22 / 12 / 2024

Faizsiz ve peşinatsız ev alma sistemine ilgi artıyor!

Faizsiz ve peşinatsız ev alma sistemine ilgi artıyor!

2014’te Nevita ile aynı zamanlarda kurulan FuzulEv, aslında FuzulOto sisteminin gayrimenkul sektörüne uyarlanması. FuzulEv'le, faizsiz ve peşinatsız ev alma sistemine ilgi artıyor...



28 yıl önce faizsiz ve peşinatsız ödeme modeliyle otomotiv satışlarına başlayan Fuzul, Şubat ayında tamamladığı holdingleşme süreciyle gayrimenkul, otomotiv, inşaat, gıda ve sigortacılık alanında faaliyet gösteren dev bir yapıya dönüştü. Şirketin İcra Kurulu Başkanı Eyyüp Akbal'ın ‘müşterilerden gelen geri bildirimlerle’ geliştirdik dediği sistemle, Fuzul Holding her ay dört binden fazla ev ve otomobil satışı gerçekleştiriyor. Akbal'ın Fuzul Yapı ve FuzulEv'i baş aktörler olarak belirlediği iki başlı şirket stratejisiyle toplumun tüm katmanlarına ulaşma hedefi var.

Forbes Dergisi'nden Nurefşan Kutlu'nun haberine göre, Fuzul Holding İcra Kurulu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi Eyüp Akbal, İstanbul, Fatihteki Vatan Caddesi’nde yer alan FuzulEv binasının en üst katındaki odasında otururken “Geçen haftalarda Suudi ALJ Grubu görüşmeye geldi. Sistemimizi Ortadoğu’da uygulamak istiyorlar” diyor. Ses tonu bu görüşmeden aldığı keyfi açıkça gösteriyor. Nitekim Fuzul Holding’in ev ve otomotiv sektöründe uyguladığı ‘faizsiz, peşinatsız, kredisiz’ (FPK) sistem sadece Suudi’lerin değil birçok İslam ülkesinin dikkatini çekiyor. Akbal’ı ziyarete gelenler arasında Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi ve Bangladeş’teki Chittagong Üniversitesi’nden profesörler de var. Kendisi de çok sık gerçekleştirdiği iş seyahatlerinde ABD’den Avrupa’ya her yerde Kurdukları sistemi anlatıyor. Aldığı tepkiler onu sistem ihracatı konusunda ikna edecek kadar olumlu. Hatta bu konuda çalışmalar başlamış bile... Akbal, “Alternatif finansman modelleri tüm dünyada büyük ilgi görüyor” diyor, “Önümüzdeki dönemde FuzulEv tarafında bir sistem ihracatı gerçekleştirebiliriz” diye de ekliyor.

Paylaşım Ekonomisi

Fuzul Holding İcra Kurulu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi Eyüp Akbal, FuzulEv’in oluşturduğu FPK sisteminin temelini paylaşım ekonomisi ve sosyal sorumluluk kavramlarının oluşturduğunu söylüyor.

Holdingleşme süreci 13 Şubat’ta tamamlanan Fuzul Holding’in otomotiv satışıyla başlayan ve daha sonra gayrimenkulde de uygulanan FPK sisteminin Türkiye’deki ivmelenmesine baktığımızda bu akımın yurtdışına sıçramasının an meselesi olduğuna inanmak çok da zor değil. Zira Fuzul Holding bu sistemle ayda 4 binden fazla ev ve otomobil satıyor. Ev tarafında şimdiye kadar (yaklaşık beş senede) toplam 100 bin adet teslimat yapıldı. 2019’da FuzulEv’in net satışları 211 milyon lirayı geçti. Akbal bu büyümeyi “sistemin sürekli revize edilmesine” bağlıyor. “Bir model ortaya koyduğunuzda ilk aşama bu modelin oplumda karşılık bulması” diyor Akbal, “Daha sonrasında ise bir bakıyorsunuz insanlar size modelin gelişimi için fikirler vermeye başlıyor.” Zaten Fuzul Holding’in büyümesi ve yeni alanlara açılması da müşterilerin ihtiyaçları doğrultusunda şirkete verdikleri geri bildirimlerle mümkün oluyor. Şirket, tüm stratejisini ‘ihtiyaçlara cevap vermek’ üzerine kurgulamış durumda... Akbal, “Her şey ihtiyaçtan türedi. Bu sistemi ilk başta toplumun ihtiyaçlarına cevap vermek için kurduk. Yolda yürürken gördüğümüz eksiklikler ise bize yeni alanlara açılmak konusunda kılavuz oldu” diyor.

Akbal’ın bir aile şirketi olarak ağabeyi Mahmut Akbal ve kardeşi Zeki Akbal ile 1990’lı yılların başında kurduğu Fuzul’un, şu anda gayrimenkul, otomotiv, inşaat, gıda ve sigortacılık alanında faaliyet gösteren bir holdinge dönüşmesi de hep bu ihtiyaçların sonucu... 1991’de Sovyetler Birliği’nin yıkılmasının ardından akıllarında “Bu durumu bir fırsata dönüştürebilir miyiz?” sorusuyla Rusya’nın yolunu tutan üç kardeş ilk olarak Fuzul Dış Ticaret’i kurarak yola çıktı. Fakat bu denemeleri bölgede ekonominin kırılganlığı ve bankacılık sisteminin oturmaması nedeniyle kısa sürdü. Akbal Kardeşler de Türkiye’ye dönerek kendi ülkelerinde yapabilecekleri iş fikirleri üzerine odaklanmaya başladı. Muhafazakar bir aile olmaları nedeniyle kurulacak şirket bazı hassasiyetlere sahip olmalıydı. Düşünme faslı uzun sürmedi. Türkiye’deki orta yaş üstü kadınların oldukça yaygın bir şekilde gerçekleştirdikleri ‘altın günleri’ modeli Akbal’larm otomotiv sektöründeki ilk işlerine ilham kaynağı oldu. Nasıl ki halk arasında yapılan altın günlerinde grubun her üyesi ilk ay altın alamıyor ve sırasını bekliyor, FuzulOto da aynı mantıkla otomobil satmaya başladı. “Aslında amaç insanların ek bir ücret ödemeden kendi imkanları dahilinde araç sahibi olmasıydı” diyor Akbal motivasyonlarını anlatırken, “Banka ve banka dışı finansal kuruluşları aradan çıkararak-yani faiz etkisini saf dışı bırakarak- bizim önderliğimizde yeni bir sistem kurduk.”

FuzulOto olarak başlayan sistem fısıltı gazetesi yoluyla kısa sürede büyük bir kitleye ulaştı. Akbal’ın kendi deyimiyle FuzulOto müşterileri aralarında bir “referans sistemi” oluşturdular. Şirketin ana merkezine Türkiye’nin her yerinden telefonlar gelmeye başladı. Gelen aramaların tek bir ortak yanı vardı: Herkes otomobil sahibi olmak istiyordu. Ve bu sistem onları otomobil sahibi yapabilecek tek sistemdi. Karşılaşılan yoğun ilgi sonucu Akbal, sistemi Anadolu’ya taşıma kararı aldı. Tarihler 1996’yı gösterdiğinde bazıları şube bazıları ise franchise olmak üzere Anadolu’da 100’ün üzerinde FuzulOto noktası kuruldu. 90’lı yıllarda enflasyonun oldukça yüksek olması da FuzulOto’nun büyümesini tetikledi. Zira banka kredisinin cazibesi, yüksek faiz oranları nedeniyle gittikçe düşüyordu. FuzulOto’nun faizsiz ve peşinatsız sistemiyse iyi bir alternatifti.

Tabii şirket büyüdükçe yeni ihtiyaçlar da doğmaya başladı. Satılan araçların kasko ve sigortalarını dışarıdan tedarik eden Fuzul, dümeni eline alarak 1996’da Akva Sigorta’yı kurdu. İlk aşamada amaç, kendi sattıkları araçları sigortalamaktı. Fakat işler kısa sürede renk değiştirdi. FuzulOto vesilesiyle araç sahibi olanların yanı sıra dışarıdan bireysel ve kurumsal müşterilere de hizmet verilmeye başlandı. Bu hamle Fuzul’u bir adım daha ileri taşırken yeni bir iş koluna da kapı açtı. 2003’te otomotiv alanında şirketin son hamlesi olan ikinci el pazarı Autocity açıldı. Şu anda hem sıfır hem ikinci el araçlar satan FuzulOto, o zamanlar sadece sıfır otomobil satıyordu. Autocity’nin açılmasıyla birlikteyse ulaştıkları müşteri kitlesi daha da büyüdü.

Sistemin gayrimenkul alanına açılmasının ilk tohumları da 90’lı yılların sonunda atıldı. Tansu Çiller örneğini veriyor Akbal, “Siz hatırlamazsınız bizim yaşımız tutar” diyor gülerek. O zamanlar Çiller’in seçim propagandası “herkese iki anahtar” üzerine kurulu... Anahtarlardan biri otomobil, diğeriyse ev. Fuzul da o dönemde hem bu propagandanın etkisiyle hem de müşterilerden gelen talepler doğrultusunda ev işine odaklanmaya başlamış. Fakat araya 1999’da yaşanan Marmara Depremi’nin girmesiyle ev işi boyut değiştirmiş. FuzulEv’in kuruluşunu bir 10-15 sene ileriye atan deprem, Fuzul Yapı’nm kurulmasının ise ana nedenlerinden...

Fuzul Yapı, 2000 senesinde depremden sonra İstanbul Belediyesi’nin “yeni, güvenli, depreme dayanıklı bölgeler” projesinin bir parçası olarak ortaya çıkan Başakşehir’in inşasında rol almak için kuruldu. Şimdilerde mega projelerin buluşma noktası haline gelen ve her gün yeni bir inşaatın başladığı Başakşehir, o zamanlar dağ, taş ve topraktan ibaretti. Üstelik inşaat sektörünün ciddi bir darbe yaşadığı, insanların inşaat firmalarına olan güvenlerinin dibe vurduğu bir dönemde bu işe girmek büyük bir riskti. Fuzul tarafında da tedirginlikler vardı. Fakat Akbal risk almayı tercih etti. “O devirde bu bölgede yapacağımız yatırımların bizi bambaşka bir noktaya taşıyacağını öngördük” diyor Akbal ve ekliyor: “Başakşehir’in ilk özel müteahhit firması olduk.”

Akbal’ın fırsatları değerlendirmedeki öngörüsü Fuzul Yapı’nın büyümesini sağlayan faktörlerden. Başakşehir’deki ilk proje olan 1.500 konutluk Fuzulkent Bizimevler 36 ayda bitirildi. 97 metrekareden 240 metrekareye kadar değişen daireler kısa sürede satıldı. Diğer projeler ise art arda geldi. “O dönemde büyüme stratejimizi inşaat üzerine kurduk” diyen Akbal, hemen ikinci projeyi hayata geçirmek üzere kolları sıvadı. Hedefi Başakşehir’in ilk ortak buluşma alanım yapmaktı. 14 bin metrekare alandan oluşan Olimpa Alışveriş Merkezi’nin temelleri 2009’da atıldı, 2011’deTnşaat tamamlandı. Daha sonra ise alışveriş merkezinin etrafına Olimpa Park ve Olimpa Park Plus rezidansları yapıldı. “Başakşehir’e ilk girdiğimizde metrekare fiyatları 500 liraydı. Şimdi ise 6 bin 800 liraya çıktı” diyor Akbal. Beklentilerin yükselmesiyle yeni projelerinde daha lüks segmente hitap etmeye başladıklarını da belirtiyor.

Fuzul Yapı’nın ilk projelerinde evler ağırlıklı olarak 2+1’di. Yani daha çok dar ve orta gelirli ailelere hitap ediyordu. Fakat Başakşehir’deki nüfus yapısının dönüşümüyle müşterilerin istekleri de değişti. Fuzul Yapı da daha büyük ve A lüks segmente hitap eden yatırımlara başladı. 2012 sonunda teslim edilen Kent Neriva projesi, bu alanda yapılan ilk yatırımlardan... Proje, 74 metrekare ile 306 metrekare arasında değişen ve 6+1’e kadar çıkan 83 daire ve 29 cadde mağazasından oluşuyor. Aralarında Seha Yapı, Adese ve Suudi Al Zamil Grubu’nun da bulunduğu dört ortaklı Asaf İş Ortaklığı’nın ilk projesi olan 3.İstanbul projesinin temelleri ise 2016’da atıldı. 1,2 milyar değerindeki 1500 konutluk projeye satış öncesi 12 bin ön talep geldi. İlk etapta yer alan 350 konutun hepsi üç günde satıldı.

Akbal bu proje için Asaf İş Ortaklığı’nm kurulmasında da büyük rol oynadı. Aslına bakılırsa Suudi Al Zamil Grubu’nun bu ortaklığa girmesi tamamen Akbal’ın iş bitiriciliğinin sonucu... “Olimpa Park rezidanslarından bir daireyi Suudi ArabistanlI bir işadamına sattım” diyor Akbal yüzünde tatminkar bir ifadeyle, “Meğer o kişi Al Zamil Grubu’nun Türkiye temsilcisiymiş.” Daha sonra muhabbet muhabbeti açmış ve böylece 3.İstanbul projesindeki ortaklığın temeli atılmış.

Müşterisini ortağa çeviren iş bitiricilik, Akbal’a diğer işlerinde de önemli kapılar açtı.

Şu ana kadar 14’ü tamamlanmış ikisi de devam eden 16 projeye imza atan Fuzul Yapı, sadece Başakşehir ile sınırlı kalmadı. Toplam 12 markalı konut projesi gerçekleştiren şirket, Kağıthane ve Kartal’da da büyük projeler yaptı. Gaziosmanpaşa’da  TOKİ  ortaklığıyla yapılan 350 milyon liralık TEM Avrasya projesi hala devam ediyor. Şirketin gayrimenkul alanındaki en iddialı hamlelerinden 2014’te açılan emlak yatırım şirketi Nevita. İstanbul’da yaptığı projelere Körfez ülkelerinden gelen yatırımcıların oldukça rağbet gösterdiğini fark eden Akbal, yabancı yatırımcılara satışı ayrı bir kanal üzerinden yapmak için Nevita’yı kurdu. “Aslında” diyor Akbal, “Nevita da yine müşterilerimizin ihtiyaçlarından doğdu.”

Nevita gayrimenkul yatırımlarını geliştiren ve yöneten bir danışmanlık şirketi... Şirket vasıtasıyla 70’den fazla ülkeden gelen yatırımcıların isteklerine uygun mülkü bulmaları için aracılık ediliyor. Üstelik sadece Fuzul Yapı’nın kendi projeleri değil, diğer firmalarınki de satılıyor. Avrupa’dan Asya’ya çok geniş bir coğrafyayı hedefleyen şirketin sekiz farklı dilde hizmet veren 65 müşteri temsilcisi var. Böylece her türlü yabancı yatırımcının talebine karşılık veriliyor. En çok yatırımcı İran, Suudi Arabistan, Irak, Bahreyn, Pakistan ve Çin’den geliyor. Şirketin, beş yılda Türkiye’ye kazandırdığı yabancı yatırımlar 1,9 milyar lirayı aştı. “Çinlilere bir kalemde 95 milyon liralık satış yaptık” diyor Akbal, gelecekte bu alana daha çok odaklanacaklarını da belirtiyor.

Fuzul Yapı ve Nevita, Fuzul Holding’in A ve B segmentlerine hitap eden şirketleri... Depremden önce kurgulanmaya başlanan ama inşaat tarafına odaklanılması nedeniyle bir süre ertelenen FuzulEv ise daha çok C ve D segmentini hedef alıyor. 2014’te Nevita ile aynı zamanlarda kurulan FuzulEv, aslında FuzulOto sisteminin gayrimenkul sektörüne uyarlanması... Konseptin temelini paylaşım ekonomisi ve tasarruf dürtüsü oluşturuyor. “Aynı hedefe odaklanan (ev alma hedefi) insanlar bir araya geliyor. Biz de onlara öncülük ediyoruz. Garantörlüğümüzde tamamen kendi öz kaynaklarıyla ev sahibi oluyorlar. Bir yandan paylaşım yapıyorlar, bir yandan da birikim” diyerek açıklıyor Akbal sistemi. En çok vurguladığı nokta ise bu modelin insanları tasarrufa yönlendirmekteki başarısı... Türkiye’de tasarruf oranları yüzde 15 civarında seyrediyor. Gelişmiş ülkelerde ise bu oran yüzde 20’lerin üzerinde. Zaten Akbal’ın tasarruf üzerinde durmasının nedeni de ülkemizdeki bu düşük tasarruf oranını FuzulEv sistemiyle artırma ihtimali... Nitekim FuzulEv sisteminde insanlar sisteme dahil oldukları anda aslında her ay ödedikleri taksitlerle bir birikim yapıyor.

Mantık, altın günlerine oldukça benzer... Ev alma niyetiyle biraraya gelen insanlar bir grup kurarak her ay belli miktarlarda ödeme yapıyor. Bu ödemelerin sonucunda her ay gruptan bir kişi ev sahibi oluyor. Diğerleriyse sıra onlara gelene kadar ödeme yapmaya devam ediyor.

SİSTEM NASIL ÇALIŞIYOR?

Hem FuzulOto hem de FuzulEv faizsiz, peşinatsız, kredisiz (FPK) sistem adını verdikleri bir modelle müşterilerini otomobil ve ev sahibi yapıyor. Aslında her ikisinde de mantık aynı... Sisteme dahil olmadan önce almak istediğiniz ev ya da aracın tutarını belirliyorsunuz. Bu tutar üzerinden belirli hesaplamalar yapılıyor. Müşteri istediği değerin haricinde Fuzul’e yüzde 8,5 ile 13,12 arasında değişen bir organizasyon ücreti ödüyor. Bu ücret dışında herhangi bir ek ücret ödemesine gerek yok. Aylık ödeme planını müşteri bizzat kendisi belirliyor. Peşinat ödemek veya ödememek de müşterinin tercihine bırakılmış durumda. Peşinat ödenen modelde ev veya araba bedelinden düşülen peşinat sonrası kalan rakam ödeme gücüne göre taksite bölünüyor ve ödeme yapılacak vade belirleniyor. Ne kadar peşinat ödenirse ev veya araba teslimatı o kadar erken gerçekleşiyor. Vade oranları otomobilde ve evde değişiklik gösteriyor. Otomobilde 5 ay ile 21 ay arası olan süre, evde 40 ile 240 ay arasında değişiyor. Faizsiz satın alma sisteminde çekilişli ve çekilişsiz olarak temel iki seçenek bulunuyor. Her iki modelde de bekleme süresi var. Fakat çekilişli modellerde her ay noter huzurunda yapılan çekiliş sonucu ev ve otomobil sahipleri belirlenirken çekilişsiz modellerde ise en başından bir teslimat tarihi belirleniyor.

Bazı modellerde ev ve otomobil alma sırası kendine gelen kişiler, mülklerini aldıktan sonra sıradakilere yardım etmek için ödemesi gerekenden bir miktar daha fazla ödemeye başlıyor. Öte yandan Fuzul de müşterilerin ödeme gücüne bağlı olarak taksitlerde periyodik artışlar yapabiliyor. Müşteriler diledikleri zaman taksitleri dondurabilme ve sistemden ayrılma hakkına sahip. Sistemden yıktıklarında Fuzul’e ödedikleri organizasyon ücreti dışındaki bütün paralarını geri alabiliyorlar. Fuzul de grubun dengesinin bozulmaması adına sistemin garantörü olarak çıkanların yerine ödeme yapmaya devam ediyor.

Peki bu nasıl oluyor? FuzulEv sistemine dahil olan insanlar öncelikle almak istedikleri evin tutarını belirliyor. Daha sonra da kendi maddi durumlarına uygun olacak bir ödeme planı seçiyor. Aynı ödeme planını seçen kişiler bir grupta toplanıyor. Ödemelerin vade planları 40 ile 240 ay arasında değişiyor. Evi ne zaman alacağınız ise her ay noter huzurunda yapılan sıra tespitiyle belli oluyor. Yani ilk ayda ev sahibi olma imkanı da var, vade ortasında da... Mesela 100 aylık vadeli bir gruba girenler en geç 51’inci ayda ev sahibi oluyor. Sırası gelen kalan parayı FuzulEv’den alarak evi satın alıyor. Tapuyu kendi üzerine yapıyor ancak ödemeler bitene kadar FuzulEv tapunun üzerine ipotek koyuyor. Akbal, “Bu sistem acelecilere göre değil, ama aceleniz yoksa her ay evinizin bir bölümünü alıyormuşsunuz gibi düşünebilirsiniz” diyor ve ekliyor: “Zaten tasarrufun acelesi olmaz adı üstünde birike birike...”

Öte yandan müşteriler ev almaktan vazgeçtiğinde veya maddi olarak sıkıntıya düştüğünde bu birikimi geri alabiliyor. Devreye ise FuzulEv giriyor ve gruptaki diğer kişilerin zorda kalmaması için çıkanların yerine ödeme yapmaya devam ediyor. Müşterilere zor durumda oldukları zamanlarda taksit dondurma hakkı da veriliyor. Bu da vazgeçme ve parayı geri çekme oranlarını oldukça düşürüyor. Akbal vazgeçme oranlarının düşük olmasının nedenini şöyle açıklıyor.

“Buraya gelen insanlar zaten bir maceraya atılmak için gelmiyor. Hepsinin tek amacı var, o da ev sahibi olmak. Üstelik bu model zaman türeviyle riski çok iyi yönetiyor. Banka baskısını ortadan kaldırıyor. Caymak için pek bir sebep kalmıyor.”

FuzulEv’in gelir kaynağını müşterilerden aldığı organizasyon ücreti oluşturuyor. Bu ücretler yüzde 8,5 ile 13,12 arasında değişiyor. Müşterilerin bu organizasyon ücreti dışında herhangi bir ek ücret ödemesi gerekmiyor. Hatta birçok modelde peşinat dahi ödenmiyor. FuzulEv’in müşterilerinin yüzde 90’ı ilk defa ev sahibi olanlardan oluşuyor. Yaş ortalaması ise 30 ile 50 arasında değişiyor. Akbal hedef kitlelerini “sistemin faiz yükü engelini aşamayan, faize karşı hassasiyeti olan ve bankalardan kredi alamayan orta ve dar gelirli” kişiler olarak belirtiyor ve kliyor: “En son TOKİ’nin 100 bin konut projesi açıklandı. 2 milyonun üzerinde kişi başvuruda bulunmuş. Bu demektir ki C ve D segmentinin ev ihtiyacı oldukça yüksek. Bu kesime konut sağlayan firmalar başarılı olacak.”

Son dönemde FuzulEv benzeri firmaların sayısının gittikçe artması da Akbal’ın iddiasının arkasının boş olmadığını gösteriyor. Uzun süredir FuzulEv ve Eminevim’in domine ettiği pazarda son üç yılda şirket sayısı 12’si İstanbul’da olmak üzere 20’yi geçti. Sistemde konut sahibi olmayı bekleyenlerin sayısı ise 200 bini buldu. Hemen hemen her gün billboardlarda faizsiz ev ve otomobil sahibi yapan yeni bir şirketin reklamlarına rastlamak mümkün. Akbal, rakip firmaların artışını sistemin başarısına bağlıyor ve “Hepsinin ilham kaynağıyız. Başarılı ekonomik modeller her zaman taklit edilir ama sonuçta en eski firmalar tercih edilir” diyor. Sektörün öncülerinden biri olarak Akbal’ın bu sakin duruşunun arkasında yakın zamanda BDDK tarafından açıklanması beklenen düzenlemenin de etkisi var. İlk olarak dört sene önce denetlenen sektöre yönelik düzenleme şu anda mecliste. 2020 içinde de çıkması bekleniyor. Düzenlemeyle birlikte sektörde halihazırda bulunan ve yeni girecek firmaların belli bir finansman ve işletme gücüne sahip olması gerekecek. Dolayısıyla bu şartları sağlamayan şirketler elenecek. Akbal, “Tıpkı bankacılık sektöründe olduğu gibi bu sektörde de bir düzenleme şart. Regülasyondan sonra sektör kendi içinde bir mekanizma oluşturacak” diyor.

Düzenleme elbette FuzulEv için yeni kapıların da açılmasını sağlayacak. Akbal, FuzulEv sistemini daha geniş bir kitleye yaymak için hükümet tarafından gelecek desteğin önemli bir katalizör olacağı görüşünde... Ama gayrimenkul sektöründe Fuzul Holding, her zaman olduğu gibi 2020’de de Fuzul Yapı ve FuzulEv’in baş aktörler olduğu iki başlı stratejiye odaklanacak. “Fuzul Yapı ve FuzulEv at başı gidiyor” diyor iki şirketin kardeşçe bir rekabet halinde olduğunu vurgulayarak Akbal. “Fuzul Yapı ile A ve B segmentine, FuzulEv ile de C ve D segmentine hitap ederek tüm Türkiye’yi kapsıyoruz” diye de ekliyor. Akbal’ın iki başlı stratejisi aslında bir nevi her daim kazanmak üzerine kurulu... Zira bünyesinde bulundurduğu Fuzul Yapı ile faizin düşük olduğu zamanlarda yüksek karlar elde ediliyor. Faizin yüksek olduğu zamanlarda ise FuzulEv sükse yapıyor. İkisinin penetrasyonunda ise hep ortalamanın üzerinde satış başarısı yakalanıyor.

2019’da 1,9 milyar lira aktif toplama ulaşan Fuzul Holding’in net satışları ise 846,8 milyon lirayı geçti. FuzulEv’in payı bu satışlar içinde 211 milyon lira ile yüzde 25 civarında... Geri kalanı ise FuzulOto, Fuzul Yapı ve Nevita gibi grup şirketleri oluşturuyor. Fuzul Yapı geçen ay Kayaşehir’de yapılacak olan yeni bir proje için 800 milyon liralık Emlak Konut ihalesini kazandı. Projeye mart ayında başlanacak ve 36 ay içinde sonlandırılacak. Fakat Akbal’ın asıl hedefi şirketin başarısını yurtdışına taşımak... Gerek sistem ihracatı olsun gerekse de yurtdışında yapılacak inşaatlar olsun hepsinin planları yapılıyor.

İşin özünü korumak ise her zaman nihai hedef... FuzulOto ve FuzulEv sistemleri sürekli revize edilerek devamlı bir büyüme sağlansa da Akbal hala “insanlara dokunmanın” önemine inanıyor. Dijital yatırımlara hız veren şirket, sistemi İnternet üzerinden de katılım sağlanabilecek duruma getirecek. Fakat birebir iletişim kanalları da açık kalacak. Zaten Akbal’ın elinden başka türlüsü de gelmiyor. Röportajın sonuna gelirken Akbal’a sekreteri bir not getiriyor, biz çıkarken de iki müşteri içeri giriyor. Fuzul Holding’i yurtiçi ve yurtdışında büyütme planlarını tam gaz uygulamaya devam eden Akbal hala müşterilerle birebir iletişim içinde. Belki de şirketin başarısının arkasında da bu etkileşim yatıyor. “Görünür olmanın getirdiği büyük faydalar var” diyor Akbal, “Marka bilinirliğimiz ve sahiplenme duygusu artıyor.”

2019’da 1,9 milyar lira aktif toplama ulaşan Fuzul Holding in net satışları ise 846,8 milyon lirayı geçti. FuzulEv’in payı bu satışlar içinde 211 milyon lira ile yüzde 25 civarında...


Geri Dön