Doğtaş'ı 6 kardeş yönetiyor!
Doğtaş Mobilya, 38 yıldır sektörde faaliyet gösteren çok ortaklı bir aile şirketi
Çanakkale Biga İlçesi'nde açtıkları Doğan Mobilya adlı küçük mağazayla sektöre giriş yapan Doğan Ailesi, bugün kendi alanında Türkiye'nin 3'üncü büyük ihracatçısı olan Doğtaş Mobilya'yı yarattı. 6 kardeş tarafından yönetilen ve 2010'da 38'inci yılını kutlayan şirketin yönetim kurulu başkanlığını, ailenin en büyük çocuğu Davut Doğan yapıyor. 8 çocukları ve anneleri de dahil, toplam 21 kişilik bir aileler; ancak Davut Doğan'm da ifade ettiği gibi, "Günümüzde ortaklıklar fazla yürümüyor". Bu noktaya gelmemek için şirketi Aile Meclisi Yönetmeliği'ne göre yönetiyorlar. Çocukların eğitiminden, emeklilik yaşına kadar her konuda yaptırım uygulayan bu yönetmeliğin en dikkat çekici maddelerini Davut Doğan, şöyle anlatıyor:
'MAAŞ DIŞINDA PARA ÇEKİLMEZ'
"30 yıllık birlikteliğimizi sürdürmemizin temelinde baştan beri koyduğumuz birtakım kurallar var. Örneğin, 6 kardeşin bir maaşı vardır şirkette. Kimse bu maaş dışında para çekemez. Yıllık dağıtılacak kâr oranları ve ikinci kuşağın üniversiteyi kazandığında alacağı prim, hatta onların staja kaç yaşında başlayacakları bellidir. Mesela, eşlerimizin şirkette çalışması yasaktır. Kardeşimizin eşi şirkette çalışıyordu. Bunun sıkıntısını yaşadık. Ondan sonra koyduk bu maddeyi. Öylesine yazılmış şeyler değil bunlar, önceden belirlenen, herkesin hemfikir olduğu konulardır. Başlıklar halinde yazılmış bir anayasa gibi... Bazı maddelerin revize edildiği de olmuyor değil Emekliliği tartışıyoruz en son. 61 yaş emeklilik yaşı. Bana erken diyorlar. Çünkü yaşım 61'e yaklaşıyor. Bunu değiştirmeyi öneriyorlar. Yaşadıkça da yeni şeyler yazıyoruz, örneğin, tüm ikinci kuşağı üniversitede okuyacakmış gibi yazmışız. Biri okumaz diye hesaplamamışız. Şimdi de buna yönelik bir şey yazıyoruz. Hisselerin dışarı çıkması da çok zor. Önce ortaklara teklif edilmek zorunda."
YILDIZI ÇEK-YAT İLE PARLADI
Doğan, Doğtaş Mobilya'nın başarılı olmasını öncelikli olarak 'çek-yat'ın hayatlarımıza girmesine bağlıyor. Doğan, babasının alım satım yapan Doğan Mobilya üretime geçtiklerini söylüyor ve şöyle devam ediyor: "ilk üretim 1987'de yapıldı. Sonra 88'de Çan'dan başlamak üzere kendi mağazalarımızı açtık. 93'te yayılmamızı gören çevredeki mobilyacılar bizden bayilik istemeye başladı. îlk bayiliği Manyas'a verdik. Üretimimizi arıtıp kapalı alanımızı 2 bin metrekareye çıkardık. 94'te Avcılar'dan İstanbul'a ilk adımı attık. Yeni pazarlara girdikçe, bayilikler geldikçe yatırımımızı büyüttük ve Doğtaş'ın bugün geldiği noktada 70 bin metrekare kapak, 200 bin metrekare açık ile alan kapasitemiz ile 130 mağazamız var. 60 ülkede 75 satış noktasına ulaştık. O kadar çok çeşit var ki, üretim kapasitemizi adetle açıklayamıyoruz. 1.5 milyon metrekarelik panel ya da modüler mobilya üretim kapasitemiz var."
'Sağlık işine yatırım yaptığıma pişmanım'
3 yıl önce bir evde bulunan her şeyi satmak için 'Evim' adlı konsept mağazalar açma planı yapan Davut Doğan, bundan çabuk vazgeçmiş. "Gebze'de ve Alibeyköy'de pilot mağaza çalışmalarımız olmuştu. Fakat rekabet edemedik" diyen Doğan, özellikle beyaz eşya segmentinde kendi üretmedikleri bir ürünü satmanın zorluklarını yaşadıklarını söylüyor. Fiyatta ciddi rekabet olduğunu belirten Doğan, Doğtaş Mobilya'nın hedefini şöyle açıklıyor: "Gıda perakendeciliğinde Doğ-Pa diye bir market zincirimiz vardı. 2 yıl önce Carrefoursa'ya sattık. Çanakkale'de bir özel hastaneye ortak olduk; ama öyle sıkıntılar var ki bu sektörde, pişman olduk. Şu anda hissemiz satılık diyebilirim. Evim işinden de vazgeçtik. Artık özümüze dönüp Doğtaş'ı dünya markası yapmak için çaba harcayacağız. Bir de enerjide yatırımlarımız olacak."
'Rusya'da mafyanın eline düşüp battık'
"Rusya'da istediğimizi alamadık. Çok zor bir pazar" diyen Davut Doğan, 1996'da zor zamanlar yaşadıklarını, hatta mafya ile uğraşttkfarını söylüyor. Doğan, o dönemi şöyle anlatıyor: "1996'da Rusya'da kurduğumuz şirkette zarar ettik. Kapatıp geldik, çünkü para batırdık. Mafya çoktu Rusya'da. Kurduğumuz kadro, gönderdiğimiz malları kaçırarak başka bir yere vermiş. Sonra biz geri almaya kalkınca, dediler ki, 'Cumartesi gelin, mafyamızla görüşün'. Herkesin 'mafya'sı vardı orada! Biz de orada yerleşik bir 'mafya' bulduk. Onlar da kendilerini 'mafya' görüyorlarmış! İki taraf görüştü; çözemedi. Kendi depomuzdan mal yüklerken polis gelip depoyu bastı. Sonunda boşaltıp geldik; Rusya'dan çıktık. Belki de bundan.. Oraya karşı soğukluğumuz var. Bayilik talebi geldi. Mal veriyoruz ama yeterli değil. Rusya'yı sordukları zaman 'Yokuz' diyorum. O dönem, Çanakkale'de bir benzin istasyonumuz vardı. Rusya'da batan parayı karşılamak için onu satmıştık. Şu anda 2 milyon lira değeri var istasyonun; geri almak istediğimde öğrendim. Bizim batırdığımız para 250 bin dolar kadardı."
Önce yabancı ortak sonra da halka arz
■ 3 yıl önceki halka açılma planınız ne oldu?
Halka mı açılalım, yoksa yabancı ortak mı bulalım? Bu konuda kararsız kaldık. Aslında 2008'de yabancı ortak bulunması konusunda bir aracı kuruluşa yetki verdik. Fakat son çeyrekteki global krizle birlikte sözleşmeyi karşılıklı feshettik ve 2009 da krizle geçti. Bundan sonraki süreçte tekrar bakacağız. Fonların da aralarında bulunduğu isteklilerden ciddi teklifler alıyoruz. Almanya'da ve Polonya'da mobilya fabrikaları olan bir grup da bize özellikle stratejik ortaklık teklifi yapıyor ve işi bilen biriyle olmak açısından buna daha sıcak bakıyoruz. Alman ekolüyle iş yapmak bizim için daha cazip. Belki bir stratejik ortakla daha fazla büyüyüp öyle halka açılacağız. Son gelişmeler bunu daha pozitif görmemize neden oldu.
2011 'de bir yabancı ortakla muhtemelen yola çıkacağız. 3-5 yıl sonra da halka açılmayı düşünüyoruz. Arap sermayesi ve Katarlı bir şirket de bizimle ortak olmak istiyor. Ancak çoğunluk hisseyi devretme gibi bir niyetimiz yok. Yüzde 51'i elimizde tutmak için çalışıyoruz. Almangrup ise bizden daha büyük. En kötü yüzde 50-50 olur.
Habertürk