Sektörel

Engin Caner: Emlak sektörünün geniş yelpazesi var!

Dörtler İnşaat ve Emlak ofisinde çalışan Engin Caner, emlak sektörünün gelişimini ve günümüzdeki durumunu anlattı. İşte o röportaj..

Bilindiği gibi ülkemizde inşaat, önem taşıyan lokomotif bir sektör olma özelliğini sürdürüyor. Emlak sektörü de aynı zamanda sektörün büyümesi ve üretimin teşvik edilmesindeki ana kriterdir. Her dönem revaçta olan bu sektör devletten teşvik alıp büyümeye devam ediyor. Bir çok sektöründe gelişimini kendi içinde barındıran emlak ve inşaat sektörü her zaman olduğu gibi şimdilerde de bu özelliğini koruyor. 

Ticari Hayat gazetesi Dörtler İnşaat ve Emlak ofisinde çalışan Engin Caner ile emlak sektörünün gelişimini ve günümüzdeki durumunu görüştü.


Caner, “Dörtler Emlak firmasında çalışıyorum. Hem inşaat hem de emlak piyasasıyla uğraşan esnafız. Aktif olarak şu an iki tane inşaatımız devam ediyor. Daire, dükkan satışlarımız, kiralık dairimiz de mevcut. Piyasada belli bir otoritemiz var ve belli bir müşteri potansiyelimiz var. Hitap ettiğimiz belli bir müşteri kitlesi var. İşimizi müşteriye güven vererek doğru düzgün yapıyoruz. Bir defa gelen müşteri yine geliyor bu da işimizi doğru yaptığımızı gösteriyor zaten. Bizim sektörde işler her ay değişkenlik gösteriyor. Şu anda piyasalarda bir durgunluk başladı diyebilirim. Oda yaklaşan referandumdan kaynaklı diye düşünüyorum. Bu hem inşaat satışlarında hem de daire satışlarında alımı biraz durdurdu insanlar bu konuda tedirgin.” diye kısa bir açıklama yaptı.

‘Sıcak para akışı yok’

Engin Caner, “Bilindiği gibi konut sektörü ekonomi için güçlü bir gelişme kaynağı. Bunun yanı sıra yükselen fiyat oranları ve istihdamda sınırlı artış satışların daha da hızlanmasını önlüyor. Bizdeyse durum biraz farklı inşaat sektörü son yıllarda genişleyen ivmeyle hareket kazandı. Hem inşaat firmaları hem de yatırımcı iyi işlere imza attı. Dönüşüm projeleri aynı hızın önümüzdeki yıllarda da süreceğinin işareti.  

Ayrıca şu dönmede sıcak para akışı yok. Gelen müşterilerde bundan dolayı nakit para yerine banka kredisiyle alım yapmak istiyorlar. Tabii kredi satışı artınca sıcak para akışı da durmuş oluyor. Bankanın dezavantajları da bunda etkili. Çünkü bu ya bankalara takılıyor ya da alacak kişinin hesabına uymuyor. Müşterinin bütçesini aşan taksiler oluyor ve bunu ödeyemeyince aksaklıklar oluyor.” diye belirtti.

‘Ev kışın alınmalı’

Özelikle mevsimin emlak sektöründe dönemsel olarak sıkıntı yarattığını ifade eden Caner, “Tabii kış aylarında bundan daha çok etkileniyoruz. Yazın ev satışı daha fazla oluyor. Oysa kışın ev almak çok daha karlı bununla ilgili yanlış bir algı var diyebilirim. Çünkü kışın inşaatlar duruyor ve bu da ev fiyatlarının ucuzlamasına neden oluyor. Aynı zamanda faizlerde de ciddi bir oranda düşme söz konusu oluyor. Tabii biz bu konuda müşterilerimize gerekli uyarıları yapıyoruz. Ev alacaksanız kışın alın daha uygun yazın daha pahalı oluyor diye. Baktığınız zaman var olan siyasi bu süreçte ekonomide belirsizlikle beraber bunu daha da olmuşuz etkiliyor. Bu da normal olarak yatırım yapmak isteyen kişileri güvenli bir liman arayışına itti. Yüzeysel olarak piyasa bu buhrandan etkilenmiş gibi görünse de gayrimenkul sektöründe her kriz bir fırsattır aslında. Zaten yatırımcıların tercihi altın, Euro, Dolar’dan ziyade gayrimenkul üzerine olduğu da görülmektedir.” diye kaydetti.

‘Emlak sektörünün geniş yelpazesi var’

Caner, “Birçok alanda faaliyet görüyoruz. Ev, arsa, imarlı imarsız arsa, dükkan ev satımı, kat karşılığında bina dikimi ve kentsel dönüşüm gibi. Bizim sektörün ülke ekonomisinde ciddi bir kat katkısı var. Çünkü bir ev yaptırılınca bunun tuğlacısından, mütahitine kadar mütahitçisinden emlakçısına, bankacısına kadar geniş bir yelpazesi var. Bunların hepsi birbirine bağlı olarak yürüyor. Siz sadece bir alana hizmet etmiş olmuyorsunuz. Bundan birçok sektör de faydalanıyor. Ne kadar çok ev alımı ve yapımı olursa o kadar çok kişide bundan para kazanır. Bu da piyasada bir hareketlilik olmasına olanak sağlıyor. Devlette de aynı zamanda bir katkısı oluyor. Çünkü ev alınırken müşteri bankaya para yatırıyor tapu masrafı için ve abonelik için.” diye belirtti.

İnşaat sektörü durursa hayat durur

Caner, “Devletimiz bize faiz konusunda destek veriyor. Bankalardaki faiz oranlarını düşürüyor. Tabii bunu düşürmeyen bankalarda var. Müşterilerin ise bu konuda hükümetten beklentisi, tapu masraflarının biraz daha düşürülmesidir. Aynı zamanda tapu harçları da var bunlarda üstüne ekleniyor. Böyle olunca insanların bütçesi buna pek yetmiyor. O zamanda krediyi yükseltmeye çalışıyor bir çözüm olarak bu kez de aldığı maaş bunu karşılamaya yetmiyor. Bu durum haciz olayına kadar gidiyor. Oysa ki ülke ekonomisine en fazla katkıda bulunan sektör emlak sektörüdür. Yani bu inşaat sektörü durursa hayat durur. Bir çok sektör buna bağlı çünkü.” diye vurguladı.

‘Güvenilir olmak önemli’

Belli bir müşteri potansiyeli olan kişilerin bu sektörde daha çok iş yaptığını kaydeden Caner, “Elinde fazla dairesi olan daha fazla çalışan kişiler daha çok kar ediyor tabii. Bizim iş koşturmaya dayalı bir iş ne kadar çok çalışırsanız o kadar çok iş yaparsınız. Tabii sadece bununla da olmaz aynı zamanda bu işin ticaretini doğru düzgün ve ahlaklı yapmakta önemli. Burada işleri öneri üstüne yaparsınız. Biri ev alıp bu işten memnun kalınca komşusuna da öneriyor. Güvenilir olmakla ilgili daha çok. Olması gereken ticaret ahlakını yerine getirince bu da bizi diğer rakiplerimizden bir adım öne çıkarıyor. Bu da bizi asıl amacımıza daha çok yaklaştırıyor. Çünkü hedefimiz piyasanın en iyi emlakçısı olmak. Kurumsallaşmak ve daha büyük bir ofis açmaktır. Bu durumda hem kendi ekonomimizi güçlendirmek hem de gelen müşterilerimize daha iyi hizmet sunabilmektir. Her işte olduğu gibi bizim işin sıkıntılı yanı da bazı müşterilerimizin fiyatı aşağı çekme konusundaki çok ısrarcı oluyor. İndirim sağlayamadıkları için ev almaktan vazgeçen müşterilerimiz oluyor. Ya da müşteriyi memnun etmek için kimliklerini alıp diğer işlerini halletmek istiyoruz. O zamanda bir korku oluşuyor ve kimliklerini vermek istemiyorlar. İşin adını koymadan sözleşme imzalatmak isteyen müşterilerimizde mevcut oluyor tabii ki.” dedi.

Yaşanan mekan sahiplenilmeli

Caner, “Biliyorsunuz, insanların yaşadıkları mekânla ve kentin geneliyle kurdukları ilişkiler çok önemli. Kurduğumuz yeni yaşam alanlarının geçici, kimliksiz ve kişiliksiz mesken alanlarına dönüşmesini arzu etmiyoruz. Yaşadığı mekanı sahiplenmeyen, burada kendisini misafir gibi gören bir topluluktan ziyade, bu yeni mekanlarla organik ve duygusal bir aidiyet bağı kurabilen bir toplumsallığın hayat bulması için çaba sarf ediyoruz. Tasarladığımız yeni yaşam alanlarında yaşayacak onların bu yeni mekânla bir ilişki kurabilmesinin yaşamsal altyapısını kuruyoruz.” diye ifade etti.


Ticari Hayat