Eyüp Can: Saraylar `tamam' peki ya adalet?
Hürriyet Gazetesi yazarı Eyüp Can, Sovyetler'den kalma bina mantığıyla saray yaparak adalaetin ne kadar sağlanacağını sorguladı
"Hukuk, adalet ve ihtişam demektir.
Adam ister suçlu, isterse suçsuz olsun...
Daha kapıdan girerken önünü ilikleyip saygıyla girmeli adliye binasına..."
Adalet Bakanı Cemil Çiçek 2003 yılında "adliye sarayları seferberliğini" bu sözlerle başlatmıştı.
O gün bugündür bu seferberliği dikkatle izliyorum.
İşte sizin için çıkardığım "çarpıcı seferberlik bilançosu"...
* * *
Türkiye bir yandan kıyasıya yargının siyasallaşmasını tartışıyor, diğer yandan "dünyanın en büyük adalet saraylarını" inşa ediyor...
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç önceki gün yargıya, iktidara, muhalefete ve orduya sarsıcı mesajlar verdi.
Açıkça "Bu yargı ile çağdaş hukuk devleti olamayız" dedi.
Ama tüm bu tartışmalar arasında Adalet Bakanlığı Türkiye'nin dört bir yanında adalet sarayları inşa ediyor.
Antalya'dan İstanbul'a 100'e yakın adalet sarayı ya bitti ya da bitmek üzere.
* * *
Mesela İstanbul'un 30 ayrı noktasına dağılmış adliye binalarını bir araya toplamak amacıyla üç adalet sarayı inşa edildi.
Bakırköy bitti, Çağlayan ve Kartal Adalet Sarayları tamamlanmak üzere.
"Adalet sarayda dağıtılır" fikri çok eski bir gelenek.
Bu yüzden dünyanın her yerinde adalet sarayları anıtsal özelliğe sahip ihtişamlı sembol binalardır.
Peki İstanbul'da inşa edilen üç adalet sarayının özelliği ne?
* * *
Hemen söyleyeyim...
Çağlayan Adalet Sarayı'nın önünde kocaman bir tabela...
"Avrupa'nın En Büyük Adalet Sarayı"
Kartal Adalet Sarayı'nın önünde devasa bir tabela...
"Dünyanın En Büyük Adalet Sarayı"
Bakırköy Adalet Sarayı'nın önünde henüz bir tabela yok, fakat "Referans" yazarı Şevket Sürek'in önerisini dikkate alıp bakanlık şöyle bir tabela koyabilir...
"Avrupa ve Balkanlar'ın En Çirkin Adalet Sarayı"
* * *
Şaka bir yana...
Adalet Bakanlığı'nın bu büyüklük fetişizmi Türkiye'de adalet yoksunluğunun en büyük delili olsa gerek...
Ne adalet saraylarına ne de yargının teknik altyapısının geliştirilmesine itirazım var.
Okul, hastane ve adliyelerin kalitesi bir ülkenin en önemli gelişmişlik göstergesidir.
AK Parti hükümeti 2003 yılından bu yana adalet sarayları için 2 milyar dolar harcadı.
Bu yüzden seferberliği başlatan Cemil Çiçek ve devam ettiren Sadullah Ergin'i yürekten kutluyorum...
* * *
Fakat bu "büyüklük kompleksinin" hangi "aşağılık kompleksinden" beslendiğini de merak ediyorum...
"Saraylar `tamam', peki ya adalet?" sorusunu sormadan edemiyorum...
Bakırköy'de Sovyetler'den kalma "işlevsiz bir çirkinlik abidesine" imza atıldı...
Çağlayan ve Kartal'da bırakın "sembol bir eser" olmayı, adalet sarayından çok sıradan bir alışveriş merkezini andıran, hiçbir mimari özelliğe sahip olmayan binalar yapıldı...
1950'li yıllarda Sultanahmet Adliyesi yapılırken uluslararası proje yarışması yapılmıştı.
Oysa 2010 yılında Türkiye hâlâ "adaletten yoksun" sadece "büyüklüğü" ile övünen Adalet Sarayları inşa ediyor...
Eyüp Can/Hürriyet