Faiz oranları artar mı?
Bloomberg Yazarı Cüneyt başaran bugünkü yazısında döviz kuru ve Merkez Bankası kararlarını değerlendirdi. İşte o yazı:
Bloomberg Yazarı Cüneyt başaran bugünkü yazısında döviz kuru ve Merkez Bankası kararlarını değerlendirdi. İşte o yazı:
Sürekli aynı konuları konuşuyoruz değil mi? Döviz ne oldu? TCMB ne karar aldı? Faiz arttı mı? Buna benzer bir sürü soru...
İşadamının gözü döviz kurunda. Kur sakinleşmeden bırak geleceği, bugünü planlayamıyor. Beyaz yakalı çalışan sürekli ekranlardan kuru, faizi izliyor, “Çocuğun okul taksiti, ev kredisi ya da yurtdışı tatil planları bunlara bağlı”. Emekli vatandaş, üç kuruş birikimi var, ama onun da derdi aynı: “Dolar mı, altın mı?”
Bu sebeple biz de hep aynı şeyleri yazmak zorunda kalıyoruz. Bugün de sanırım yine benden beklentiniz, “Kur ne olur? Faizler daha artar mı? TCMB’nin hamlesi yeterli mi?” sorularının cevapları olacaktır. Müsaadenizle bu cevapları bugün yazının sonuna bırakıp size önemli gördüğüm birkaç konuda kısa da olsa yorumlar yapacağım.
Ankara’da daha yeni 23 ili kapsayan “Cazibe Merkezleri” sunumu yapıldı. Yerliyabancı ayrımı olmadan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki 23 ilde belli bir istihdam yaratma kapasitesi sağlayacak, yerli mamul kullanmayı hedefleyen üretim ya da hizmet sektörü fark etmeksizin yapılacak her yatırımın “30 TL’sini cebinden koyan herkes 70 TL’yi sıfır faizle devletten alabilecek”. Yatırımı finanse etmenin dışında işletme sermayesi ve vergi konularında da cazibe merkezlerine yatırım yapanlar ciddi avantajlara sahip olacaklar. Cazibe Merkezleri programını “İyi niyetli ve oldukça iddialı bir uygulama” olarak değerlendiriyorum. Şu ana kadar yapılan 20 milyar TL’lik başvurunun ne kadarı kriterleri tutturur bilmiyorum, ama özellikle hizmet sektöründe ve bazı iller özelinde imalat ağırlıklı, yabancının da ilgisini çekecek avantajlar var. Yeter ki bölgede yatırımcının ilk aklına gelen “terör” sorusu giderilebilsin.
Diğer konu; sicil affı ve buna bağlı kamu destekli (Kredi Garanti Fonu) 250 milyar TL’lik kredi paketiyle reel sektöre yapılacak kaynak kolaylığı mevzusu. Son Ankara ziyaretimizde Başbakan Binali Yıldırım’ın ekonomi gazetecileriyle yaptığı sohbette bu konu gündeme geldi.
Başbakan amaçlarının batmış bir şirketin “kredi notunu ve geçmişini sıfırlayarak” yeniden sisteme dahil etmek ve onlara kredi musluklarını açmak olmadığını ifade etti. Bu kredi daha ziyade; hızlı artan döviz kurunun getirdiği teminat yetersizliği, borç ve alacaklardaki kur ve zaman uyumsuzluğu yaşayan ve bankaların bu sebeple kredi vermekte istekli olmadığı şirketler için ayrılmış görünüyor. Bu açıdan bakıldığında aslında KGF destekli kredilerin yeni krediler olmaktan ziyade bahsi geçen zor durumda (batık değil) şirketlerin vadesi gelen kredilerinin bankalar tarafından devlet güvencesiyle yenilenmesi şeklinde olacağı anlaşılıyor. Sicil affı sonrası KGF kullanımı, zor durumdaki şirketler için ciddi destek. Bir yandan artan döviz riski, diğer yandan bankaların kredi uzatımı için istekleri bu şirketleri çok zorluyordu.
Ancak bu konuda iki çekincem var. İlki; bankaların kredi portföylerinin kalitesini yükseltmek için ihtiyacı olan olmayan her türlü düşük kredili şirketin riskini KGF vasıtasıyla kamu tarafına aktarması. Bu durumda aslında bu operasyon bankaların üzerindeki sorunlu kredi (batık değil-ikinci grup riskli krediler) stokunun kamuya devrinden ibaret olur. İkinci çekincem de; aslında hiçbir zaman döviz riski almamaları gereken (başta inşaat, enerji dağıtım gibi) sektör oyuncularının “Nasıl olsa kur riskini kamu taşıyor” düşüncesiyle döviz kredisi kullanma konusunda (hiç hedge almadan) yanlışlıklarına devam etmeleri.
Şimdi gelelim giriş paragrafındaki soruların cevaplarına..
TCMB’nin hamlesinin iyi niyetli ancak yeterli olmadığını düşünüyorum. Merkez’in, “Israrla politika faizine dokunmuyor ve gerekirse ek sıkılaştırma yaparım” şeklinde yorumlanan son kararı, piyasada “TCMB zaten sıkılaştırmayı geçici yapıyor” algısını maalesef güçlendirdi. Bir sonraki TCMB toplantı tarihi belli değil ve içeride “Fitch ve referandum süreci”, dışarıda da “Trump ve FED” engelleri var. Bu sebeple piyasa TCMB’nin bahsettiği “ek sıkılaştırma imkânlarını” test etmek isteyebilir. Bu noktadan hareketle de kur üzerindeki spekülatif baskının hafiflemiş olduğunu kabul etmekle beraber TCMB hamleleri sonrasında “TL artık negatif ayrışmaz” diyemiyorum.
Bloomberg HT / Cüneyt Başaran