Erzurum Çifte Minareli Medresesi restore ediliyor!
Vakıflar Genel Müdürlüğü, Anadolu’nun en önemli simgelerinden olan Erzurum Çifte Minareli Medresesi restore etmeye başladı. Çalışmalar için 7 milyon liralık dev bütçe ayrıldı.
Anadolu Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat'ın kızı Hüdâvent Hatun tarafından 1253 yılında yaptırılan ve o günden bugüne kadar zamana direnen Erzurum Çifte Minareli Medresesi, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmeye başlandı.
Çalışmalar için 7 milyon liralık dev bütçe ayrılan Vakıflar Genel Müdürlüğü, Anadolu’nun en eski simgelerinden olan 800 yıllık medreseyi aslına uygun olması için İstanbul Restorasyon ve Konservasyon Merkez Laboratuar Müdür yardımcısı ve Çini Uzmanı Şenay Onuk ile birlikte beş kişilik bir bilimsel kurul oluşturdu. Yapının bütün detaylarını bu bilimsel ekip tarafından yürütülürken Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) eski öğretim üyelerinden Prof. Dr. Tuğrul Tankut ta yapının minarelerin statik durumları incelenerek rapor hale getirdi.
Restorasyon çalışmalarının önümüzdeki Mayıs ayına kadar bitmesi beklenen Çifte Minareli Medresesinin yeniden turizme açılması ve müze olarak hizmet vermesi bekleniyor.
ELEŞTİRİLERE ADNAN ERTEM’DEN CEVAP
Erzurum Çifte Minareli Medresesi’ndeki, tarihi dokuyu korunmak için uzun ve titiz çalışmalar yürüten Vakıflar Genel Müdürlüğü ise hassasiyetinden dolayı haksız eleştirilere de maruz kalmış durumda. Medrese'nin çatısında biriken suların tahliye için döşenen borular nedeniyle ağır eleştirilen Vakıflar Genel Müdürlüğü bu iddialara cevap verdi. Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem, 800 yaşındaki Erzurum Çifte Minareli Medrese’nin yapılan restorasyonla uzun yıllar korunması amaçlandığını belirtti. Ertem, medyada çıkan haberlerin de haksız olduğunu, restorasyon çalışmalarının hepsinin bilim ve sanat kurulunun rehberliğinde yapılmasına önem verildiğini açıkladı.
Restorasyonun koruma kurulu ve bilim heyetinin kararıyla yapıldığını belirten Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem, tarihi yapıya zarar vermemesi için yağmur sularının tahliyesinin sac borularla yapılmasının uygun görüldüğünü, bunların renginin binanınkine uygun hale getirileceğini bildirdi.
Ertem, yaptığı açıklamada, Erzurum'un simgesi olan Anadolu'daki en önemli Selçuklu eserlerinden Çifte Minareli Medrese'nin çatısında biriken suların tahliye için döşenen borulara yönelik eleştirilerin "haksız" olduğunu söyledi. Medresenin restorasyonunun, ilgili koruma kurulu ve bilim heyetinin kararları doğrultusunda gerçekleştirildiğini vurgulayan Ertem, geçen yüzyıllarda "çörten" (Çatı sularını bina duvarından uzaklaştırmak için ahşap, taş veya betondan yapılan dışarı doğru uzanan oluk düzeneği) çatının orijinal halinin değiştiğine dikkati çekti. Yapının sudan korunabilmesi için kurulun ve bilim heyetinin kararı doğrultusunda bir çatı sistemi yapıldığını aktaran Ertem, "Akan yağmur sularının zemine, sıçrayan suların da duvarlara zarar verdiğinin görülmesi üzerine hem zeminde hem de duvarda meydana gelecek zararları ortadan kaldırmak için yağmur sularının tahliyesinin borularla yapılmasını uygun gördük." diye konuştu.
"Tahliye boruları PVC değil sac" Kullanılan malzemenin de iddiaların aksine PVC değil, sac olduğuna dikkati çeken Ertem, tahliye borularının rengiyle alakalı eleştiriler için de "(Taş yapının rengine uygun değildir) eleştirisi varsa rengiyle alakalı zaten bir çalışma yapacağız. Binanın rengine uygun şekilde koyulaştıracağız" değerlendirmesinde bulundu. "800 yaşındaki eserin uzun yıllar korunması amaçlandı" Ertem, tarihi yapıda 2011 yılından itibaren devam eden restorasyon çalışmalarında 800 yaşındaki eserin uzun yıllar korunabilmesinin amaçlandığını ve orijinal haline en yakın uygulama yapıldığını ifade etti.
ERZURUM ÇİFTE MİNARELİ MEDRESE ( HATUNİYE MEDRESESİ)
Anadolu Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat'ın kızı Hüdâvent Hatun tarafından 1253 yılında yaptırılmış olan bu tarihi yapı, Anadolu'nun en büyük sanat şaheserlerinden biridir. Hüdâvent Hatun'dan dolayı "Hatuniye Medresesi" adını almıştır.
Erzurum’da bulunan en büyük kümbete sahip medrese, her biri 26 metre yüksekliğindeki rengarenk çinilerle süslü çift minaresi nedeniyle “ Çift Minareli Medrese” olarak bilinir. Avlulu, 2 katlı, 4 eyvanlı olup, 37 odası olan medrese ayrıca bir camiye sahiptir. 1.824 m2’lik bir alan üzerine kuruludur. Açık avlulu medreselerin Anadolu'daki en büyük örneğidir. Kuzey cephedeki taç kapı tam bir sanat eseridir. Taç kapı formundan ziyade çeşme nişleri ile yarım yuvarlak iki payanda vardır. Günümüzde kısmen tahrip olmuş görünümlü, 16 oluklu, firuze renkli çini kakmalı tuğladan yapma minarelerin kürsüleri de dikkat çekicidir. Taç kapının iki yanından yükselen silindirik minareler, tuğla ve mozaik çiniler ile süslenmiştir. Çinilerle süslü minarelere “Allah", "Muhammed" ve "Dört Halife"nin isimleri işlenmiştir. Taç kapıyı çeviren bitki süslemeleri, kalın silmeli panoların içindeki "ejder", "hayatağacı", "kartal" motifleri cephenin en gösterişli bölümüdür. Taç kapının sağında ve solunda iki yönlü olmak üzere dört adet kabartma bulunmaktadır. Sağdakinde çift başlı kartal panosu yer almaktadır. Çifte Minareli Medrese mimarisinin ilk öne çıkan unsuru özelliğindeki geometrik süslemeler; en fazla avludaki sütun gövdelerinde, öğrenci odalarının kapı silmelerinde, eyvanların ön cephelerinde yer alır. Taç kapıda, avlu sütunlarını birbirine bağlayan kemerlerin yüzeylerinde ve kümbetin iç kısmında bitkisel süslemeler mevcuttur. Ön dış cephede yer alan tamamlanmış hayat ağacı ile kartal motiflerinin bir arma olmaktan çok, Orta Asya Türk inanışı kapsamında, güç ve ölümsüzlüğü dile getirdiği düşünülür. Taç kapıdan avluya girilir. Zemin katta on dokuz, birinci katta ise on sekiz oda bulunmaktadır. Avlu dört yönden revaklarla çevrilidir. Girişin batısındaki kare mekânın vaktiyle mescit olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Zemin katın revakları kalın sütunlar üzerine oturmaktadır. Sütunların çoğu silindirik, dördü de sekizgen gövdeye sahiptir. Odalar beşik tonozla örtülüdür. Medresenin ikinci katı dört eyvan arasında, dört bağımsız grup şeklinde dizayn edilmiştir. Birinci kata inilmeden bir diğer bölüme geçmek mümkün değildir. İkinci kattaki hücreler (odalar) da alt kattakiler gibi dikdörtgen şeklindedir. Kırma taşlarla yapılmış, beşik bir tonozla örtülüdür. Alt kattaki kapıların üst kısmında yer alan değişik şekiller üst kat kapılarında yoktur.
İstiklal Gazetesi