Ekonomi

Dünya birinciliğinin acı faturası. Faiz rantının yerini konut rantı aldı...

Pandemiyle başlayan konut fiyatları artışı aradan geçen süre içinde zirveye tırmandı. Türkiye bir çok raporda ve tabloda ilk sırada yer almaya başladı. Ancak bu dünya birinciliğinin çok acı bir faturası oldu. Sonuçlar giderek daha da ağırlaşacak... Bu durum yüksek enflasyondan önce de böyleydi

Türkiye konut fiyatları sıralamasında 2020 yılından bu yana dünya listelerinde ilk sırada yer alıyor. Bu durum yüksek enflasyondan önce de böyleydi. IMF Global Konut Fiyat Endeksi'nde Türkiye yüzde 28 reel fiyat artışı ile ilk sırada yer alıyor.

Türkiye'nin ardından Avustralya, Yeni Zelanda ve Çek Cumhuriyeti yüzde 20'nin altında değerlerle geliyor. IMF'nin hazırladığı sıralamaya göre reel kredi artışında da Türkiye ile 14 artışla lider konumda. Kişi başı gelirin konut fiyatına oranı bakımından ise Türkiye 58 ülkelik listede ancak 46'ıncı sırada yer alıyor. İngiltere merkezli The Knight Frank gayrimenkul şirketinin global konut fiyatı endeksine göre de Türkiye ilk sırada yer alıyor. Konut fiyatlarının tırmanışa geçmesinde pandemi başında kredi faizlerine yapılan dopingin ve kampanyaların etkisinin büyük olduğunu belirten Habertürk Gazetesi Yazarı Abdurrahman Yıldırım, Türkiye'de özel sektörün konut arzının durduğunu ve büyük şehirlerde çalışan kesimin büyük bir barınma sorunu ile karşı karşıya olduğunu ifade etti.  

Büyüme şirket karlarını ve vergi gelirini artırıyor

Konut fiyatlarının 2 yılı aşkın seyrine bakılınca, Türkiye ekonomisi uçuyor, piyasaları çok canlı, insanlar çok para kazanıyor, yabancı sermaye akın geliyor gibi bir tablo varmış gibi göründüğünü ancak durumun çok daha farklı olduğunu kaydetti. Ekonomideki büyümenin çalışanlara gelir artışı olarak yansımadığını dile getiren Yıldırım, ekonomik büyümenin şirket karlarını ve devletin vergi gelirini artırdığını belirtti.

Konut üretimi de durdu

Türkiye'de konut yatırımının paranın alternatifi haline geldiğini aktaran Yıldırım, finansmana erişim, alım gücünün düşmesi ve konut fiyatlarındaki artış nedeniyle artık konut satın alınmadığını kaydetti. Müteahhitlerin de maliyetlere ve talebe güvenemedikleri için konut üretimine geçmediğini kaydeden Yıldırım, parası olan kesimin ikinci, üçüncü konutunu aldığını, yazlığını, kışlığını aldığını belirtti. Parası olanın TL'de tutmadığını, reel getirisi olan finansal varlık olmadığını dile getiren Yıldırım, yüksek enflasyon ortamında paranın faiz geliri elde edemeyince başka alternatif bulamayınca konut ve konut dışı olmak üzere gayrimenkule sığındığını ifade etti.

Orta gelirli de konuta ulaşamıyor

Orta gelirli, hatta ortanın üstü gelirlilerin bile konuta ulaşamaz hale geldiğini belirten Yıldırım, konut sahipliği oranının yüzde 60-61'den yüzde 57.5'e gerilediğini dile getirdi. Konut alanların barınmak için değil rant sağlamak için aldığını kaydeden Yıldırım, ekonomi politikalarının konut rantı yarattığını, faiz rantının yerini konut rantının aldığını savundu.

Kira göçünün faturası ağır oluyor

Kiraların da konut fiyatlarına paralel olarak tırmanması nedeniyle büyük şehirlerden kaçışların başladığını dile getiren Yıldırım, küçük şehirlere göç eden insanların istihdamdaki yerinin de aynı ücretlerle doldurulamayacağını ifade etti. Genel anlamda ücretlerin yükseleceğini ve eleman sıkıntısının da baş göstereceğini ileri süren Yıldırım, "Yaratılan gayrimenkul rantları bir yana sıradan insanlar büyük kentlerde barınamaz hale geldi. İnsanların gelecekleri kararıyor, işgücü piyasası karışıyor, iş yapma ortamı, gelir ve servet dağılımı bozuluyor" ifadesini kullandı.