Edirnekapı'daki Kariye Mahallesi gözde oldu!
Edirnekapı'daki Kariye Müzesi meydanı ve Pembe Köşk çay bahçesi, gazeteci, yazar, çizer, siyasetçi çevresinin en sık uğradığı mekanlardan biri oldu
Geçen seneden beri diziler de set kuruyor mahalleye. Bir zamanlar tinerci çocukların mekanı olan müzenin arka tarafındaki arsa ise temizlenip paklandıktan sonra 'Ailelere mahsustur' tabelasıyla hizmete girdi.
Bazı mekanların neden rağbet gördüğü anlatılamaz ve 'buranın farklı bir havası var' denip işin içinden çıkılır. Kariye öyle bir yer. Müdavimlerinin arasında geçen konuşmalardan: Ne bileyim değişik işte, insan oturdukça kalkmak istemiyor, çekim merkezi gibi. Biraz karanlık, köşe bucak olması, efsunlu bir hava katıyor olmalı, biraz çınar serinliği, muhabbetin geceye uzayan koyuluğu sevenlerinin sayısını son yıllarda artırdı. Yaz akşamlarının vazgeçilmez mekanı oldu. Kalkın, evinize gidin diye kovan da yok. Çayı, çorbayı bedava dağıtıyorlar sanki...
Edirnekapı'daki Kariye meydanı 4-5 yıl öncesine kadar ıssız bir mekandı. Müzesi, çay bahçesi, oteli, restoranı ve sahabe mezarlarıyla geleni gideni belli olan kendi halinde bir mahalleydi. Meydandaki Pembe Köşk çay bahçesinde sabahtan akşama kadar otursanız ancak bir-iki tur otobüsü müzeye yanaşır, birkaç mahalleli yoldan geçer, bir-iki kedi köpek etrafta görünürdü. Kafa dinlemek ve çalışmak için ideal bir mekandı. Şimdi öyle mi Kesinlikle değil. Sanki sihirli bir değnek Kariye'ye değdi ve burası bir anda hem yerli hem yabancı turistlerin gözdesi oldu.
Ölmeden önce görülecek yerler arasında
Yabancıların sevmesinin nedeni belli. Fetihten sonra camiye dönüştürülen Kariye Müzesi, Bizans'ın ilk kiliselerinden. Buraya gelen turistler, kendilerini hacca gitmiş gibi hissediyorlar. Duvar resimleri gerçekten etkileyici. Patricia Schulz'un hazırladığı, "Ölmeden Görmeniz Gereken 1000 Yer' adlı kitapta dünyada ziyaret edilmesi gereken 30 müzenin içinde gösteriliyor. Hayatları zaten müze gezmekle geçen Avrupalı ve Amerikalılar için, Türkiye'ye gidilecek ilk nokta Kariye. Saat 16.00'ya kadar turistlerin uğradığı Pembe Köşk çay bahçesinin profili akşama doğru değişiyor.
Aslında iki tür profil var. Birincisi mahallenin teyzeleri, amcaları ve gençleri. Eskiden uğramazlardı bile. Şimdi akşam olunca ya da iş çıkışı evlerine varmadan mutlaka bir çay içiyorlar. Geçenlerde yeni evli bir çifte rastladık. Öğleden sonra kıyılan nikâhlarından çıkmışlar, bahçeye koşmuşlar. Gelinlik ve damatlık üstlerinde. Garson Hüseyin'e, "Hayrola düğün organizasyonlarına mı başladınız" diye sorunca, "Onlar mahallenin gençleri. Her gün buradalar. En güzel günlerini de burada geçirmek istediler." dedi. İnsan evlendiği günü mahallesinin çay bahçesinde geçirmek istiyorsa, bu işte var bir değişiklik!
70'ine merdiven dayamış Hatice teyze de o sakinlerden. Tam bir İstanbul hanımefendisi. Otelin olduğu yer bir zamanlar iki katlı konakmış, oraya gelin gelmiş. 1950'li yıllardan beri Kariyeli. Hatice teyzeyle tanışma muhabbeti güzel ama eğer uzarsa yandınız. Çocuklarının işinden gücünden, evlerinden torunlarına, damatlarının hayırsızlığına kadar bütün sülalesinde olan biten her şeyi ağdalı Türkçesiyle anlatıyor. Paçayı kurtarırsanız şükür çekersiniz. Nurhan ve Mehmet İpek, Kariye'nin en şık çifti. Akşam yemeğinden sonra komşularıyla çay bahçesinde buluşup, çıt çıt çetesine dahil oluyorlar. Bu çete sayesinde yukarıdaki mahalle bakkalı ihya oldu. Neredeyse her masada iki paket çekirdek, 'çıt çıt çıt'tan ortalık yıkılıyor.
İkinci profil, sağ camianın okur, yazar, çizer, gazeteci takımından oluşuyor. Saatlerce kitap okuyan insanlara burada rastlayabilirsiniz. Ertaş kardeşlerin 13 yıldan beri işlettiği Pembe Köşk, aslında bir tür barınak gibi. Şehirden uzaklaşmak isteyenlerin saklandığı yer. İş bağlamak isteyen şirket müdürleri, holding patronları, basın danışmanları, dizi oyuncuları hepsi orada. Özellikle Leyla ile Mecnun'un İsmail abisine (Serkan Keskin) sık sık rastladık. Bütün bir yaz boyunca siyah şapkasını çıkarmadan oturdu. O da haklı. İki bardak çay içmeye gelmiş, hayran kitlesiyle uğraşacak mecali kalmamış olabilir.
Laptop, İpad ya da İphone'yla yaşayan adamlar da sıklıkla uğruyor meydana. Medya dünyasının tanınan isimlerinden İsa Tatlıcan onlardan biri. Mahallenin en sevilen ve sayılan abisi. Evi meydana çok yakın. İşi bitince nargilesini içmek için Pembe Köşk'teki yerine konuşlanıyor. Bütün masalarda çay içmişliği, dostlarına dürüm ısmarlamışlığı vardır. Evi Bahçeşehir, Başakşehir, Beylikdüzü gibi Edirnekapı'ya epeyce uzak oturanlar da sosyalleşmek için Kariye'yi tercih ediyor. Bir de Ankaralı misafirleri yoğunlukta. Saat gece yarısına doğru ilerlediğinde şoförlü siyah arabalar, müzenin bahçesine yanaşıyor, özenle kapı açılıyor, beyefendi vakur havasıyla arabadan inip çay bahçesinin biraz daha sakince yerine doğru ilerliyor. Masada kendisini bekleyenlerin havasını sormayın, meydanın çınarları gibi püfür püfür esintili.
Kariye'nin ön tarafında durum böyle. Bir de arkası var. Daha önce tinerci çocukların mekanı olan diğer yüzü kısa bir süre önce Fatih Belediyesi tarafından aile parkı olarak hizmete açıldı. Daha çok Çarşambalı ev hanımlarının ve çocuklarının eğlence alanı olan mekana herkes oturamıyor. Tabelasında belirtmişler, "Aileye mahsustur." diye. Parka bakan ahşap evde yakında dizi çekileceği konuşuluyor. Geçen sene Öyle Bir Geçer Zaman ki dizisi sık sık Kariye ve çevresinde set kuruyordu. Ev ve arsa fiyatları bu nedenle tavan yapmış durumda. Düğün fotoğrafçıları ise cumartesi, pazar günleri bu tarihi semti rotalarına almışlar. Kariye; bir tarafı aile parkı, diğer yanı entel mekanı, kimine de ekmek kapısı...
Zaman/SEVİNÇ ÖZARSLAN