Genel

Dolmabahçe’deki asırlık çınar ağaçlarından hastalıklı olanlar kesildi!

Kesime tanık olan vatandaşlar ‘yeşil katliamı’ endişesiyle isyan etse de, işin aslı başka. Bu hastalık, yol ağaçlarının kaderinde var. İstanbul Life, bütün şehir halkını hüzünlendiren bu mesele için İTÜ Orman Mühendisliği Fakültesi’nden Hüseyin Dirik’le k

Yol ağacı deyip geçmemek gerekÖ Onlar bir kentin sadece dekoru değil, aynı zamanda prestij göstergesi. Nitekim pek çok ülkede kişi başına düşen yol ağacı sayısı bir kentin gelişmişliği hakkında fikir veriyor. Avrupa’da bin kişiye düşen yol ağacı sayısı 50-80 iken, Kanada’da 128. İstanbul için henüz böyle bir istatistik yok. Zaten bizde yol ağaçlarının güzergahı da bir elin parmaklarını geçmiyor. Dolmabahçe-Beşiktaş, Beykoz-Abraham Paşa Korusu ile Büyükdere-Belgrad Ormanı ilk akla gelenler... Olanlar da bakımsızlıktan ölüyor. Özellikle de trafiğin en işlek olduğu Dolmabahçe’de bulunanlar. Geçen ay buradaki 39 ağaç ‘doku bozukluğu’ teşhisiyle kesildi. Ağaçların neden kesildiğine anlam veremeyenler Büyükşehir Belediyesi’ne tepkili. İşte bu tepkinin haklılık boyutunu irdelemek üzere konuyu bir bilene danıştık. İTÜ Orman Mühendisliği Fakültesi profesörlerinden Hüseyin Dirik, sorularımızı yanıtladı.

Dolmabahçe’deki çınarlar kaç yaşında
İlk dikiliş zamanları 1900’lü yılların başına dayanıyor.

n Ağaçlardaki doku bozukluğunun sebebi nedir
O dönemin koşullarında bu caddeden fayton ve az sayıda hafif motorlu araç geçiyordu. Dikimler de buna göre 3-4 metre aralıklarla yapılmış. Oysa ideali 6-10 metredir. Zamanla trafik yükünün de artmasıyla yol dört şeride çıkarılmış, defalarca yapılan tretuvar ve altyapı çalışmaları da ağaçlarda kök ve gövde yaralanmalarına neden olmuş. Ayrıca aralıkların sık tutulması gelişimlerini olumsuz etkilemiş ve form bozukluklarına yol açmış. Araç çarpmaları nedeniyle oluşan yaralar da mantar, virüs gibi patojenlerin ağaçlara bulaşmasına neden olmuş. Bu patojenler zaman içinde etkisini gösterir. Bu süreçte yapılması gereken bakım ve koruma çalışmalarının ihmali de ağaçları zayıflatıp çöküş evresine girmelerine yol açmış.

Peki kurtarılmaları mümkün değil miydi ki kesildi
Maalesef yol ağaçlarının ömrü
80-100 yıl. Günümüzde bakım ve budamaların yanında yara, çürük ve kovuk tedavileriyle, bağlama ve kuşaklama gibi destekleme önlemleri uygulansa da bu ancak çürümeyi yavaşlatır. Önümüzdeki 20-25 yıl içinde mevcut ağaçların yarısının yenilenmesi kaçınılmaz. Bu güzergahtaki ağaçların yüzde 50’sinin çok önceden kesilip yerlerine yenileri dikilmeliydi. Şanzelize’ye bakıyorsunuz; ağaçlar 1600’lerde dikilmiş ancak bugüne dek 3-4 kez yenilenmiş. Bizdeki gecikmiş bir müdahale. Kentlerde yaşlı ve hastalıklı ağaçların korunması kararı, kabul edilebilir güvenlik koşullarına göre belirlenir. Öncelikli olan can güvenliğidir. Dolmabahçe örneğinde olduğu gibi, kalın gövde çaplarına ulaşan türlerin dar aralıklarla dikilmesi, sürücüler için duvar etkisi yaratması nedeniyle, trafik güvenliği açısından da istenmeyen bir durum.

“Kurtulma ihtimali olsa kesmezdik”

Konu hakkında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Park Bahçe ve Yeşil Alanlar Daire Başkanı İhsan Şimşek’e de söz verdik: “Bölgedeki ağaçlarda üç yıl önce ‘doku bozukluğu’ diye bir hastalık teşhis ettik. Bu hastalık ağaçların bir anda su yollarını kapatarak kurumalarına neden oluyor. Üç yıldır ağaçların tek tek yıkanması ve ilaçlanmasıyla uğraşıyoruz. Kurtaramadığımız ağaçların büyük kısmı Beşiktaş-Karaköy yolu üzerinde. Bu cadde ve ağaçlar tarihi olduğu için kuruldan 39 ağacın yenilenmesi için izin aldık. Bu ağaçlar arasında trafik kazalarından dolayı can ve mal güvenliği teşkil eden ağaçlar da vardı. Onları kesip, yenilerini diktik. Yeni ağaç dikerken de aynı hastalık bulaşmasın diye önce ilaçlama yapıyoruz.”

“Yılda 100 bin ağaç dikiliyor” 
İstanbul’da yılda 100 bin ağaç diktiklerini belirten Şimşek, eleştirilere de şöyle cevap verdi: “Asırlık ağaçları durup dururken kesmeyecek kadar bilinçliyiz. Eğer canlanma ihtimali varsa sonuna kadar bakım yapar, bekleriz. Ancak ağaç hastalıklıysa ve etraftaki diğer ağaçlara da zarar veriyorsa, öteki ağaçları kurtarmak adına kesmekten de çekinmeyiz. Zaten yerlerine de hemen yetişmiş ağaçlar dikiyoruz. Yeni dikilenler 20-30 yıl içinde tarihi ağaçların boyuna yetişir.”

Ebru Yarbasan/Milliyet