Sektörel

Erdoğan Bayraktar: TOKİ'yi Başbakan'dan ben istedim!

TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar, TOKİ'yi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan kendisinin istediğini söyledi

Bütün Oflular gibi o da güleç bir insan. Gülümsemesini sadece ihalelerin hep aynı şirketlere verildiği eleştirisi dağıtıyor. "Öyle bir şey olmaz burada. Onu söyleyen karnından söyler" diyor yüzü asılarak...

ORTAOKUL

Sekiz okul değiştirdim

İlkokulu Of'un Gürpınar Köyü'nde bitirdim. Ortaokula Of'a gittim. Sonra Of, Trabzon, İzmir ve Samsun arasında dolandım, tam 8 okul değiştirdim. Eee babam yoktu... Benim babam 26 yaşında öldü. Dayımın, diğer akrabalarımın yanına gittim. Liseye Trabzon Sanat Enstitüsü'nde başladım, İstanbul'da Sultanahmet Meslek Lisesi'nde bitirdim. Pertevniyal Lisesi'nde de farkları verdim. İstanbul Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademisi İnşaat Mühendisliği'ni bitirdikten sonra mastır da yaptım. Çünkü hep zayıf eğitim aldığım için eksik kalmıştım.

İNŞAATÇILIK

Askerde bile inşaatçıydım

11 yaşımdan beri gayrimenkul sektörü içerisindeyim. Dededen gayrimenkulcüyüm. Bizim köyün arazi işlerini, matematik hesaplarını hep dedem yapardı. Oradan aşinayım arazi işine. Eniştem inşaatçı, dayım vardı tekniker. Lise 2'de okurken eniştemin inşaatlarında çalıştım. Sıvacılık, amelelik yaptım. İnşaatçılık revaçta bir meslekti. Onun etkisiyle inşaat mühendisliğine girdim. Mastır yaparken kooperatif kurdum. Askerde de inşaat kontrol amir vekili yaptılar beni. Hep inşaatçılıkla ilgili işler yaptım. 1973'ten 1989'a kadar müteahhittim. Yap-satçılık yaptım. Yani, Laz müteahhittim, en koyu Ofluyum. 4.5 sene KİPTAŞ'ta çalıştım. Yedi senedir de TOKİ'deyim.

BABAMIN ÖLÜMÜ

Ben bir yaşındaydım

Babam Eskişehir Lisesi mezunu. Üniversite öğrencisiyken Eskişehir'de vefat etmiş. Orada bir okula adının verilmesini ben istemedim. Sorduklarında "Memnun olurum" dedim. Babam öldüğünde ben 1 yaşındaymışım. Babamın bıraktığı kitapların içinde büyüdüm. Yazdığı şiirler beni etkiledi. Annem çok mücadeleci bir kadındı. Moğol imparatoru gibiydi, çok otoriterdi. Çok cesurdu, böyle gözüne çaksan korkmazdı. Çok erkekti. Güçlüydü. Evlenmedi, iki ablamla bana baktı büyüttü. Biz öyle hiç parasızlık çekmedik. İnek besler, her sene bir ineği kurbana verirdi. Yevmiyeye gider çalışırdı. Tarladan bahçeden yetiştirdiklerini satardı.

KOLSUZ HAKİM

Tırnaklarını kendi keserdi

Dayım Rahmi Mollaalioğlu hukuk fakültesini bitirdiğinde ben orta sondaydım. Küçükken incir ağacından düştüğü için bir kolunu kullanamıyordu. "Kolsuz Hakim" diye tanındı. Kuran, Arapça, Farsça ile İslam, Osmanlı ve Türk tarihini çok iyi bilirdi. Çok etkiledi beni. Liseyi bitirene kadar bana her ay 125 lira gönderdi. Her hafta mektup yazardı. Aşırı derece dürüsttü, minnetsizdi. Tek kolu olmasına rağmen tırnaklarını kendisi keser, bağcıklarını kendisi bağlardı. Kiloluydu, güzel de yemek yerdi. Üç sene önce bir trafik kazasında öldü. Uzun yıllar hakimlik yaptığı Çorum'da adının bir parka verilmesi tamamen belediyenin tasarrufu.

İŞPORTACILIK

Trabzon sokaklarında balon sattım

1968'de İstanbul'daydım. Tam siyasette hareketli yıllar. O zamanlar ben ekmek peşindeyim. Trabzon sokaklarında balon sattım. Samsun'da otellerde katiplik, kahvelerde garsonluk yaptım. Aksaray'da Laleli'de Fındıkzade'de işportacılık yaptım. Çakı, çakmak, ayna, tarak sattım. Üniversitedeyken 5 yıl avukatın yanında icra takipçiliği yaptım.

EŞİM EMİNE

Kahrımı başkası çekmezdi

Evlenmem 1974. Askerlikten önce. Aynı köydeniz, görücü usulüyle evlendik. Eşim ev kadını. Kavgayı sevmez, uyumludur. Kahrımı başkası çekemezdi. İflahı kesildi bizimle. Çok yorduk. Daha çok o bizi idare ediyor. Beş çocuğumuz var.

UNUTAMADIĞIM İYİLİK

O subay balonların parasını verdi

Trabzon Moloz'da, balon satıyordum. Müşterilerden birinin sigarası değdi balonları patlattı. Ağlamaya başladım. Bir subay geldi. Albay mı, yarbay mı bilmiyorum. Bütün balonlarımın parasını verdi. 60 kuruş mu ne, öyle bir şeydi. Hiç unutmam onu. Bir daha görmedim.

SİYASET

Bizde Allah-Kuran-vatan-millet diye gider

Gençlikte durumum iyi olsaydı belki olayların içine girerdim. Çünkü olaylara yatkın bir tipim. Siyasete karışsaydım moral değerlerin olduğu tarafta olurdum. Bizim ailemiz moral değerlere bağlı mutaassıp bir yapıdır. Bizde, Allah, Kuran, vatan, devlet, millet diye gider; öbür işlerden hiç anlamam. Siyaseti hiç sevmiyorum. Bir mezhebe, bir yere bağlanmayı hiç sevmem.

SİNEMA

Film izleyemiyorum. Kafam çok karışık olduğu için kendimi veremiyorum. Basit filmler olursa ancak izlerim.

ERDOĞAN'LA ÇALIŞMAK

Kamçılar mı öldürür mü bilemem

Felaket. Ölümden daha beter. Acımasızdır çalışmada. Ama dışarıya, üçüncü şahıslara karşı takdir eder. Bu tavrı kamçılar mı öldürür mü onu pek bilemem. İyi niyetine inanıyoruz, tarzı öyle. Ya bu deveyi güdersin ya bu diyardan gidersin. Ölmediğimize göre! Amirin olunca emir haktan üstündür yapacaksın. Tayyip Bey karışmaz işimize. Başarıya bakar. Nefes aldırmaz. Gece arar, gündüz arar, "İnşaatta sıkıntı var, niye böyle oldu" diye sorar. Biz bu işin aktörüyüz. Bu işin esas sahibi Başbakan tabii. Başbakan'ı ben severim. Başbakan'ın da bana güvendiğini tahmin ediyorum. Bana güvenmese burada tutmaz.

TOKİ

Başbakan'dan ben istedim

Gittim Başbakan'dan TOKİ'yi talep ettim. Dedim ki, "Bu benim mesleğim, en iyi yapabileceğim yer burası." İlk defa bir şey istedim. TOKİ Başkanlığı'na atanmam, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e iki defa gitti. Onaylamadı. Gerekçe yoktu. Neden atamadığını ona soracaksın. Ben bu mesleğe en uygun birisiyim. Vekaleten yürüttüm. Sonra Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olduktan sonra, asaleten atandım.

KARAKTERİM

Tipik bir Karadenizliyim

Çocukluğumda çok intizamlıydım. Ama hayat intizamlı olmaktan uzaklaştırdı. Çok tedbirliyim, müthiş temkinliyim. İsterim ki herkes bana güvensin. Güvenmezlerse çok üzülürüm. Kolay ağlarım. Çabuk düşen, aşırı duygusal, herkese iyilik yapmak isteyen, çabuk sinirlenen, kolay kavga edip, kolay barışan biriyim. Tipik Karadenizliyim. 
 
Faruk Bildirici/Hürriyet