Sektörel

Elazığ depremi milat olmalı!

Hürriyet köşe yazarı Yalçın Bayer, bugünkü yazısında ''Elazığ depremi''ni kaleme aldı. Bayer, yazısında “Umarız, Elazığ depremi bir milat olur” diyor…

Gün, birlik ve dayanışma günüdür; acıları birlikte paylaşma günüdür.

Gün yekvücut seferberlik günüdür.

Deprem uzmanlarının atasözü niteliğindeki şu sözü çok önemlidir:

“Deprem insan öldürmez, binalar insanı öldürür.”

Evet, ne yazık ki binalarımızın depreme dayanıklı olanlarının oranları, olmayanlardan daha azdır. Umarız, Elazığ depremi bir milat olur.

Anadolu coğrafyası bir deprem bölgesidir. Çünkü Türkler Anadolu’yu vatan yapmadan önce de bu topraklarda çok büyük ve acı depremler oldu.

1939’da 7.9 şiddetindeki Erzincan depreminde 33 bin vatandaşımız can verdi. Ve yine 13 Mart 1992’de 6.3 şiddetindeki Erzincan depreminde 653 insanımızı kaybettik. Sarsıntı 30 saniye sürdü.

Bu depremden 41 gün sonra, 24 Nisan 1992’de Los Angeles’ta bir başka deprem oldu. Bu depremde 6.3 şiddetindeydi. 60 saniye sürmesine karşılık kimsenin burnu bile kanamadı. Neden? Çünkü ABD’liler, bilim ve teknolojinin gücüyle depreme dayanıklı evler ve binalar yapmıştı. İşte bu olay, bilim ve teknolojinin gücü ile doğayla barışık yaşamaya bir önektir.

Bugün aynı şiddetteki Elazığ depreminde çok daha az, 41 insanımızı kaybetmemiz bir mucizedir. Ve bir ilerleme kaydettiğimizi gösterir.

Depreme karşı mücadelede Amerika ve Japonya örnek alınabilir. Çünkü bu ülkelerde artık deyim yerindeyse deprem ve binalar insan öldürmüyor.

Günün sözü

“Depremin faturasını Allah’a çıkarmadan kendimize çıkarmamız lazım.” (Eski milletvekili İhsan Özkes)

Deprem için bir tatbikat yapalım mı?

Gazete Pencere’den Erhan Karadağ’ın akılcı bir önerisi var: “Elazığ’ın nüfusu 595 bin, İstanbul’un 15 milyon. Elazığ’ın yüzölçümü 8 bin 455 kilometrekare, İstanbul’un 5 bin 461 kilometrekare. Ne diyorsunuz? İki saat haberleşme ve trafik tatbikatı yapalım. İki saat telefon kullanmayalım, iki saat özel araçlar trafiğe çıkmasın. Yollarda sadece kamu araçları ve toplu taşıma araçları olsun, kimse cep telefonunu kullanmasın. Yapabiliyor muyuz? Yapmalıyız. İstanbul’da trafik nasıl oluyor, bir görelim bakalım.”

Muza nitratlı gübre verilmemeli

Muz seralarında bitkinin kökünde bulunan nematot adlı mantar tehlike yaratıyor diye şikâyet ediyor üreticiler. Topraktaki kalıntısı 7 yıl geçmiyormuş. Yabani ot ilaçlarını unutmayın sakın... Kırmızı örümcek ilacı ayrı bir tehlike. Zararlı bakterileri öldürsün diye çamaşır suyu verenler için ne diyelim... Bu zararlıya karşılık adı Nemakur adlı ilaç verilmesi de ayrı bir tehlike imiş. Zararlıları öldürsün diye onlarca ilaç atılıyor muz seralarına.

Nitratlı gübre hikâyesi başka bir olay... En tehlikelisi buymuş. Muzların ‘parmakları’ kalınlaşsın diye kullanılıyormuş.

Salata, domates, biber, patlıcan, fasulyeye değineceğiz.

Türk tarımı ilaç ve gübrecilerin eline geçmiş...Yazıklar olsun!

Zakaryan yarın toprağa veriliyor

Türkiye’nin ilk profesyonel boksörü Garbis Zakaryan (90) cumartesi günü İstanbul Şişli’deki evinde vefat etti. Genç yazar, Şehir plancısı Emina Temel hayatını yazdığı ‘Garo Neredesin’ adlı kitabında, Bitlis doğumlu ünlü boksörün kendisine “Benim adım Garbis, acaba ben öldüğümde benim tabutumu Türk bayrağına sararlar mı?” diye içlendiğini anlatıyor. Eşi Ersilya’yı beş yıl önce kaybeden Zakarya’ın, Arto (62) ve Kaspar (60) adlı iki oğlu bulunuyor. Cenazesi yarın 13.00’de Üç Horan Kilisesi’ndeki törenden sonra Şişli Ermeni Mezarlığı’nda toprağa verilecek.

Biliyor musunuz?

Yol haritası var mı?

CHP Ordu Milletvekili Dr. Mustafa Adıgüzel’in, Sağlık Bakanı’na dönük hazırladığı soru önergesi ile koronavirüsüne karşı Türkiye’nin bir yol haritasının ve olası bir pandemi halinde bakanlığın bir yol haritası veya yönergesinin mevcut olup olmadığını sorduğunu...

Mermerde hâlâ istenilen noktada değiliz

Katar’da 2022 yılında yapılacak Dünya Futbol Şampiyonası için inşa edilecek statlar, oteller ve havaalanlarının renk ve desen zenginliği ile bilinen Türk mermerleri ile süsleneceğini bildiren Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Mevlüt Kaya’nın, takip ettikleri projelerin toplam tutarının 1 milyar dolar civarında olduğunu bildirerek “Türkiye’nin Katar’ın yıllık 200 milyon dolarlık doğal taş ithalatında Çin, İtalya ve İspanya’dan sonra dördüncü olduğunu” söylediğini...