Faizler düştü, konut piyasası canlandı!
27. Dönem 3. Yasama Yılı açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, faizlerin düşmeye başlamasıyla, konut başta olmak üzere piyasalarda bir canlanma yaşandığını söyledi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ekonomik olmaktan ziyade siyasi kriterlerle perde gerisinden ülkeleri yönetmeye kalkan IMF defterini, tekrar açılmamak üzere Mayıs 2013'te kapattık." diye konuştu.
Anadolu Ajansı'nda yer alan habere göre; 27. Dönem 3. Yasama Yılı açılışında konuşan Erdoğan, TBMM Genel Kurulunda milletvekillerine seslendi.
Uluslararası toplumun desteğiyle inşa edecekleri 5 bin nüfuslu 140 köye ve 30 bin nüfuslu 50 ilçeye bir milyon kişi yerleştireceklerini belirten Erdoğan, kurulacak köyler ve ilçelerle ilgili ön çalışmaları yaptıklarını, yerleri tespit ettiklerini ve maliyetleri çıkardıklarını belirtti.
Diğer bölgelerde de iyileştirme çalışmaları yürüteceklerini söyleyen Erdoğan, "Bölgeyi terör örgütünün işgalinden kurtarır kurtarmaz, inşallah, uluslararası toplumdan alacağımız destekle derhal işe başlayacağız. Bu bakımdan bir Uluslararası Donörler Toplantısı yapmak suretiyle bu adımı da atacağız. Hem ülkemizin bekası hem terör örgütleriyle mücadelemizin başarısı hem de Suriyeli misafirlerimizi evlerine huzuru kalple geri döndürmek için bu adımı atmak mecburiyetindeyiz." açıklamasında bulundu.
- "S-400 sistemini satın alma yoluna giderek kendi çözümlerimizi ürettik"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şu şekilde devam etti:
"Tabii bu arada, daha 4-5 yıl önce sınırlarımızdan içeriye bombalar, roketler yağarken bize hava savunma sistemi satışının reddedildiğini de unutmadık. Tehditlerin önüne geçmek için S-400 sistemini satın alma yoluna giderek kendi çözümlerimizi ürettik. NATO'nun bizim bu beyanımızı destekler mahiyetteki açıklamalarına rağmen bu konu bahane edilerek ülkemize karşı gösterilen düşmanca tavrın rasyonel bir açıklaması yoktur. Tüm bu tecrübeler bize, atmakta olduğumuz adımın ardından karşı karşıya kalacağımız fotoğrafla ilgili bir fikir veriyor.
Türkiye, kendi güvenliğini ve kardeşlerinin geleceğini, bölgede hesabı olan güçlerin keyfine terk edecek değildir. Birlikte çalışma imkanlarını sonuna kadar zorlarız ama bu mümkün değilse de kendi yolumuzu açarız, nitekim şu anda açmaya da başladık. Hiç şüphesiz işimiz kolay olmayacak. Ama Allah’ın yardımı, milletimizin desteği, mazlumların duası, güvenlik güçlerimizin kahramanlığı sayesinde bu mücadeleden de alnımızın akıyla çıkacağımızdan şüphe duymuyorum. TBMM'nin tüm milletvekilleri ve gruplarıyla, bu süreçte devletimizin, hükümetimizin, güvenlik güçlerimizin yanında yer alacağına inanıyorum."
Türkiye’nin, iç ve dış güvenlik konuları yanında, ekonomi başta olmak üzere, birlik ve beraberlik içinde çözüm yolları araması gereken başka konuların olduğunu söyleyen Erdoğan, "Bugünün Türkiyesi, diğer alanlarda olduğu gibi ekonomide de 2000 yılı öncesinin Türkiyesi değildir." dedi.
Türkiye'nin özellikle son yıllarda küresel çaplı spekülatif saldırıların da odağında bulunduğunu kaydeden Erdoğan, şunları söyledi:
"Ticaret savaşlarının yıkıcı sonuçları ve Avrupa Birliğinin kendi içindeki sorunlarının tırmanmasıyla, bu saldırıların etkileri daha da artmıştır. Her şeye rağmen, bu durum karşısında kararlı ve güçlü bir duruş sergilediğimizin altını çizmek istiyorum. Mesela, geçtiğimiz yılın ağustos ayından itibaren finans sistemimizi hedef alan saldırılar, ekonominin kendi dinamikleri içinde gerçekleşen hadiseler değildi. Öyle ki, bu süreçte sadece bir gecede 10 milyar dolardan daha fazla, ülkemizdeki cari kurun çok üzerinde döviz satın alma emirleriyle karşılaştığımız durumlar oldu."
Döviz kurunda yaşanan başlayan finansal dalgalanma, faizlerden enflasyona, büyümenin negatife dönmesinden işsizliğin artışına kadar pek çok zincirleme etkiye neden olduğunu söyleyen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Ağustos ayındaki sıkıntının ardından, ekonomi yönetimimiz bu tür tehditlere karşı pek çok önlem almış, bunları zamanla hem geliştirmiş hem de başarıyla uygulamıştır. Öncelikle, saldırı dalgasının ilk ayağı olan döviz kuru, nispeten istikrarlı bir çizgiye oturtulmuştur. Ardından, ülkemiz ekonomisinin gerçekleriyle orantısız bir şekilde yükseltilmiş olan faizin kademeli olarak aşağıya inmesi için ihtiyaç duyulan adımlar da atılmıştır.
Böylece, gelişmekte olan ekonomilerden pozitif yönde ayrılan Türkiye’nin kredi risk puanı iyileşmeye başlamıştır. Bankacılık sistemimiz güçlü yapısını koruyor ve riskleri rahatlıkla yönetilebilecek bir seviyeye gelmiştir."
Faizlerin, bir önceki yıl sonuna göre bugün, ticari kredilerde 10 puan, konut kredilerinde 15 puan, ihtiyaç kredilerinde 13 puan düştüğünü hatırlatan Erdoğan, faizlerin düşmeye başlamasıyla, konut başta olmak üzere piyasalarda bir canlanma yaşandığını açıkladı.
Enflasyonda, TÜFE'nin yüzde 25’ten yüzde 15’e, ÜFE'nin ise yüzde 45’ten yüzde 13,5 seviyesine düştüğünü söyleyen Erdoğan, "Önümüzdeki günlerde yeni verilerin açıklanmasıyla, enflasyonun yeniden tek haneli rakama ineceğine inanıyorum. Enflasyonun da gerileme eğilimine girmesiyle, büyüme yeniden olumlu yönde bir seyir izlemeye başladı." diye konuştu.
- "IMF defterini tekrar açılmamak üzere Mayıs 2013'te kapattık"
Uluslararası yatırımlar dünyada azalırken, Türkiye'nin bu konuda oldukça iyi bir konumda yer almaya devam ettiğini söyleyen Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu.
"Bir dönem epeyce gerilemiş olan Merkez Bankamızın döviz rezervleri yeniden 100 milyar doların üzerine çıktı. Başbakanlığım döneminde hatırlayın 136 milyar dolara ulaşmıştı. Biz demek ki bu rakama alışığız ve yeniden bu rakamları yakalayacağız. Şu aralar 103 milyar dolar seviyesine ulaştı. Bu gelişmeler sayesinde, ülkemiz ekonomisinin en büyük zaafı olarak gösterilen cari işlemler dengesinde, tarihimizde ilk defa 4,4 milyar dolar artıya geçtik.
Ekonomik göstergelerin hemen tamamı, önümüzdeki dönem için olumlu yönde gelişmelerin yaşanacağına işaret ediyor. Bu gelişmeler, OECD ve IMF gibi uluslararası kuruluşları da, ülkemizin büyüme tahminlerini sürekli olumlu yönde revize etmeye yöneltiyor. Türkiye, diğer alanlarda olduğu gibi, ekonomide de dimdik ayakta kalmayı başarmıştır. Bu vesileyle, ekonomik olmaktan ziyade siyasi kriterlerle perde gerisinden ülkeleri yönetmeye kalkan IMF defterini, tekrar açılmamak üzere Mayıs 2013'te kapattık. Malum, göreve geldiğimizde IMF'ye olan borç 23,5 milyar dolardı. Mayıs 2013 sıfırladık. Son yıllarda yaşadığımız hadiseler bize, ekonominin dinamik bir alan olduğu, sürekli reformlarla beslenmesi gerektiği, hedeflere ancak yapısal dönüşümlerle ulaşılabileceği gerçeğini elbette unutturmuyor."
Dengelenme ve yeniden büyüme sürecini aksama yaşamadan devam ettirdiklerini söyleyen Erdoğan, mali disiplinden asla taviz vermediklerini kaydetti.
Yaşanan hadiselere rağmen hem bütçe açığının hem de borç stokunun milli gelire oranının, Avrupa Birliği standartları kapsamında çok iyi bir seviyede olduğunun altını çizen Erdoğan, "2023 hedeflerimize uygun yeni stratejileri ve reformları da kesintisiz sürdürmekte kararlıyız. Meclisimiz tarafından kabul edilen 11. Kalkınma Planındaki yol haritamızı takip ederek, önümüzdeki seçimsiz 4 yılı en iyi şekilde değerlendireceğiz. Ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getirene kadar durup dinlenmeden çalışmaya devam edeceğiz." dedi.