Sektörel

Emlak piyasası nasıl gelişim gösterecek?

Güney Amerika'nın en büyük ülkesi Brezilya'da son birkaç yılda milyonlarca kişi fakirlikten kurtularak orta sınıfa yükseldi.

Bu gelir artışına oranla Brezilya'da 2005-2007 arasında internet kullananların kervanına 10 milyon kişi eklendi. Brezilya'da kredi kartı kullananların sayısı 2002-2006 arasında yüzde 91 artarak 79 milyona çıktı. Brezilya'da geçen yıl otomobil satışları yüzde 28 oranında arttı. Ve son olarak, Brezilya'da son 12 ay içinde kullanılan mortgage kredisi miktarı yüzde 26,5 yükseldi. Bunun sonucunda da insanlar konut sahibi oldu. Türkiye gibi önemli krizler atlatan, ancak son yıllarda ekonomik ve siyasi anlamda yakaladığı istikrarın meyvelerini alan ülkede daha fazla kişinin konut alması muhtemel görünüyor.

Aslında Türkiye'de de son yıllarda benzer manzaralar oluştu, umarım sonu da Brezilya gibi olur! Türkiye'de cep telefonu kullanımı patladı ve dünyanın en fazla cep telefonu tüketen ülkelerinden bir haline geldik. Kredi kartı kullanımı yaygınlaştı ama dengeyi tutturamayıp sonunda hatırı sayılır sayıda vatandaşımızı kredi mağduru ettik. Bilgisayar ve internet kullanımı çok hızlı bir şekilde arttı ama çocuklarımız internet ve oyun hastalığına yakalandı. Dünyanın en pahalı benzinini kullanmamıza rağmen sıfır araç satışlarında patlamalar yaşandı, fakat ardından ikinci el araçların yüzüne bakılmaz oldu. Ve son olarak 2004-2005 yıllarında konut satışlarında patlamalar yaşandı ama gelinen noktada vatandaşın hala büyük bir bölümü konut alamaz oldu.

Konuta ihtiyaç var alan yok!

Soyak Holding CEO Vekili ve Gayrimenkul Grup Başkanı Emre Çamlıbel, geçen günlerde yapılan bir toplantı ile 'Affordable Housing Institute' tarafından hazırlanan 'Dar Gelirlilerin Konut İhtiyacı ve Çözüm Önerileri' araştırması sonuçlarını açıkladı. Araştırmaya göre, Türkiye'de önümüzdeki 10 yıl içinde, her yıl 600 bin yeni konuta ihtiyaç olacak. Doğrudur Türkiye'nin çok sayıda yeni konuta ihtiyacı var ama farz edelim ki, yıllık olarak 600 bin konut yaptık. Peki, bu kadar konutu kim alacak? İşte burada ihtiyacın talebe dönüşmesi önem kazanırken, Çamlıbel'in açıkladığı verilere göre gerçekten konut ihtiyacı olanların sadece yüzde 20'sinin satın alma gücü var. Yani yıllık yapılacak 600 bin konutun sadece yüzde 20'si olan 120 bini satılabilir. Diğerleri ise elde kalır!

Emlak piyasası saman alevi gibi

Her zaman Türkiye'de büyük bir gayrimenkul potansiyeli olduğu söyleniyor ama tek başına bu potansiyel ne yazık ki bir şey ifade etmiyor. Emlak piyasası, saman alevi gibi bir parlıyor bir sönüyor.

Ekonomi alarm veriyor, iç siyasette fırtınalar yaşanıyor. Faizler yükseldikçe yükseliyor ama ne hikmetse konut fiyatları düşmüyor! Olan tüketiciye oluyor. İhtiyacı olan alamıyor, belli projeler dışında satmak isteyen satamıyor. Neredeyse ölü doğan mortgage yasası ise bir türlü yaşam belirtileri gösteremiyor. Piyasanın üstüne ölü toprağı serilmiş gibi zaman geçip geçiyor. Hayaller hep başka bahara erteleniyor.

Şu durumda da emlak piyasasının nasıl gelişim göstereceğini kimse bilmiyor. Belki tutar diye tahminler yapılıyor ama aslında laflar ağızdan çıkarken bile tereddütler yaşanıyor. Sadece konut kredisi faizlerinde bazı öngörülerde bulunulabiliyor. Uzun vadeli düşünüldüğünde ve işler yolunda gittiğinde emlağın yıldızının parlayacağı biliniyor ama kimse bunun garantisini veremiyor.

Brezilya'da insanların gelirleri düzenli olarak arttığı için her geçen gün daha çok konut satılıyor. Türkiye'de ise gelirlerin artması bir yana sabit gelirli vatandaşların elindeki, avucundakiler bile buz gibi eriyip buhar oluyor.

Her yıl, depreme dayanıklı ve nitelikli 600 bin konut yapalım ve hatta daha fazlasını yapıp yabancılara da satalım ama önce bu konutlara ihtiyacı olup da alamayanlara bir bakalım.
Milliyet