Sektörel

Ege Cansen: İnşaat, sanayinin atıdır!

İktisatçı Ege Cansen'e göre inşaata eleştiri yanlış. Cansen, "İnşaat aslında sanayinin atıdır. Adama çip fabrikası kur zarar et, diyemezsin. Makro dengeleri tuttur, gerisi piyasanın işidir." dedi...


İktisatçı Ege Cansen Dünya gazetesinin sorularını yanıtladı.  Cansen, "İnşaat aslında sanayinin atıdır. Adama çip fabrikası kur zarar et, diyemezsin. Makro dengeleri tuttur, gerisi piyasanın işidir." dedi


Bugünler de ‘inşaat mı – sanayi mi’ tartışması var. Sizin görüşünüz nedir? 


İnşaat aslında sanayinin atıdır. Tuğla kullanır, cam kullanır, izolasyon malzemesi, nakliye kullanır. İnşaat bu maddelerle yaratılır. Çok inşaat çok çimento demektir. Bu bakımdan inşaata yüklenmeyelim konusu o kadar soyutlanacak bir hadise değil. İnşaatta başka problemler var. Eğer banka kredileriyle ihtiyaç olmadığı halde 'yık-yap’la yaparsan bir müddet sonra inşaat fiyatlarında, gayrimenkul fiyatlarında beklenmedik düşüşler olabilir, bu da kredilerin geri dönüşünü zorlarsa sıkıntı olur. Bana göre Türkiye’nin dengelerinin esası meselesi cari açıktır. Cari açık tıkır tıkır düşürülebildiği sürede ne kadarı inşaata, ne kadarı sanayie gitmiş serbest piyasanın kararıdır. İnşaat sanayinin atıdır. Adam parayı CNC tezgahından kazanmış. Şimdi niye kazanmıyor? Onun için AVM diyor. İhracat karlı olursa CNC üretmeye devam edecektir.


Avrupa’da şehirler olduğu gibi duruyor. Biz yıkıp yıkıp yapıyoruz. Milli gelir brüt ölçülüyor. Zorlu Center diyelim. Kaça çıktı? 1.5 milyar dolara çıktı. Zorlu’yu yıksak, aynısını yapsak bu milli gelirde 1.5 milyar dolarlık artış olarak gözüküyor, milli servette ise gözükmeyecek. Avrupa düşük büyüyor ama milli servetleri aşınmıyor. Onlar koruyorlar. İnşaat kendi kendini durdurur. Açık verir patlar hadise. Türkiye’deki iktisat kültüründe hep bir planlama fikri vardır. Tepeden birisi sen git, sen kal diyecek. Bu kadar da muz gelir mi, ne lüzum var Kaliforniya bademine? Makrodan dengeleri tuttursan gerisi piyasaların işidir. Çip fabrikası kur zarar et diyemezsin ki adama. 


>> Geçenlerde yazarımız Güven Sak yazdı. Singapurlu bir yatırımcı ‘Ben Türkiye’de liman yatırım yapmam, ertesi gün yanında birine daha izin verirler’ demiş. Yabancı açısından iklimin değişmekte olduğu söylenebilir mi?


 Yabancı yatırım hukukun üstünlüğüne, kanun hakimiyetine bakar. Tabii ki bir ülkeye giden kimse herkese aynı kanunun uygulanacağını, kimseye imtiyaz tanınmayacağını bilirse gider yatırım yapar. Bisikletçilerden birisi hakem otomobiline tutunup yokuş çıkıyorsa bu yarışa girmez adam. Ben katılmam der. “Milletvekillerinin otomobilleri cankurtaran gibi kabul edilecektir” diye kanun çıkarıyorlar. Buna bakarsan burası vahşi bir ülkedir dersin. Kaldı ki cankurtaran aracının geçiş üstünlüğü yoktur, can kurtardığı anda vardır. 


>> Rusya ekonomisi zor durumda. Rublede rekor devalüasyon oldu. Petrol fiyatları düşüyor. Ambargo var… Bunları komplo olarak açıklayanlar oluyor. Sizin görüşünüz nedir? 


ABD silah olarak kullandı petrol fiyatları üzerindeki etkisini. Sermaye hareketleri de serbest olduğu için. Bu tamamen Rusya’nın burnunu sürtmek, Kırım ve Ukrayna’da yaptıkları açısından... ABD’nin dünya politikasına, örnek Suriye konusunda destek çıkmamasının cezasını kestiler. Haddini bil, demek istiyorlar. O kadar diklenemezsin. Atomun var filan. Zırt pırt atamazsın... Sana da atarlar o zaman. Sovyetleri yeniden kuruyorum. Gazım var, madenim var... Ben aldığım için var. Almasam var mı? Ambargoyu çok fazla uygulamadılar. Kaya gazıyla ABD’nin eline bir şans da geçti. ABD gazda sıfır ithalatçı. ABD’nin esas gücü şuradan; dünyada günde 90 milyon varil petrol kullanılıyor, 30 milyonu Ortadoğu’dan, 10 milyonu Suudi Arabistan’dan. Bir o kadarı da Emirlikler’den. Suudi Arabistan kağıttan bir devlet. Emirlikler de. Saddam denilen bir adam gitti bir akşam Kuveyt’i aldı. Saddam isterse telefon ederek alabilirdi. Saddam’ın iyi kötü bir ordusu var. ABD ne dedi? Sen ne yapıyorsun? Burası sahipsiz değil. Mahallenin dayısı olabilirsin ama şehrin haracını yiyemezsin. Gelip herifi öldürdüler. Kaddafi bazı şımarıklıklar yaptı, öldürdüler. İyi etmediler. Kendilerine de faydası olmadı. 


>> Emtia fiyatları düşüyor? Bunu Rusya’ya ders vermek için mi yapıyorlar? 


Petrol fiyatlarının düşürülmesi ders için mi? Evet, böyle. Tabi sosyal hadiseler çok bilinmeyenli olaylardır. Fakat bir açıklamayı her şeye uygulayamayız. Ekonominin yapısında, fıtratında dalgalanma vardır. Konjonktür denir. 10 yıllık, 30 yıllık... Bir defa ekonomi daima dalgalanır. Bunu matematiksel olarak açıklamak da kabildir. Dünya ekonomisi yavaşlıyor. 2008-2009'da krize girince dalga gibi yayıldı ve yavaşlama oldu. Büyük nüfuslu ekonomiler iç talepleri büyük olduğu için hiç dış pazar olmasa bile büyür. 13 milyon Çinli her yıl kentlere geliyor. Bu 20 yıl boyunca Çin’in sadece bu nedenle yüzde 6.5 büyümesini garanti ediyor. Hammadde fiyatlarında genel talep düşmesinin etkisinin bu kadar olacağını da tahmin etmiyorduk. Yüzde 2’lik bir talep düşmesi bile fiyatlarda yüzde 20 düşüş sağlıyor. 


Bazı ekonomiler az sayıda kaleme bağlı. Ülkenin ekonomisi diyelim kahveye bağlı, veya petrole bağlı. Tek maddeye bağlı ülkeler, en kırılganlar olanlar. Tarımda bir ürüne yükleniyorlar. Efendim sizin burada badem çok iyi yetişir. Her şeyi söküp bademci oluyorlar. Ellerinde başka bir şey yok. Satıp et alıyorlar. Badem düşünce et de alamıyorlar. Petrol fiyatı indi. Bu şimdi nerelerde ne dalgalar yaratacak? 


ABD dünya devleti. Kendilerini dünyanın sahibi sanıyorlar. Türk askeri sınır bekler. Öyle bir resmi vardır. Sınırda kuleler filan. ABD’nin güneyi Meksika, oradan kaçak giriyor. Kuzeyi Kanada, devamı gibi bir yerdir. Kanada hududunda nöbet tutan ABD askeri yoktur. Sen dizebilir misin gemilerini ABD kentlerinin açıklarına? Ama onun bir gemisi Pasifik’te, birisi Akdeniz’de. Devlet böyle olur. Devlet askerle gücünü ifade eder.



"Milli gelir rakamlarını kuyumcu ölçüsü sanıyorlar" 


>>“Milli gelir, işsizlik rakamları kuyumcu ölçüsü filan sanılıyor.” Sizin büyüme ve hesaplamalar konusunda önemli itirazlarınız var. Nedir bunlar? 


2004'te Ekrem Pakdemirli, TİSK için milli gelir hesabı yapmış. Satın alma gücü paritesine (SAP) göre 11 bin 880 dolar olarak hesaplamış. TÜİK'e talimat verdiler yeni bir milli gelir hesabı yapacak ve gelirimiz artacak. Daha önce de bir hesap yapılmış, durduk yerde pat diye artmıştı. İngiltere merkezli bir kuruluşun araştırmasına göre Milli gelir büyüklüğü açısından Türkiye 17. sıradan 19'uncu sıraya düşmüş. Türkiye aşağı yukarı 40 yıldır 17 ile 19 arasında gidip geliyor. AKP kendi başarılarını anlatırken işte "Biz Türkiye'yi 17. ekonomi yaptık" filan diyor. Oysaki 40 yıldır buralarda. 2004'te Centre for Economics and Business Research araştırmasına göre 19'uncuyuz. Çünkü bu arada TL- dolar kuru 1.60’lardan 2.30'lara geldi. Böyle olunca milli gelir dolara çevrildiğinden düşmüş gözüküyor. Milli gelirde herkes birtakım rakamlar kullanıyor. O rakamın nasıl çıktığını biliyor musun? Valla elimde bilmem nereye baktım, orda var. Ben ölçüyorum aynı dönemde yüzde 43 artmış. Biz, ekonomiyle ilgili konuşanların, işin bilincinde, yarı bilincinde olanlar var. “Olur mu efendim resmi rakam var.” Resmi rakam doğru rakam demek değildir, uydurmamak lazım. Ekonomide ve bütün sosyal bilimlerde en büyük zorluk ölçü almaktır. Milli gelir ne kadar büyüdü, işsizlik ne kadar arttı, enflasyon ne oldu? Kaba rakamlardır bunlar. İşsizlik yüzde 10.4 oldu. İnsanların bu kadarı işsizmiş derken… İş gücü diye bir tanım var. Üç aydan beri iş arıyor olman ve bulamamış olman lazım. İş arıyorum... Kaç gündür arıyorsun? Bir gündür arıyorum. Yoo olmaz, üç aydır arıyor olacaksın. Milli gelir yıl içinde yaratılan ulusal katma değerlerin toplamıdır gibi bir tanım var. Hadisenin aslında değer yaratmadan kaynaklandığını görüyoruz. Daha fazla elektrik, daha fazla çimento, elma üretimidir. Daha fazla diş çekimi, daha fazla ameliyat, uçak yolculuğu, daha fazla sinema bileti satılması, daha fazla şarkı söylemek. Hizmetler ve maddeler... Milli gelirin yüzde 60’ı hizmetlerden geliyor, sanayi 15 civarında. 9-10 gibi de tarım var. Bana göre sanayi 20 aslında. Hizmetleri bir düşün, masajdan konsomatrisliğe kadar, diş çekmeden yara pansumanına kadar. Bütün bunların hepsini hangi ortak paydada toplayacağız? Değer yaratma da fizik bir olaydır. Milli gelir hesabı ise finansaldır. Fiziksel oluşumların parasal ifadesidir. Ama fizikselden parasala nasıl dönüştüreceğiz? Yeni mallar çıkıyor bir kısmı ortadan kalkıyor. Neticede insanlar oturmuşlar, tamam zordur filan ama bir hesap yöntemi yapalım. Sistemi değiştirmezsek yıldan yıla kıyaslayabiliriz. Bir de bütün ülkeler aynı yöntemi kullanacaklarsa, aynı hatalar olacağından kullanıcı açısından yine faydalı rakamlar çıkar. Fakat garibim halk bunları kuyumcu ölçüsü filan sanıyor. “Türkiye’nin milli geliri 11.817 dolar” gibi cent’ine kadar hesap edilmeye kalkılıyor. Türkiye’nin milli geliri TL olarak cari fiyatlarla hesap ediliyor. Bunu ortalama dolar kuruna çeviriyoruz. Bu arada doların euro ile ilişkisi bozuluyor. Almanya’nın milli geliri ciddi şekilde aşağı gitti. Çünkü geliri euro olarak hesaplıyorlar, 1.40’la çarpıyorlardı dolara çevirmek için, şimdi 1.20’yle çarpıyorlar. Bu şimdi Almanlar yoksullaştı mı oluyor? Milli gelir ne kadar arttı, yüzde 1 diyoruz. Ama geriye gidiş yok. 85 yen 1 dolardı şimdi 120 yen 1 dolar. Yüzde 28 düşmüş görünüyor Japonya’nın milli geliri dolar cinsinden. Böyle bir saçmalık olabilir mi? 


>>Ancak bu ülkelerin paralarıyla ABD’ye tatile gitseniz, daha az alım gücünüz oluyor. Bunu fakirleşme olarak görmek yanlış mı? 


Milli gelir rakamları ilan ediliyor. Bu ekonomiler büyümüşler. Geri gitme yok. Demek ki 3 bindi 11 bine çıktı, 17. olduk, yok efendim 19. olduk... Türkiye’nin ekonomisi geri gitmedi ki? Başkaları öne çıkmamış, döviz fiyatı çıkmış. İki basamak düşüşün açıklaması TL’nin değer kaybı. Herkes yüzde 2 büyüsün... Ama dolara karşı parası değer kaybeden küçülmüş gözüküyor. Lunapark aynası gibi. Bir tarafta şişman diğer tarafta zayıf gösteriyor. Vatandaşın iktisadi okuryazarlığını artırmak gerekir. Dünya Gazetesi de bunu yapıyor mesela. Bunları yazanların ölçüm sorunlarından pek haberi yok. Politikacılar bunları istedikleri gibi kullanıyor. Hesap hataları aşağı giderse aylara yıldızlara bakıyoruz. Lehte olunca bangır bangır bağırıyoruz. 19’a düştük diye yerinmeyelim. Yeni milli gelir hesapları çıkınca da biz zenginmişiz diye övünmeyelim. “Pehlivan pehlivan! Üste çıktım diye övünme, alta düştüm diye yerinme.” AKP’ye “iki basamak düşürdünüz” demiyorum ama efendi onlar da “biz şuradan aldık şuraya getirdik” dediklerinde atma diyorum. Zengin ülkeler tabiri var. Bunlar zengin ülkeler değildir. Bunlar milli gelir rakamlarıdır. Kişi başına bölünce zenginlik çıkar. Zenginlik başka büyüklük başka. 9 çocuklu 2 bin dolar gelir, tek çocuklu bin dolar gelirliden zengin değil. Lüzumsuz övünme ve yerinme olmamalı. Mühendis bir adam vardı. Almanya’da tahsil görmüş. Burada bir arsası varmış, satılıyor. Ben de o zaman Koç’ta bu işlere bakıyorum. Adam dedi ki “Fizikçi bilmem kimin sözüdür. Fizikte olmayan hassasiyeti matematikle ifade etmek ciddiyetsizliktir.” Karışla ölçü alan milimetreyle cevap veremez.


2015'te yüzde 3 büyüme olabilir, en büyük değişken petrol 


2015 için büyüme öngörünüz ne? Neler bekliyorsunuz? 


Benim 2015 için söyleyeceğim her şey herkesin söylediği, Yüzde 3 civarında büyüme. Enfl asyonda petrolden dolayı bir miktar gerileme olacak. Büyüme de petrolden dolayı olur. 2015’in en büyük değişkeni petrol fiyatlarının düşmesidir. Bunun dışında özel bir iyimserlik veya kötümserlik yaratacak başka bir değişken yok. Türkiye’deki sarmal devalüasyon - enflasyon sarmalıdır. Devalüasyonun sebebi cari açıktır. Petrol düşünce cari açık azalacak, TL’nin üzerindeki değer kaybı baskısı azalacak ve enflasyon da düşecektir. Bir iki puan ondan dolayı düşer. Cari açığın azalması milli gelirin de artması anlamına geliyor hesaben. Cari açık 6’dan 4’e düşünce milli gelir de 2 puan da artmış olur. Yüzde 3 büyümeden diyelim 2.5 cari açıktan gelir. 2015’in büyümesi cari açığın azalmasından gelecek. O azalma da petrol fiyatlarının düşmesinden gelecek. cari açık netinde azalacaktır. Fazla azalmazsa büyüme de düşük çıkar.


Dış ticarette milli para kullanımı 'geriye gitme' gibi 


>> Milli paralarla ticaret eğilimleri artıyor gibi… 


Artıyor da artamıyor. Çünkü petrol fiyatları hala dolarla. Sonunda takasa gider. Petrolün fiyatı belli uluslararası ama Çin’in satacağı malların fiyatı nasıl belli olacak? Bir teori var. Rusya’nın rubleden çıkması lazım. Dünyada kaç tane para olmalı acaba? Türk Lirası olur mu? İngiltere, Pound’u tutuyor da ne oluyor? Ticaretler yine dolarla, euroyla dönüyor. İsviçre Frangı taş gibi para ama 1.20’den euroya bağladı kendini. Yüzde 100 fiks değil. Küresel ekonomide ulusal paraların geleceği nedir? Bence en büyük tartışma bu. Bir dönem “Yolar” diye bir paraya ihtiyaç var dendi. Yen - doların birleşiminden çıkarıyordu “Yolar”ı. Bir para biriminin asgari bir büyüklük üzerine oturması lazım. Bu Yolar’ın adını değiştirdim ve iki YY ile yazar hale geldik “yyollar” diye yazdım. Bunun için Pasifik Merkez Bankası kuruluyor, senaryo yazıyorum, üç ülkede; Japonya, Çin ve ABD’de geçiyor bu para. Bölge ülkeleri de geçiyor ama merkezde bu üç ülke var. Bunlar geriye gitmek gibi. Dünya ekonomisi küreselleştiğine göre tek paraya gitmek lazım. Keynes, “bankor” diye bir para teklif ediyor Bretton Woods’ta. ABD, “bu fikri beğendim, ‘bankor’ yerine dolar olsun, ben de onu altına bağlayayım” diyor. Gidiş dünyada daha az para gibi. Keynes’in kehaneti çıkacak sonunda.



Dünya