En pahalı sanatçılar ev ve tekne işine girdi!
Sanatı giydik, yedik, içtik... Haydi biraz da sanatın içinde yaşamaya başlayalım. Ünlü sanatçı Ai Weiwei’in New York’ta tasarladığı evden, sanatseverlerin dümeni çevirdiği Ege’ye uzanalım...
Sabah'tan Burcu Aldinç bu hafta köşesinde "En pahalı sanatçılar ev ve tekne işine girdi" başlıklı yazısına yer verdi. İşte yazının detayları;
Yaz tatili sizin için ne anlama geliyor? Herkes için de plaj, deniz olamaz değil mi? Biraz da eğitim ve sanat katmalı. Hem öğrenmeden yaz tatili neye yarar ki! O halde buyurun yazın sanatsal aktivitelerine... Hem dünyada en çok konuşulanlarına hem de müzedeki etkinliklere... Giyilebilir sanattan sonra son günlerin en çok konuşulan ve gündem olan konusuna girelim... Hep giyecek halimiz yok değil mi! O halde buyurun Çinli muhalif sanatçı Ai Weiwei'in New York'ta tasarladığı Tsai Residence isimli binasına... Mültecilerle ilgili yaptığı çalışmalarla tüm dünyada ses yaratan, Çin'in en önemli çağdaş sanatçısı Ai Weiwei ülkemizde de Sabancı Müzesi'nde açtığı porselen sergisiyle epey ses getirmişti. Aslında Weiwei'in çalışmalarının mimariyle kesişmesi ilk değil. 2008 yılında Pekin Olimpiyatları'nda ulusal stadyumu bir kuş yuvasına çevirmesini birçok kişi hatırlayacaktır. 2002-2006 yılları arasında da Jinhua Mimari Parkı için farklı mimarlık ofisleriyle birlikte 17 pavyon tasarladığını da unutmadık. Ama New York'taki ev projesi sanatçı için bir ilk. New York'un Ancram kasabasındaki proje son günlerde ABD'nin pek çok gazetesinde manşetleri süsledi bile. Koleksiyonerler bırakın almayı sadece içini gezmek için bile binlerce dolar harcamaya razı. Zaten milyarder koleksiyoner Christopher Tsai, sanatçıya 150 bin metrekarelik arazi içinde bulunan yaklaşık 300 metrekarelik yapıyı inziva alanı olarak tasarlaması için almış.
PANAROMİK MANZARALI HAVUZ
Üç yatak odası ve üç banyodan, bir de 'Y' şeklinde misafir evinden oluşan arazi içindeki evin satış bedeli 5.25 milyon dolar. Tavanları oldukça yüksek, her odanın bir sanat atölyesi niteliği taşıdığı bu yapının bahçesinde bir de panoramik manzaraya sahip dikdörtgen bir havuz bulunuyor. Kubbesi, yer yer taş, yer yer ahşap detayları ile dikkat çekiyor. Hem içi hem dışı bir o kadar sade bir o kadar da şaşırtan objelere sahip. Sadeliğin abartıyla birleştiği yaşanabilir sanat olarak nitelendirilmesi boşa değil. Konuk evinde iki oda, iki salon ve bir de galeri alanı bulunuyor. Evi elbette koleksiyoner ya da bir sanatçının satın alması bekleniyor. Bakalım kim alacak, onu da sanırım çok yakında öğreniriz.
Sanatseverler dümeni Ege'ye kırdı
Bu yazın en gözde sanat destinasyonu neresi mi dersiniz? Çok uzaklara değil Ege'de Saron Adaları'nın bir parçası olan İdra... Yaşayan en pahalı sanatçı Jeff Koons'un 2013 yılında tasarladığı Guilty (Suçlu) isimli yatı Haziran sonu gerçekleşen ve dünyanın en önemli çağdaş sanat fuarı olan Art Basel'in bitiminden beri buraya demirli. 600 milyon dolarlık yatın uzunluğu sanılandan çok daha az, 35 metre. Ama elbette Koons imzası yatı bu denli pahalı hale getiriyor. Görenleri, sevenler ve hiç beğenmeyenler olarak ikiye böldüğü Guilty' nin bu denli pahalı olmasına elbette Koons imzası büyük bir önem taşıyor. Ama Yunan adasını bu yazın gözde sanat destinasyonuna çeviren sadece yatın burada demirli olması değil. Yatın sahibi dolar milyarderi iş adamı Dakis Joannou'nun adanın tepesinde kurduğu sanat merkezi. Bir zamanlar keçi ve koyunların öldürüldüğü yerde Joannou, Deste Foundation Slaughterhouse isimli bir sanat merkezi kurdu. Hatta şu sıralar gidenler New Yorklu sanatçı Kiki Smith'in sergisini de gezebilir. Ama iş adamının koleksiyonu Smith eserleriyle sınırlı değil. Yaklaşık bin 500 başyapıttan oluşan koleksiyona sahip. 2004 yılında Londra merkezli ArtReview dergisi Joannou'yu dünyanın en güçlü koleksiyoneri seçmişti. Oysa Kıbrıs asıllı iş adamı kendini koleksiyoner olarak tanımlamaktan kaçınıyor. Her ne kadar müzayedelerde fırtınalar estirip 100 milyonlarca dolar değerindeki eserleri koleksiyonuna eklese de bunların paylaşılması gerektiğini düşünüyor. Bu yüzden de otomobilin bile girmediği bu Ege adasının tepesini adeta bir müzeye dönüştürmekten çekinmemiş. Yaz boyunca, Whitney Amerikan Sanat Müzesi'nin Direktörü Adam Weinberg'ten tutun da dünyanın başta gelen galeri sahiplerine burada rastlayabilirsiniz. Üstelik tek bir farkla. Takım elbise yerine herkes mayo, şort, tişört ve hatta parmak arası terlikle geziyorlar. Bu da müze gezme işini başka bir boyuta taşıyor. Deste Foundation'a giden pek çok kişi sahibi Joannou'nun da burada ziyaretçilerle birebir ilgilendiğini söylüyor. Hatta çok yakında yaşayan en pahalı sanatçı Jeff Koons'un (1986 yılında paslanmaz çelikten yaptığı tavşan heykeli geçtiğimiz mayıs ayında açık arttırmada 91 milyon 75 dolara satılmıştı) çok yakında adayı ziyaret edeceği konuşuluyor.
Şehrin yenileri ve merak edilenleri
Yurdumun dört bir tarafı lezzet diyarı... Ama benim için en özeli Karadeniz lezzetleri... Az gitmedim İstanbul'daki Vonalı Celal'e... Hem pidesini yemeye hem karalahana, fındık ya da balık çorbasını içmeye... Kayganası da favorilerim arasındaydı... İstanbul'da Karadeniz lezzetleri sunan yerler arttıkça benim de keyfim artıyor. Hem de şimdi Anadolu yakasında açıldı. Kartal sahilinde yer alan İstMarina Alışveriş Merkezi'nde açıldı, Miela Karedeniz restoranı. Benim gibi Karadeniz yemekleri tutkunlarına müjde olsun!
Four Seasons Bosphorus her yaz yarattığı yeni konseptleriyle ya çok beğeni topluyor ya da eleştiriliyor. Şahsen benden bugüne kadar hep beğeni aldı. Ocak başı, kebap derken bu yaz da Anason 34 isimli, havuz başında bir yeni nesil meyhane açtı. Sanırım şu sıralar en çok merak edilen ve konuşulan mekanlardan birisi burası. Henüz gitmedim ama kesinlikle radarımda.
Futbol, basketbol gibi spor maçlarından uzak kalmadan sosyalleşebileceğimiz bir mahalle barımız da oldu sonunda. Lokasyon yine Kalamış. Malum bu yakada ve Taksim'de bu tarz mekanlar çoğunlukta. Westport Pub, dünya lezzetlerini tadarken hem sosyalleşebileceğiniz hem de spor etkinliklerini izleyebileceğiniz bir mekan yaratmış.
Eserlerin değerini artırabilir mi?
Dünyanın en büyük müzayede şirketlerinden Sotheby's 3.7 milyar dolara ABD'li telekominikasyon şirketi BidFair'in sahibi Patrick Drahi tarafından satın alındı. 31 yıldır halka açık bir şirket olarak hizmet veren Sotheby's'in artık özel sektöre geçmesi de sanat dünyasını karıştırdı. Soru ise şu: "Spekülasyona açık sanat piyasası artık ne kadar etik olacak!" Hatta bu satışla birlikte sanat piyasasının asla eskisi gibi transparan olamayacağını savunanlar da var. Müzayedeevi'nin alıcısı Drahi de önemli bir koleksiyoner. Kimi sanat eleştirmenleri ve galeri sahipleri Drahi'nin kontrol edilemez bir gücün sahibi olduğunu ve istediği gibi elindeki eserlerin değerlerini artırabileceğini öngörüyor. Elbette özel sektöre geçmesinin avantajlarının olduğunu savunanlar da yok değil!
MÜZELER YAZ BOYU ETKİNLİK DOLU
Biraz da yurdum diyelim ve müzelerin sanat programlarında gezinelim... İlk durağımız Karadeniz... Bayburt'un 45 kilometre dışında, Çoruh Vadisi'ne bakan bir tepenin üzerine kurulu Baksı Müzesi'ne konuk olalım. Projenin mimarı, yaratıcısı, kısacası her şeyi Hüsamettin Koçan... Eski adıyla Baksı, şimdiki ismiyle Bayraktar köyünde kurulu bu müze çağdaş ve geleneksel el sanatlarını aynı çatı altında sergiliyor. Bununla da kalmıyor yıl boyunca konserlere ve farklı sanatsal etkinliklere de ev sahipliği yapıyor. Siz hâlâ keşfetmediyseniz bile Baksı Müzesi'ni Fransızların, Uzakdoğuluların çoktan keşfettiklerinin bilgisini birinci ağızdan verebilirim. Ama geç kaldınız sayılmaz. Çünkü bu yaza özel programları mevcut. Örneğin Nuri Bilge Ceylan'ın 2003-2013 yılları arasında çektiği fotoğraflarından oluşan sergisi 25 Ağustos'a dek devam ediyor. Dirimart'ın katkılarıyla oluşan sergi 'Babamın Dünyası' ve 'Sinemaskop Türkiye' isimli iki bölümden oluşuyor. Sergi, Nuri Bilge Ceylan'ın çok yönlü ve derin dünyasının Anadolu'ya taşınmasının tahayyülünün bir bölümünü oluşturuyor. Baksı'ya gitmenin en kolay yollarından biri Erzurum'a uçup iki saatlik karayolu yapmak. Kesinlikle buna değecektir.
"Yok o kadar yol yapamam!" diyenler buyursun Emirgan'daki namı diğer Atlı Köşk, Sakıp Sabancı Müzesi'ne. 1951 yılında Hacı Ömer Sabancı tarafından satın alınan mekan bahçesindeki Lois Doumas yapımı at heykellerinden ötürü 'Atlı Köşk' olarak anılıyor. Bugüne kadar Picasso, Rodin, Salvador Dali, Joan Miro, Rembrandt, Anish Kapoor, Ai Weiwei gibi önemli ustaların sergilerine ev sahipliği yapan müze yaz boyu sanatsal etkinliklerini sürdürüyor. Müzede Yoga, Müzede Caz ve Müzede Sahne etkinliklerinin dışında açık hava sineması ve çocuklar için atölye çalışmaları da yaz boyunca devam ediyor. Bu arada Ağustos ayının 'Bahçede Yaz Konserleri' serisinin başladığını da duyurayım.