Doğanay Gıda Uzakdoğu'ya fabrika kuracak!
Adana’da 42 milyon Euro yatırımla kurduğu yüksek teknolojiyle üretim yapan Doğanay Gıda ürettiği şalgam ve meyve sularını dünyaya satmaya hazırlanıyor. 2020 yılında 1 milyar lira ihracat hedefleyen şirket, Uzakdoğu’da da bir fabrika kuracak.
Rafet Doğanay... Market raflarında şalgam suyu deyince ilk akla gelen marka Doğanay’ın patronu... Dünyada sadece Çukurova bölgesine yetişen mor havuçları 42 milyon euro yatırımla hayata geçirdiği yüksek teknoloji fabrikasında sağlıklı bir içeceğe çevirerek yine dünyaya satıyor. Dünyada bile daha tanınmayan bir Alman teknolojisini Adana’ya taşıyan ve nano teknoloji ürünü ‘campet’i üreten Doğanay, yatırıma ek olarak Türk mühendislerinin geliştirdiği bir üretim bandıyla, meyve sularındaki tazeliği 6 ay korumayı başardıklarını anlattı. Doğanay “Portakal, nar, üzüm, havuç ve nar suyunu en uzak noktalara ihraç etmeye hazırlanıyoruz. Meyve sularını Uzakdoğu ve Afrika dahil tüm dünyaya satacağız. 2020 ihracat hedefimiz 1 milyar lira” dedi. Rafet Doğanay’la hikayesini, faaliyetlerini ve hedeflerini konuştuk.
- Şalgam suyu denince akla gelen ilk markanın sahibisiniz. Hikayenizi anlatır mısınız?
Babamın kurduğu ve aile işimiz olan marketçilikle uğraşıyordum. Ama zaman içinde üretimde varolmak, farklı bir iş yapmak istediğimi fark ettim. Adana bölgesinde çok sevilen ve neredeyse milli içecek olan ve bildiğimiz iş olan şalgam suyu üzerinde yoğunlaştık. Üniversitelerle konuştuk, araştırdık ve gördük ki; dünyanın hiç bir yerinde böyle bir içecek yok ve şalgam suyunun yapıldığı mor havuç sadece Çukurova bölgesinde üretiliyor. Sağlık için çok faydalı, ilaç niteliğinde bir gıda. Buradan yola çıktık ve 1996 yılında bir fabrika kurduk. Fabrikmızın yatırım maliyeti 2 milyon doları buldu o zaman. Bu ürünü dünya markası yapmak üzere yola çıktık. İlk başta sıkıntılar çektik tabi ama sonunda markamızı oluşturduk marka bilinirliğini sağladık. Ülkeye yayıldık, bölge ve il müdürlükleri açtık.
- Yüzde 95 payla pazar liderisiniz. Neler yapıyorsunuz, markayı anlatır mısınız?
Türkiye toplam tüketimi olan 70 milyon litre olan şalgam suyu pazarının yüzde 95’ine hakimiz. Kendi üretiminin de yüzde 60’dan fazlasını oluşturuyor. 15 litreden 50 milyon litreye ulaştık bunun cirosal ifadesi ise 60 milyon lira civarı. Seneye bu rakamı çok yukarılara çıkarmayı hedefliyoruz. Doğanay deyince akla şalgam suyu geliyor ama limon sosu ve limon suyumuz var. Üzüm ve elma sirkelerimiz yüzde 100 doğal. Etil alkol, metil alkol, gıda boyası, renklendirici, farklı meyve özü yok ürünlerimizde. Siyah üzümün kabuğundaki renk neyse sirkenin rengini o kabuktan. Elma sirkesinde de öyle. Yüzde 100 elmadan elma sirkesi yapan tek firmayız. Yine doğal limonatamız da ürün gamımız içinde yer alıyor.
- Mor havuç nereden geliyor?
Konya ve Niğde’de mor havuç tarlaları var. Buralarda ‘iyi tarım’ yapılıyor. Mardin ve başka birkaç ilde daha mor havuç üretimi denemeleri olumlu sonuç vermiş. Oralarda da üretim olacak ancak şalgam suyu üretimi Adana’da kalmaya devam edecek. Suyu, iklimi bunu gerektiriyor.
- Son zamanlarda Türkiye’yi ‘Campet’ adını verdiğiniz nano teknolojiyi kullandığınız ambalaj türüyle tanıştırdınız... Çok yüksek yatırım miktarıyla hayata geçirdiğiniz bu teknoloji dünyada bile yok neredeyse...
Pet şişe hem sağlıksız hem ürünün tadını bozuyordu. Cam kullanmaya karar verdik. O da hem ağır hem kırılma riski bulunuyordu. Araştırmaya başladık. Bir Alman firmasının dışı pet içi cam olan bir ambalaj üretmiş. Bu yeni bir inovasyon ürünü, dünyada yeni bir teknoloji. Pet’in 0,3 milimetre, camın kalınlığı 0,0001 milimetre. 100 kilo camdan 100 milyon adet şişe çıkıyor ortaya. Nano teknoloji dediğimiz bu. Camdan daha sağlıklı bir ürün, pet kadar hafif. Bu, içi cam dışı pet ürünü kullanmaya başladık ürünlerimizde. Asetik dolum yapıyoruz burada, bu çok önemli. Bu bakteri oluşumu önleyen bir yöntem. 42 milyon euro’ya maloldu bu yeni yatırım.
- Bundan sonraki hedef ve projelere ilişkin neler söylersiniz?
ABD, Avrupa ülkeleri, Avustralya da dahil olmak üzere 32 ülkeye şalgam suyu satıyoruz. Olmayan ülkelere de gireceğiz. Girmediğimiz ülke kalmayacak. Afrika ve Uzakdoğu ülkeleri dahil. Şu anda ihracatımız 68 milyon lira, ciromuz ise 120 milyon lira. 2015 yılında bu rakamı 4’kata çıkarıp, yüzde 100’ün üzerinde büyümeyi hedefledik. 2020 yılına geldiğimizde 1 milyar lira ihracatı yakalamış olmayı planlıyoruz. Uzakdoğu’ya da Adana’daki tesisimizin bir benzerini kurmayı planlıyoruz.
Eczanelerde satılması gereken bir ürün
Kolestrol ve şeken sıfır. Bulgurla mayalanıyor ve havuçtaki şeker yok oluyor. Biz şeker hastalarına kolestrolü olanlara tavsiye edioruz. Kalorisi neredeyse yok. KAnser hüçcresinin büyümesini durdurmaya yönelik özelilği olduğu bilgisine ulaştık. Buradan tıbbi açıklama yapmak doğru olmaz ama merak edenler internetten araştırsınlar. Şalgam suyunun eczanelerde görmek çok uzun zaman almayacak.
Uzakdoğu’ya taze meyve sularını bile satacağız
Taze meyve suyu üretimine başlıyoruz. Bunun için özel bir hat yatırımı yaptık. Bu sistem bizim mühendislerimizin bulduğu bir sistem. Önce taze portakal suyu yaptık. Ambalajla bunun 6 ay tazeliğini koruyabiliyoruz. Başka meyveler de gelecek. Nar suyu, mandalina, elma, üzüm, havuç ve mango suyu üreteceğiz. Yatırımı yüzde 90 yurt dışı için yaptık. Bu ürünler ihracata yönelik ürünler olacak.
BU TEKNOLOJİ BİZİ DÜNYA MARKASI YAPACAK
Türkçede CamPET olarak isimlendirdiğimiz FreshSafe-PET® tipi ambalajlar, Türkiye’de bir tek Adana’da bizim tesislerimizde üretiliyor. Alman devi KHS’den aldığımız bu hatlar ise fabrikamızı eşsiz kılıyor. Şu an dünyada “ilk ve tek” olan teknolojinin mimarlarıyla çalışıyorum ve bu teknolojiyi fabrikamda barındırıyorum. Dünya devlerinin dahi sahip olmadığı bu teknoloji bizi bir ‘Dünya Markası’ yapacak. Dünyanın en iyi tesislerinden birine sahip olarak ve CamPET gibi farklı buluşlarla sıvı gıda sektöründe öncü olarak da adımızı duyuracağız.
‘Paraları çok, harcayacak yer arıyorlar’ dediler
İlk üretime başladığımız zaman çok sıkıntı çektik. O zamana kadar 50 litrelik tanklarda yapılan üretimi 3, 5, 10 tonluk tanklarda yapmaya başlamıştık. Lezzetin bozulmaması da çok önemliydi. Geleneksel lezzete ulaşmak için 2 milyon litre şalgam suyunu dökmüşüzdür. Hemşerilerimiz bize ‘bunların parası çok, dökecek yer arıyorlar’ dedi ama inatla ürünü tamamladık. Ayda1 kamyon bile satamıyorduk. Yanlış işe girdik diye düşündüğümüz oldu. Lezzet tadımları yaptırdık, İzmir, Ankara ve İstanbul’a marketlere girmeye başladık. Zamanla marka bilincini oturttuk, insanlar şalgam suyunu öğrendiler.
Star