Genel

Erginoğlu&Çalışlar Mimarlık, festivalde 1. oldu!

Erginoğlu & Çalışlar Mimarlık, Kasımpaşa'daki Tuzambarı'yla Dünya Mimarlık Festivali'nde birincilik kazandı. Bu projeyi 1300'e yakın başvuru arasından birinci seçen fikir, binanın çevresiyle etkileşimi olmuş...

 
'Prada’lı kızları Kasımpaşa’ya getirdik'

Erginoğlu&Çalışlar Mimarlık, Kasımpaşa’daki Tuzambarı’yla Dünya Mimarlık Festivali’nde birincilik kazandı. Bu projeyi 1300’e yakın başvuru arasından birinci seçen fikir, binanın çevresiyle etkileşimi olmuş.

Portre fotoğrafları İnci Cabir.

Mimari alanında dünyanın en prestijli etkinliği olarak tanımlanan Dünya Mimarlık Festivali, (The World Architecture Festival-WAF) kapsamında gerçekleştirilen WAF ödülleri sahiplerini buldu. 3-5 Kasım tarihleri arasında Barselona’da gerçekleştirilen festivalden ilk kez bir Türk firması birincilik ödülüyle döndü. Geçtiğimiz yıl Tuzambarı projesiyle Ulusal Mimarlık Ödülü'nü kazanan Erginoğlu&Çalışlar Mimarlık, aynı projeyle bu kez dünyanın en önemli mimarlık ödüllerinden birinin sahibi oldu.

WAF ödülleri, yerel tasarımları uluslararası mimari platformuna taşıyan bir organizasyon olarak diğer mimarlık yarışmalarından ayrı tutuluyor. Festivalin özelliği, mimarların projelerini halka açık bir ortamda, büyük jüriye bizzat sunum yaparak anlatması. Dünyanın her köşesinden 1300’ü aşkın başvurunun olduğu yarışmada, 14 ayrı kategoride finale kalan 236 mimar, büyük jüriye sunum yaptı. Sunumların sonunda dünyanın en iyi 'Yeni/ Eski Yapı'sının Kasımpaşa’daki Tuzambarı olduğu ilan edildi.

WAF’ta dört 4 farklı kategoride yarışan Erginoğlu&Çalışlar Mimarlık’ın kurucu ortakları Y. Mimar Kerem Erginoğlu ve Mimar Hasan Çalışlar ile aldıkları dünya birinciliğiyle ilgili olarak Maison Française dergisi için sorularımızı yanıtladı.

- Sondan başlayalım. Ödülü alınca ne hissettiniz

Hasan Çalışlar: Orada değildik ki! (Gülüyor)

Kerem Erginoğlu: Biz ödül alacağımızı hiç düşünmediğimiz için sergiyi geziyorduk. Çünkü jüri karşısına sunum için bizden önce çıkan Hırvat grup da, bizden sonra çıkan Victoria Albert Museum projesi de çok iyiydi. Biz ihtimal vermemiştik onları geçebileceğimize. Sergiyi gezerken Atilla Kuzu’dan mesaj geldi. Hemen gittik, herkes kapıda kutluyor bizi... Sonradan jüriyle yemek yerken anlattılar bize, “Victorian Albert Museum, 7 yılda bitmiş, arkasında müthiş bir devlet desteği olan bir proje. Orada adama hata yaptırmazlar. Sizin projeniz ise 7-8 ayda bitmiş, çalışma şartlarınızı da tahmin edebiliyor z. Bu nedenle çok daha başarılı” dediler.

-: Tuzambarı projesi daha önce de ülkemizde Ulusal Mimarlık Ödülü almıştı. Şimdi de kendi konunuzda WAF’ta dünya birincisi oldunuz. Nasıl katıldınız bu yarışmaya

K. Erginoğlu: Geçen sene izleyici olarak gitmiştik. Türkiye’den pek çok proje yarışmaya katılmıştı. O sırada “niye biz de burada yokuz” diye içimizden geçirmiştik. Ayrıca bu senenin başında üç projemizle de Ulusal Mimarlık Ödülü almıştık. "Hazır elimizde bu projeler (Turkcell, Tarsus okulu, Tuzambarı) varken katılmalıyız" diye düşündük. Bu üç projeye bir de Pendik’te yaptığımız Pendorya AVM’ yi ekledik ve dört projenin tümü ön elemeyi geçerek adaylar arasına girdi.

- Sunumlar nasıl geçti

K. Erginoğlu: Yarışmanın yapısı itibariyle anglosakson bir havası var. Jürinin karşısında çok iyi bir İngilizceyle çıkmak gerek. Ve bize verilen 10 dakikalık süreyi iyi kullanmamız gerekiyordu. Biz ikimiz de Fransız liselerinden mezun olduğumuz için bir film hazırlattık. Projeyi anlatan bu filmin metnini İngiliz bir arkadaşımız okudu. Bu şekilde dört ayrı projeyi de sunmuş olduk. Sonrasındaki soru-cevap bölümünde Fransız aksanlarımızla jüriyi etkiledik büyük ihtimalle.

- Jürinizde kimler vardı Çok sıkıştırdılar mı sizi

K. Erginoğlu: Dört ayrı proje sunumu için farklı ek ipler jüri oldu. Tarsus projesinin jürisi çok sıkıştırdı bizi. Jüri son derece işinin ustası. Sorular çok zekice geliyor. Hatta bazen çok acımasız olabiliyorlar.

- Kaç grup içinden birinci seçildiniz

K. Erginoğlu: Katıldığımız New&Old kategorisinde 16 proje vardı. Toplamda 1300 civarında proje katıldı, projeler elendikçe sayı 16’ya düştü.

KAFE MENÜSÜNE DİYET EKLEDİ, TAKSİ ÇEKİ DÜZEN VERDİ

- Diğer 16 projeden ne farkınız olduğunu söyleyebilirsiniz Tuzambarı’nı birinci seçtiren sebep nedir

H. Çalışlar: Sunumumuzun başında Kasımpaşa’yı anlattık. Gerçek Kasımpaşa bu, İstanbul bu dedik, aradaki farkları gösterdik. Fikri şunun üzerine kurduk aslında: Bir reklam ajansında çalışan 160 tane iyi eğitimli, kreatif insanı, Pradalı kızları Kanyon’dan alıp Kasımpaşa’ya nasıl getiririz ve onlar gelince Kasımpaşa’da ne tip değişimler olur, bunu gösterdik. Zamanla oranın taksi şoförü kendine çeki düzen verdi, bakkalda espresso satılmaya başlandı, kafe menüsüne diyet ürünler eklendi, sandalyesinin üzerine bir minder attı mesela. Kasımpaşa konumu itibariyle önemli bir yerde. Nasılsa bir değişim olacaktı bu bölgede. Jüriye bu değişimin iyi bir mimariyle başlamasının, diğerleri için de iyi bir örnek teşkil edeceğini anlattık. Bu fikri çok sevdiler.

K. Erginoğlu: Yarışmaya katılan projeler genelde hatasız projeler. Çevrecilik, ekoloji gibi değerler bu işin olmazsa olmazı ve bunları sunmayan proje neredeyse yok artık. Çok iyi sunumlar yapan gruplar vardı. Bence en önemli neden, Tuzambarı binasının çevresine ve sosyal yaşama bir katkısının olması. Ofis binaları, kamu yapıları, alışveriş merkezlerinin çevrenin gelişimine, bulunduğu şehrin yaşantısına dair bir katkısının olması önemli. Bu katkıları sağlayabilen projeler jürilerin daha çok hoşuna gidiyor.

- Projenin mimarisi, restorasyon çalışmaları, malzemesiyle ilgilenmiyorlar mı

H. Çalışlar: Zaten elenerek son 16’yı oluşturan gruplar belli bir yere gelmiş oluyorlar. Bu detayları kötü ya da yanlış yapan pek olmuyor.

- Jüri çevreyi dönüştürmeye, mesela bakkalın espresso makinesi alması gibi değişimlere olumlu bakıyor mı Ben şahsen bakmazdım.

H. Çalışlar: Sosyal bir gelişimin olmasına çok olumlu bakıyorlar ama 'soylulaşmaya' çok olumsuz bakıyorlar. Bizim zaten o mahalledeki insanlar gitsinler, yerine başka insanlar gelsin, buranın fiyatları artsın diye bir amacımız olmadı. Kasımpaşa tutucu bir mahalle, başbakanın seçim bölgesi, herkes daha muhafazakâr. Ajansta çalışan insa nların buradaki sosyal hayata dahil olmalarıyla, aynı bakkal, aynı taksiciyi ve aynı restoranı kullanmalarıyla bir etkileşim başlıyor insanlar arasında. Bu da zamanla toplumumuzda olan kutuplaşmanın yarattığı gerginliği azaltıp, insanların birbirine olan bakışını değiştirebilir.

K. Erginoğlu: Bu ajansın çalışanları çevreleriyle iletişime geçiyor. Örneğin , sigara içmek için dışarıya çıkıyorlar, Haliç’ in kıyısında parka gidiyorlar, kafelerinde oturuyorlar. Bunların hepsi kaynaşmayı sağlıyor, böyle bir artı tarafı var.

- Herkesin merak ettiği soruyla bitirelim, ödül nedir

K. Erginoğlu: Bir para ödülü yok, ödül kupa. Tabii dünya basınına çıkıyorsunuz, en büyük ödül bu.

www.ecarch.com

SIRASIYLA DİZİLMİŞ ASMA KATLAR

Haliç kıyısındaki 3000 m2lik tarihi Tuzambarı binasını, Medina Turgul DDB reklam ajansı 2008 yılından beri kullanıyor. Tekel, uzun süre bu binayı tuz ambarı olarak kullanmış. Bina öncesinde ise tütün ve alkol ürünleri için depo olarak kullanılmış. Fakat binanın kimin tarafından ve hangi yıllarda yapıldığına dair kesin bir bilgi yok ama 170 yıllık bir yapı olduğu tahmin ediliyor. Bu durum tarih kokan ve yüzyıllara meydan okuyan taş duvarlara biraz da gizem katıyor. Mimari ekip, binanın restorasyonunda karşılaşılan en zorlu durumun yapının orijinal karakterini muhafaza ederek, kullanılabilirliği en üst seviyede tutmak olduğunu söylüyor. Dekorasyon sırasında, beş ayrı uzman şirketin bir arada çalışabilmesine uygun, her birimin birbiriyle ilişki içerisinde olabileceği, farklı birimlerde çalışanların kolay iletişim kurabileceği bir yapı oluşturma kaygısının göz önünde bulundurulduğunu belirten mimari ekip, çözümü farklı alanları birleştiren ve çalışma alanını büyük miktarda arttıran, sırasıyla dizilmiş asma katlar inşa etmekte bulduğunu söylüyor. Malzeme olarak genellikle camın kullanıldığı restorasyon sonucunda, bir reklam ajansının kullanımına uygun muhteşem bir mekân oluşturulmuş. Binada, Medina Turgul DDB Grubu’nun çatısı altında, DDB&Co, Grafis, Profilm ve Paralel isimleriyle dört ajans daha yer alıyor. Ajanslarda ise yaklaşık 150 kişi çalışıyor.
Milliyet Emlak/Yasemin Aksoy