Depreme karşı sağlam binalar inşa edilmeli!
Tünaydın Gazetesi'nin yazarlarından Osman Uzun bugünkü yazısında depremlerde sağlam binaların kayıpları önleyeceğinden bahsetti. İşte Ozman Uzun'un bugünkü yazısı...
Yer kabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yer yüzeyini sarsma olayına "DEPREM" denir.
Deprem, insanın hareketsiz kabul ettiği ve güvenle ayağını bastığı toprağın da oynayacağını ve üzerinde bulunan tüm yapılarında hasar görüp, can kaybına uğrayacak şekilde yıkılabileceklerini gösteren bir doğa olayıdır.
Depremin nasıl oluştuğunu, deprem dalgalarının yer yuvarı içinde ne şekilde yayıldıklarını, ölçü aletleri ve yöntemlerini.
kayıtların değerlendirilmesini ve deprem ile ilgili diğer konuları inceleyen bilim dalına "SİSMOLOJİ" denir.
Depremin olduğu yerde yer titreşim yapar ve sallanır.
Deprem bir doğa olayıdır ve yapay olarak oluşturulan sarsıntılara deprem denmez.
Depremler, yer kabuğunun yeni kıvrılmış veya kırılmış bölgelerde, çok engebeli bölgelerde. genç kıvrımlarla vadilerin birleştiği bölgelerde, dağ yamaçlarının denizin derinliklerine kadar indiği bölgelerde meydana gelir.
Depremler, volkanik bölgelerde yer kabuğunun altındaki erimiş kayaçların hareket etmesiyle de oluşur. Ancak bu tür depremler yerkabuğundaki kırıklıkların oluşturduğu kırık kuşakları boyunca görülürler. Büyük kütleler halindeki yerkabuğu katmanlarının birbirinden farklı hareketleri, kırık kuşağı boyunca büyük bir gerilim oluşturur: kırık kuşağının her iki yanındaki kayaçlar bir yay gibi gerilir.
Sonra aniden kayaçların direnci kırılır ve büyük kütleler halindeki yerkabuğu katmanları harekete geçer; gergin kayalar serbest bırakılmış bir yay gibi titreşir. Aslında yerkabuğunun kırık kuşağı boyunca hareketi en şiddetli depremlerde bile yalnızca birkaç metredir. Ama bu hareket bir dakika kadar bir süreyle yerkabuğunu ileri-geri, aşağı-yukarı şiddetle sarsar. Yeraltında odak denen depremin başlangıç noktasında meydana gelen sarsıntı dalgalar halinde yayılarak yeryüzünde merkez denen bir noktada deprem şoku olarak ortaya çıkar. Burası depremin merkezidir ve buradan uzaklaştıkça şiddet azalır.
Deprem merkezinden çevreye doğru muntazaman dalgalar halinde yayılır. Bunlara deprem dalgaları denir.
Bazen büyük bir deprem olmadan önce küçük sarsıntılar olur. Bu küçük sarsıntılara "ÖNCÜ DEPREMLER" denilmektedir. Büyük bir depremin oluşundan sonra da belki birkaç yüz adet küçük deprem olmaya devam etmektedir. Bu küçük depremler "ARTÇI DEPREMLER" olarak isimlendirilir ve büyük depremin oluş anına göre bunların şiddetinde ve sayısında azalım görülür.
Nitekim ülkemizde de bu afetin olumsuz tesirleri fazlası ile görülmüş, büyük acılar yaşanmıştır. Yakın tarihte gerçekleşen Gölcük depremi ve yakın tarihlere denk gelen diğer depremler, ülkemizde on binlerce insanın ölümüne sebep olmuş, ülkemiz büyük bir acı duymuş ve yasını tutmuştur. Ve maalesef etkileri günümüze kadar gelmiştir. Türkiye bir deprem ülkesidir. Her an. depreme hazırlıklı olması gereken ülkelerden biridir. Bu nedenle depremin olumsuz etkilerini en aza indirmek için çeşitli çalışmalar yapması gerekir. Afetlerin çoğu önceden tespit edilemez. Sel, çığ gibi afetler, önceden kestirilebilirken. deprem için kesin tahminlerde bulunmak çok zordur. Bu yüzdendir ki deprem aniden yakalar. Kimini gece uyurken yatağında. kimisini yolda, kimisini iş yerinde, kimisini de okulda... Bu nedenledir ki depremden tamamen korunmak pek mümkün değildir. Ancak çeşitli tedbirlerle, depremin zararlarını en aza indirmek gayet mümkündür. Özellikle yapılaşma konusunda, yapılacak olan nitekim ülkemizde genel anlamda yapılmakta olan çeşitli çalışmalar bulunmaktadır. Sağlam binalar, yapılar oluşturduğumuzda, can ve mal kayıplarını minimuma indirmemiz mümkündür.
Depremler çeşitli derecede olur: özel gözlem evlerindeki sismograflarla tespit edilebilecek zayıf depremler bulunduğu gibi, yerin yarılmasına ve kalabalık bölgelerde büyük felaketlere yol açabilecek derecede şiddetli depremler görülür. Aynı şiddetteki depremler her yerde aynı etkiyi göstermez.
Depremlerin yaptıkları hasarların derecesi o yerin coğrafi özelliğine ve toprağın yapısına bağlıdır. Kırık bölgelerde, alüvyonlu ovalarda ve kum, çakıl gibi gevşek topraklı yerlerde meydana gelen depremler daha çok zarar verir. Kayalık alanlarda ve eski kütlelerin bulunduğu sahalarda meydana gelen sarsıntılar ise daha az hasar meydana getirir. Bu durumda, depremin meydana getirdiği zararları en düşük seviyeye indirmek mümkündür.
Sert kayalık alanlar üzerine depreme dayanıklı evler yapmak bu önlemlerin ilkidir ama daha önemlisi depreme hazırlıklı olmalı ve tehlikeden korunmalıyız.
Tünaydın/ Osman UZUN