileri hakkında soruşturma izni ve ceza davası açılması gündeme gelebilir” dedi. 


124’er bin euro tazminat


17 Ağustos depreminde yakınlarını kaybeden Mehmet Özel, Ali Kılıç, İsmail Erdoğan, Salim Çakır, Betül Akan, Menekşe Kılıç, Güher Erdoğan ve Şehriban Yüce, çöken binalara gerekli izinleri veren idari memurların yargılanması için girişimde bulundu. Türkiye’de çalmadık kapı bırakmayan mağdurlar, soruşturma izni verilmediği için sonuç alamayınca çareyi AİHM’e gitmekte buldu.


2005 yılında AİHM’ye başvuran 8 deprem mağdurunun davası geçtiğimiz gün karara bağlanırken, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 1999 yılında Türkiye’de meydan gelen depremle ilgili yapılan başvuruda Türkiye’yi haksız buldu. AİHM, gerekçeli kararında, “Türkiye’deki davalarda sorumlularının bulunması konusunda etkili olunamadığı” değerlendirmesinde bularak devletin başvuru sahiplerine mahkeme masrafları dahil 124’er bin euro maddi tazminat ödenmesine hükmetti.


Yakınlarını kaybeden davacılar ise söz konusu kararı olumlu karşıladıklarını ancak asıl isteklerinin sorumlu kamu görevlilerinin yargı önüne çıkması olduğunu belirttiler.


‘Zaman aşımına bakılmasın’


Depremde 11 yaşındaki oğlunu kaybeden ve AİHM’nin kapısını çalan mağdurlardan Salim Çakır, kararının ardından şunları söyledi:


“Oğlum Veli Göçer’in yaptığı binanın altında kaldı. Ben de dahil olmak üzere binadaki 7 kişi şans eseri kurtulduk. Depremden sonra İstanbul Beykoz’a yerleştim. Oğlum hayatını kaybetmese 26-27 yaşında olacaktı. Canı yanan bir baba olarak AİHM’den değil, devletimden adil yargı kararları beklerdim. 1999 depreminden sonra sorumlu kamu görevlileri hakkında hiçbir şey yapılmadı. Bugüne kadar havanda su dövüldü. 17 Ağustos’ta sadece Veli Göçer ceza aldı. Oysa çürük binalara izin veren, ihmali bulunan kamu görevlileri hakkında soruşturma bile açılmadı. Mahkemeler ne karar verirse versin oğlum bir daha geri gelmeyecek. 2000 yılından bu yanan hukuk mücadelesi veriyoruz. AİHM kararı da gecikmeli. Geç gelen adalet, adalet değildir. Zamanaşımına 7 gün kala Ankara’ya gidip Göçer’in yargılanması için Yargıtay’a başvurdum. Peşine düşmesek belki de yargılanıp ceza almayacaktı. AİHM kararının ardından zamanaşımına bakılmaksızın, sorumlu kamu görevlilerini yargılamalarını istiyorum.”


‘Göz yumanlar yargılansın’


Deprem felaketinde çürük binada annesini kaybeden ve AİHM’ye başvuran Betül Akan ise şöyle konuştu:


“Depremde annem ve kızım bulunuyordu. Kızımı enkazdan sağsalim çıkardık ancak annemi kaybettim. Depremin ardından hukuk mücadelesi başlatmaya karar verdim. Bizlerin AİHM’ye gitmemizin asıl nedeni yurt içindeki davanın Konya’da görülmesi, sorumluluğu bulunan kamu görevlilerinin yargılanmaması ve adaletin tecelli etmemesidir. Veli Göçer gibilerinin yaptıkları çürük evlere göz yuman kamu görevlileri yargılanmadı. AİHM bizim haklılığımızı ortaya koydu.


Açtığımız mahkemeyi kazandıysak ne mutlu bize. Bundan sonraki süreçte Türk yargısı önünde ihmallere göz yuman kamu görevlilerinin yargılanmasını istiyorum. Alacağım tazminatı tamamen bunun için harcayacağım. Ceza davasının açılmasını sorumluların yargı önüne çıkmasını istiyorum.


Biz bu hukuk mücadelesini 4 mağdur aile olarak yürüttük. Kamu görevlileri göz yummasa çürük binalar yapılmazdı. Denetleme sisteminin gerçek anlamda hayata geçirilmesi gerekiyor. Bizim hukuk mücadelemiz Türkiye’de bazı şeylerin değişmesine öncülük etsin, toplum bilinçlensin isterim.”


‘Soruşturma izni sonradan kaldırıldı’

AİHM’deki dava sürecinde birçok mağdurun avukatlığını ve hukuk danışmanlığını üstlenen Avukat Filiz Saraç da, AİHM kararının yargılamamın iadesi durumu oluşturabileceğini ifade ederek, şunları söyledi:


“Biz Türkiye’de ilk davayı açtığımız zaman dosya can güvenliği gerekçe gösterilerek Konya 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde gönderildi. 198 kişinin vefat ettiği dava dosyasında müteahhit Veli Göçer ceza aldı. Ancak biz ısrarla sorumlular zinciri olduğunu söyledik. Göçer’in yanı sıra izin veren belediye çalışanları ve kamu görevlilerinin de sorumlu olduğunu dile getirdik. İlk başta kamu görevlilerin yargılanması için soruşturmaya izin çıktı. Ancak çok yetersiz soruşturma yapıldığından Danıştay tarafından söz konusu soruşturma izni sonradan kaldırıldı.


Daha geniş soruşturma yapılması için yeniden girişimde bulunduk. Maalesef soruşturma izni verilmedi. İç hukuk yolları kapanınca dosyayı AİHM’ye taşıdık. Depremdeki ölümlerden kamu görevlilerinin de sorumlu olduğunu ancak yargılama yolunun yasal yetersizlikler ve uygulamadaki boşluktan yapılamadığını, adil yargılama olmadığını belirttik. Bu davanın maddi tazminat yönü bizim için ikinci planda. Bundan sonra aynı acılar yaşanmasın istiyoruz. AİHM kararına istinaden Türkiye’deki mahkemelerde yargılamanın iadesi talebimiz olacaktır. Tabii zaman aşımı gündeme gelebilir.


AİHM kararlarında devlet tazminata mahkûm edilerek yasal eksiklikleri tamamlanması istenir. Verilen kararla birlikte yargılamamın iadesi durumu oluşmuştur. Kamu görevlileri hakkında soruşturma izni ve ceza davası açılması gündeme gelebilir.”


Milliyet