16 / 05 / 2024

Doğtaş Mobilya, Biga'dan çıkıp sektör devi oldu!

Doğtaş Mobilya, Biga'dan çıkıp sektör devi oldu!

Çanakkale'nin Biga ilçesinde kahve işleten Ali İhsan Doğan'a "Bir gün çok ünlü bir mobilyacı olacaksın" deseler, kendisi dahil kimse inanmazdı



Bigalı kahveci Ali İhsan Doğan, bir hemşehrisinin teklifiyle bayiliğini aldığı modüler mobilya işini batırınca, kiraladığı dükkanda mefruşatçılık yapmaya başladı. 1970'li yıllarda İnegöl'den mobilya alıp sattı. 1980'lerde başlayan çek yat devrimiyle sermaye birikimi sağlanınca, 6 oğluyla mobilya üretimine geçti ve ve Doğtaş doğdu

Çanakkale'nin Biga ilçesinde kahve işleten Ali İhsan Doğan'a  "Bir gün çok ünlü bir mobilyacı olacaksın" deseler, kendisi dahil kimse inanmazdı. 1970'lerin ilk yıllarıydı. Eşiyle 6 oğlunu büyütmeye çalışan Doğan'a bir gün bir hemşehrisi uğradı. İstanbul'a gidip dönemin ilk kapı ve modüler mobilya üreticisi Elka firmasında pazarlama müdürü olan o hemşehrisi, "Gel bizim bayimiz ol" dedi.

Ali İhsan Bey, bu işten hiç anlamadığı halde, hemşehrisini kıramadı, "Tamam" dedi. Sonra bir dükkan kiraladı. İstanbul'dan kapılar ve mobilyalar geldi. Ne yazık ki, Bigalılar bu dükkana ilgi göstermedi.  Birkaç ay sonra da bu ilk macera hüsranla sona erdi. Ali İhsan Bey'in en büyük oğlu Davut Doğan, karşımızda oturup bunları anlatmaya başlayınca, "Heyecanlı bir hikayenin başındayız" diyerek sorularımızı  art arda sıraladık.

İnegöl'den mobilya alıp sattılar

Davut Bey, babanız ilk işi batırınca firmanız Doğtaş, bugün nasıl bir mobilya devine dönüştü

Rahmetli babam, o dükkana o zamanlar moda olan ot yastıklar, yorgan, yatak dolduruyor. Ayrıca pamuk da koyuyor satılması için. İşler biraz açılıyor. Yanına kardeşim Adnan'ı da alıyor. Birlikte İnegöl ve Kemalpaşa'daki mobilyacılardan eşyalar da getirip satmaya başlıyorlar. Küçük büfeler, aynalı gardroplar filan. 1985 yılına kadar böyle devam ediyorlar.  Adnan kardeşim, akıllı ve uyanıktır. Ticareti de iyi bilir. Daha sonra başka bir dükkan daha açıyorlar ve işi büyütüyorlar.  1972 yılında da Doğan Mobilya böylece kuruluyor. Bugün 40 yaşında olan Doğtaş, böyle doğuyor. 15 yıllık Doğan, 1987'de Doğtaş oluyor.

Çanakkale'de demiryolu yoktu o demiryolcu oldu

Siz, o kuruluş döneminde neler yapıyorsunuz

O sıralarda,  Bandırma limanında memurluk yapıyordum. Sonra  Ankara  ve Çankırı'da maceralarım oldu. Eskişehir'deki Devlet Demir Yolları'na ait okulda okuyup mezun olduğum için memurluk yaptım. Düşünün, Biga'da ve Çanakkale'de demiryolu olmadığı halde ben demiryolcu oldum. Sonra da Bandırma Limanı'nda çalıştım. Dışarıdan Açık Öğretim'e gittim ve iktisat okuyup mezun oldum. İşleri iyi giden babamla kardeşim, oradayken beni Biga'ya çağırdılar. "Gel yanımıza, birlikte çalışalım, sen hesabı kitabı yap, defterleri tutarsın" dediler. 5 kardeşim lise mezunuydu, ben de iyi kötü okumuş birisi olarak Biga'ya döndüm. Kendime bir "B Planı" yaptım. Mobilyacılık tutmuşsa babam kahveciliğine devam eder, ben de kendi işimizde ve başka işyerlerinde muhasebecilik yaparım dedim.

Kendimiz üretelim dedik

B planınızı uygulamayı başardınız mı

Biga'ya döndüğümde bir  furya başladı. O zamanlar, yer yataklarından ve sedirlerden kanepelere geçiş vardı. Adına çekyat denilen açılınca yatak, kapatınca kanepe olabilen ev eşyaları çok modaydı. İzmir'de bir firmadan çekyatları alıp satmaya başladık. Güzel bir kampanya da hazırladık. "Bir paket sigara fiyatına çekyat" sloganıyla müşterilere kanepe yetiştiremez hale geldik. Biga deyip geçmeyin. 115 köyü vardır. Nüfusu da 100 bin civarındadır. Bizim için iyi bir pazardı. İşler çok iyi gidince artık B Planımı da rafa kaldırıp, kardeşlerimle işi büyütmeye başladık. Çekyat kampanyası tuttuğuna göre, "Biz kendimiz üretip satabiliriz" dedik. Ve 80 metrekarelik bir yer tuttuk, kanepeleri çakmak için de ikinci el bir kompresör aldık. 5-6 usta ile biz de çalışarak günde 4 adet veya 6 tane kanepe üretiyorduk. O çekyatları mağazada satıyorduk.

Halkın sevgisi bize yaradı

Çekyat devrimi, en çok size mi yaradı

Aynen öyle. Biga'da satamadığımız günlerde akşamları köylere gidip, kahvelerde  pazarlayarak elden çıkarıyorduk. Çünkü, bunu yapmasaydık, ertesi güne sermaye yoktu. Stok da olmadığı için bu yolla elimize para geçiyordu. Böyle devam ederken, sanayi sitesinde 300 metrekarelik iki dükkana taşındık. Bu arada da bir arsa alıp, bina inşaatına başladık. Bir yıl içinde yani 1988'de de Doğtaş'ın ilk üretim tesisini kurduk. Çekyat sayısını da günde 15-20'ye kadar çıkardık. Çanakkale ve Biga'dan Trakya'ya da geçtik. Günde bir kamyon çekyat üretip, bunun hepsini de satar hale geldik. İşçi sayısı da 15-20'ye kadar çıktı. Çan ilçesi ve Çanakkale'de mağazalar açtık. 1992'de de Bandırma mağazası devreye girdi.

40 yılda 100 kat büyüdük

Mobilya üretimine geçiş ne zaman oldu

Kendi bölgemizde çekyatta yeterince büyüyünce,  mobilya da üretmeye de başladık. Yemek ve yatak odaları yaptık. Doğtaş'a a ikinci bir bina yapıp 1200 metrekareye çıktık. Hep hedefleri büyük koyduk. 20 işçinin çalıştığı zaman yemekhane yapılacak. Müteahhide, "sen burayı 100 kişilik yap" dedim. Gerçekten de ikinci binayı yaptığımız zaman işçi sayısı 100'ü de geçti ve yemekhane de yetmemeye başladı. O büyüme sürecinde bir esprimiz vardı: Büyüme hızlanmıştı bu kez müteahhide 500 kişilik yemekhane siparişi verdik. Şimdi o yemekhane duruyor ama işçi sayısı 1000'i de çoktan geçtiği için iki vardiya yemek veriliyor. Şu anda 250 bin metrekare açık, 100 bin metrekare kapalı alanımız var üretimde. Yani, alan olarak 40 yılda neredeyse 100 kat büyümüşüz.

Kelebek'i  izledik modüler mobilyada başarılı olduk

Yolunuzu aydınlatan rol modeliniz oldu mu 40 yılın sonunda kaç mağazaya ulaştınız

40 yılda yurtiçinde bir mağazadan 130 mağazaya, yurt dışında da 92 mağazaya çıktık. 1992'de Türkiye'de tek bir mobilya markası yani Kelebek vardı. Bundan övgüyle söz etmek lazım. Kelebek modüler mobilyada tekti ve çok gözdeydi. Biz de  onun aldığı yolu gözlemleyerek bu alana girdik. O yüzden de 1992'de üretim binalarımızı büyütmeye başladık. Mobilyada Almanlar ve İtalyanlar iyi olduğu için teknolojik makineleri de bu ülkelerden getirip seri üretime başladık. Ardından da bayilikler verme aşamasına geldik. Trakya'daki ilçelerden başvurular gelirken, bir yıl sonra da Diyarbakır'da bayimiz oldu. Kendi mağazalarımızı açmayı da sürdürdük. 1994'te de İstanbul'a geldik. İlk mağazamızı Avcılar'da açtık. İlk ihracatımızı da yine aynı yıl Arnavutluk'a gerçekleştirdik. Dolayısıyla, artık yerel firmadan kurumsal bir firmaya geçişimiz de başladı.

Yerel ve küçük bir Biga şirketinden KOBİ'liğe terfi ettiniz

Küçük bir firmadan orta boy bir KOBİ'ye dönüştük. Bir dünya şirketi olma hedeflerimiz var. Yani, bir kasabadan çıktık, bölge markası olduk, tüm ülkeye yayıldık, şimdi de dünyaya açılıyoruz.

İtalya'ya ihracat yapıyoruz

Hangi ülkelere mobilya satıyorsunuz

Mobilya üreten ülkelere de mal satıyoruz. Almanya'ya da, İtalya'ya ihracat yapıyoruz. Bunların yanında Rusya'da varız. Hollanda'da 3 mağazamız bulunuyor. Bulgaristan'da kendi markamızla şirketimiz var. Kriz nedeniyle yavaşladı ama Yunanistan'a mal satıyoruz. İran'da 10 bayimiz var. Irak'a da mal veriyoruz. Suriye'5, Libya'da 7 mağazamız oldu. Orta Asya cumhuriyetlerinin neredeyse hepsinde varız. Şu anda ABD, Japonya ve Çin hariç her yere ihracat yapıyoruz.

2012 bizim için fırsat yılı yüzde 40 büyüyeceğiz

Satış cironuz ve ihracatınız hangi miktara ulaştı

Biz bu yılı konsolide satış olarak 175 milyon lirayla kapatıyoruz. Direkt satış tutarı ise 140 milyon lira. Gelecek yılki hedefimiz yüzde 40 büyümeyle 210 milyon üretimden, toplam satışlarımız da 250 milyon lira olacak.

Krizde yüzde 40 büyüme hedefi zor değil mi

40'ıncı yılımızda yüzde 40 büyümek belki iddialı ama yurtdışından ciddi talepler var. Yurtiçinde 16, yurt dışında da 14 mağaza açmayı planlıyoruz. Lokasyonları belirlendi. Yaklaşık 30 mağazayla önümüzde yıl ciromuz da büyüyecek. Özel mobilya denilen alanda da ciddi bayilik talepleri geliyor. Bunlar farklılaşma stratejimizden kaynaklanıyor.

7 yıl garanti veren sadece biz varız

Beğenilen mobilyacı olmak için neler yapıyorsunuz

Üründe ve serviste farklılık yapıyoruz. Ben aynı zamanda mobilya sektör başkanlığı da yapıyorum. 65 bin mobilyacının olduğu bir ülkede sektörü iyi tanıyor ve iyi analiz ediyoruz. 65 bin mobilyacıdan 32 bini üretici, 30 bin civarında da perakendeci yani satıcı firma var. Burada farklı olmanız gerekiyor. Üründe farklıyız çünkü kendi özgün tasarımlarımıza önem veriyoruz. Bu yıl Fredico Delrusso adlı ünlü bir İtalyan tasarımcı kullandık. Yurtiçinde de Atıl Kutoğlu ve Ece Sükan gibi önemli tasarımcılarla çalışıyoruz. Bunlar da bizi farklı ve özel yapıyor.

Beni bir müşteri olarak düşünün. Sizden neden mobilya almalıyım

Mağazamıza geldiğiniz zaman bunu anlıyorsunuz. Öncelikle tasarımda farklıyız, Türkiye'de 7 yıl  garanti veren tek firmayız. Ayrıca yaygın servis ağımız var.

Perihan ÇAKIROĞLU/BUGÜN


Geri Dön