Ekonominin büyümesinde inşaat yatırımlarının çok büyük payı var!
Bu yılın ilk yarısındaki ekonomik büyümede inşaat yatırımlarının çok büyük payı var. İnşaat yatırımları olmasaydı ilk çeyrekteki büyüme yüzde 3,7 ve ikinci çeyrekteki büyüme ise sadece yüzde 1,4 olacaktı.
İş dünyasında 2018’in plan ve bütçelerinin yapılma zamanı geldi. Bu nedenle herkes 2018’de ekonominin nasıl bir seyir izleyeceğini merak ediyor. Türkiye ekonomisi 2017’yi beklenenden hızlı bir büyümeyle geçiriyor. 2017'ye yüzde 3-3,5 arasındaki büyüme beklentileriyle girmiştik ama şimdi gerçekleşme yüzde 5’i aşacağa benziyor. Hükümet bunun 2018’de de devam edeceğini ve ekonominin yüzde 5,5 büyüyeceğini öngörüyor. Ancak ekonomik kamuoyundaki büyüme beklentileri o kadar yüksek değil. Merkez Bankası’nın son Beklenti Anketi’nde 2018 yılı büyüme beklentisi yüzde 4,3 olarak çıktı. IMF ise 2018’de Türkiye’nin yüzde 3,5 büyüyeceğini tahmin ediyor. Bu yılki büyümenin daha çok inşaat yatırımlarına dayanması bunun sürdürülebilirliği konusunda kuşku yaratıyor. Ancak dış talepteki toparlanma 2018’de büyümenin çok aşağılara düşmesini de engelleyebilir. Bu nedenle 2018 yılı için yüzde 4 dolayında bir büyüme tahmini yapıp plan ve bütçeleri buna göre hazırlamak makul olabilir.
Capital Dergisi'nde yer alan habere göre; İş dünyasında yılın bu ayları bir sonraki yılın ve bütçenin yapıldığı aylardır. Şu sıralarda pek çok şirket harıl harıl 2018 yılına ilişkin planlarını hazırlamaya ve bütçesini oluşturmaya çalışıyor. Türkiye’de geleceği tahmin etmek hep zordu ama son yıllarda iyice zorlaşmaya başladı. Bu nedenle şirketlerin 2018 yılı plan ve bütçelerini hazırlamakta epey zorlandıklarını tahmin ediyoruz. Esasında şirketlere bu konuda yardımcı olabilecek bazı kaynaklar var. Mesela hükümetin geçen ay açıkladığı 2018-2020 dönemine ilişkin Olta Vadeli Program (OVP) bunlar arasında yer alıyor. Hükümetin bu rapordaki tahminleri genelde fazla iyimser olsa da gelecek yıla ilişkin plan ve bütçe yaparken bunları “nirengi noktası” olarak kullanıp kendi öngörülerinizi üretmeniz pekala mümkün.
Ayrıca IMF ve OECD gibi uluslararası kuramların raporları da gelecek yıl dünya ekonomisinin nasıl olacağı konusunda aşağı yukarı bir fikir sahibi olmanızı sağlayabilir. İşte biz de her yıl Capital’in kasım ya da aralık sayısında bu raporlardan yararlanarak gelecek yıl ekonomide nasıl bir tabloyla karşılaşabileceğiniz konusunda sizlere bilgi vermeye çalışıyoruz. Tabii burada kendi tahminlerimizi de işin içine katıyoruz. Bunların size kendi plan ve bütçelerinizi yaparken yararlı olacağını umuyoruz.
DÜNYADAKİ DURUM
İşe önce 2018’de dünyada nasıl bir ekonomik tabloyla karşılaşabileceğimize bakarak başlayalım. Çünkü dünya ekonomisindeki gelişmeler dışa açık bir ekonomi olan Türkiye ekonomisinin seyrini de etkiliyor. Dünya ekonomisinin 2018’de ne durumda olabileceğini anlamak için esas olarak IMF’nin geçen ay yayınladığı World Economic Outlook (WEO) raporundan yararlanacağız. Konjonktür'ün beşinci sayfasındaki kutuda IMF’nin bu rapordaki değerlendirme ve tahminleriyle ilgili ayrıntılı bilgiler var. Burada sadece bir özet vereceğiz.
IMF’ye göre dünya ekonomisindeki büyüme bu yıl geçen yıla göre az da olsa hızlanmış durumda. Geçen yıl yüzde 3,2 olan küresel büyümenin bu yıl yüzde 3,6 olacağı tahmin ediliyor. Geçen yıl yüzde 2,4 olan dünya ticaretindeki artış oranının ise bu yıl yüzde 4,2 olması bekleniyor. Dünya ekonomisindeki ve ticaretindeki bu toparlanmanın etkilerini bu yıl biz de ihracatımızdaki toparlanmayla gördük. IMF’ye göre 2018’de ise dünyada aşağı yukarı bu yılkine benzer bir ekonomik tablo ortaya çıkacak. 2018’de küresel büyümenin yüzde 3,7 ve dünya ticaret hacmindeki artışın ise yüzde 4 olacağı öngörülüyor. IMF’nin bu tahminlerinin başka uluslararası kuruluşlarca da aşağı yukarı paylaşıldığını belirtelim. Örneğin OECD’nin son tahminleri küresel büyümenin bu yıl yüzde 3,3 ve 2018'de ise yüzde 3,7 olacağı yönünde bulunuyor.
TÜRKİYE'DE NE OLUR?
Türkiye ekonomisi bu yıl beklenenin ötesinde bir hızla büyüyor. 2017 yılma girilirken büyüme tahminleri genelde yüzde 3-3,5 arasındaydı ama yılın ilk yarısındaki büyüme bunun ötesine geçti. Hatta yılın ilk yarısındaki büyüme hükümetin yüzde 4,4’lük büyüme hedefini bile aştı. Ekonomi yılın ilk çeyreğinde yüzde 5,2 ve ikinci çeyreğinde yüzde 5,1 büyüdü. Üçüncü çeyrekte muhtemelen çok daha yüksek bir büyüme çıkacak. Çünkü geçen yılın üçüncü çeyreğinde yaşanan küçülme yüzünden ortada güçlü bir “baz etkisi” var. Hal böyle olunca, son çeyrekte bir yavaşlama olsa bile, bu yıl yüzde 5’in üzerinde bir büyüme mümkün gibi görünüyor. Zaten hükümet de bu nedenle OVP’de 2017 yılı büyüme tahminini yüzde 5,5’e yükseltmiş durumda. Ekonomik kamuoyundaki beklentiler de artık buna yakın bir düzeyde bulunuyor. Merkez Bankası’nın her ay düzenlediği Beklenti Anketi'ndeki 2017 yılı büyüme beklentisi ekim ayında yüzde 5,2’ye yükseldi. IMF’nin Türkiye ekonomisine ilişkin son 2017 yılı büyüme tahmini yüzde 5,1 düzeyinde bulunuyor.
Peki bu yılki büyüme ivmesi 2018 yılında da devam eder mi? Hükümet bu sorunun yanıtının “evet” olduğunu düşündüğü için 2018 yılı büyüme hedefini de yüzde 5,5 olarak belirlemiş durumda. Hatta Konjonktürün dördüncü sayfasındaki kutuda görebileceğiniz gibi, OVP’de sadece 2018’de değil 2019 ve 2020 yıllarında da ekonominin yüzde 5,5 büyüyeceği öngörüsü yer alıyor. Ancak ekonomik kamuoyu bu konuda pek aynı fikirde değil. Merkez Bankası’mn son Beklenti Anketi’nde 2018 yılı büyüme beklentilerinin ortalaması yüzde 4,3 olarak çıktı. IMF ise Türkiye’nin 2018 yılında yüzde 3,5 büyüyeceğini tahmin ediyor.
İNŞAATLA NEREYE KADAR?
Bize kalırsa da bu yılki büyüme ivmesinin 2018 yılında sürdürülmesi zor. Çünkü bu yılki büyütmenin altı pek sağlam görünmüyor. Geçer ayki "İnşaata Dayalı Büyüme” başlıklı yazımızda ayrıntılı bir şekilde işlediğimiz gibi, bu yılın ilk yarısındaki büyümede inşaat yatırımlarının çok büyük payı var. İnşaat yatırımları olmasaydı ilk çeyrekteki büyüme yüzde 3,7 ve ikinci çeyrekteki büyüme ise sadece yüzde 1,4 olacaktı. İnşaat yatırımlarında patlama yaşanırken makine ve teçhizat yatırımları ise geçen yılın üçüncü çeyreğinden bu yana düşüyor. Çünkü ekonomik kamuoyunun geleceğe güveni hala çok zayıf düzeyde bulunuyor.
Ekonominin sadece inşaat yatırımlarına dayalı olarak uzun süre büyümesi pek mümkün görünmüyor. Ekonominin diğer alanlarında da bir canlanma yaşanıp yeterli satın alma gücü oluşmadığı takdirde, inşaat yatırımları bir müddet sonra ister istemez yavaşlayacak. Geleceğe güven bu kadar zayıfken ekonominin diğer alanlarında canlanma yaşanması pek mümkün olmadığı için de bu yılki büyüme ivmesinin 2018’e taşınması çok zor görünüyor.
Fakat 2018’de dünya ekonomisinde gerçekten beklendiği gibi bir tablo ortaya çıkarsa Türkiye ekonomisindeki büyüme çok aşağılara da düşmeyebilir. Çünkü bu durumda dış talep büyümeye katkı vermeye devam edebilir. Bu yılın ilk yarısında da dış talebin büyümeye önemli katkısı oldu. İlk çeyrekteki büyümenin 2,5 puanı, ikinci çeyrekteki büyümenin de 2,2 puanı mal ve hizmet ihracatındaki artıştan geldi. Dış talebin katkısının sürmesi, 2018’de yüzde 4 dolayında bir büyümeye imkan verebilir.
DİĞER GÖSTERGELER
Bir ülke ekonomisine ilişkin göstergelerin can damarı büyüme oranıdır. Diğer ekonomik göstergelerin pek çoğu büyümeye göre şekillenir. Örneğin Türkiye ekonomisi 2018'de yüzde 4 civarında büyürse, büyük ihtimalle işsizlikteki yükseliş sürecek demektir.
Çünkü genç bir nüfusa sahip olan Türkiye’de iş gücü piyasasına her yıl yüzbinlerce yeni giriş oluyor. Bizim yaptığımız hesaplara göre de bunlara istihdam olanağı sağlayabilmek için bile ekonominin her yıl yüzde 5,5-6 arasında büyümesi gerekiyor. Ekonomideki büyümenin yavaş kalması 2018’de enflasyonun iyice azmasını engelleyebilir, cari açığın da yerinde saymasını sağlayabilir. 2018’deki diğer göstergelere ilişkin hükümetin hedeflerini ve bizim bunlara ilişkin değerlendirmelerimizi Konjonktür’ün dördüncü sayfasındaki kutuda bulabilirsiniz.
Türkiye ekonomisinde kalıcı bir hızlanma yaşanabilmesi için mutlaka makine ve teçhizat yatırımlarının yeniden yükselişe geçmesi gerekiyor. Bunun için ise ekonomik birimlerin geleceğe güvenlerinin yükselmesi şart. Ekonomik birimlerin geleceğe güvenleri de geçici teşvik tedbirleriyle değil siyasi istikrarın yeniden tesis edilmesi, hukuk düzeninin tamiri ve diğer ülkelerle ilişkilerin düzeltilmesiyle mümkün olabilir. Bunlar olmadıkça 2018 yılında da ekonomide iyi bir tablonun ortaya çıkması zor görünüyor.