Dövize Endeksli Kredi kullananlar karda mı, zararda mı?
Dövize Endeksli Kredi (DEK) kullanmak yasak meyva gibidir....
YTL cinsi krediye kıyasla çok cazip taksitler sunar, fakat Türk halkı iyi bilir ki döviz bir kaç senede bir hareketlenir ve o cesareti gösterenleri cezalandırır.... Kredi kullananların pek dikkat etmediği ise o cezanın tüm bilançoyu bozup bozup bozmadığı, yapılan işin gerçekten zarar olup olmadığıdır....
Devaluasyon yaşanılan dönemlerin çok da uzun olmadığı, ilk aylardan sonra dengeye ulaştığı ve sonrasında düşüş yaşandığını göz önüne alırsak geçmişte DEK kullananlar gerçekten zarar mı ettiler?
Geçmişe baktığımızda kredi vadeleri çok kısaydı. O süre içinde devalüasyon olduğunda ortalamada kara geçmek oldukça zor oluyordu... Bu nedenle büyük bir kesim `ben hayatta DEK kullanmam klübüne' üyedir.... Biz bankacılar da `döviz geliriniz yoksa DEK kullanmayın' tavsiyesinde bulunuruz.... Bu bankacı için de tüketici için de en kolay yöntemdir... Sorumluluk almamak.... Aslında doğrusu da budur.... Krediyi sadece kullanmak yetmez, yönetmek te gerekir.... Müşteri bu donanıma sahip değilse iş bankacıya düşecektir ki, yüzlerce müşterisi arasında Müşteri Temsilcisi bu süreci nasıl yönetebilir... Daha da ileriye gidersek, onlarca ürünü pazarlamaktan sorumlu Müşteri temsilcilerinin kaçı bu ürüne tam anlamıyla hakim?
Şu günlerde döviz yükselmiş durumda.... Tepe noktadan aşağıya gelmiş olmakla beraber hala yüksek ve DEK kullananlar isyan ediyor.... Keşke kullanmasaydım diyenler çoğunlukta, yasal düzenleme olur beklentisi hayaline girenler de az değil....
Gelin önce DEK kullananlar gerçekten zararda mı? Yoksa zarar sadece kardan mı? :
CHF cinsi krediyi tüketiciyle ilk tanıştıran ekibin parçası olarak süreci oldukça iyi yaşadım... Bu nedenle yukarıda 3 dönemi ele aldım... CHF endeksli kredinin ilk lansmanının yapıldığı 2006 yılı başı, 2008 başı ve içinde bulunduğumuz ay.... Görüldüğü gibi 2006 yılında 180 ay vadeyle kredi kullanmış birisi kur 1,60YTL'nin üzerine çıkmadığı sürece karda..... 2008 in ilk yarısında kullananların durumu ise daha parlak.... 180 ay vadeyle kredi kullanmış birisi kur 2,13 YTL nin üzerine çıkmadığı sürece karda.... Tabii 2006 yılında kredi kullanmış tüketici 2,5 yıl boyunca düşük kurdan ödeme yaptığı için o açıdan da şanslı....
Unutulmaması gereken, şu kura kadar karlı bir işlem dediğimiz kura varıldığı zaman `zarar ettik' demek doğru değildir.... Önemli olan ortalamada ne kurdan ödendiği.... İşin içine paranın zaman değerini de sokarsak ilk yıllarda düşük kurdan ödemenin kara etkisinin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkar....
Finansal matematikle daha fazla kafa karıştırmadan mantığı basit aritmetikle kıyaslamaya devam edelim.... Günümüzde kredi kullandığımızda ise, oranların oldukça yükselmiş olmasına rağmen makas hala geniş... 180 ay vadede başabaş kur 2,30YTL ye geliyor ki bu güncel kurun (1,30YTL) %77 artması anlamına geliyor... Bankaların vadeleri kıstığı bir dönemde 120 ay vadeye bakarsak burada zarar ettim demek için ortalamada kurun %56 nın üzerinde yükselmesi gerekiyor.....
Japon yenine bakarsak da benzer bir durum olduğunu görürüz:
Yıl başında kredi kullanan birisine zararda diyebilir miyiz? Japon yeninin kredi kullandırılan tüm para birimleri içinde YTL ye karşı en fazla değer artşını kaydetmesine rağmen.... Kurun 1,80lerdeki en yüksek noktasında dahi şu an için yapılmış bir yanlış demek doğru olmaz....
USD ve EUR cinsi kredilerde de benzer durumlar söz konusu iken, EUR cinsi kredi kullanmanın parite değişimleri nedeniyle çok karlı bir işlem olduğunu söyleyebiliriz...
Nerede hata yapıyoruz?
Yukarıda net olarak görülüyor ki, DEK kullananlar henüz zarara geçmemiş ve henüz zarara geçmenin yakınında bile değiller.... O zaman neden şikayetler yükseliyor? Bunun nedeni DE kredi kullanmak daha çok YTL cinsi kredide taksitlere gücü yetmeyenlerin cesaret ve tercih ettiği bir kredi... Eğer YTL taksitleri ödeyebilme kapasitesi olan birisi, YTL kredi yerine DEK kullanmayı kar amacıyla yapsa, bu şekilde düşük taksitlerle başlasa ve kur yükseldiğinde sıkıntıya düşmese sesi bu kadar yükselir mi? Yapılması gereken, DEK kullanırken limitlerinizi zorlamamanız ve yükseliş durumunda limitlerinizin ne olduğunuzu bilmenizdir...
Bu yazıyı okuduktan sonra kendinizi DEK böyle bir dönemde dahi zararda değilse, ben de kullanmalıyım şartlanması içine sokmayın.... Göstermek istediğim dava açsam kazanırmıyım, yasal düzenleme olacak mı beklentisine girenlerin aslında o kadar da kötü durumda olmadığı..
Bu konu uzun ve çok detaylı... Detaylara girerek kafa karıştırmak istemiyorum fakat kar tarafının sadece yukarıdaki basit tablolarla sınırlı kalmadığını söylemeden de edemeyeceğim... Eğer piyasaları iyi okuyorsanız ve dövizi düşük yakaladığınızda pozisyonunuzun bir kısmını kapatabiyorsanız ya da bir köşeye atabiliyorsanız, zamanı geldiğinde para birimleri arasında geçiş yapabiliyorsanız `kar' dediğimiz şeye hayal edemediğimiz tepe noktalara çıkabilir... Bu işin parite dengeleri de var ki, her zaman ya da çoğu zaman doğru karar vermek için yeterli bilgi ve deneyiminizin olması dahi yetmez.... İçgülerinizin de kuvvetli olması gerekir.....
Eğer DEK kullanacaksanız unutmamanız gereken altın kurallar:
Limitlerinizi zorlamayın....
Kenarda yedek akçeniz olsun....
Dövizle fazla ilişkiniz yoksa, döviz geliri elde etmiyorsanız, piyasaları takip edemiyorsanız bir daha düşünün....
Bazı dönemlerde (dövizin yükseldiği ve kötü günlerin bitmek üzere olduğunu düşündüğünüz dönemlerde, bazen de tam tersi dövizin kafasını kaldıramadığı dönemlerde) DEK kullanmak daha mantıklıdır, her dönem uygun demek doğru değildir.....
Kredinizi kullanırken ve sonrasında her zaman `YTL kredi alsaydım ne kadar öderdim' ile kıyaslayın.....
Okuyuculardan gelen ve sık sık karşı karşıya kaldığımız soru ise `DE kredimi YTL'ye çevireyim' mi oluyor? Bunun cevabını yukarıdaki tablolara tersten bakarak cevaplayın...
Kredinizi çevirdiğinizde (eğer aynı vadeyi kullanırsanız) taksitlerinizin %70-80 ler seviyesinde artacağını ve zararı realize edeceğinizi unutmayın.... Çevrimi yapmak için `evet, kur bu oranların üstünde artar ve oralarda devam eder' diyebilmelisiniz??
Tüm Emlak Kulisi okuyucularına karlı günler dilerim.....
Sevgilerimle,
Nejat ÖZONAY