Ev sahiplerinin bir bahanesi daha ortadan kalktı! Emsal karar
Kiralık konut arayışı her geçen gün yükseliyor. Mülk sahipleri bazen evlerini kiraya vermemek için çeşitli bahaneler söyleyebiliyor. Ancak Yargıtay emsal niteliğinde bir karara hükmetti.Zam oranında anlaşamayan kiracı ve mülk sahipleri uzlaşma sağlayamadıkları noktada, hukuki yollara gidiyor
Ev sahibi – kiracı ilişkileri son zamanların üzerinde en çok konuşulan konular arasında bulunuyor. Zam oranında anlaşamayan kiracı ve mülk sahipleri uzlaşma sağlayamadıkları noktada, hukuki yollara gidiyor.
Özellikle yüzde 25’lik artış sınırını uygulamak istemeyen ev sahipleri, konutlarının emsallerinden daha ucuza kiralandığı düşüncesi ile mevcut kiracısını çıkarmanın yollarını aramakta. Bu nedenle ev arayışında olan kişi sayısı da geçmiş yıllara göre oldukça yüksek. Öte yandan kiralık ev sayısının arzı karşılayamaması da kiralara fahiş artış olarak yansıyor.
Pek çok kişi istediği özelliklerdeki kiralık daireyi, bütçesine uygun kira bedeli ile bulamıyor. Bu nedenle kiralık ev arayışı uzun zaman alırken, istediği evi bulanlar ise bütçesini zorlayarak kira giderini karşılamaya çalışıyor.
Kiralık ev arayışındaki artış mülk sahiplerinin sadece kira bedelini yükseltmesine yol açmıyor. Kimi ev sahipleri kira bedelini yıllık peşin olarak talep ederken, kimileri de kefili olmayan kişiye evini kiralamıyor. Ancak mülk sahiplerinin bu talepleri bazen ‘ayrımcılık’ noktasına ulaşıyor ve ev sahiplerinin ‘eşitlik’ ilkesine aykırı davranmasına kadar varabiliyor. Peki mülk sahiplerinin gerçekten kiracı seçme hakkı var mı? Avukat Cansen Erdoğan gazetevatan.com için değerlendirdi.
KANUNA VE İNSAN HAKLARINA AYKIRI
Yüksek öğrenimini sürdürmek için gittiği şehirde ev kiralamak isteyen gencin 'Evimiz aileye, bayan öğrenciye uygundur' cevabını yargıya taşınması sonrası hem emlakçı, hem ev sahibi hem de kiralık ilanı yayınlayan internet sitesi para cezası verildi. Kararı değerlendiren Erdoğan, "Öncelikle verilen kararın kanuna, hukuka, hakkaniyete ve en önemlisi de kamu vicdanına uygun olduğunu belirtmek isterim." diyerek sözlerini şöyle sürdürdü;
"Söz konusu olayla ilgili kararı veren Türkiye insan hakları ve eşitlik kurumu kısa adıyla TİHEK’nin kuruluş amacı, insan haklarının korunmasına, geliştirilmesine, ayrımcılığın önlenmesine ve ihlallerin giderilmesine yönelik çalışmalar yapmaktır. İnsan hakları ve ayrımcılıkla mücadele ana iştigasal sahasıdır. Somut olay da tam bu konuyla doğrudan bağlantılıdır. Kiracı adayı erkek olduğu için ve bir aileyle de oturmayacağı yani bekar olduğu için kiralama işlemi yapılmak istenmemektedir. Bu aleni bir ayrımcılık olup ne kanunla ne de insan haklarıyla bağdaşmaktadır."
Yargıtay kararının detaylarını anlatan Avukat Cansen Erdoğan, "TİHEK’nin 2. maddesinin (g) bendi doğrudan ayrımcılığı, Gerçek veya tüzel kişinin, hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden karşılaştırılabilir durumdakilere kıyasla eşit şekilde yararlanmasını bu Kanunda sayılan ayrımcılık temellerine dayanılarak engelleyen veya zorlaştıran her türlü farklı muamele” olarak ifade etmiştir. Yine aynı kanunun 5’inci maddesinin 1’inci fıkrasında “Ayrımcılık Yasağı’ kapsamına konaklama faaliyeti de sokulmuş, ayrımcılık yasağının ihlali iddiasıyla Kuruma yapılan başvurularda, başvuranın iddiasının gerçekliğine ilişkin kuvvetli emarelerin ve karine oluşturan olguların varlığını ortaya koyması hâlinde, karşı tarafın bu ilkeyi ihlal etmediğini ispat etmesi zorunluluğu getirilmiştir." ifadelerini kullandı.
KADIN - ERKEK HERKES EŞİTTİR
Barınma ihtiyacının anayasal olarak korunma altına alınan bir hak olduğunun altını çizen Erdoğan, " Anayasanın 10. Maddesinde ‘Kanun önünde eşitlik’ başlığı altında; “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.” diye konuştu.
Cansen Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü;
Yargıtay kararına konu olan olaydaki kiracı adayının sadece erkek ve bekar da olduğu için adete bir suçluymuşçasına bazı haklardan yararlanamaması, mağdur edilmesi suç teşkil eder ve cezalandırılması gerekir. Ülkemiz gençlerinin hele de başka şehirlerde okumaya- çalışmaya giden öğrencilerin kanayan yarası olan bu sorun ile ilgili emsal teşkil edecek böyle bir karara imza atılmasının hem hukuken hem de vicdanen uygun olduğu kanısındayım.
Eklemem gereken, daha büyük cezanın erkeğe- bekara ev kiralamak istemeyen ev sahibine verilmesinin gerek olduğudur. Yani ev sahibinin, emlakçıyla değil bu ilanı yayınlayan internet sitesiyle aynı ya da yakın oranda ceza almasının hem hukuk hem de etik kurallar gereği daha uygun olduğudur.