28 / 11 / 2024

Düşünceler...

Düşünceler...

Günümüzde bile inşaatların teslimi konusu hala sorunların yaşanması insanoğlunun tarihsel sürecinde ele alınmış ve yazılı kayıtlara bakıldığında ise M.Ö. 1800-2000'lerde Mezopotamya'da Hammurabi kanunlarında doğru ve iyi malzeme ile ev inşa edilmesi yazıl




13.yy. Anadolu' sun da ahilik teşkilatında kaliteli mal üretimi belirli prensiplerle sağlanmış..eğer doğru malzeme kullanılmazsa Babil de kesin ölüm cezası var, Anadolu da ise tacirin halka ilan edilmesi , meslekten men vs. gibi cezalar var.

Bakarmısınız tüketicinin hakları daha o zamanlarda bile nasıl koruma altına alınmış.

Geçen gün katıldığım bir toplantıda bunlardan bahsedilince 21.yy da toplum olarak hala bu konularla uğraşıyor olmamız ne kadar enteresan!

                                    ***

Son aylarda ülkede ki son gelişmelere baktığınızda şaşırmamak mümkün değil..yahu bu ülke nereden nereye gelmiş..darbe planları, senaryolar, komplo teorileri vs. derken birileri kendine vazife çıkarmış ve ülkeye talip olmuş.

İyi de millet geçim derdinde..sanki başka bir problem yokmuş gibi yıllardır bir laiklik ve irtica yaygarası hiç bitmeden devam ediyor.

Ben şahsen şuna her zaman iman etmişimdir, demokrasi olmadan ticari zenginliği ve refahı bulmak mümkün değildir.

Birileri kendine vazife çıkardığı sürece bu kısır döngü sürer gider.

Bu durum milletin eğitimi ile ilgili değildir..devletin kendi kurumlarının eğitimi ile ilgilidir.

Ülkenin refahı ve mutluluğu istikrardan geçiyorsa o zaman siyaset kurumuna itibar etmekten başka çarenin olmadığı bilinmelidir.

                                    ***

Dünyada ki gelişmelere bakınca ise son zamanlarda ortaya çıkan beklentiler, sanki yeni bir krizi öngörenlerin tezini haklı çıkaracak gelişmelerle dolu.

Tabi piyasalar kış dönemlerinde bir sakillik içinde olsa da ortada ki emarelere de baktığınızda Yunanistan la başlayan Portekiz, İspanya ve İrlanda yı da içine alarak devam eden avro bölgesinde ki ekonomik sıkıntıların önümüzde ki bahar aylarında böyle bir kriz dalgasının piyasaları vuracağı ihtimalini güçlendiriyor.

Geçen sene içinde bazı akademisyen ve piyasa aktörleri Mart.2010 da yeni bir dalganın geleceğini ileri sürmüştü..umarım haklı çıkmazlar.

Tabi bu durumun ülkemizi de etkilememesi kaçınılmaz olacaktır.

Gene de bardağın dolu tarafından baksak bile önümüzde ki yaz dönemine kadar bu belirsizlik ve beklentilerin devam edeceğini düşünmek lazım.

                                    ***

İnşaat sektöründe ise geçerli olan vadeli satış jargonunun piyasaların normalleşmesi ile biteceğini kimse düşünmemelidir.

Düşük peşinat, uzun vadelerle gayrimenkul alımı zaten enflasyonla geçen 30 yıllık bir alışkanlık olsa gerek bu milletin genlerinde vadeli mal almak gibi bir heves ve arzu var.

Hele de piyasaların bu güvensiz ortamında düşük peşinatlarla ev satın almak yatırımcının da alıcının da işine geliyor.

Ancak burada önemli konu yıllık vade artışlarında üfe/tefe ortalamasının üstüne eklenen yüzde farkları.

Bu konuya özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum, mevduat faizlerinin %8 olduğu bir ülkede üfe/tefe ortalamasını zaten %10 olduğunu düşünürsek, üstüne eklenen %2-3 te neyin nesi, neyin fesi!

Velev ki aldığınız ev, birde natamam teslim ediliyorsa..iyi hesap yapmak lazım.

                                    ***

Bir diğer konuda yazılarımı takip edenler bilir, ev veya proje inşa etmek bir yere kadardır..esas önemli olan işin arkasında durabilmektir..satış sonrasında önemli olan bu memnuniyeti devam ettirebilmektir.

Yani ev teslimini yaptıktan sonra benim işim biter mantığının yanlış olduğunu dikkatlerinize sunmuştum.

Son zamanlarda bazı projelerin reklam kampanyalarında yıllık prim garantisi verilmesi işin önemini gösteriyor.

Çünkü geçmişte inşa edilen projelerden eğer memnuniyet sağlanamadıysa veya site yönetimleri konusunda sıkıntılar, yüksek aidat vb. gibi satış sonrası müşteri memnuniyetini etkileyen işler yapılmadıysa bu kampanyalar itibar kazanımının tekrar geri sağlamaya yönelik çalışmalar değil midir?

                                    ***

Bankaların durumu ise artık mizah proğramlarına konu olmaya başladı.

İnsanlar bankalara para yatırsa bir dert, yatırmasa iki dert.

Kar amaçlı olması bir yere kadar dır..ancak bankaların insanları bu kadar ürkütmesi..her işlemden inanılmaz paralar istemesi..kredi talepleri ile ilgili şikayetler bu kurumlar için hoş değil.

Bu durum da yapımcı şirketlerin müşterilerini kendi finansmanı ile karşılamasını da mazur görmek lazım.

Bakınız 2004-2007 yılları arasında emlak'ta yaşanan yükseliş döneminde bankaların konut kredisi vermek için bilinçsizce yapılan değerleme raporlarını baz alarak yüksek miktarlarda kredi imkanı sağlaması doğru değilse bugün de kredi konusunda bin bir dereden su getirmesi, ketum davranması ve seçici olması da o kadar doğru değil.

O zaman yapılması gereken işlemi şimdi yapıyorlar.

Bankaların burada ki bakış açısı  doğru projelere yönelememesinden kaynaklanıyor.

Bu durum da inşaat şirketleri zaten hukuki gardlarını alarak mülk sattıkları için kendi finansman sistemlerini de kurmaları ve yeni dönem de bu işin daha da gelişerek devam edeceğini düşünmek lazım.

Herkesi aynı kefeye koyan bankalar bu sıkıntıyı aşmak zorunda..aksi halde güven konusu reklam vermekten geçmiyor.

İyi haftalar. 
 
[email protected]


Geri Dön