Depremlerin ekonomik faturası ağır olacak! İşte Türkiye ekonomisini bekleyen riskler!
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ekonomi açısından nasıl bir fatura çıkaracağı merak konusu. Yıkılan konut ve iş yerlerinin yeniden inşasının getireceğinin maliyetin yanı sıra onbinlerce insanın hayatını yitirdiği depremlerin iş gücü, iş günü ve milli gelir açısından da faturası ağır olacak. İstanbul Serbest Muhasebeciler Mali Müşavirler Odası’nın (İSMMMO) raporuna göre, 6 Şubat’ta Kahramanmaraş’ın Pazarçık ve Elbistan ilçelerinde yaşanan ve toplam 10 şehrimizi derinden sarsan deprem felaketlerinin maliyetinin 55-60 milyar doları aşabileceği öngörülüyor
Kahramanmaraş merkezli depremlerin Türkiye ekonomisine olan maliyetinin 60 milyar doları aşabileceği tahmin ediliyor. İstanbul Serbest Muhasebeciler Mali Müşavirler Odası’nın (İSMMMO) raporuna göre, 6 Şubat’ta Kahramanmaraş’ın Pazarçık ve Elbistan ilçelerinde yaşanan ve toplam 10 şehrimizi derinden sarsan deprem felaketlerinin maliyetinin 55-60 milyar doları aşabileceği öngörülüyor.
İSMMMO’nun raporunda, 164 bin binada 520 bin bağımsız bölümün yıkıldığı veya ağır hasar aldığı belirtilerek 10 bin liralık metrekare fiyatı üzerinden hesaplama yapıldığında altyapı da dahil konutların maliyetinin 40 milyar doların üzerine çıktığı belirtildi. Ayrıca bu rakama; araç, eşya, iş yeri, enkaz kaldırma masrafları da eklendiğinde sözkonusu maliyet 45 milyar doları aşıyor. Hesaplamalara; işgücü kaybı, iş günü kaybı, katma değer ve milli gelir kaybı da eklendiği zaman toplam maliyet 55 – 60 milyar dolara ulaşıyor. Raporda, hasarlı bina sayısının artması durumunda ekonomik maliyetinin daha da artabileceği kaydedildi.
DARALMA VE ENFLASYON RİSKİ!
İSMMMO’nun raporunda, depremlerin genel olarak arz yönlü bir şok etkisi yarattığı vurgulanarak, “İlk etki stagflasyon olarak da adlandırabileceğimiz daralma ve enflasyon olabilir” denildi.
Depremden etkilenen şehirlerin Türkiye ekonomisindeki ağırlığı ve yeri incelediğinde Marmara depremine kıyasla daralma etkisinin daha az olmasının beklendiği kaydedilerek şu tespitlere yer verildi:
“1999 yılında yaşanan Marmara depremine Türkiye ekonomisi yüzde 3’ler civarında bir negatif büyüme ile girmişti. Şu anda ise büyüme olan bir dönemde deprem yaşandı. Ekonomide daralma etkisi yılın ilk çeyreğinde 3-4 puanda kalabilir. “
Raporda büyüme yönlü politikalar ile yine yüzde 0-2 arası bir büyümenin sağlanabileceği öngörülürken, 2023 yılının ikinci yarısında ise inşaat ve altyapı faaliyetlerinin büyümeyi olumlu etkileyeceği analizine yer verildi.
DÖVİZİN SEYRİ ETKİLİ OLACAK
Raporda, depremin enlasyonun seyrine olan etkisi de incelendi. Nisan ayı sonuna kadar enflasyonun baz etkisi ile düşmesinin beklendiği hatırlatılarak bundan sonraki süreçte döviz kurlarının seyrinin enflasyon üzerinde etkili olacağı vurgulandı. Raporda, döviz kurlarının bir süre daha yatay gideceği varsayılsa dahi hem maliyet hem talep unsurları göz önüne alındığında enflasyon dinamiklerinin tekrar yukarı dönebileceği öngörüldü.