DVF ve Elie Tahari Nişantaşı'nda monobutik açtı!
DVF ve Elie Tahari, lüks segmentte yer alan birçok önemli markanın Türkiye distribütörü olan Demsa Grubu kanalıyla Nişantaşı camiasına katıldı
İstanbul'da lüks segmentteki mağazaların demir attığı Nişantaşı'ndaki hareketlilik, global krize meydan okuyor gibi. Alışveriş çantalanyla mağazalara girip çıkan kalabalık, "krizde ikinci dip" tehlikesinden bahseden ekonomistlerden, resesyona dikkat çeken uzmanlardan bambaşka bir öykü anlatıyor. Geçtiğimiz haftalarda semtte iki yeni yabancı monobutiğin açılış yapması, talepteki hareketliliğin arzda da karşılığını bulduğunu gösterdi. DVF ve Elie Tahari, lüks segmentte yer alan birçok önemli markanın Türkiye distribütörü olan Demsa Grubu kanalıyla Nişantaşı camiasına katıldı.
Diane Von Furstenberg yani kısaca DVF, kruvaze elbisenin mucidi. Furstenberg'in adı, kendine güven ve kadın özgürlüğünün sembolü olarak anılıyor. Kendi ismini taşıyan markasından bahsederken 60'lı yaşların başlarındaki Von Furstenberg'in karizmatik hali, neden böyle anıldığını daha iyi anlatıyor. "Kadın olmanın verdiği mutluluk, kadınlığın tadına varabilmek ve baştan çıkarıcı olabilmek" diye tanımlıyor markasını. Koleksiyonlarında sadece kadınlara özel tasarımlar bulunuyor. "Ben de bir kadınım ve kadınları seviyorum. Onlardan aldığım ilhamla yaratıyorum tasarımlarımı" diyen Furstenberg, aynı zamanda, dünya çapında kadınlara yönelik çalışmalar yapan Vital Voices'm yönetim kurulunda yer alıyor.
DVF markası, 2001'de ilk monobutiğini New York'ta açmış. 2004'e gelindiğinde Londra, Florida ve Paris'te açılan yeni butiklerle mağaza sayısını artırmış. Aynı yıl içerisinde bir mücevher markası olan "H. Stern'u ve kendi parfümünün de yer aldığı bir kozmetik zincirini oluşturmuş. 2005'te Amerikan Moda Tasarımcıları Birliği'nden (CFDA) "Ömür Boyu Basan Ödülü'nü kazandıktan bir yıl sonra da birliğin yeni başkanı seçilmiş. Koleksiyonlarında çanta, ayakkabı, mayo, gözlük, mücevher, saat, halı ve bavula kadar geniş bir yelpazesi bulunan markanın şu anda dünyada 33 butiği bulunurken 71 ülkede de çeşitli mağazalarda satışı gerçekleştiriliyor.
Şirket olarak Furstenberg, kendilerini küçük olarak tanımlıyor ve yıllık satış rakamlarının 200 milyon dolar civarında olduğunu belirtiyor. "Fiyat politikamız sayesinde krizden etkilenmedik" diyen tasarımcı, markanın lüks segmentte yer alsa da diğer markalarla kıyaslandığında daha düşük fiyatlarla satış yaptığını belirtiyor. "Ürün ve fiyat uyumlu olmalı fakat ben fiyatı değil ürünü öne çıkarıyorum" diyerek markanın politikasını da anlatıyor.
En çok satışı Amerika, İngiltere ve Fransa'da yapan markanın hedefi, bol tüketiciye sahip bölgelerde yeni butikler açmak. Türkiye'de açılan mono butikle birlikte toplam butik sayısı 39'a çıkarken, bu yıl Dubai, Hono Lulu, Dallas'ta ve iki adet de Pekin'de butik açmak, planlar dahilinde. Mobilya tasarımına da başlayan Furstenberg, 2011'de banyo, yatak odası ve eve yönelik mobilya tasarımlarını görücüye çıkaracak.
Demsa Grubu kanalıyla İstanbul Nişantaşı'nda mono butiğini açan diğer markanın sahibi ise ilk butiğini 1974'te New York'ta açan ve modayı bir oyun olarak tanımlayan Elie Tahari. Kadınlar için tasarımlar yapan marka, son birkaç yıldır erkekler için de kıyafetler sunsa da Tahari, markasının akıllı ve ateşli kadınları temsil ettiğini söylüyor. Giyinmeyi seven, bakımlı ve güzel görünmeyi seven kadınlara hitap ettiğini söylediği tasarımları için "Giysiler, kadından daha sessiz olmalıdır ki; kadının gerçek güzelliği ortaya çıkabilsin" diyor.
Tasarımcı, markasını toplam 40 ülkede yer alan butiklerde temsil ediyor. En çok satış yaptığı ABD dışında İngiltere, Yunanistan, Almanya ve Fransa'da oldukça talep gören markanın İstanbul'a yönelmesinin nedenini tasarımcı Tahari, Türkiye'deki moda sektörünün potansiyelinin yüksek olması olarak açıklıyor: "İstanbul; ekonomik, kültürel ve finansal açıdan en zengin şehirlerden biri diye düşünüyorum. Dışarıdan da oldukça ilgi çeken bir yer. Teklif Demsa Grubu'ndan geldi fakat İstanbul daha önceden de sık sık geldiğim ve beğendiğim bir şehir. Özellikle kadınlar inanılmaz şık giyiniyor. Erkekler de New York'takinden çok farklı giyim tarzına sahip. Onlar da giyimlerine oldukça önem veriyorlar. Tek butik de düşünmüyorum, birkaç tane butik açma planlarım var şimdiden."
Tasarımlarında sadece kıyafetlere yer vermeyip aksesuarları da bulunduran tasarımcı, markasıyla bir yaşam tarzı oluşturma stratejisini benimsedikleri için koleksiyonlarında farklı alanlarda tasarımlar bulunduğunu belirtiyor. 500 milyon dolar cirolu şirket, krizden etkilenmiş fakat daha sonra işler düzene girmiş. Bu doğrultuda, İstanbul dışında Seul, Katar ve önümüzdeki yıl da Atina'nın da aralarında bulunduğu toplam 15 butik daha açmayı planlıyor.
Peki, DVF ve Tahari, Türkiye'de umduklarını bulabilecek mi Demsa Grubu'nun daha önce Türkiye'ye getirdiği Gianfranco Ferre, Just Cavalli, D&G, Longchamp, Salvatore Ferragamo, Gerard Darel ve Harvey Nichols markalarının durumu, bu sorunun yanıtı için olumlu bir referans. Grup tarafından 2000 yılından itibaren Türk tüketicisinin beğenisine sunulan markalar, butik açmak dışında büyük alışveriş merkezlerine de yayıldı. Gian-franco Ferre, Just Cavalli, Longchamp İstinyepark Alışveriş Merkezi'nde yerini alırken, D&G hem İstinyepark'ta hem de Bağdat Caddesi'nde satışlarına devam ediyor. "Hiç başarısız olan marka olmadı mı" sorusuna "Hayır" yanıtını veren grubun bünyesindeki markalar, Harvey Nichols ve Brandroom'da yer almak dışında, mono butiklerde de satış yapıyor.
Lüks markaların buluştuğu Levent'teki Kanyon alışveriş merkezindeki duruma bakıldığında da, lüks segmentin önünün açık olduğu izlenimi doğuyor. Kanyon Genel Müdürü Cem Eriç, "Kanyon'da bulunan lüks segmente hitap eden mağazaların cirolarında 2008'de yaşanan krizden sonra herhangi bir düşüş değil, tam tersine önceki senelerde yaşanan krizlerin aksine artış oldu" diyor. Eriç, Kanyon'da yer almak isteyen yeni mağaza sayısının oldukça "mutlu edici" bir seviyede olduğunu belirtiyor.
Fortune