Genel

Edirne Sarayı, su taşkınlarından kurtulamıyor!

Topkapı Sarayı’ndan sonra Osmanlı’nın en büyük sarayı olan ve 100 ayrı yapıdan oluşan Edirne Sarayı’ndan sadece küçük bir kısmı günümüze ulaştı

Topkapı Sarayı’ndan sonra Osmanlı’nın en büyük sarayı olan ve 100 yapıdan oluşan Edirne Sarayı’ndan sadece küçük bir kısmı günümüze ulaştı. Saray bir yandan restorasyon çalışmalarıyla ayağa kaldırılmak istenirken, bir yandan da bölgede yaşanan su taşkınlarından etkileniyor.

Edirne Sarayı Kazı Başkanı ve Bahçeşehir Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Özer, yaptığı açıklamada, sarayda 2009 yılında beri kazı ve restorasyon çalışmaları yürüttüklerini belirtti.

Bulgaristan’ın baraj kapaklarını yoğun yağış sonucu açtığını aktaran Özer, bu nedenle yaşanan su taşkınlarından tarım arazilerinin yanında, tarihi yapıların da zarar gördüğünü hatırlattı.

Sarayın 100 ayrı yapıdan oluştuğunu, Topkapı Sarayı’ndan daha büyük bir alana yayıldığını, ancak yapı sayısı olarak daha az olduğunu bildiren Özer, "Topkapı Sarayı daha kompleks bir yapı. Yapılar, Osmanlı-Rus harbi sırasında, cephanelik olarak kullanılırken, düşmanın eline geçmemesi için ateşe veriliyor ve yapıların çoğu yıkılıyor. Yapıları aslında kendimiz yıkıyoruz. Saraydan günümüze ulaşan 10 yapı var. Hatta tarihte sarayın üzerine 2 kışla yapılmış" diye konuştu.

"Çalışmalarımız bir süre sonra etkileniyor"

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün 1960 yıllarında Edirne’yi taşkınlardan korumak için bir set yaptığını, bu setin sarayın içinden de
 geçtiğini, bu çalışma esnasında saraya büyük zarar verildiğini bildiren Özer, "Bakıldığı zaman sarayın ortasından yüksek bir set halinde devam eden bir kitle var. Bu yapılırken, iş makineleri kullanmış ve sarayın pek çok yapısı tahrip edilmiş. Taşkınlardan korumak için yapılmış ama sarayın önemli bir bölümü yok edilmiş. Sarayın taşkınlardan zarar görmesi, büyük bir sıkıntı olarak karşımızda duruyor" dedi.

Sarayın Tunca Nehri’nin yakınında kurulu olduğu için, su taşkınlarından çok etkilendiğini ifade eden Özer, şöyle konuştu:

"Özellikle hemen nehrin kenarında adalet kasrı var. Birinci katına sular giriyor. Biz gerekli önlemleri almaya çalışıyoruz. Ortaya çıkardığımız mimari kalıntıları yerinde koruyoruz. Küçük buluntuları müzeye götürüyoruz. Restorasyonu yapılan eserler olan hamam ve mutfak kısmında zarar ciddi boyutlarda değil ama sular altında kaldığı için binalar kullanılamıyor. Balçık doluyor, bunları tekrar temizliyoruz. Yaptığımız çalışmalar bir süre sonra, olumsuz etkileniyor. Tekrar en başa dönüyoruz. Yapı olarak ayakta duruyor ama su geldiği zaman balçık da geliyor. Sarayın içinde Balkan şehitliği de var, bu da aynı şekilde zarar görüyor. Saray, aynı zamanda Balkan savaşlarının cereyan ettiği yer. Tarihi değeri olan bir yer. Hem mimari, hem tarih, hem de arkeolojik açıdan önemli bir yer. Osmanlı arkeolojisi açısından çok önemli bir yer. Osmanlı arkeolojisi açısından, Türkiye’de çalışma yapılan tek yer diyebiliriz. Az sayıda olan yerlerden birisi. Kültürel mirasımızı korumalıyız."

"Nehir yatağı temizlenmeli"

Özer, sorunun sadece Kültür ve Turizm Bakanlığınca çözülemeyeceğini, ülkeler arası bir sorun olduğunu, başka bakanlıkların da devreye girmesi gerektiğini belirtti.

Tunca Nehri’nin sınırına bir baraj yapılması gerektiğini dile getiren Özer, şunları söyledi:

"Gündemde olan bir baraj konusu var. Yıllardır konuşuluyor ama bir türlü çözülemedi. Nehir yatağı temizlenirse, kısmen faydası olacak. Edirne Sarayı’nı çevreleyen 5-6 metre yüksekliğinde bir sur var. Şu anda bu sur mevcut değil ama fotoğraflardan, kaynaklardan böyle bir surun olduğunu biliyoruz. Setin konstrüksiyonunu yaptığımız zaman, bu taşkınlardan sarayı biraz daha kurtarmış olacağız. Baraj yapılırsa ve su kontrollü bir şekilde verilirse, bunların önüne geçilebilir. Ayrıca en yakın zamanda Tunca Nehir yatağının temizlenmesi gerekiyor. Çünkü nehir yatağı dolmuş durumda. Nehir yatağı temizlendiğinde sarayı kısmen de olsa taşkınlardan kurtarabiliriz. Bütün ilgili kurumlardan destek bekliyoruz."

"Saray bahçesi otopark olarak kullanılıyor"

Kırkpınar Güreşleri’nin de sarayın olduğu alanda yapıldığını vurgulayan Özer, "Bu da aslında ciddi bir sıkıntı. Bunların yazışmalarını yaptık. Sıkıntılarımızı görüşüyoruz, konuşuyoruz ama bir türlü sonuç alamıyoruz. Kırkpınar güreşleri yine yapılsın, bölgenin değerini arttırıyor ama stadyum yıkılsın ve portatif tribünler yapılsın. Kurulup, sökülebilen tribünler var. Bir hafta devam eden güreşler için onlar yapılsın istiyoruz. Saray bahçesi otopark olarak kullanılıyor. Sarayın içinden geçen bir asfalt yol var. Ayrıca güvenlik sorunumuz var. Sarayın güvenliğini tam sağlayamıyoruz. Sarayda insan tahribatı çok. Yerleşim alanı dışında olduğu için, güvenlik sağlanmadığı zaman bizim orada yaptığımız uygulamalar tahrip edilebiliyor. Kapılar yaptırıyoruz, kapıları söküp götürüyorlar. Hırsızlıklar da oluyor" ifadelerini kullandı.

Edirne’nin tarihte defalarca su baskını yaşadığını kaydeden Özer, "Maruz kaldığı su baskınlarının tarihleri; 1509, 1571, 1657, Ocak 1747, Ocak 1845, 29 Ocak 1863, 20 Aralık 1890, 1893, 27 Aralık 1894, 10 Ocak 1896, 16 Mayıs 1897, Aralık 1907, 19 Şubat 1929, 27 Ocak 1940, 19 Ocak 1945, 15 Şubat 1947, 11 Ocak 1955, 20 Şubat 1956, Şubat 2005, 14 Mart 2006 ve Ocak 2012’dir" dedi.

AA