Ticari

Emek Grup CEO'su Osman Uslu, Kanalİstanbul'un hafriyatına talip!

Yaptıkları kaliteli üretimle dünyanın 33 ülkesine ihracat yapan EMK Damper, yurt içine yöneldi. CEO Uslu, “Artık yabancıya değil, kendi ülkemize, kendi markamızla üretim yapma zamanı geldi” diyor

 

Hükümetin açıkladığı Kanalİstanbul, 3. Köprü ve 3. Havaalanı projeleri, dünya devlerinin dikkatini Türkiye’ye çekti. Pastadan büyük pay almak isteyen dev şirketler kolları sıvarken, Türkiye’nin gururu şirketler de boş durmuyor.    Daha 13 yaşındayken babasının oto galerisinde araç yıkayarak iş hayatına atılan Osman Uslu, yıllarca edindiği tecrübeleriyle kurduğu fabrikayla dünyanın dev üreticilerini kıskandıran damper üretimine başladı. 33 ülkeye ihracat yaparak bir zafere imza atan Uslu, “Artık ürettiğimize başkaları markalarını koyamayacak. Kendi markamızı yapma zamanı geldi. Bugüne kadar ülkemiz üretti, yabancı logosunu koydu, dünyaya sattı. Artık iç piyasaya yönelip, Türkiye’nin dev projelerini yabancılara kaptırmayacağız, dünyaya da kendi markamızla açılacağız” dedi.   DEDESİ AMELELİK YAPTI, KENDİSİ ARABA YIKADI   Köklü bir grup olmasına karşın 2000’li yıllara kadar inşaat ve otomotiv alanlarında var olan Emek Grup’un yeni nesil temsilcisi olan girişimci Osman Uslu, yeni ve radikal kararlar alarak dev bir fabrika kurar. 30 bin metrekarelik bir kapalı alana sahip fabrikada treyler, telekomünikasyon ve enerji gibi alanlara hizmet verir. Selanik’ten göç eden dedelerinin önce Çatalca, sonra Tokat ve son olarak da Ordu’nun Fatsa İlçesi’ne yerleşmeleriyle başlayan ticaret serüvenleri amelelikle başlamış, yedek parça ve manifaturacılıkla büyümüş. Sonra baba ve amcalar işi İstanbul’a taşıyorlar. 1974 yılında İstanbul’da inşaat, oto alım satımı, emlak gibi işler devam ediyor. Bu arada Osman Uslu, daha 13 yaşını bile doldurmadan oto galerisinde araba yıkayarak iş hayatına adım atar. 5 kardeşin 3 erkek çocuğundan en büyüğü olan Fatsa’lı Osman Uslu, 2000 yılından itibaren şirket yönetimini devralır. 30 yıllık iş deneyimi sayesinde icraatlara başlayan 42 yaşındaki Osman Uslu, başa geçer geçmez aldığı kararla Silivri’de bulunan bugünkü fabrikayı kurar.    KAZANDIĞIYLA YATIRIM YAPTI   Sonrasını ise Uslu, şöyle anlatıyor: “Bu fabrikayı kurduktan sonra enerji sektörüne elektrik direkleri ve yüksek – orta gerilim hatları taşıyan direkleri, kuleleri yapmaya başladık. Aynı şekilde telekomünikasyonda da GSM operatörlerinin çeşitli boylarda kulelerini yapmaya başladık. Bunun yanında da dünya devlerine damper üretmeye başladık. Avrupa, Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Rusya olmak üzere 33 ülkeye ihracat yapar hale geldik. Bugüne kadar fabrikaya 80 milyon doların üzerinde yatırım yaptık. Tabi bir anda olmadı bu yatırım. Kazandığımızı devamlı yatırıma yönelttik. Şu anda bu fabrikada 286 kişiyi istihdam ediyoruz. 3 yıl içinde yaklaşık 1.000 (bin) kişiye daha istihdam yaratmayı hedefliyoruz.”   ‘DEV PROJELERİ YABANCIYA KAPTIRMAYACAĞIZ’   Artık kendi markalarını yaratmanın zamanının geldiğini anlatan Osman Uslu, “Birçok Türk şirketi gibi biz de bugüne kadar hep yabancıya üretim yapıyorduk, fakat onlar logolarını koyup dünyaya satıyorlardı. Artık buna dur demenin zamanı geldi. Kendi markamızla büyüyeceğiz. Üretim kalitemizi dünyaya ispatladık. Dünyanın 33 ülkesine ihracat yapıyoruz. Geçen yıl 30 milyon liralık ciro yaptık. Bunun yüzde 70’i ihracattan geldi. Bu yıl ise ciromuzu 60 milyon liraya çıkarmayı hedefliyoruz. İhracatın payı yine aynı oranda olacak. Ama asıl hedefimiz Hükümetin açıklamış olduğu dev projeler. Fabrikamız, Kanalİstanbul, 3. Köprü ve 3. Havaalanı gibi projelerin tam kalbinde yer alıyor. Bu projelerde ilk yapılması gereken şey o toprağın alınması. Bunun için de en önemli şey damper. Türkiye’nin damper ihtiyacı bu projelerle beraber en az 3-4 katına çıkabilir. Türkiye’nin damper ihtiyacı şu anda yıllık 7-8 bin adet civarı. Bu sayının 25 bini geçeceğini düşünüyorum. Bunun yüzde 70-80’i yerli olmasına karşın, yabancıların büyük bir iştahla bu işin üzerine düştüklerini görüyoruz. Şu anda 500 milyon TL olan damper sektörünün cirosundan yabancıların aldığı pay 125 milyon lira civarında. Yani dörtte biri yabancının cebine giriyor. Dev projelere iştah kabartan yabancıların payının artma ihtimali de oldukça yüksek. Çünkü Türkiye’de 3-4 büyük üretici var. Gerisi merdiven altı tabir edilen ve çoğunluğu Konya’da bulunan firmalar. AB’ye uyumla birlikte bunların çoğu belgelerini tamamlayamayacak ve kapanacak. Bu açığı da yabancı doldurabilir. O yüzden üretimimizi bu yıl 500 adetten gelecek yıl 2 bin adete, sonraki yıl ise 3 bin 500 adete çıkarmayı hedefliyoruz. Yani ülkemizin sermayesini ülkemizde tutarak, yabancıya kaptırmayacağız” diye konuştu.   ‘TÜRK SANAYİSİ EMPERYALİST GÜÇLERİN ELİNDEYDİ'   Son yıllarda Türkiye ekonomisinin çok hızlı büyüdüğünü belirten Emek Grup CEO’su Osman Uslu, şöyle devam etti: “Türkiye sanayi hamlesiyle çok ciddi bir iş yaptı. Bir ülke yüzde 8.5 büyüyorsa, bu üretimle olur. Bir sürü yeni iş alanları açıldı. Bizim de bu kadar hızlı büyümemizin nedeni 8-10 yıllık siyasi istikrardır. Rakiplerimizle eşit şartlarda rekabeti elde ettik. Türk sanayicisi belki tarihinde ilk defa Avrupa’daki, Çin’deki, Hindistan’daki diğer aynı sektörde rekabet ettiği sanayiciyle finans olarak eşit şartlara kavuştu. Bundan 10 yıl evvel gecelik 4 bin, 5 bin faizler vardı. Türkiye’nin en büyük bankası bile sanayiciye kredi vermiyordu ki, yurt dışından aldığı parayı da bir sürü bahaneler (şunu vercen, bunu vercen, ipotekler vercen, senelik yüzde 500 vercen gibi) bularak veriyordu. Alan da zaten batıyorum demenin altın harflerle yazılışı idi. O yüzden Türk sanayisi ele geçirilmiş, emperyalist güçlerin ‘Ver parayı, hadi satamadın ver fabrikayı’ durumundaydı. Şimdi sanayinin çarkları dönmeye başladı. Eşit şartlarda üretmeye başladı. Ne oldu dünyada, Çin’den sonra devasa büyüyen ikinci ülke oldu. IMF’ye borç ödeyen ülke oldu. O dönemde bu işe soyunmamız bir şanstı. Ülkenin istikrarı, bizim de sürekli yatırım yapmamız, hızlı büyümeyi getirdi.”   KİMSE ‘İŞ BULAMIYORUM’ DEMESİN!   Fabrikada çalışanların maaşlarının 1.500 TL’den başladığını anlatan Uslu, kalifiye elemanın yanında hemen her çeşit elemana ihtiyaçları olduğunu ifade ederek şunları söyledi: “Fabrikada asgari ücretli çalışan sayımız 15’i geçmez. 1.500 TL’den başlayan maaşlara rağmen eleman bulamıyoruz. Ne düz işçi, ne kalifiye eleman bulamıyoruz. Kimse iş bulamıyorum demesin. Kendi içimizde kalifiye eleman yetiştirmeye çalışıyoruz. Piyasada o kadar çok kalifiye eleman açığı var ki, kendi yetiştirdiğimiz eleman kayıp gidiyor başka yere. Tutamıyoruz. Çünkü ara eleman açığı da, kalifiye eleman açığı da, düz adam açığı da çok ciddi boyutta.”   ‘MESLEK OKULLARI YOK EDİLDİ’   Hükümetin eğitimde 4+4+4 modelinin meslek okulları açısından önemli olduğunu ifade eden Uslu, “Motor Meslek Liseleri vardı bir zamanlar. 1982-1988 yılları arasında inanılmaz bir talep vardı. Oradan mezun olmak, üniversiteden mezun olmakla eşdeğerdi. Hükümetin yeni sisteminin eğitim için, Türkiye’nin geleceği için çok olumlu bir adım olduğuna inanıyorum.” Dedi.