Sektörel

En büyük şiddetteki depreme dayanıklı binalar inşa edilmeli!

Antalya Son Haber Gazetesi'nin yazarlarından Yusuf Katrağ bugünkü yazısında depreme dayanıklı binaları kaleme aldı. İşte Yusuf Katrağ'ın o yazısı...

Doğa olayları bu dünyanın bir gerçeği.

Ortaya çıktığı zaman engellenme şansları yok.

Hiçbir kimse önünde duramaz.

Çok güzel doğa olaylarıyla karşılaşmak mümkün olduğu gibi çok acı doğa olaylarıyla da karşılaşmaktayız.

Bunların başında depremler, seller, fırtınalar, kasırgalar, şimşekler, hortumlar, tsunamiler vs. geliyor.

Kasırgalara ve tsunamilere uzak bir ülke olsak da deprem, sel gibi doğal olaylarla sık sık karşılaşmaktayız.

Bu tür doğa olayları nedeniyle can kayıpları, sakatlanmalar yaşamaktayız.


2009 yılında İstanbul’da 30’dan fazla kişinin sel sularına kapılarak hayatlarını kaybetmeleri daha dün gibi belleklerimizde.

Yine bugün, üzerinden 17 yıl geçen 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’ni yeniden hatırladık.

Yüzyılın en büyük depreminin meydana geldiği 17 Ağustos gecesinde insanlar yerle bir olan evlerin içinde, beton blokların altında kalmıştı.

20 bine yakın kişi hayatını kaybetmiş, 50 bine yakın kişi yaralanmış, 500’den fazla kişi de sakat kalmıştı.


Yaşananlar nedeniyle deprem korkusunu günlerce, aylarca hatta yıllarca üzerimizden atamadık.

İnsanlar korkularından evlerine giremedi, dışarıda sabahladı çoğu zaman.

Bu acı depremin 17. yıldönümünde konunun uzmanları yetkililerin dikkatini çekmeye çalıştı.


Antalya’nın 1 ve 2’inci derece deprem bölgesinde olduğunu hatırlatan Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Antalya Şube Başkanı Ali Keleş, Isparta’nın Güneyi’nden başlayan Antalya’nın da üst kısımlarını içine alan ‘Aksu Fay Hattı’nda ciddi bir enerji birikmesi olduğuna dikkat çekti.

Bu hattın hareketlenmesiyle 7-8 şiddetinde bir depremin yaşanabileceğini vurgulayan Keleş, Antalya’nın her an depremle yüzleşebileceği uyarısını yaptı.

Aynı şekilde İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Antalya Şube Başkanı Mustafa Balcı da, endişelerini dile getirerek; ilgililere, yetkililere ve sorumlulara şu soruları yöneltti.


“Antalya depreme hazır mı? Antalya Nazım Plan çalışmaları ne durumda? Mevcut yapı stokumuzun deprem riski nedir? Deprem Master Planı yapıldı mı? Kentsel Dönüşüm Master Planı var mı? Ulaşım Master Planı var mı? Kent içinde ve çevresinde yapılan ulaşım yatırımları bu plana göre mi yapıldı? Deprem yönetimi ile ilgili yapılan çalışmalar nelerdir? Belirlenmiş Afet Toplanma Alanları var mı?”


Bir uzman “deprem geliyor” diyor; bir uzman da “depreme hazır mıyız?” diye sorarak konuya dikkat çekmeye çalışıyor.

Hazırlıkları yapmaksa konunun uzmanı olan veya olmayan ilgililere, yetkililere ve sorumlulara düşüyor.

20 bine yakın kişinin öldüğü depremin üzerinden 17 yıl geçmiş ve biz hâlâ depreme hazır hale gelememişiz.

İnşallah depreme hazır olabilmek için bir 17 yıl daha geçmesi gerekmez.


Gerçekler göz önünde iken, dünya üzerindeki canlılar içerisinde dünya düzenine yön veren insanlar olarak bizim yapmamız gereken tek şey, doğal olaylardan korkmak yerine onlarla yaşamayı öğrenmektir.

Bugün Japonya’nın çok şiddetli depremlerle sürekli olarak sallandığı herkes tarafından biliniyor.

Aynı Japonya’da insanların, depremlerle yaşamayı öğrenerek en şiddetli depremlerde bile can kaybı yaşamadıkları da ortada.

Bizim de yapmamız gereken bu.


En büyük şiddetteki depreme dayanıklı, depremde sallansa bile göçmeyecek binalar inşa etmeliyiz.

En kısa sürede Ülkemizde depreme dayanıksız bina bırakmamalıyız.

Ülkemize en büyük acıyı yaşatan deprem gerçeğini göz ardı etmemeliyiz.


Antalya Son Haber/ Yusuf KATRAĞ