26 / 11 / 2024

Doğru hedef ne olmalıdır?

Doğru hedef ne olmalıdır?

2008 yılına günler kala inşaat sektöründe hedefler netleşmeye başladı. Arz eden inşaatçı orta gelir sahibine yönelik küçük daire, talep eden tüketici aylık ödemelerini yapabileceği uygun bir daire, fon sağlayıcılar ise stoklarındaki kaynakları kullandırab




Kısaca olması gereken, gerçekleştirilebilir öngörülerde bulunarak doğru hedef seçtiler ve stratejilerini belirlediler.

Bu hafta bu hedefleri yinelemeyeceğim. Sadece, kamuoyunda ses getirmeye yönelik ve yanlış hedeflerden bahsedeceğim.

Son birkaç aydır, basındaki beyanatları ve açıklamaları okudukça şaşkınlık içinde kalıyorum. Sektörümüzün duayen (!) isimlerinin Türk emlak sektörüne çekmek istedikleri yabancı yatırımcıları ve kaynak miktarını okudukça hayretlere düştüm. İspanya ve benzeri ülkeler örnek verilerek 250 milyar dolara kadar yükselen yabancı fon miktarlarını tellafuz eden meslektaşlarımı okudukça, 34 yıllık birikimimin boş olduğunu düşündüm. Bundan daha acısı, ömrünü bu sektöre vermiş gerçek meslektaşlarımın emeklerini, eserlerini sadece 'yabancı' kelimesine bir hiç uğruna heba etmelerine üzüldüm. Bu sözlerimin asla yabancı karşıtı olduğu şeklinde yorumlanmasını istemem. Yabancı yatırımcının Türk gayrimenkul sektörüne gelmesini bilgi birikimlerini ve global piyasa deneyimlerini paylaşmasını çok isterim. Ama tekstil sektöründe olduğu gibi inşaat sektörünü de bir taşeron olarak kullanmalarına kesinlikle karşıyım.

"Hedefimiz, Türk gayrimenkul sektörünü yabancı sermaye açısından cazibe merkezi haline getirmek olmalıdır" düsturuna katılıyorum. Türk müteahhitlik sektörü, sanayi üretiminde olduğu gibi konut üretiminde de uluslararası piyasalarda marka olması için elimizden geleni yapmalıyız.

Ancak bunu isterken yabancı sermayenin, bitirilmiş projeleri fonlamasını kastetmiyorum. Yabancı yatırımcının bilgisiyle, finansal gücüyle ve global pazarlardaki deneyimleriyle gelmesini, Türk firmasıyla birlikte elini taşın altına elini koyarak proje geliştirmesini istiyorum. Türk müteahhitlerinin yabancı sermayeyi ortak olarak alarak, dünyaya yeni bir pencere açmasını ve uluslararası marka olma adına önemli bir adım atmasını arzuluyorum.

Sadece sıcak para olarak Türk sanayisine giren yabancı sermayenin verdiği zararı ve en büyük yanlış örneğini tekstil sektöründe gördük. Yıllarca Türk tekstil sektörünü bir taşeron gibi kullanan yabancı sermaye ve markalar, tekstil sektörünün uluslararasındaki gelişmesini engelledi. Eğer yabancı sermaye, Türk inşaat firmalarıyla birlikte ortak yatırım yaparsa, bilgi ve birikimlerini ve global pazarı da birlikte getirirse; altı haneli fon büyüklükleri gerçekleşebilir. Bu filmi bir kez daha seyretmek istemiyorum.

Çınar ağacının giderek büyüyen gövdesi ve güçlü kolları, güçsüz bedeni olan sarmaşıkları her zaman cezp eder. Sarmaşık, ilk zamanlar çınarın gövdesine sarılarak daha ihtişamlı ve güzel görüntü verir. Ama gün geçtikçe upuzun kökleri ile önce çınarın topraktan besin ve su almasını engeller. Daha sonra gövdesine ve dallarını kaplayarak havasız bırakır. Nihayetinde Güçlü çınar, içten içe zayıf düşer ve devrilir. Sarmaşık ise tohumlarını bir başka güçlü çınara taşır.

NAZMİ DURBAKAYIM / TEKNİK YAPI BAŞKANI


Geri Dön