Esat Altıgün Kuşadası'nın mimarisini kurtarmalı
Mimar, kentbilimci ve Uluslararası Mimarlık Akademisi Bölge Başkanı Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp Kuşadası'nın geçmişini ele aldı
`Kuşadası, eski adıyla Scalanova (Yeni Iskele), Benim Baba ocağımdır. Rahmetli 50 yıl evvel beni ilk defa götürdüğünde Kuşadası tarih ve doğayla kucaklaşmış sakin bir yerdi. Çok güzeldi. Elektrik jeneratörle sağlanır, gece 24.00 ışıklar sönerdi.'
Tarih ile bezenmiş küçük kıyı yerleşimleri her dönem dünya turizminin ilgisini çekmiştir. Sayıları azda olsa Ülkemizde bazı turistik beldeler yeşil-yapı dengelerini bir ölçüde koruyup mimari, kültürel ve doğal miraslarının bozulmasına izin vermeyerek özgün kimliklerini saklamayı başarmışlardır. Ancak bazı diğerleri rant azgınlığı içerisinde düzeysiz şehircilik, ilkel ve illegal yapılaşma ve beton istilasının önüne geçememişler ve değerlerini kademeli olarak yitirmişlerdir.
Bir zamanlar turistik döviz girdisinde Istanbul'un sonra 2. sırayı yerleşen, `Club Mediterrannee' Fransız Tatil Köyü'nünün ülkemizdeki ilk tercihi olan Kuşadası bugün ne yazık ki bu son gurupta yer almaktadır. Halbuki Kuşadası halen tarih, kültür ve doğa zengini bir kıyı ilçemizdir. Ilıman iklim, Dilek Milli Parkı, uluslararası `cruise' limanı, uluslararası marina, Meryem Ana Evi, Efes ve diğer antik alanlar, Adnan Menderes Havalimanına yakınlık artılarından bazılarıdır. Hal böyle iken Kuşadası ve çevresi şehircilik ve mimarinin en kötüsünün kurbanı olmuş, yabancı ve yerli turizm pasta payını büyük ölçüde komşuları Bodrum ve Çeşme'ye çoktan kaptırmıştır.
Kaleiçi ve Dağ Mahallelerinde hala geleneksel mimarinin örneklerini görebileceğimiz Adamız bunları da kaybetmek üzeredir. Koruma Kurulu tarafından Kentsel Sit Alanı ilan edilen Dağ Mahallesi Kültür ve Tabiat Varlıkları Yasasının ağır cezalarına karşın çatılarda metalden ve sıvasız tuğladan kaçak katlar ve güneş enerjisi kollektörlerinin çirkin görüntüleriyle yara almıştır.(Resim) Inanmak zor, ancak Sit Alanı'nda üzerine inşaat yapılan bir sokak ulaşıma tamamen kapatılmıştır.
Reşat Nuri Güntekin'in ölümsüz eseri `Çalıkuşu'nun kahramanı Feride'nin yaşadığı `Çalıkuşu Evi' için eski başkan Fuat Akdoğan yönetimi tarafından yapılan restorasyonun bir benzeri Dağ Mahallesindeki `Haşmet Bey Evi' ne de uygulanarak geçmişten gelen kültürel miras yaşatılmalıdır. Geleneksel mimarinin korunmasında uzun yıllardır kısıtlı imkanlarla hizmet veren Belediye görevlileri Dr. Ayşe Şerifoğlu ve Mimar Ümit Özkan'ın gayretlerini bu vesileyle not etmek gerekir. 2008 yılında düzenledikleri `Geçmişten Geleceğe Kuşadası' Sempozyumu uyarıcı bir çalışma olmuştur.
Ada ve çevresindeki yeni yapılanmada ise estetik yoksunluğu gözleri tırmalamaktadır. Yoğun imar faaliyetine karşın imar planlarının altlığını oluşturan haritalar 32 yıldır güncellenememiştir. Bodrum da, Çeşme de yer yer görebildiğimiz nitelikli mimari burada oluşamamaktadır. Varlıklı ve elit kesim artık Kuşadası'na uğramamaktadır. Birkaç örnek proje ile düzeyli mimarinin önü açılmalıdır.
Imar planı delik deşik olmuş Kuşadası'nın kurtuluş sürecinde yeni Belediye Başkanı Esat Altungün'ü ciddi görevler beklemektedir. Başkan Uluslararası kuruluşlardan destek almalıdır. UNESCO` nun `Küçük Tarihi Kıyı Yerleşimleri' ünitesi Akdeniz ve Ege baseninde Kuşadası benzeri birçok beldeye yardım etmektedir. Imar planlarından sorumlu Şehirplancı Bülent Çoşkun'u ciddi bir çalışma beklemektedir. Inanıyorumki Belediye kadrosunu kapsamlı bir şekilde yenileyen Başkan Altungün Kuşadası'nı eski zarif günlerine götürmek için kapsamlı bir atılım başlatacaktır. Artık geri dönülmez çizgiye gelen Kuşadası'nın son ümidi yeni Başkan Altungün, ekibi ve Belediye Meclisi'dir.
Çok geç olmadan Kuşadalı hemşerilerim kişisel çıkar kaygılarıyla bastıkları dalı kesmek yerine Başkanlarına sahip çıkmalı ve bu yolda O'nun önünü açmalıdırlar. Sonunda kazanan Kuşadası, Kuşadalılar ve Türkiye'miz olacaktır.