25 / 12 / 2024

Ersin Özince: Konut kredisi, güvenli konut açığını kapatıyor!

Ersin Özince: Konut kredisi, güvenli konut açığını kapatıyor!

 İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, Konut kredisi mesela dış ticaret açığı yaratır mı yaratmaz mı Konut kredisinin en önemli kapattığı açık, güvenli konut açığı...Buyurun bugün engelleyin konut kredisini"diye konuştu...



 İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, bazı bankaların kredi hacimlerinin çok
 yükselmesine ilişkin sözü edilen tedbirler konusunda, "Polisiye derken, herhalde
 geriye sanırım basındaki gibi gelip götürmek kaldı. Basındaki yöntemler
 uygulanacaksa, yok, teslim. Munzam karşılıklar artmaya devam etsin. Hatta
 tamamını verelim" dedi.
         Özince, "Banka bazında, kredi bazında politikalar değil de genele
 yönelik politikalar izleniyor. Kimin kimden ne şikayeti varsa devletin
 mekanizmaları bunun gereğini yapmaya müsait" diye konuştu.
         İş Bankası şubesinin açılışını gerçekleştirdikleri Erbilde,
 gazetecilerin sorularını yanıtlayan Özince, Irakın, yeniden yapılanma içinde
 serbest ekonomiye geçişte çok daha hızlı hareket edeceği ümidinde olduklarını,
 doğal kaynaklarının zenginliği nedeniyle varlıklı bir potansiyele sahip piyasa
 olmasından dolayı ilgilerini çektiğini vurguladı.
         Ersin Özince, "Irakta bugüne kadar bizi durduran yegane şey güvenlikti.
 Bunun da artık adım adım geçildiğini düşünüyoruz. Biz Irakta ciddi büyüyeceğiz.
 Ve burada bir şubeyle gördüğümüz gelişim, kısa zamanda 4-5 şubeye varacak. Biz
 Erbil, Bağdat, Basra ve Süleymaniye olabilir diye düşünüyorduk. Buna Zaho ve
 Dohuk da eklendi" diye konuştu.
         Irakta lisans müracaatlarının olduğunu ifade eden Özince, imkan olursa
 buradaki teşkilatı Irak bankası şekline dönüştürmeyi istediklerini bildirdi.
         Bölgede her ülkede ayrı şube açmak yerine, bu ülkelerin hepsinde şubesi
 bulunan bir bankaya sahip olmanın prensip olarak en doğru yaklaşım olacağını dile
 getiren Özince, "Her türlü şansın doğması mümkün. Kesin olan bir şey var ki bu
 ülkelerde geçmişte yatırım yapmış birçok banka bu iştiraklerini satmak zorunda
 kalacak" dedi.
         Bölgede sigorta sektörünü de geliştirebileceklerinin altını çizen Özince,
 "Biz de istikrar buldukça yakın coğrafyaya girip sigortacılığı yerleştirmeyi,
 yaygınlaştırmayı düşünüyoruz. Anadolu Sigorta gibi İş Bankasından bir yaş küçük
 sigorta şirketinin mutlaka bölgede büyümesini istiyoruz" diye konuştu.
         Rusyadaki Sofia Bankın satın alınması sürecine ilişkin Özince, "Bu
 bankanın alımıyla ilgili bizim kararımızda gevşeme yok, ama anlayamadığım
 aksaklıklar oluyor. Bu olmazsa başkalarına bakabiliriz" yorumunu yaptı.
         Türkiye;den daha hızlı büyüyebilecekleri bir piyasa bulamayacakları
 kanaatinde olduğunu kaydeden Özince, "Türkiye pazarının büyüklüğünün yanında
 yurt dışındaki işlerin tamamı o kadar küçük ki, Doğu ve Güneydoğudaki
 şubelerimizi ikiye katlasak yurt dışında yapacağımız bütün yatırımlardan çok daha
 iyi netice alırız" dedi.

         "HAKSIZ REKABET DOĞURAN İSTİHDAM POLİTİKALARI VAR"

         Ersin Özince, çalışanların sendikal ve sosyal haklarını üst düzeyde tutan
 bir banka olduklarını vurgulayarak, şöyle konuştu:
         "Hiçbir sosyal ve sendikal güvence olmadan çalışanları istihdam etmek
 doğru değil. Konunun, ülkemizde adeta haksız rekabet gibi bir şekil almaması
 lazım. Teşmil dediğimiz uygulama çok tepki uyandırdı. Hatta bizim gibi sendikal
 hakların yoğun olduğu bankanın diğerlerinin sıkıntısına yol açmak için teşvik
 ettiğini söyleyenler bile oldu. Teşmil, benim bilebildiğim kadarıyla Türkiye
 Cumhuriyeti hukukunun iş yasalarının sağladığı bir haktır. AB ülkelerindeki
 işçinin ne hakkı varsa Türkiyede de aynı şey olmalı. Bankacılık sektöründe grev,
 sektörün bayağı ürktüğü bir husus. Bankacılıkta dahi grev uygulandığında yasayı
 koyan, onun hangi şartlar altında yapılacağını düzenlemiş. Ben sendika örgütü
 lideri de değilim. Beni burada ilgilendiren, haksız rekabet doğuracak çok farklı
 istihdam politikasının uygulanıyor olması. Özellikle birtakım markaların yurt içi
 ve yurt dışı uygulamalarda çifte standart denilebilecek uygulamaları söz
 konusu."

         "DIŞ TİCARET AÇIĞI YARATTIĞINI DÜŞÜNMEK HAYALDİR"

         Merkez Bankasının ekonomiyi soğutma yönünde bankalara yönelik aldığı
 kararlara ilişkin soruları ise Özince, şöyle yanıtladı:
         "Ben bunu doğrusu anlayamıyorum. Ben ne ekonomistim ne Merkez
 Bankacıyım. Benim bütün anladığım piyasayı, ekonomiyi tüm unsurlarıyla iyi teşhis
 etmeye çalışmak. Bankacılık sadece kuralla yapılmaz. Ticaret gönüllü yapılır.
 Ticarette alıcı ve satıcının niyetini anlarsınız ve onu yönlendirmeye
 çalışırsınız. Bankacılık, nihayetinde kaynak aktarma işidir. Kaynak da dış
 ticaret açığı yaratmak için aktarılmaz. Kaynak, üretim için istihdam için
 aktarılır. Bizim İş Bankası özelinde kredilerimizi üçe bölecek olursak her bir
 üçte bir parçası sırasıyla kurumsal, KOBİ ve bireysel segmentlere ait. Yani bugün
 kurumsal kredilerimizin çok büyük bölümü başta enerji olmak üzere proje
 finansmanına özgüleniyor. Bunun dış ticaret açığı yarattığını düşünmek hayaldir,
 hayal... KOBİ kesiminin yarısını en az imalatçı KOBİ;ler, büyük bölümünü
 ihracatçı teşkil ediyor.  Bireylerin de kullandıkları kredilerin haddi yüzde
 80i, ki değil, tartışılır. Konut kredisi mesela dış ticaret açığı yaratır mı
 yaratmaz mı Konut kredisinin en önemli kapattığı açık, güvenli konut
 açığı...Buyurun bugün engelleyin konut kredisini...  Depreme bu kadar açık bir
 ülkede insanların iyi standartlarda kırk yılda bir ödeyebilecekleri faiz oranıyla
 elde edecekleri konut finansmanını, bunun yaratacağı üretimi, istihdamı
 erteleyin. Bunun hiçbir mantığını anlamıyorum. Bugün düz mantık, kredi artışı
 dış ticaret açığını etkiliyor derken, o kredinin cinsini açıklamaya, o ayrıntıya
 girmeye ihtiyaç duymadan doğru orantı kurmak benim anlayabildiğim bir konu
 değil."

         "KREDİYİ BURADAN VERİP YURT DIŞINDAN GÖSTERECEKLER"

          Özince, alınan kararların sektöre etkilerine ilişkin de şu görüşleri dile
 getirdi:
         "Korkarım şu olacak;  biz milyonlarca müşteriye pardon kredi bitti,
 limite dayandık diyemeyeceğimize göre az sayıdaki kurumsal müşteriden, büyük
 ihtimalle daha çok büyük müşterilerden çekileceğiz. Veyahut bazı imkanı olan
 bankalarımız, eğer yurt dışında bir bankanın iştirakiyse oraya gönderecekler.
 Daha olmadı yurt dışındaki bankalarla birtakım yapılandırmalara girip krediyi
 buradan verip orada gösterecekler. Daha da olmadı birtakım kredilerini yurt
 dışındaki bankalara satacaklar. Yani ben dış ticaret açığıyla mutlaka mücadele
 edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ama bu sadece ithalatı azaltmaya çalışmakla
 olamaz. İhracatı artırma işini kim yapacak Bu politikalar etkin olur mu olmaz mı
 bilmiyorum, ama canımızı çok yaktığı kesin. Peki canı yanan kim Canı yanan ben
 değilim. Ben zaten bankanın maaşlı çalışanıyım. Banka hissedarı olan milyonlarca
 insan var. Sadece İş Bankası hissedarı olan 200 bin yatırımcı var. Bu
 yatırımcılar bugün buraya koydukları sermayenin karını tahsil dahi edemiyorlar.
 BDDK, en güçlü bankalarımızda dahi elde edilen karı çoğunlukla sermayeye
 ekletiyor. Devamlı bankacılık sektörünün çok karlı olduğu söyleniyor. Hatta bu
 konuda en fazla şikayeti olan birtakım sivil toplum yöneticisine sizin kar
 beklentiniz nedir dediğimde, yüzde 40 diyebilecek kadar da Türkiyede karlı
 işadamları var.

         "YAPILA YAPILA SADECE BANKALARA MI YAPILIYOR"

          Sonuçta ben bankacılık sektörünün çok zamansız ve çok gereksiz bir
 şekilde karlılığının tırpanlandığını düşünüyorum. Hadi munzam karşılığı
 artırdınız, anlamıyorum ben de... bir nedeni,  mantığı var. Peki bunun faizini
 vermemek niye Faizi sıfır yapmak niye Niye sıfır Bir değil, iki, üç değil...
 Bunları söylediğimizde ülke örneği veriliyor. O ülkelerde bankalara devlet
 garanti veriyor. Biz bankacılık sektörüne devletin garantisini reddetmiş
 sektörüz. Katiyen yapılmamalı dedik. Ben bu politikaların mutlaka doğru bir
 nedenden kaynaklandığını ama yanlış tedavi yöntemi olduğunu düşünüyorum. Doğru
 tedavi yönteminin ne olabileceğine dair birtakım önermeler yaptığımızda, bunların
 serbest piyasada uygulanamaz diye cevaplara şahit olduk. Serbest piyasa
 ekonomisinde hiçbir şey yapılamıyor da yapıla yapıla sadece bankalara mı
 yapılıyor"
         İş Bankası Genel Müdürü Özince, ithalatı sadece bankaların değil
 piyasanın kendisinin de finanse ettiğini belirterek, "Kalkıp bankacılık
 sektörünün sağlığını etkileyecek önlemler alırken, bence o konuda da bazı
 kısıtlamalara gidilebilmesi lazım. Nasıl benzinin fiyatını 4 lira yapıyorsak,
 başkaca tüketimlere de aynı şekilde caydırıcı davranmalıyız. Lüks tüketime
 gerekirse daha ağır vergiler uygulayalım. Durduk yere dönüp dönüp bankacılığın
 açtığı şubeden, topladığı mevduata kadar her şeyi defalarca
 vergilendirecekseniz... Benim kanaatim bu bir işe yaramaz. Dış ticaret açığının
 da bu şekilde kapanacağını hiç zannetmiyorum. İnşallah mahcup olurum" yorumunu
 yaptı.

         POLİSİYE TEDBİRLER...

        "Kredi sınırlamasıyla ilgili gerekirse bazı bankalara polisiye
 tedbirlerin uygulanması"na ilişkin soru üzerine de Özince, şunları kaydetti:
         "Polisiye derken, herhalde geriye sanırım basındaki gibi gelip götürmek
 kaldı. Polisiye derken basındaki yöntemler uygulanacaksa, yok, teslim... Munzam
 karşılıklar artmaya devam etsin. Hatta tamamını verelim. Bu hakikaten şaka
 gibi... Polisiye ne tedbir uygulayabilirsiniz ki bir bankaya Hukuk devletinde
 değil miyiz Ne biçim ifadeler bunlar...  Hangi polisiye Polislik birşeyimiz
 varsa yerimizde durduğumuz kabahat zaten... Görevini yanlış yapan bankacıya çok
 rahatlıkla otorite ben bunu uygun görmüyorum diyebiliyor.  Ama halka açık bir
 anonim şirketi bu şekilde ele alamazsınız. O zaman Türkiye, yönetişimin doğru
 düzgün ve güvenilir olduğu bir ülke olmaktan çıkar."
         Banka bazında, kredi bazında politikalar değil de genele yönelik
 politikalar izlendiğine dikkati çeken Özince, "Deniyor ki bazı bankalar veya
 birtakım el altından bilgiler uçuruluyor. Hep bazı bankalar teşhisi vardır. Bazı
 bankaya kızılır, bütün bankaya laf edilir. Bazı bankanın bir konusu yetersizdir,
 bütün bankalara teşmil edilir. Kimin kimden ne şikayeti varsa devletin
 mekanizmaları bunun gereğini yapmaya müsait. Mahalle hocası mantığıyla bütün
 sınıfı falakaya yatırmaya gerek yok" diye konuştu.

         "TÜRKİYEDEN DIŞARIYA BANKA SERMAYESİ KAYAR"

         Alınan kararların karlılığı "çok kötü" etkileyeceğinin altını çizen
 Özince, "Benim kaygım şu; Türkiyeden dışarıya banka sermayesi kayar. Veya
 Türkiyeye gelecek olan banka sermayesi başka ülkelere gider. Büyük banka alımı,
 böyle bir resimle çok fazla söz konusu olmaz. Alımı bir tarafa bırakın, büyük
 sermayesi girmez" dedi.
         Türkiyedeki tüketici kredilerinin AB ülkelerinin hangisiyle kıyaslanırsa
 kıyaslansın son sırada yer aldığına işaret eden Özince, "Ve biz şimdiden dış
 ticaret açığı engeline takıldık. Tüketicinin ve reel kesimin finansmanı nasıl
 büyüyecek Dış ticaret açığı bu kadar önemliyse bunu sığ bankacılığı durdurarak
 mı önleyeceksiniz sadece Bunun hiç mi çaresi yok Merkez Bankası sürekli diğer
 önlemler, diğer önlemler diyor. Bir Allahın kulu çıksa da diğer önlemler neymiş
 açık açık söylese bunları da, biz hepsi yapılıyor, bir tek bankacılığa
 yüklenmekle kalınmıyor desek... Neymiş diğer önlemler Bunu bir bulup
 çıkartmakta yarar var" değerlendirmesi yaptı.
         Bankacılık sektörünün üzerine fazla gelindiğini ifade eden Özince, "Hiç
 hak etmediği şekilde üzerine gelindi. Biz özel teşvik alan sektör değiliz.
 Bankaların istikrar ortamına çok olumlu etkileri oldu. Bunların hepsi kriz aşmış
 bankalardır" dedi.
         Ersin Özince, İş Bankasının bu hafta yapılacak Genel Kurul
 Toplantısında Genel Müdürlüğü bırakıp bırakmayacağı sorusuna, "Kaç senedir
 ayrılma hayalleri kuran kimseyim. Emekli olacak mısınız diyorlar. Hiç aklımdan
 çıkmıyor diyorum. Ama emekli olmayacağım. Henüz keçi çiftliği kurmayacağım"
 karşılığını verdi.

AA


Geri Dön